Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

New age: Müzik ve dans ve dua

 

Þems geldiðimi görünce gülümsedi:

 

"Kerra, seni ayinimize davet ediyoruz."

 

— "Ne ayiniymiþ?" diye sordum.

 

— "Ruhani, manevi bir raks düzenleyeceðiz. Daha evvel hiç görmediðin türden bir ayin bu. Müzik ve dans ve dua olacak. Hep beraber aþkla Rabb'ý zikredeceðiz." (s. 328)

 

Postmodern Aþk dediðim de iþte tamýtamýna bu: Müzik ve Dans ve Dua...

 

Ne diyebilirim, YENÝ ÇAÐ'ý takdimimdir!

 

Haydi gelin, birlikte, Aþk'ýn en neþeli pasajlarýndan birine göz atalým:

 

* * *

 

Yaþlý Bilge ciddiyetle þöyle der: "Kimya'yý muhakkak okula gönderin!"

 

Kimya'nýn bu konuþmaya kulak kabartan annesi hemen atýlýr: "Kýz çocuðuna okul ne gerek?"

 

Yaþlý bilge de yeni bir öneride bulunur: "Madem okul yok, kýzýnýzý bir âlimin yanýna verin!"

 

Kimya'nýn anne-babasý da soluðu Mevlâna'nýn yanýnda alýrlar. Babasý der ki:

 

— "Efendi hazretleri, kýzým Kimya özel bir çocuk. Ama anasý da, ben de basit insanlarýz. Onu layýkýyla yetiþtiremeyiz. Bu yörenin ilmi en kuvvetli kiþisi sizmiþsiniz. Kimya'yý öðrenciniz olarak kabul eder misiniz?" (s. 217-218)

 

Bir de servis+yemek ücreti meselesine dair birkaç diyalog daha döktürülseymiþ harika olacakmýþ, deðil mi?

 

* * *

 

Roman dediðiniz nihayet bir kurgu, kronolojik hatalar da olur, bilgi hatalarý da, aþýrý-yorumlar da! Yazar özgürdür, kurgu özgürdür. Tasavvuf da bir ummandýr, herkes o ummandan kabýnca içer, vs.

 

Böylesi savunmalarý hizaya sokacak en masum teklif þu olsa gerek:

 

Gerçekte yorum yorar; yoraný da yorar, yorumlananý da.

 

13. YÜZYILDAKÝ AZINLIKLAR!

 

Bizlere aktaracaðýnýz doðrulara deðil, yalanlara bile inanmaya hazýrýz; yeter ki bizi ikna etmek için biraz emek sarfediniz, biraz yorulunuz!

 

Bakalým o hâlde, aþaðýdaki yalanlarýn (!) hangisinde bir emeðin izini görülüyor?

 

— Sözde babam Alamut'un son Ýsmailî imamýymýþ. Bana kara büyü yapmayý öðretmiþ." (s. 279; krþ. s. 254, 267, 396)

 

— "Eðer insanýn taktýðý gözlüðün camlarýna olumsuzluk sinmiþse..." (s. 230)

 

— "Fildiþi kulelerde âlimler, medreselerde þeyhler, makamýnda þýhlar, tahtýnda sultanlarla deðil, aforoz edilmiþlerle, kalbi incinmiþlerle, kenara itilmiþlerle yarenlik yaptým." (s. 64)

 

— "Mevlâna oldum olasý gayrimüslimlere iltimas geçti, azýnlýklara yumuþak davrandý." (s. 313)

 

— "Hayal perdesinde Karagöz oynatanlar.." (s. 321)

 

— "Tanrý kýlý kýrk yararak titizlikle çalýþan bir saat ustasýdýr." (s. 397)

 

Sormak gerekmez mi, kara büyü'nün, fildiþi kulelerin, aforoz kurumunun, azýnlýklarýn bizim kültür dairemiz içerisinde ne yeri var?

 

Veyahut, 13. yüzyýlda gözlük camlarýnýn, kýlý kýrk yararak titizlikle çalýþan bir saat ustasýnýn ya da hayal perdesinde oynayýp duran bir Karagöz'ün?

 

Bu özensizliklerin miktarýný artýrmaya gerek görmüyorum. Hakikaten Mevlâna'ya babasýndan nasýl olup da Kamus'ul-A'lâm kaldýðý (s. 253) veya kendisinin nasýl olup da Ýbn Rüþd'ün Tahafut al-Tahafut ismindeki kitabýný okuyabildiði (s. 361) gibi tuhaflýklarý açýða çýkarmaktan da hoþlanmýyorum.

