Gast Geschrieben 1. August 2009 Teilen Geschrieben 1. August 2009 Basýn yayýnýmýzda yazýp konuþanlarýn sýk sýk yaptýklarý yanlýþlardan biri de dini kavramlarla ilgili... “Kuran’da bir hadis var...” gibi uç yanlýþlardan deðil; “Nurculuk tarikatý...” diye baþlayanlardan söz ediyorum. “Nurculuk” diye bir akým vardýr elbette... Kurucusu Bediüzzaman Said Nursi’dir. “Zaman tarikat zamaný deðil, iman kurtarma zamanýdýr” cümlesi de onundur. “zaman” derken bu sözü söylediði zamaný anlayalým ve geçelim... Geçelim ama nurculuðun tarikat deðil, Saidi Nursi’nin yazdýðý “nur risaleleri” denilen kitaplarý toplanýp okuyanlarýn oluþturduðu bir “cemaat” olduðunu da bilelim. Baþlangýcý nurculuk olan ve ýþýk evleri denilen yerlerde geliþtirilen ve þimdilerde “Gülencilik” diye adlandýrýlan “hareketin” ise artýk cemaat boyutlarýný ve niteliklerini aþtýðýný ve “camia” kavramýnýn kapsamý içine girdiðini de ekleyelim. Peki tarikat ne? “Tarikat” Ýslam Tasavvuf yollarýna verilen addýr. Yesevilik, Bektaþilik, Kadirilik, Rufailik, Mevlevilik, Nakþibendilik, Halvetilik, Cerrahilik, Bayramilik, Melamilik tarikat kavramý içindeki akýmlardýr. Melamilik ayrýca “halkýn dindar diye nitelendirmesinden korkmak” anlamýnda bütün tarikatlarýn içinde var olan bir anlayýþtýr. “Ben melamet hýrkasýný kendim giydim eynime Ar ve namus þiþesini taþa çaldým kime ne” Nesiminin bu sözlerini bu anlamda anlamalý... Ya mezhep? “Mezhep” Ýslam fýkhýnda çözümler ortaya koyan bilginlerin görüþlerinde birleþenlerin yoludur. Ýslam Aleminde bugün belli baþlý mezhepler þunlardýr: Sünniler: Hanefilik, Þafilik, Malikilik, Hanbelilik. Þiiler: Caferilik, Zeydilik. Aradaki ayrýmlar mý? Söz gelimi: Malikiler ve Caferiler namazda ayakta dururken ellerini yanlarýna salýverirlerken diðerleri önlerinde baðlarlar. Ya da: Kan akýnca Þafilikde abdest bozulmaz da, Hanefilik de bozulur. Hangisi doðru... Hepsi doðru elbette... Öyle de olur, böyle de... Þeriat’a gelince: Ýþte fýkýhçýlarýn anlattýðý Ýslam’ýn þekil þartlarýnýn toplamýnýn adý þeriat’týr. Bu anlamda bir mümin Müslüman’ýn þeriata karþý olmasý mümkün deðildir. Ahmet Yesevi’nin, Hacý Bektaþ Veli’nin söylediði dört kapýdan ilki þeriattýr, ikincisi tarikat, üçüncüsü marifet, dördüncüsü hakikat... Þeriat sözü bir de “Ýslam Hukuk Düzeni”nin adý olarak kullanýlýyor. Bu anlamda laikliðe baðlý olanlar bu hukuk düzeninin uygulanmasýný istememek anlamýnda “þeriat”a karþý olduklarýný söylüyorlar. Ýslam Hukuk Düzeni’nin temelinde Kuran-ý Kerim ve Hadisi Þerifler olmakla birlikte yorumlar, içtihatlar, eklemelerle dini niteliðinin yanýna tarihi niteliði de katýlmýþ bir yapýsý vardý. Bu bakýmdan bu anlamda þeriata karþý olan birçok mümin-müslüman da vardýr. Ve olabilir. Ancak, Ýslam Hukuk Düzenini toptan karalamaya kalkýþmak ve birkaç hükmünü alýp, o hükümleri dengeleyen baþka hükümleri göz önüne almadan deðerlendirmeler yapmak doðru deðildir. Elbette her konu tartýþýlabilir ve tartýþýlmalýdýr. Ama önce kelimelere verilen anlamlarda anlaþarak... Sonra da karalamalara kalkýþmadan bilimlik yaklaþýmlý görüþler ortaya koyarak. Ýþte o zaman “gerçeðin ýþýðý” parýldar. Aksi halde toz duman ortalýðý kaplar. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.