Webmaster Geschrieben 15. September 2009 Teilen Geschrieben 15. September 2009 Ömre bedel gece Kadir Gecesi 1 el-Kuddus, Allah'a ait bir sýfattýr. Ýslam vahyinin zirvesi olan Kur'an, bu sýfatý yalnýzca Allah için kullanýr. Sözcüðün gramatik yapýsý gereði, anlamý hem “özünde mutlak mukaddes olan”a, hem de “kutsal kýlma yetkisi yalnýzca kendisine ait olan”a tekabül eder. Bunun birinci anlamý, Allah dýþýnda kutsayýcý bir otoritenin reddidir. Böyle bir davranýþ, Allah'a has bir niteliðin baþkalarýna yakýþtýrýlmasý anlamýna gelen “þirk”e tekabül eder. Ýkinci anlamý ise, “mutlak dokunulmazlýk” mânâsýndaki kutsalýn sýnýrlandýrýlmasýdýr. K-d-s kökünden gelen kelimelerin Kur'an'daki kullanýmý üzerine yapýlacak kýsa bir araþtýrma, eski vahiylerden Kur'an vahyine gelinceye kadar kutsalýn alanýnýn nasýl daraltýlýp, en sonunda yalnýzca Allah'a has kýlýndýðýný açýkça ortaya koyacaktýr. Ýslam zaman ve mekân tasavvurunda, mutlak iyi ya da kötü bir zaman yoktur. Zamanýn ya da mekânýn iyi-kötü olmasý, insana nisbetledir. Ýyi kullanýlan zaman-mekân, kötü kullanýlan zaman-mekân vardýr. Farklý bir ifadeyle, uðurlu ve þanslý, ya da uðursuz ve þanssýz bir zaman-mekân bulunmamaktadýr. Zamaný ve mekâný iyi ya da kötü kýlan insanýn duruþudur. Hz. Peygamber'in, kulaðýna gelen her “uðurlu” ya da “uðursuz” (týyerah) nitelemesini cahiliyye aklýyla özdeþleþtirip reddetmiþ olmasý, bundandýr. Çünkü böylesi bir akýl, insanýn ruhsal donanýmýný iflasa götürmekte, manevi güç ve yeteneklerini köreltmektedir. Eðer yeryüzünde bizzat kutsal (dokunulmaz) bir mekân olsaydý, bu “Kâbe” olurdu. Oysaki tarihte onlarca kez Kâbe'nin doðal afete maruz kaldýðýný biliyoruz. Konunun otoritesi Ezraki Kâbe'nin 60 küsur kez yýkýldýðýndan söz eder. Yemenli Hýristiyan komutan Ebrehe Kâbe'ye saldýrdýðýnda ilahi bir cezaya çarptýrýlýrken, Kâbe'yi mancýnýkla yýkýp-yakan Haccac bu iþi kolaylýkla yapabilmiþ, elini kolunu baðlayan olaðanüstü bir olay olmamýþtýr. Müþrikler Kâbe'nin içerisine tüm þirk sembollerini doldurabilmiþlerdir. Kâbe'nin baþýndan geçen bu zýt olaylar, kutsalýn mahiyeti konusundaki Ýlahi Takdir (kadir/kader)'i tesbit amacýyla külli bir okumaya tâbi tutulmalýdýr. Eðer zamanlar içerisinde mutlak mukaddes bir zaman olsaydý, bu Kadir Gecesi olurdu. Çünkü Kur'an vahyi, kendi beyanýna göre o gece inmeye baþlamýþtý. Yine kendisi bu iniþ gecesinin bir Ramazan ayýna tekabül ettiðini ifade buyurmaktadýr. (2.185) Kur'an Kadir Gecesi'ne bir tam sure ayýrmýþtýr. (97. Sure) “Kadir Gecesi”, “deðer gecesi”dir. Allah tarafýndan deðerli kýlýnmýþ bir gecedir (krþ. 44.3). Bu deðer ayette rakamla ifade edilmiþtir: “Kadir Gecesi, bin aydan daha hayýrlýdýr!” Bin ay, yaklaþýk seksen üç yýl eder. Bunun anlamý, dolu dolu yaþanýþ bir insan ömrü demektir. O halde bu ayet þöyle de okunabilir: “Kadir gecesi bir ömürden daha hayýrlýdýr!” Mustafa Islamoglu, Yeni Safak, 12.09.