 

Kýsacasý, kolunda Seiko marka saatle Rumelihisarý'nýn surlarýnda Bizans gâvuruna kýlýç sallayan Battal Gazi edebiyatýna katký saðlamak amacýyla vermiyorum bu örnekleri! Bilâkis kutsal metinlerin kutsallýðý karþýsýnda duyarsýz davranan bir kaleme, ciddiyetsizliðin hangi raddelerde seyredebileceðini göstermeye çalýþýyorum.

 

* * *

 

— "Bazý eleþtiri kaynaklarýnca bu roman, edebi tasavvurdan ziyade, bir proje çalýþmasý gibi duruyormuþ. Bu çalýþmanýn gerçek teziniz olan Bektaþilikten farký nedir?"

 

Elif Þafak, bu soruyu –biraz da sinirlenerek- þu þekilde cevaplandýrýyor:

 

— "Bu romanýmýn benim yazdýðým akademik tezimle hiçbir ilgisi yok. O da tasavvuf üzerineydi ama akademik bir çalýþmaydý. Burada bir roman var. Ýki apayrý tür. Yepyeni bir þey bu."

 

Soruyu yönelten hanýmefendinin, "bazý eleþtiri kaynaklarý" ifadesiyle kimleri kasdettiðini anlayamadýðým gibi; romanýn "bir proje çalýþmasý"na benzetilmiþ olmasýna bir mânâ veremedim.

 

ÝSLAM'DA KADIN KURGUSUNUN PARÇALANMASI

 

Fakat hiç deðilse bu vesileyle bir þey yaptým, kanaatlerimi yazmaya karar verdiðimde, Ankara'daki bir talebemden, Elif Haným'ýn Yüksek Lisans Tezi'nin bir fotokopisini temin edip adresime göndermesini rica ettim. (Sen misin pencereden dýþarý bakan, iþte çek cezaný!)

 

* * *

 

Tezi ele aldýðýmda, ilk þaþkýnlýðýmý, tezin baþlýðý vesilesiyle yaþadým. Çünkü görebildiðim her yerde "Bektaþi ve Mevlevi Düþüncesinde Döngüsellik ve Kadýnsallýk" olarak adlandýrýlan tezin orijinal baþlýðý, bilinenden çok farklýydý:

 

— Destructuring "Woman in Islam" within The Context of Bektashi and Mawlawi Thought (Temmuz 1996).

 

Elif Haným bu baþlýðý þu þekilde Türkçeleþtirmiþ:

 

— Bektaþi ve Mevlevî Düþüncesi Kapsamýnda "Ýslâm'da Kadýn" Kurgusunun Parçalanmasý.

 

Giriþ bölümünde, genç akademisyenin, tezinin içeriðini nasýl tanýttýðýna da bir bakalým:

 

— "Bu çalýþma, hem Ýslam'da Kadýn tartýþmalarýný eleþtirel bir biçimde ele almaya, hem de bu alanda alternatif bir yaklaþým geliþtirmeye yöneliktir. Burada, Bektaþî ve Mevlevî düþünceleri bu alternatif yolun temelini teþkil etmektedir. Çeþitli Ýslamî kadýnsýlýk kurgularýndan biri, ve bunun uzantýlarý, derviþlerin döngüsel anlayýþlarýndaki sýnýrsýz yolculuklarý belirleyen aþamalar etrafýnda örülerek incelenmiþtir."

 

Bu iddialý tezin, en temel amacýnýn akademik olmaktan çok, ideolojik bir karakter taþýdýðýný, sadece baþlýðý ve yazarýnýn sunumu deðil, tezin içeriði de açýkça göstermektedir.

 

Demek oluyor ki yaptýðý þu açýklamaya artýk inanmamakta mazuruz:

 

— "Bu romanýmýn benim yazdýðým akademik tezimle hiçbir ilgisi yok!"

 

Bilâkis, pekâlâ ilgisi var efendim!

 

Elbette tür itibariyle deðil ama yöntem ve amaç itibariyle var!

 

Anlaþýlan o ki amaç, "Ýslâm'da kadýn" kurgusunun parçalanmasý.

 

Yöntem ise, tasavvuf edebiyatý üzerinden Ýslâm'ýn temel kaynaklarýný farklý okumalara tâbi tutmak. Ýslâmýn kadýn tasavvurunu dönüþüme açýk hâle getirmek.

 

Bu bakýþ açýsý tamamen ecnebi bir bakýþaçýsý. Amerikan akademizminin gazetecilik mentalitesiyle atbaþý giden ritmine uygun bir projelendirme tarzý! Tipik toplum mühendisliði!

