Webmaster Geschrieben 5. Januar 2010 Teilen Geschrieben 5. Januar 2010 Ýnanan insanýn gerçekten psikoloða ihtiyacý olmaz mý? "Ýnançlý bir insanýn psikoloða ihtiyacý yoktur" gibi bir kanaat var. Psikoloða gitmek de "deli doktoru"na gitmek gibi algýlanýyor hâlâ. Gerçekte inanan insanýn psikolojik dengesi de bozulabilir ve bunalýmlar yaþayabilir. Bu durumu inanca baðlamak doðru olmaz. Ýnanan insan için kabz ve bast hallerinden bahsedilir. Halk arasýndan "Ýnançlý bir insanýn psikoloða ihtiyacý yoktur." diye çok yaygýn bir düþünce bulunmakta ve bu nedenle psikoloða gidiyor olmak, psikolojik danýþma hizmeti almak istemek "deli doktoruna" gitmek olarak alaycý ve aþaðýlayýcýlýkla karþýlanmaktadýr. Peki gerçekten durum böyle mi? Ýnanan bir insanýn psikolojik dengesi bozulmaz mý? Maalesef, Ýslam topluluklarýnda genel yaygýn bir kanaat ile psikoloji bilimi aþaðýlanmýþ, hafife alýnmýþ, psikolojik sorunlar yaþýyor olmayý inançsýzlýkla eþit tutulmak gibi büyük bir gaflet içine düþülmüþtür. Halbuki inanan insan da insandýr ve inanan insanýn da bazen ruhunun kaldýramayacaðý derecede bunalýmlar yaþadýðý olur. Ve hatta daha da ötesi, inanan insanýn problemleri inançsýz bir insanýn problemlerinden daha çok olabilir. Ýnanan insan belli kurallar içinde yaþamaya and içmiþtir. Ve bir ömür boyu o kurallarla yaþamak, çizgi dýþýna çýkmamak için ciddi gayret sarf eder. Hiç beklemediði bir anda çok güvendiði bir arkadaþýndan ihanete uðrar ama kin tutmamak için kendini, nefsini, egosunu yenmek için çabalar... Etrafýndakiler yalan ile iþ görmeyi bir yetenek haline getirmiþtir ama o yalana bulaþmamaya yeminlidir. Oturup kalktýklarý kiþiler gece alemde, gündüz stres atmak için denizdedir, inanan insan yanýlýp da bir kahkaha atsa, ardýndan "estaðfirullah" diyerek hep hüzün halini korumaya çalýþýr... Ve inanan insan koca bir ömrünü dünyadan gam almak için deðil bir bilinmeyeni ve bir "gayb"ý beklemekle geçirir... Ýþte bu nedenledir ki, inançlý insanýn tarifinde "kabz" ve "bast" halinden bahsedilir. Yani bazen öyle neþeli ve öyle coþkuludur ki, sanki cennetin kapýlarý açýlmýþ ve cennet kokularýný solukluyor gibi coþkuludur... Ve bazen de sanki ruhunda cehennem zebanileri canýný daha dünyada iken alýyor gibi bunalýmlýdýr... Bütün bunlarýn yaný sýra birtakým psikolojik rahatsýzlýklar vardýr ki (þizofreni gibi) genetik olarak nesilden nesle aktarýlýr. Yaþanmýþ bir travmanýn insan beyninde oluþturduðu kimyasal tahribatýn da inanç ya da inançsýzlýkla uzaktan yakýndan ilgisi yoktur. Daha da ötesinde, yaþanmýþ birtakým acý olaylar, sadece yaþandýðý ile kalmaz, beyinde birtakým tahribatlara yol açabilir. Örneðin bir anne yolda yürürken, elinden tuttuðu çocuðuna birden bir araba çarptýðýný görse ve kanlar içinde ölümünün þahitliðini yaþamýþ olsa, böylesi bir annenin sýrf inanýyor olmasýndan dolayý ertesi gün her þeyin yolunda gitmesini beklemek insan tabiatýna aykýrýdýr. Eskiden manevi önderler vardý Ýþte bu gerçeðin çok ciddiye alýnmasý ile Ýslam toplumlarý kendi dönemlerinde psikolojiyi hiç de hafife almamýþ, bir inanan insanýn ruhunda yaþadýðý bunca gel-gitlere tarikat önderleri, þeyhler, dedeler gibi toplum önderleri sahip çýkmýþ ve bugünkü psikolojinin temel uðraþ sahasý ile bizzat kendileri meþgul olmuþlardýr. Böylece hem insanlarýn dertlerine derman olmak için ciddi fedakarlýklarda bulunmuþlar ve hem de derman arayan insanlara iman telkin etmiþlerdi. Bu açýdan deðerlendirildiðinde, gerek Osmanlý'da ve gerek diðer Müslüman ülkelerde ciddi psikolojik sorunlarýn yaþanmamasýnýn nedeni insanlarýn o dönemde daha inançlý olmasýndan deðil, aksine bizzat o dönemde insan ruhu ile ilgilenen, insaný ciddiye alan doðal psikologlarýn, manevi önderlerin görev yapýyor olmasýndan kaynaklanýyor. Günümüzde "psikolog misikolog nedir, eskiden böyle bir þey mi vardý?" diye psikoloji bilimi ve onunla birlikte insan ruhunun hafife alýnmasý ciddi bir bilgisizlik ve talihsizliktir. Maalesef, yirmi birinci yüzyýlda Müslüman ülkeler psikoloji biliminde ilerleme kaydedememiþ, teoriler geliþtirememiþ, insan ruhunun yaþayacaðý sorunlarý görmezden gelerek ve hatta psikolojik sorun yaþamayý ciddi bir imani zafiyet olarak görerek hata yapmýþtýr. Adem Günes, Zaman, 03.01.2010 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
carpe_fortunam Geschrieben 5. Januar 2010 Teilen Geschrieben 5. Januar 2010 cok mühim bir konuya deginmis yazar. bu aralar özellikle "gurbette" yasayan müslümanlarin ciddi ruhi bunalim gecirmeleri, depresif hallere girmeleri göz ardi edilmemesi gereken mevzulardan. bizler malesef özellikle türk toplumu olarak var olan bu tarz problemler hakkinda konusmayiz, ört bas etmeye gayret ederiz, ve böylece de kendi sikintilarimiz icerisinde erir gideriz. elbette inancli bir fert olarak Cenab-i Hakka tevekkül etmeye gayret gösterir, kader der ve böylece kendimizce olayi "takas" etmeye calisiriz. ama insanoglu bu, bir yerde kalakalir, tükenir, cikar sirazeden - "imancsizlikla" hic alakasi olmadan. ve bu durumlarda bir imanli psikologa ihtiyacimiz olur. bu bransta ise ihtisas yapmis pek az insanimiz var, vesselam (!) Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.