Webmaster Geschrieben 17. Dezember 2009 Teilen Geschrieben 17. Dezember 2009 “Bediüzzaman’ýn ‘yaþlýlar konseyi’ var mý?” http://www.risalehaber.com/images/news/64635.jpg Ayný fikirleri ve ayný duygularý paylaþýp bir topluluk oluþturan her cemaatte, cemiyette, dernek veya vakýfta; kýsacasý dini-dünyevi amaçlar güden her grupta –grubun özelliðine göre- her yaþtan insan bulunur. Bu gruplar kendi hizmetlerinde zaman zaman genç-yaþlý çatýþmasý da yaþayabilirler. Gençler hýzlý karar verip hýzlý bir þekilde uygulamaya geçmek isterlerken; yaþlýlar daha geç karar verip uygulamaya geçilmede gecikme yaþatabilirler. Gençlerin getirdiði bazý öneriler yaþý ileri olanlarca reddedilebilirken, yaþlýlarýn verdiði önergeler ise gençler tarafýndan çaðýn gerisinde kalmýþ olarak nitelendirilebilir. Bu tür gizli – açýk çatýþmalarda, çatýþma yönetimi iyi saðlanýrsa alýnan kararlar ve bu kararlarýn uygulanmasýnda daha saðlýklý sonuçlar elde edilebilir. Peki buna kim karar verecek? Bu çatýþma yönetimini kim ve nasýl saðlýklý bir þekilde yönetecek? Nur cemaatinde bu tür kararlara “tam baðýmsýz, seçilmiþ ve meþru meþveretler” karar verir. Çünkü özgür ve haklý meþveret meþruiyettir ve özgürlüktür, meþveretsizlik ise istibdattýr. “Meþveret veya Þura” Kur’an’ýn bir emri ve sahabe mesleðinin en önemli ve en baþta gelen düsturlarýndandýr. Asr-ý saadet meþveret ve þuranýn tam tatbik edildiði, tüm meselelerin meþveretle çözüme kavuþtuðu, saðlýklý kararlarýn þura ile alýndýðý tüm zamanlarýn seçkin dönemidir. Ne zaman ki hilafet “saltanata” inkýlap etti, meþveret yerini tek adam sultasýna býraktý. Babadan oðla devam eden ve halifeliði saltanatýn emri altýnda tutan bu monarþik zihniyet Meþrutiyetin ilanýna kadar devam etti. Bediüzzaman þartlý monarþi de olsa meþrutiyeti, dört halife dönemindeki gibi meþveretin hakim olduðu döneme döndürebilmek için mücadele etti. Ýslam alemini meþrutiyete sahip çýkmaya davet etti. Münazarât ve Hutbe-i Þâmiye gibi eseleri neredeyse bu konularla doludur. Sonrasýnda da TBMM’yi meþveret ve þuranýn merkezi gördü. Cumhuriyeti de “adalet, meþveret ve kanunda inhisarý kuvvettir” þeklinde tanýmlayarak “meþverete” dikkat çekti. Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur hizmetini savunduðu meþveret sistemiyle yürürlüðe koymuþtur. Bu hizmetin kurucusu olduðu halde hiçbir talebesine sözlü veya sözsüz hiçbir þekilde baský yapmamýþtýr. Öðrencilerini hizmet dairesinde “þahane hür” býrakmýþtýr. Bu hizmette hiç bir “aðabey” yaþý büyükse bunu bir üstünlük ve tahakküm vasýtasý yapmamýþ, yaþý küçükse doðru bildiði ne ise onu meþveret ortamýnda söylemekten asla çekinmemiþtir. Yaþý ileri olanlar yaþlarýný avantajmýþ gibi göstermedikleri gibi, gençler de ukalalýk yapmak gibi bir ayýbý iþlememiþlerdir. Bu gerçeðe aykýrý davranan kiþi veya gruplar meþveretsizlikle cezalandýrýlmýþlardýr. Onlara tabi olanlar da bir hatadan ötekine düþüp zaman içinde kaybolmuþlardýr. Meþveret, her yaþ grubunu temsil edebiliyor ve temsilcilerin de meþveret liyakatleri tamamsa bu tür þuralar en yüksek düzeyde faydalý hizmet kararlarý alýnmasýný saðlayabilir. Meþveret sistemi Hýristiyanlýktaki gibi ruhban sýnýfý oluþmasýný engellediði gibi, hiçbir ferdi de temsiliyet açýsýndan karar mekanizmasýnýn dýþýnda býrakmaz. Yani meþveret adalet-i mahzanýn tam tecellisidir. Bu çerçeveden baktýðýmýzda Ýslamiyet’te ruhban sýnýfý yoktur. “Ýslamiyet ruhbanlýðý yasaklamýþtýr” nehyine göre Allah ile kul arasýna kimse giremez. Dini hizmetlerin düzenlenmesi ve bu düzenleme için görev alýnmasý durumu ruhbanlýk manasýnda deðildir. Ancak meþveretsizlik böyle bir imtiyazlýlar sýnýfýný ortaya çýkarabilir. Bu gerçekler þunu da örtmez: Her grupta grubun düþünce yapýsýný etkileyen kanaat önderleri, davayý daha iyi anlayan, analitik düþünebilen zeka tarlalarý, hizmetin pek çok aþamasýnda bulunup tecrübe sahibi olan maharet sahiplerinin