Webmaster Geschrieben 21. September 2009 Teilen Geschrieben 21. September 2009 Materyalizm, bayram, Mevlana ESKÝ bayramlarý özleriz çünkü çocukluk hatýralarýmýzýn en güzelleri arasýndadýr. Ne güzel, ne kadar anlamlýydý; özlenmez mi hiç? Eski bayramlardaki ‘ruhaniyet’e de içimizde gizli bir özlem duyduðumuzu düþünüyorum, çocukluk günlerimizdeki bayramlar hem daha güzel, hem ruhani idi gerçekten. Þimdiki bayramlar büyük ölçüde tatil kaçamaklarýna dönüþtü... Piyasa ekonomisi diye savunuyoruz ve bunun insanlýða daha refahlý ve uzun ömürlü hayatlar getirdiði de kesin. Ama maddi deðerler öylesine tükeniyor ki, hayatýn duygusal, romantik ve ruhani boyutlarý gittikçe küçülüyor. Hayat maddeten rengârenk ama manen çorak hale geliyor. Batý’da da böyle oldu. Her biri bir ‘koruyucu aziz’le simgelenen kutsal yortu günleri, en baþta da Hz. Ýsa’nýn doðum günü sayýlan Noel’ler eski ruhaniyetini kaybetti, tatil kaçamaklarýna ve ticari festivallere, çýlgýn faþinglere dönüþtü. Zengin ve ruhsuz! Ticari rasyonalizmin “hayatýn büyüsünü bozacaðýný” ilk Max Weber yazmýþtý. “Mehtap” sýradan bir “gezegen” haline gelirken evliyalarýn, azizlerin, meleklerin hayatýmýzdaki koruyucu ve düzenleyici rolü de kayboluyordu. Peter Burger de Batý’da kutsal günlerin ve formlarýn nasýl içinin boþalýp tatile ve faþinge dönüþtüðünü anlatýr. Bizde o kadar deðil ama oralara doðru gidiyoruz! Maddeten zenginleþme, manen çoraklaþma! Sosyolojik süreçlerden habersiz laikçilerimiz “irtica geliyor” diye kâbuslar görse de, ne irticasý, Türkiye piyasa ekonomisi geliþtikçe günlük hayatýnda daha ‘materyalist’ hale geliyor. Hem de piyasa ekonomisini olabildiðince geliþtiren muhafazakâr hükümetler yönetiminde! Bu kadar maddileþmiþ, “büyü”sünü, ruhaniyetini kaybetmiþ, dahasý, gerilimler içinde nefes nefese koþuþturup durduðumuz bu dünyada “eski bayramlar”daki çocuksu masumiyetleri, sevinçleri ve gönlümüzü aydýnlatan ruhaniyetleri özlememek mümkün mü? Ýþte Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahý” adlý muazzam þiirinden bir beyit: Artarak gönlümün aydýnlýðý her saniyede Bir mehâbetli sabâh oldu Süleymaniye’de Yahut Tanpýnar’ýn ‘þ’ ve ‘s’ harfleriyle bir þadýrvan suyunun sesini veren þiirindeki iç huzuru... Bursa’da eski bir cami avlusu Mermer þadýrvanda þakýrdayan su Yeni bir sentez? Hangi ham softanýn balyoz gibi laflarý, hangi militanýn öfkeli sloganlarý içimizde bu “gönül aydýnlýðýný”ný yaratabilir? Selatin camilerindeki ruhaniyet ve huzuru, yapsatçý müteahhit elinden çýkmýþ zevksiz ve yeni yetme cami binalarýnda bulmak mümkün mü? Modern insan aradýðý ruhaniyeti yüksek sanat eserlerinde, derin ruhaniyete sahip rehberlerde bulabilir ancak. Yahya Kemal’in veya Tanpýnar’ýn bir þiirinde, Þeyh Galip’te, Hacý Bektaþ Veli’de, Yunus’ta, Mevlana’da mesela. Gazap deðil merhamet, öfke deðil hoþgörü ve aþktýr ruhumuzun özlediði... Elif Þafak’ýn Mevlana ve Þems-i Tebrizi’yi romanlaþtýran “Aþk” kitabýnýn satýþý 400 bine yaklaþmýþ! Bizde ve dünyada Mevlana’ya, tasavvufa büyük bir ilgi var. Galiba insan yeni bir senteze gidiyor. Tarih geri gelmeyecek, gelmemeli de çünkü tarihte büyük facialar da var. Kapitalizmin ruhi sefaleti sürmeyecek, sürmemeli de çünkü bunaldýk. Tasavvufun kalplerimize kaynak sularý gibi “gönül aydýnlýðý” akýttýðý bir çaða mý gidiyoruz? Benim özlemim bu; hem yoksulluklardan arýnmýþ, hem “gönlü aydýnlanmýþ” nice bayramlara... Taha Akyol, Milliyet, 21.09.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.