 

Önce marjinal algýlarý tesbit et; sonra bu cýlýz malzemeyi zaten karikatürize edilmiþ genel algýyla eþleþtir; derken, "öyle de olur, böyle de olur, çünkü ortada farklý yorumlar var" de! Ardýndan, kapitalizme hâlen direnen geleneksel deðerlerin çözülmesi için bu curufatý medya aracýlýðýyla sürekli mazlum halklarýn bilincine zerket. Direnenleri ise, "Ayol, sen hâlâ orada mýsýn?" yollu küçümsemelerle marjinallik sýnýrýna it!

 

Sonuç, istikbal va'd eden genç akademisyenlerin iþçiliðiyle, geleneksel/ortak deðerler marjinalleþirken, kenardan köþeden toplanan kýrýntýlar yeniden-yapýlandýrýlarak merkeze çekilir.

 

Bundan böyle geleneksel/ortak deðerlerin çözülmesine karþý koyan her direniþ hamlesinin taassub, bu deðerlerin çözülmesi amacýyla türbelerimize vurulan her kazma darbesini ise özgürlük olarak adlandýrmak kolaylaþýr.

 

Þems-i Tebrizî'nin dediði gibi: "Yazýklar olsun o hastaya ki iþi Yâsin'e kalmýþtýr!"

 

* * *

 

Ýmdi, tezin þahsen bendenizi ilgilendiren en önemli kýsýmlarýndan birine atf-ý nazar edeceðim; "Qur'anic Hermeneutics" (Kur'anî Yorumsamalar) baþlýðý altýnda yapýlan açýklamalara...

 

— "Okur ve metin arasýndaki iliþkinin mahiyeti nedir?"

 

veya:

 

— "Anlama-yorumlama edimlerinde, metin ve okur, birbirlerini karþýlýklý olarak nasýl etkilerler?"

 

ALTERNATÝF YORUMLAR

 

Bu iki soruya verilecek cevabýn, öncelikle, sadece "metin-okur" iliþkisinin deðil, "kutsal metin-inançlý okur" iliþkisinin de yorumlamamýza katký saðlayacaðýna inanan Elif Haným, tam da burada kendisine dikkat edilmesi gereken hassas bir noktanýn varlýðýna iþaret eder:

 

— "Hiç kuþkusuz" der; "kutsal metinlerin doðrudan bu bakýþaçýsýyla ele alýnamayacaðýný, kutsallýklarýndan ötürü kendi okurlarýnýn gözünde bir 'metin'den çok daha fazlasý olduklarýný gözönünde bulunduruyorum. Ancak yine de, kutsal metin de en son tahlilde bir metindir ve bu nedenle de farklý yeni-okumalara (rereadings) ve yeni yapýlandýrmalara (reconstructions) açýktýr." (, s. 64-65)

 

Neymiþ, kutsal metin de en son tahlilde bir metin imiþ, ve tabiatýyla yeni-okumalara ve yeni-yapýlandýrmalara da açýk imiþ!

 

Elif Hanýmýn, hadi tezini þimdilik bir kenara koyalým ama diðer çalýþmalarýnda —verdiðimiz örneklerden de anlaþýlacaðý üzere— sürekli iþbu 'açýk' noktadan içeri sýzmaya çalýþtýðýný söyleyebiliriz.

 

* * *

 

N'olmuþ yani? Ne mahzuru var, kutsal metinleri farklý bir biçimde yeniden-okumaya, yeniden-yapýlandýrmaya çalýþmanýn?!

 

BEN YAPTIM OLDU

 

Bence hiçbir mahzuru yok! Kalkýþtýðý iþin hakkýný veren, hiç deðilse vermeye çalýþan her müteþebbisin ellerinden öperim, —hadi ben de Þems gibi söyleyeyim— ona yüreðimde ýsýttýðým sýmsýcak bûseler gönderirim.

 

Türkçe'de "Kur'an Hermeneutiði" üzerine ilk yazýlarý, ilk kitaplarý bendeniz kaleme aldý. Ýlk makalemin basým tarihi 1994. "Hermeneutik Bir Deneyim" alt-baþlýklý kitaplarým ise 1995.

 

Kýsacasý, kutsal metin yorumlarýnda yeniden-yorumlamanýn, yeniden-yapýlandýrmanýn önemini takdir etmekte hiçbir sakýnca görmüyor; hatta bu yoldaki çabalarý samimiyetle destekliyorum.

 

Fakat þu koþulla: Meseleyi sulandýrmamak koþuluyla! Konunun ciddiyetini ve ehemmiyetini kavramak koþuluyla! Her þeyden önce, kutsal metnin orijinal diline vakýf olmak koþuluyla! "Ben yaptým oldu" bahanelerinin arkasýna saklanmamak koþuluyla!