varlýðýnýn bir gerçek olduðunu kabul etmek ve bu tür insanlara saygý duymak gerekir. Hatta bu tür kiþiler eðer þahs-ý manevi (manevi-tüzel kiþilik) havuzunda eriyorsa, bu tür müdebbirleri, zeka tarlalarýný, kanaat önderlerini ve hatta hizmete katkýsý bulunabilecek yetenekli, kabiliyetli karakterleri –genç, yaþlý fak etmez- muhafaza etmek de meþveretin vazifeleri arasýndadýr. Baþta o heyetin tecrübeleriyle öne çýkan yaþlýlarý olmak üzere, her bir fert böylesine kabiliyetli ve ihlaslý kardeþleri olduðu için iftihar etmeliler ve bu gibi gençleri, gelecek kuþaklarla kendileri arasýnda bir köprü olarak görmelidirler. Bir toplumun aydýnlarý, düþünürleri ne ise, bir grubun da kanaat ve anlayýþ önderleri odur. Bu tür insanlar kendi grubundaki insanlarý etkileyebilirler. Bu tür davranýþlarýn ihlas çerçevesinde olmasý, yani diðer dava arkadaþlarýna baskýn olmama, ilmi istibdatta bulunmama ve kulis gibi ahlaksýz davranýþlar içinde olmama þartlarýný taþýyor olmasý da asla unutulmamalý. Yani bu öyle bir konu ki, kýldan ince kýlýçtan keskindir. ERTUÐRUL ÖZKÖK'ÜN SORUSU Gelelim Ertuðrul Özkök’ ün Ali Murat Güven’in yazýsýndan hareketle sorduðu “Bediüzzaman’ýn yaþlýlar konseyi var mý?” sorusuna… Ne, Bediüzzaman hayattayken böyle bir konsey kurmuþtur, ne vasiyet etmiþtir, ne ima veya iþaret etmiþtir; ne de böyle bir oluþumu teþvik etmiþtir. Onu takip eden yarým asýrdýr da bilmem kaç fakülte olan cemaatlerimizde böyle bir konsey-monsey mevcut deðildir; olamaz da. Böyle bir anlayýþ hiçbir Nur talebesinde bulunmaz. Yalnýz yukarýda çizdiðimiz çerçeve dahilinde sayýn Ali Murat beye cevap veren “o yaþlý” kim ise, ben yine de o yaþlýnýn tek baþýna karar verdiðini sanmýyorum. Ona o yetkiyi veren heyetlere karþý sorumluluðunun bir gereði olarak bu iþten anlayan arkadaþlarýyla veya uzman ekipleriyle bu konuyu “meþveret” ederek bu cevabý göndermiþ olabilir. Eðer bu “hayýr” cevabý bir meþveret kararý olarak verilmiþse bunun sonucu hayýrlýdýr. Ama “o yaþlý” kiþi –kimse- þahsi olarak kendi kanaat-i vicdaniyesi ve muhakeme-i akliyesi ile böyle bir karar vermiþse bu konudan dolayý o mesul olur. Çünkü herkes kendi nefsi için içtihat edebilir, ama baþkasýný peþinden götürmemelidir. Her hâdi (Hidayete ermiþ) zat mühdi ( Hidayete getiren, hidayete vesile olan) olamaz. Bir konuda hâdi olan, her konuda mühdi de olamaz. Elbette o yaþlý yetkilendirilmiþ ise kendisine acil durumlar ve günlük iþlerin yürütülmesi için yetki verilmiþ olabilir. Ama bu yetki “film festivali gibi” konuyla ilgili uzmanlýk alaný gerektiren bir kararda kullanýlamaz. Meþveret edilmesini gerektirir. Ancak her iki durumda da Ali Murat Beye verilen “hayýr gerekçesi” mutlaka muhataba ifade edilmelidir. Çünkü Ali Murat beyin yazýsýndaki sitem gibi, bu tür teklifleri, düþünceleri, tasavvurlarý olanlarýn önü kapatýlmamalýdýr. Hevesleri söndürülmemelidir. Bediüzzaman film festivali veya Bediüzzaman hakkýnda film çekilmesi gibi konular “zamaný” ve “yeri” gelince gerçekleþecektir. Ancak buna tek akýl olan kiþiler deðil, külli akýl olan meþveretler karar verebilir. Özetle: Sayýn Ertuðrul Özkök tarafýndan “Bediüzzaman’ýn Yaþlýlar Konseyi mi var?” sorusu böyle bir konsey olmadýðý bilindiði halde -sanýyorum- magazin olsun diye sorulmuþtur. Biz de bu hizmette yaþlanan ve gençlerin önünü açan “Gül, Nur, mübarek medrese-i Nuriye, masum ihtiyarlar heyetine binler selam ve selametlerine dua ediyoruz. (Kastamonu Lahikasý, 178”) 1930-1940-1950’lerde Bediüzzaman’ýn hizmetinde bulunup, Risale-i Nur’un neþri için, yaþýna baþýna bakmadan köþe bucak koþuþturan o saff-ý evvel ihtiyarlar heyetinin, Zübeyir, Sungur, Bayram ve daha ismini sayamadýðýmýz yüzlerce genç bahtiyarlarýn önünü açan mübarek davranýþlarýnýn, her zaman ve her daim örnek alýnmasýný Cenab-ý Hak’tan niyaz ediyoruz. B. Said Ciftci, Risale Haber, 17.12.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.