Webmaster Geschrieben 6. September 2009 Teilen Geschrieben 6. September 2009 Orucun baþýný dik tutun ki, oruç da sizin baþýnýzý dik tutsun Þemseddin Þami, Kamus-ý Türkî'sinin “oruc” maddesinde þu malumatý verir: “Farsça ruze'den gelir. Türklerin 'r' ve 'le' ile baþlayan kelimeleri olmadýðýndan, böylelerinin baþýna daima kelimenin harekesiyle müteharrik bir hemze ilave etmeleriyle uruze ve badehu oruc olmuþtur. (Rus'a Urus, Ramazan'a Iramazan demeleri gibi)” Oruç kelimesinin kökenine iliþkin bu malumattan yola çýkarak, eski Türkler'de orucun olmadýðýný, bu ibadetin Ýslamiyet yoluyla önce Farslar'a sonra da Türkler'e geçtiðini söyleyebiliriz. Oruç, Kur'an lisanýndaki savm'ýn karþýlýðýdýr. Savm, en büyük Arap dil ansiklopedilerinin verdiði bilgiye göre “terk ve 'direnç' vurgusu taþýyan sabýr” anlamlarýna gelmektedir. Savm'ýn kök anlamlarýndan yola çýkarak, orucun 'tutmak' ve 'býrakmak' gibi birbirine zýt iki anlamý birden taþýyan bir ibadet olduðunu kolayca anlayabiliriz. Orucun amacý da, bu anlamýn insan hayatýnda aktif hale gelmesini saðlamaktýr: 'tutmaya deðer olanlarý tutmak' ve 'býrakýlmasý gerekli ve yararlý olanlarý býrakmak'. Orucu emreden Kur'an ayetinin, bu emrin gerekçesi olan þu hitapla bitmesi, yukarýdaki sonuçla bire bir örtüþmektedir: “leallekum tettekûn: umulur ki sakýnýr/korunursunuz.” Sonuçta, yalnýzca 'sakýnanlar korunurlar'. Ancak terk etmeyi bilenler direnebilirler. Kalýcý ve iyi birþeyler tutmak için, geçici ve kötü þeyleri býrakmak þarttýr. Bazen tutabileceðiniz þeylerin sayýsý, býrakabileceðiniz þeylerle orantýlýdýr. Ya da, bu tesbitleri þöyle de dile getirmek mümkündür: Terk etmeden elde etmeyi istemek, bedel ödemeden kazanmakla ayný anlamý taþýr. Tuttuðunuzun kendi amacýný sizde gerçekleþtirmesi, neleri býrakabileceðinize baðlýdýr. Korunmanýz, sadece Allah bilinciyle sakýnmalarýnýzýn bir ödülü olacaktýr. Þu soruyu, inandýðýnýz deðerlerin ne kadar kalýcý ve hakiki olduðunu anlamak için kendi kendinize sormalýsýnýz: Bin tane 28 Þubat süreci olsa, topu tek bir Ramazan'ýn bu toplumda oluþturduðu manevi atmosferi daðýtmaya yeter mi? Kalýcý deðerlerin yerine, yönetici seçkinlerin devlet imkânlarýný da seferber ederek zorla ikame etmeye çalýþtýðý sahte ve sentetik deðerler uðruna, kaç kiþi nesinden vazgeçer? Canýndan mý? Malýndan mý? Yemesinden, içmesinden mi? Zevkinden, sefasýndan mý? Ýslami deðerlerle “bin yýl da olsa mücadeleyi sürdüreceðini” söyleyenlerin görmediði, ya da görmek istemediði yalýn ve suratlarýnda tokat gibi patlayan gerçek iþte budur. Ve onlar, savaþ açtýklarý insanlýðýn deðiþmez deðerlerini temsil eden hayat nizamý Ýslam'ýn, bugünlere binyýllardýr küfrün ve þirkin, tuðyan ve isyanýn, þeytan ve hempalarýnýn her tür ve cinsine raðmen geldiðini unutmuþ görünüyorlar. Ramazan ilahi bir gündem. Tüm sahte gündemlerin ortasýna, karanlýðýn ortasýna düþen bir ýþýk topu gibi düþüverdi. Yazýk; bu ýþýk topunun gönüllere nur, gözlere sürur, dizlere derman, yüreklere ferman olan ýþýðýndan kalplerinin gözleri kör, kulaklarý saðýr, aðýzlarý dilsiz olanlar yine yararlanamayacaklar. En çok onlara acýmak gerek. Ramazan, ruhun beslenmesi için bedenin aç býrakýldýðý aydýr. 