Webmaster Geschrieben 25. August 2009 Teilen Geschrieben 25. August 2009 Dilencilere para vermek caiz mi? Dilenciler; günümüzün en çok konuþulan sorunlarýndan biri. Ýnsanlarýn merhamet duygularýna sýðýnarak ‘Allah rýzasý…’ için diyip kendilerine acýndýrýyorlar. Kimileri köþe baþlarýnda, kimileri hastalýk numarasý ile karþýnýza çýkýyor. Tabii ki birde bu iþin kazanç faktörü var. Onlarý da televizyonlarýn haber bültenlerinden veya gazetelerden öðreniyoruz. ‘ Zabýta ekiplerince yapýlan dilenci operasyonunda…’ diye baþlayan cümlelerden sonra üzerinden milyonlar çýkan, evi, arabasý olan, dilendiði para ile döviz alan, bankada yüklü miktarda hesabý olanlar vb… Ya da tek ayaðý yokmuþ gibi numara yapýp arabalarýn arasýnda dilenen ve kameralarý görünce de telaþa kapýlarak küfürler eden, oto yolda yürürken bir anda yere yýðýlarak ‘gelen var mý?’ diye etrafýna bakanlar mý istersiniz? Var da var. Bu ve buna benzer örnekleri çoðalmak münkün. YÜZYILLARDIR DEVAM EDEN HASTALIK: DÝLENCÝLÝK Tabii ki, dilencilik sadece günümüzün sorunu deðildi. Bu yüzyýllardan beri devam eden bir hastalýktý bu durum. Bizde 'Dilencilere para vermek caiz mi?' sorunu Ýslâm Hukuku Profesörü ve Yeni Þafak gazetesi yazarý Hayrettin Karaman’a, Moral FM programcýsý ve Bugün gazetesi yazarý Mehmet Paksu’ya sorduk. ‘Sabah Namazýna Nasýl Kalkýlýr?’ kitabýnýn yazarý Cemil Tokpýnar’da baþýndan geçen ilginç bir anýsýný anlattý. PEYGAMBER EFENDÝMÝZ DÝLENCÝLÝÐÝ YASAKLADI Ýslâm Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman Peygamberimiz (SAV)’in dilenciliði yasakladýðýný söyledi. Hayrettin Karaman, Peygamber Efendimizin insanlarýn ihtiyacý olduðu halde istememeyi alýþkanlýk haline getirmesi gerektiðini kaydederek ‘Elinin emeði ile yaþamayý tavsiye ettiðini’ belirtti. 'Dilencilere para vermek, Peygamberimizin yasaðýný da ihlal etmektir’ ifadesini kullanan Karaman, ‘O yüzden para verilmemelidir’ diye konuþtu. HERKES ÖNCE KENDÝ ÇEVRESÝNE YARDIM ETMELÝ Dilenciliðin özendirilmemesi için insanlarýn üzerine düþen görevleri yerine getrimesi gerektiðini kaydeden Hayrettin Karaman þu örneði verdi: Ýhtiyacý olan kiþiler tespit edilmeli. Hatta ona da hacet býrakýlmadan herkes önce kendi akrabalarýndan, çevresinden ve komþularýndan ihtiyacý olanlarý tespit ederek yardýmda bulunmalýdýr. Herkes bunu yaparsa ‘Ben nereden bileceðim kimin fakir olduðunu!’ gibi bir bahanede ortadan kalkmýþ olur. TOPLUMUN ÞÝFA BULMAZ YARASI Ýlahiyatçý yazar Mehmet Paksu ‘Dilencilik toplumun þifa bulmaz bir yarasýdýr.’ ifadesini kullanarak Peygaber Efendimizin hayatýndan bir örnek verdi : Bir gün Resulullah‘ýn (a.s.m.) huzurunda Ensardan birisi gelerek birþey ister. Efendimiz ona sorar 'Evinde bir þey var mý?' 