Selim Geschrieben 30. November 2009 Teilen Geschrieben 30. November 2009 Bir dönemin baþlangýcý ya da iþaret taþý kabul edilen konuþma metinleri vardýr. Belki zamanýn akýþý izin vermiyor. Belki de kafa yormak iþimize gelmediði için bunlarý öylesine okuyup geçiyoruz. Oysa tarihe ýþýk tutan ve yakýn geleceðe dair iþaretler taþýyan bazý metinler, daha fazla konuþulmayý hak ediyor. *** Sözgelimi Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün Uluslararasý Stratejik Araþtýrmalar Kurumu’nun (USAK) yeni binasýnýn açýlýþ töreninde yaptýðý konuþma. Bu metni Cumhurbaþkaný’nýn TBMM’nin açýlýþýnda yaptýðý konuþmayla birlikte okursak, Türkiye’nin yakýn geleceðine önemli notlarýn düþüldüðünü görebiliriz. Bir baþka önemli metin, Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn AK Parti kongresinde yaptýðý konuþmaydý. Ne yazýk ki gündelik siyaset ve açýlým üzerinden devam eden seviyesiz tartýþmalar, bu metin üzerinde konuþmamýza izin vermedi. Erdoðan, konuþmasýnda geçtiðimiz yüzyýla damgasýný vuran, ama hali hazýrda bir þekilde ‘yasaklý’ sayýlan isimlerden bahsetti. Onlar olmadan tarihimizin eksik kalacaðýný vurguladý. Bu isimlerden birisi de Bediüzzaman Said Nursi’ydi. *** Þu soru üzerinde biraz düþünelim. Acaba Üstad’ýn dev eseri Risale-i Nur’un çok sayýda yayýnevi tarafýndan yüzbinlere varan tirajlarla yayýnlanmasý, hakkýnda kitaplar, makaleler yazýlmasý ya da sempozyumlar düzenlenmesi; kendisiyle ilgili ‘yasaklý’ algýsýnýn tümüyle ortadan kalktýðý anlamýna geliyor mu? Talebeleri, onunla gönül baðý olan insanlar ve kendilerini bir þekilde Üstad’ýn takipçisi sayanlar alýnmasýn. Ama býrakýn devlet nezdinde varlýðýný sürdüren ‘yok sayma’ eðilimini; acaba Üstad’ý baþ tacý ettiðini söyleyenler onun hayatý üzerinden cesur bir tartýþma ve muhasebeye hazýr mý? Böyle bir deðerlendirme için bize ýþýk tutacak pek çok kaynak var. Ama bizzat Risale-i Nurlarda yer alan metin ve anlatýmlar, hem geçtiðimiz yüzyýlýn kritik dönemlerini, hem de bugüne yansýmalarýný anlamamýza yetecek kadar zengin. Bu yönde bir anlama çabasýna Üstad’ýn Meclis’e hitaben yazdýðý ‘Mebuslara Beyanname’ baþlýklý konuþmayla baþlamak mümkün. (19 Ocak 1923) O konuþma sonrasýnda Üstad’ýn hayatýna bakýldýðýnda gördüðümüz manzara can yakýcýdýr. Yaþadýðý akýl almaz çile, çektiði eziyetler ve birilerinin kendisine bir kabri çok görecek kadar duyduðu öfke. Buraya kadar tamam. Ancak Üstad’ýn yukarýda bahsettiðim konuþmasýnda durduðu yer ve onu Meclis’in açýlýþýnda Ankara’ya getiren þartlarý ve düþünce dünyasýný da soðukkanlýlýkla konuþmanýn tam zamanýdýr. Genelde bu bu konuþma üzerinden Bediüzzaman’la Mustafa Kemal arasýnda geçen tartýþmalara atýfta bulunanlar daha fazladýr. Ancak ‘Mebuslara Beyanname’ metnindeki ifadeler ve öneriler, çok daha geniþ bir çerçevede konuþulmayý hak ediyor. *** Dün Hürriyet’te Ertuðrul Özkök’ün ‘G18’de Bediüzzaman Oturuyor’ baþlýklý yazýsýný, bu alanda yeni bir tartýþma/barýþma/kabul döneminin baþladýðýna dair önemli bir iþaret sayýyorum. Özkök’ün yazýsý, her ne kadar meselenin kafasýný gözünü yaran tuhaflýklar taþýsa da, sözgelimi Üstad’ýn sinemaya duyduðu ilginin aktarýlmasý, birilerinin ‘zamanýn ruhu’nu okuma konusunda geç de olsa uyandýðýný gösteriyor. *** Bu konular elbette ideolojik deðer yüklemelerden baðýmsýzlaþtýðý ölçüde daha rahat anlaþýlabilir. Reha Çamuroðlu gibi deðerli bir tarihçi, ‘Sözü hak, ama niyeti batýl’ deyiþini hatýrlatan bir ‘Ýttihat-Terakki’ deðerlendirmesi yaparsa, iþimizin ne kadar zor olduðu daha iyi anlaþýlabilir Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.