11 ayýn yürekte býraktýðý kiri, isi, pasý temizlemek için yüreðin bakýma alýnmasýdýr. Yüreðinin çeperlerine tutunarak kendine doðru yücelmek isteyenler için bulunmaz bir fýrsattýr Ramazan. Umutlarýn kuþlar gibi göç ettiði, geleceðin tüm baharlarýnýn gýyabýnda ölüme mahkum edildiði, gül yüzlü yarin güzel kokusuna kurþunlar sýkýldýðý, aksaçlý sevdalarýn intihar eden yunuslar gibi kýyýlara vurduðu, ihanet kasýrgalarýnýn mamur yürekleri saçýp savurduðu, güneþe karþý uluyanlarýn terör estirdiði bir zaman ve mekanda Ramazan sadece bir imkan deðil bin imkandýr. Ramazan'ý 'beslenme festivaline' dönüþtürmek, bu imkaný hovardaca israf etmekten baþka bir þey deðildir. Ramazan'ý festivale dönüþtürenler orucu diyete, ibadeti âdete dönüþtürürler. Ýbadeti âdete dönüþtürenlerin kaçýnýlmaz olarak yaptýklarý ikinci yanlýþ 'âdeti ibadete' dönüþtürmektir. Toplumsal çürüme ve sosyal çözülmeden rahatsýz olanlar, sorunun bir parçasý olmaktan çýkýp çözümün bir parçasý olmak istiyorlarsa, týpký Hz. Peygamber'in yaptýðý gibi, önce kendileriyle tanýþ olacaklarý, biliþ olacaklarý bir atmosfere hicret etmek durumundadýrlar. Ýþte Ramazan, böyle bir hicret için bulunmaz bir Hýra'dýr. Kendi þahsiyetini yeniden yoðuracak ve doðuracak bir varlýk sancýsýnýn gül yüzlü meyvelerine, en güzel ebeliði ancak bir Ramazan yapabilir. Oruç tutmakla iþ bitmemektedir, asýl yapýlmasý gereken orucun baþýný dik tutmaktýr. Orucun baþý, haram yiyerek beslenen haramzadelere ve haramilere inat, bu ülkede helalin, hakkýn, adaletin ýsrarlý temsilcisi olmakla dik tutulur. Orucun baþý, bu ülkeyi gasýplarýn elinden alarak mustaz'aflara iade etme azminin orucun tamamlayýcý bir boyutu olduðuna inandýðýmýzda dik tutulur. Orucun baþý, yüreðimizi paylaþtýðýnýz gibi, sofranýzý ve ekmeðinizi, yoksullarla, yetimlerle, evsiz, iþsiz ve aþsýzlarla paylaþtýðýmýzda dik tutulur. Her gün iftarda ve sahurda yemeyi düþündüðümüz envai çeþit yiyeceðin bedelini iman ve özgürlük mücadelesi veren gönül coðrafyamýzýn sakinlerine ayýrýp, soframýzda bir felaketzede standardýna razý olmakla dik tutulur. Orucun baþý, yeryüzünün tüm açlarýný, açýklarýný, mazlumlarýný, maðdurlarýný yüreðimize alýp, onlara donattýðýmýz gönül soframýzý iç geçirerek izlerken açlýðýmýzý unuttuðumuz zaman dik tutulur. Siz orucun baþýný dik tutarsanýz, elbet oruç da sizin baþýnýzý dik tutar. Orucun baþýný dik tutanlarýn ve baþýný oruçla dik tutanlarýn Ramazan'ý bereketli olsun. Mustafa Islamoglu, Yeni Safak, 06.09.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.