 

* * *

 

Bu konuda bir fikir vermesi bakýmýndan sadece bir örnek zikretmekle yetineceðim. Akademik bir örnek!

 

Elif Þafak'ýn tezinin ilk bölümü Fetva kurumuna ayrýlmýþ. Ýslâm'ýn zahirine. Þeriatýn en güçlü silahýna. Örnek olarak da Þeyhülislâm Ebussuûd Efendi seçilmiþ, hem de Tanrý'nýn cemâlini deðil, celâlini temsil ettiði düþünülerek. Yaklaþýk 60 sayfa.

 

Ýþin bu tarafýna o kadar önem verilmiþ ki tezin daha giriþinde Ebussuûd Efendi'nin bir fetvasýna yer verilmiþ; bir zaviyede ilâhîler okuyup semâ eden derviþler hakkýnda verdiði bir fetvasýna....

 

Kanlý canlý bir fetva bu! Celâl sýfatýnýn tüm haþmetini yansýtan bir fetva!

 

Kaynak ise, Ertuðrul Düzdað'ýn "Þeyhülislâm Ebussuûd Efendinin Fetvalarý" (Ýstanbul, 1983) adlý eseri.

 

Önce fetvanýn ilgili kýsmýný orijinalinden aktaralým:

 

— "(...) Ehalî-i mahalleden bazý kimseler zaviye-i mezbureye þeyh olan Zeyde, "Bu makûle evzâ niçin ettirip razý olursun?" dediklerinde, Zeyd, "Ne lâzým gelir? [Cenab-ý Hak] 'Ýnsanlarý ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattým' [(Zariyat: 56) buyurmuyor mu?]" demekle cevap verse, þer'an Zeyd-i mezbûra ne lâzým gelir?" (s. 87)

 

Tez Ýngilizce olduðu için, genç akademisyen, Ebussûd Efendi'nin fetvasýný özetleyerek Ýngilizce'ye çevirmiþ.

 

Geliniz, þimdi, ilgili kýsmý birlikte karþýlaþtýralým:

 

— "(...) Þayet âyini yöneten þeyh, kendisine itiraz edildiðinde, "Bunun nesi yanlýþ? Herþeyi, iyiyi de, kötüyü de Tanrý yaratmadý mý?" diye cevap verse, hükmünüz ne olur?" (If the leader of the ritual, when questioned, replied, "What is wrong with it? Did not God create all, Good and Bad?", what would be your verdict?) [introduction, s. 1]

 

Ne demek oluyor þimdi bu?

 

Metinde geçen Zariyat Sûresi'nin 56. ayeti, nasýl olup da bir ilmihal maddesiyle yer deðiþtirivermiþ?

 

POSTMODERN AÞK

 

Bu muammânýn çözümü çok basit aslýnda. Orijinal metinde ayet Arapça harflerle dizilmiþ ve bir dipnotla kitabýn sonunda gerekli bilgi verilmiþse de, tecrübesiz araþtýrmacýmýz, oraya bakmayý akýl edemediðinden böyle de kurtarýr deyû bir þeyler uydurup metne eklemiþ.

 

Asýl skandal, Ebussuûd Efendi'nin bu suale verdiði cevabýn çevirisi. Çünkü Elif Haným, soruya tam olarak anlam veremediði için, önce cevapta yer alan bütün gerekçeleri budamýþ, sonra da "Canlarýna okuyun o keratalarýn!" dercesine kýsa bir cümleyle zahir ulemasýnýn celâlini gözler önüne serivermiþ!

 

* * *

 

Pencereden dýþarý bakmamýn bedelini yeterince ödediðime göre, bir haftama mâlolan bu sevimsiz hikâyeyi herhâlde neþeli bir alýntýyla sonlandýrabilirim.

 

"Þems geldiðimi görünce gülümsedi: "Kerra, seni ayinimize davet ediyoruz."

 

— "Ne ayiniymiþ?" diye sordum.

 

— "Ruhani, manevi bir raks düzenleyeceðiz. Daha evvel hiç görmediðin türden bir ayin bu. Müzik ve dans ve dua olacak. Hep beraber aþkla Rabb'ý zikredeceðiz." (s. 328)

 

Postmodern Aþk dediðim de iþte tamýtamýna bu: Müzik ve Dans ve Dua...

 

Ne diyebilirim, YENÝ ÇAÐ'ý takdimimdir!

 

* * *

 

NOT: Belki bazý dostlarýn aklýna, üç gündür bunca zahmeti niçin ihtiyar ettiðim sorusu gelebilir.

 

Cevabý çok basit: Herkes sustuðu için!

 

 

Dücane Cündioðlu, Yeni Safak, 31.08.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...