zehra Geschrieben 8. Oktober 2009 Teilen Geschrieben 8. Oktober 2009 Peygamberimizin (a.s.m.) arkasýnda namaz kýldým Namaz kahramanlarýndan gelen mesajlar... Namazla ilgili o kadar çok hatýram var ki! Hepsi bana “Namazý daha dikkatli kýl! Artýk uyan! Ahmaklýk yapma!” diyorlar. Buna rað¬men maalesef benim gibi biri, cahil birçok kiþinin yaptýðý gibi, bin dereden su getirip, kendini kandýrarak, namazý hakkýyla kýlamýyor, gerçek huþuu bulamýyor. Ben Ukrayna’da yaþýyorum. Malum burada ezan sesinden de yoksunuz. Gerçi Türkiye’de yaþarken çok mu koþuyorduk camiye ezaný duyunca? O da baþka bir mesele. Her akþam eve gittiðimde dört yaþlarýnda ikiz oðullarým ve iki yaþýndaki kýzým kapýya hücum edip, büyük bir sevinçle beni içeri çekerler. Ardýndan biri seccadeyi getirir. Küçük kýzým babaannesinin hatýra býraktýðý o mis kokan namaz baþörtüsünü baþýna dolar, hep beraber çocuksu bir edayla: – Baba haydi, Allah diyelim, âmin yapalým, derler. Daha ben üstümdekileri çýkartmadan hemen oracýkta namaz kýlmaya baþlarýz. Anneleri Ukraynalý, yeni Müslüman oldu. Çevremizden, televizyondan ya da yakýnlarýndan örnek alacaklarý hiç kimse yokken, bu masum bebelerin gönlüne namaz sevgisini kim kazýdý? Ýnanýn, bu sorunun cevabýný ben veremiyorum. Nereden öðrendiklerini bilmiyorum. Beni çok duygulandýran, âdeta titreten bir namaz hatýram daha var. Amerika’da New York’ta, bir Türk camii vardýr. Yýllar evvel, uzun bir aramadan sonra, Cuma namazý için o camiye gittim. Aklýmda hep þu vardý: Burasý Ýslam ülkesi deðil, insanlar belki de Cuma namazý için yeterli sayýyý bulamayabilir. Sokaktaki insanlarýn günlük yaþantýlarýnda ve iþ hayatlarýnda Ýslam’ýn neredeyse “i”sini bile mumla aradýðý New York’ta, Cuma’dan kaytarabileceðimi sanmýþtým. Neyse… Bu düþüncelerle camiye geldim ve Cuma’nýn sünnetini kýldým. Derken hutbeyi dinledik ve farza kalktýk. Ben imam efendinin arkasýnda, ikinci sýrada saf tutmuþtum. Birinci rekâta kadar her þey normaldi. Secdeden ikinci rekâta kalktýðýmda, etrafýmdakileri hayalî bir þekilde görebiliyordum. Sanki bir sis bulutu arkasýndaydýlar. Sonra önüme baktýðýmda, Kâbe-i Þerifi gördüm. Namazý Resulullah (a.s.m.) kýldýrýyormuþ. Ben en arka safta olduðumu fark ettim. Ýleri gitmek istiyordum, ancak namazda olduðum için hareket etmemem gerekiyordu. Sonra olayýn ciddiyeti içimi doldurdu. Boðazým düðümlendi, hareket edemiyordum. Heyecandan burnumdan ve aðzýmdan akan sularla, gözlerimden dolu dolu akan yaþlarla, ayakta iki büklüm çakýldýðýmý hatýrlýyorum. Az sonra bayýlmýþ olmalýyým ki sonrasýný hatýrlamýyorum. Kendime geldiðimde namaz bitmiþti. Herkes baþýma toplanmýþtý. Beni yere yatýrmýþlar ve yüzümü gözümü temizliyorlardý. Sonra düþündüm: Demek ki biz dünyanýn neresinde namaz kýlarsak kýlalým, aslýnda bütün ümmete imam olan Sevgili Peygamberimize (a.s.m.) tabi oluyoruz. Bundan daha büyük bir nimet ve þeref olabilir mi? Namazý terk ettiðimizde ise, onun imamlýðýný ve ona cemaat olmayý terk ediyoruz. Allah bizi böyle bir hatadan korusun. (M. Yasin Umur) Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.