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 15. September 2009 Autor Teilen Geschrieben 15. September 2009 Ömre bedel gece Kadir Gecesi (2) Kadir Gecesi'ne atfedilen bu deðer, bizzat geceden mi kaynaklanmakta, yoksa geceye deðerini veren baþka bir unsurdan mý? Bu sorunun cevabýný birinci ayet açýkça vermektedir. Buna göre, bu muhteþem gece, tüm deðerini Kur'an'dan almaktadýr. Çünkü Kur'an, bu gecede inmeye baþlamýþtýr. Bir geceyi 30.000 kat daha deðerli kýlan unsurun geceye/zamana ait olmadýðý, bu gecenin sabit bir zamana tekabül etmemesinden de anlaþýlýr. Zira üzerinde konuþulan zaman, Kameri takvime ait bir zamandýr ve Kameri takvimi Þemsî takvimden ayýran en tipik özellik de sabit deðil sürekli deðiþken olmasýdýr. Buna göre, Kameri yýl içerisinde kutsal kýlýnan her tür zaman parçasý (Ramazan, Kadir Gecesi, Ýsra ve Mirac Gecesi gibi) kutsallýk ve bereketini, bizzat kendilerinden deðil, kendi dýþlarýndaki bir 'deðerden' almaktadýrlar. Kur'an'ýn ay takvimini zaman belirleme ölçüsü olarak zikredip (10.5), bunu Güneþ yýlýyla eþitlemek için yapýlan bir sahtekarlýk olan “nesi” uygulamasýnýn mantýðýný eleþtirmesinin (9:37) nedeni de bu olsa gerektir. Kadir Gecesi'ne, 30.000 kat deðer getiren unsurun Kur'an olduðu anlaþýldýktan sonra, doðru olan tüm kutsallýk ve bereketin herhangi bir sabit zaman parçasýna/geceye deðil Kur'an'a izafe edilmesidir. Bunun anlamý da þudur: Ey insan! Bu vahiy indiði zamana dahi 30.000 kat deðer yüklemiþtir. Ýndiði kendi halinde bir çöl kasabasý sakini olan Abdullah'ýn oðlu Muhammed'i 'Âlemlere rahmet' olan bir elçi etmiþtir. Sýradan bir çöl kasabasý olan Mekke'yi, 'Kentlerin Anasý' olan mübarek ve muhterem belde etmiþtir. Evet, bütün bunlarý yapan Kur'an eðer senin yüreðine, zihnine, hayatýna ve dünyana da inerse, sana bir gecesi bir ömür kadar bereketli bir hayat bahþetmez mi? Senin duygu, düþünce ve eylem potansiyelini binlerce kat artýrmaz mý? Ashabtan bazý kimseler rüyalarýnda Kadir Gecesi'nin Ramazan'ýn son yedi gününde olduðunu görüp bunu Rasul'e haber verince, Rasulullah “Görüyorum ki rüyalarýnýz Ramazan'ýn son yedi gecesi hakkýnda birbirini tutuyor. Artýk kim Kadir Gecesi'ni arayacaksa onu Ramazan'ýn son yedisinde arasýn” (Buhari ve Müslim) buyuracaktýr. Bu rivayetten Rasulullah'ýn kadir gecesini bilmediði anlamý çýkmaz. Nasýl bilmez? Kur'an ona nazil oldu ve Kur'an'ýn ilk defa indiði gün onun hayatýnýn dönüm noktasýydý. Bir insan hayatýnýn en önemli olayýnýn gerçekleþtiði zamaný hiç unutur mu? Fakat burada konumuz bu deðildir ve asýl olan, Rasulullah'ýn onun tam gününü söylememekle amaçladýðý husustur. Yüzyýllardýr Müslüman geleneði, rivayetlerin de katkýsýyla, Ramazan'ýn 27. gecesini Kadir Gecesi niyetine ihya etmekte, yüz milyonlarýn yanýk yürekleri Rablerinin rahmet ve þefkat pýnarýna bin bir umutla kurumuþ dudaklarýný dayamaktadýr. Bu sembolik kutlamada tek yürek olmuþ yüz milyonlarýn biricik arzusu þu muþtuya nail olmaktýr: “O gece boyunca melekler, Rablerinin izniyle (ölü canlara) hayat taþýmak için bölük bölük inerler; her çeþit barýþ, huzur, saadet ve güven taþýrlar... ta þafak sökünceye dek!..” (97.4-5) Çünkü, vahyin taþýdýðý barýþ, huzur, saadet, güvenlik ve özgürlük (selam) tek çeþit deðildir; duygu, düþünce ve eylem olarak bireyin tüm hayatýný kapsar. Sadece bireysel deðil toplumsal barýþ, huzur, saadet ve güvenin de tesisi fýtratla ayný kaynaða ait olan vahyin diriltici soluðuna (ruh) muhatap olmakla gerçekleþir. Biz bu gecede, baþta bu topraklarý vahiyden mahrum edenlerin hidayeti ve ýslahý olmak üzere, herkes için dua edeceðiz. Çünkü çok susadýk. Mustafa Islamoglu, Yeni Safak, 13.09.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.