'Evet, yâ Resulallah, bir çulumuz bir de su kabumýz var' Bunun üzerine Efendimiz çul ve su kabýný getirmesini ister. O kiþi alýr ve gitirir. Resul-i Ekrem çulla su kabýný eline alýr, orada olanlara göstererek, 'Þu iki eþyayý satýn alacak kimse var mý?' diye sorar. Sonra sahibe arasýnda bir kiþi bunlarý satýn alýnýr. Bunun üzerine Resullah o kiþiye 'Bu paranýn bir dirhemi ile yiyecek al, diðer kýsmý ile balta al, bana gel.' der. Gelen kiþi tavsiyelere uyar ve Efendimiz in yanýna gelir. O’da kendi eliyle o baltaya sap takar ve ‘Al bunu, git odun kes, topla, sat. Seni on beþ gün görmeyeceðim' diyerek o kiþi çalýþmaya sevk eder. O adam gider, odun keser, toplar, satar. Resulullahýn huzuruna geldiðinde on beþ dirhem kazanmýþtýr. Bir kýsmý ile giyecek, bir kýsmý ile de yiyecek almýþtýr. Resulullah bunun üzerine þöyle buyurmuþtur: 'Dilencilik yüzünden siyah bir nokta olarak Kýyamet gününde gelmektense þu hâlin ondan daha hayýrlýdýr.' DÝLENMEK ÜÇ KÝÞÝYE CAÝZDÝR Mehmet Paksu, Peygamber Efendimizin hadislerinden bir örnek daha verek þunlarý söyledi: 'Dilenmek ancak þu üç kiþiye caizdir: (1) Topraða yapýþtýran fakirliðe uðrayana (son derece fakir düþene), (2) altýndan kalkamayacak derecede borç altýna girene, (3) para bulmak için kan parasý yüklenen kimseye.' Baþka bir rivâyette ise dördüncü bir þart getirilir: 'Çok acý veren müzmin bir hastalýða kapýlan kimse ihtiyacý kadar isteyebilir.' DUHA SURESÝ'NDEKÝ AYETÝN ANLAMI Paksu, Duhâ Sûresinde geçen 'Birþey isteyeni geri çevirip azarlama' mealindeki âyetin farklý olduðunu kaydederek 'Buradaki esas murad, ilmî bir mesele soraný, birþey öðrenmek isteyeni geri çevirmemektir. Yoksa her isteyeni boþ çevirmemek þeklinde anlaþýlmamalýdýr. Çünkü bu takdirde dilenciliðe yol açýlmýþ olur.' dedi. BÝR DÝLENCÝNÝN OYUNU 'Sabah Namanýna Nasýl Kalkýlýr' kitabýnýn yazarý Cemil Tokpýnar ise baþýndan geçen ilginç bir anýsýný anlattý: Birgün Vakýf Gureba Hastanesi'nin önünden geçiyordum. Yanýnda bir erkek çocuðu olan kadýn bana yaklaþarak 'Param kalmadý. Bursa'ya gideceðim. Bana yadým eder misiniz?' dedi. Bende 'Üzerimde pazla para yok, þunu alýn.' dediðimde parayý beðenmedi. Sonra ayný gün Muratpaþa Camii'sine akþam namazýna gidiyordum. Bir de baktým ki (!) ayný kadýn bu sefer yanýna bir kýz çocuðu alýp 'Edirne'ye gidecek param kalmadý. Ne olur bana yardým edin!' diye dileniyor. Yanýna gittim Dedim ki; 'Hani Bursa'ya gidecektin. Ne oldu þimdi Edirne'ye gitmek için para topluyorsun?' O zaman, o da 'Ne yapayým. 5 tane yetimim var. Onun için para topluyorum.' cevabýný verdi. Bende, 'neden yalan söylediðini' sorunca sustu. Dursun Kabaktepe, Moralhaber, 25.08.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.