Webmaster Geschrieben 5. Januar 2010 Teilen Geschrieben 5. Januar 2010 Mevlânâ Aralýðýndan Bakmak-IV Mevlânâ Görklü Nazarý: “Bismillah o addýr ki her gün bunca topal, bunca belaya uðramýþ, bunca hasta ve kör, her sabah Ýsa'nýn, esenlik ona, kulluk ettiði yerin kapýsý önünde toplanýrdý. O, evradýný bitirince dýþarýya çýkar, onlara bu kutlu adý okurdu. Hepsi de hastalýðýndan kurtulup sað-esen evlerine giderdi. “Bismillah o addýr ki, Allah'ýn rahmeti ona, Mustafa, ayýn on dördüncü gecesi Ka'be'nin çevresinde tavaf etmedeydi. Mekke'de, sýcaðýn þiddetinden halkýn çoðu geceleyin dýþarý çýkardý. Abu-Cehl, onu gördü; kýzdý, hasedi coþtu, kabardý, köpürdü. Tanrý bilir, gene bu büyücü hangi düzeni kurmada dedi. Allah rahmet etsin, Mustafa, esirgeme yoluyla cevap verip ona dedi ki: Düzen nerde, ben nerdeyim? Ben halký, senin gibi yol yitirmiþlerin düzeninden, tuzaðýndan kurtarmak için gelmiþim. Abu-Cehl, peki dedi, büyücü deðilsen avucumda ne var, söyle. Daha önce bilerek avucuna çakýl taþlarý almýþtý. Cebrail-i Emin gelip eriþti, ya Muhammed dedi, Hak sana selam ediyor; selam sana ey Peygamber ve Allah'ýn rahmeti ve bereketleri sana. Diyor ki: Hiç düþünme; sana onlar büyücü derlerse desinler, biz sana iyi adlar taktýk; o adlarýn bazýsýný halka söyledik; bazýsýný, anlayamazlar diye, “Halka akýllarý miktarýnca söz söyleyin” hükmünce söylemedik. O kim oluyor ki sana ad takabilsin? Kula efendisi ad takabilir; kapýdan giren aþaðýlýk kul, efendiye, efendisinin oðluna nasýl ad takar? Taksa bile, taktýðý adý onun boynuna asarlar da cehenneme yollarlar onu. Seni sýnamak için avucumda ne var diyor. Cevap ver de de ki: Hangisini istersin; ben mi avucunda ne olduðunu söyliyeyim yoksa avucundakiler mi benim kim olduðumu söylesin? Esenlik ona, Mustafâ, Rahman ve Rahim Allah adiyle diye bu adý söyledi ve ona cevap verdi. Abû-Cehl, avucumdakilerin senin kim olduðunu söylemesi daha kuvvetli dedi. Tanrý'nýn tertemiz adiyle, avucundaki çakýllarýn her biri, Allah'tan baþka yoktur tapacak, Muhammed, Allah elçisidir diye ses verdi, dile geldi. Bir bölük halk inandý Abû-Cehl pek büyük bir kýzgýnlýkla çakýllarý yere vurdu; pek piþman oldu sözüne ve gördün mü dedi, kendi elimle neler ettim ben. Sonra gene kendini tuttu, inatla dedi ki: Lât'a, Uzzâ'ya andolsun ki bu da büyücülük. Abû-Cehl'in bazý dostlarý, büyücülük dediler, yerde olur, göðe tesir etmez; gel onu bir de bu yönden sýnayalým. Geldiler, dediler ki: Bu yaptýðýn büyü deðilse, gerçekte, Tanrý'dansa þu on dört gecelik ayý ikiye böl; çünkü büyü göke tesir etmez. Hemen Cebrail eriþti. Düþünceye dalma, tertemiz, kutlu, zevâli olmayan adýmýzý an, Rahman ve Rahim Allah adýyla de ve iki mübarek parmaðýný birbirinden ayýrarak göke tut, aya iþaret et de gücümüzü görsünler, diye Tanrý'dan haber getirdi. Mustafâ öyle yaptý, hemen ay iki parça oldu; yarýsý Peygamber'in sað parmaðýnýn hizasýna gitti, yarýsý sol parmaðýnýn. “Yaklaþtý kýyamet ve yarýldý ay.” Öylesine korkunç bir ses iþitildi ki þehirde ve ovada binlerce hayvan öldü; geri kalan hayvanlar yem yemekten kesildiler, tir tir titremeye baþladýlar ve bunca halk hastalandý; bir bölük halkýn yüreði kan kesildi. Hepsi de, kendisinden haber verdiðin Tanrý hakký için dedi, tez þu Ay'ý düzelt, eski haline gelsin; yoksa þu anda bütün âlem alt üst olacak. Allah rahmet etsin ona, Peygamber, gene bu adý söyledi, Rahman ve Rahim Allah adýyla dedi; iki parmaðýný bitiþtirdi, Tanrý buyruðuyla ve bu cana can katan adýn kutluluðuyla Ay'ýn iki parçasý birleþti. Birçok kimse inandý, Müslüman oldu. Abû-Cehl'inse derdi arttý; adam, elden çýktý da öfkeyle, inatla güç kendini tuttu; dedi ki: Bu doðruysa, gözbaðcýlýk deðilse, kulaklarýmýzý baðlamadýysan, aklýmýzý, fikrimizi çelmediysen, baþka þehirlerin de bundan haberi olmasý gerek. Derken, âlemin her yanýndan dostlardan dostlara adamlar, kervanlar, haberciler, mektuplar gelmeye baþladý; bu ne olaydý kim deniyordu, gökleri yaratan, bu kubbede þu iki mumu aydýnlattýðý, bu iki gevherle karanlýklar perdelerini yaktýðý, “Güneþi parlak, ziyalý Ay'ý aydýn ýþýklý yarattý.” Hükmünce ikisini halk ettiði günden beri bu çeþit görülmemiþ, eþsiz, þaþýlacak bir olay olmamýþ; atalarýmýzdan, babalarýmýzdan hiçbir kimse böyle bir þey anlatmamýþ, hiçbir kitap böyle bir þey yazmamýþtýr. Çevredeki þehirlerden mektup üstüne mektup geliyordu. Abû-Cehl'in ve benzerlerinin her solukta, “Ama gönüllerinde hastalýk olanlarýn pislik katarak küfürlerini artýrdý.” Âyetinde bildirildiði gibi daha da fazla yüzleri kararýyordu. Ýnananlarýnsa, “Ýnançlarýna inanç katsýn diye.” Her gün, gönülleri daha da kuvvetleniyor, imanlarý daha da artýyordu.” (Mecâlis-i Seb'a, Birinci Meclis'ten) Ve Bediüzzaman Sözü: “BÝSMÝLLÂH her hayrýn baþýdýr. Biz dahi baþta ona baþlarýz. Bil, ey nefsim… Mehmed Dogan, Yeni Þafak, 03.01.2010 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.