Webmaster Geschrieben 23. Juli 2009 Teilen Geschrieben 23. Juli 2009 Adrese teslim... HÜRRÝYET'in artýk herkesçe malum olan kýlýk deðiþtirmeli yazýsýndan geriye kalan iki mesaj vardý. Ýlkini konuþtuk genellikle, eleþtirdik . Neydi o? Baþörtülülere mahalle baskýsý yok, mesajý. Ýkincisi ise þu: "Örtünen kadýn çirkindir." Vakit Gazetesi yazarý ise baþka bir kriter daha getirmiþ. "Sözde" nezaketiyle ismimi vermeden beni hedef aldýðý, daha doðrusu beni "cemaate" þikâyet ettiði adrese teslim yazýsýnda, mülayim üslubu olmayaný, merhameti, hamiyeti olmayaný baþörtüsü "kadýn" yapmaz demiþ. Bakýn hele... Birine göre, örtünüyorsan çirkin kadýnsýn, diðerine göre dilin uzunsa kadýn bile deðilsin... *** Vakit Gazetesi'ne vurmayý marifet sayma gibi efektlerden hiç hoþlanmadýðým gibi, Vakit Gazetesi tarafýndan vurulmayý itibar zannedenlerden de deðilim. Bilakis yeterince yabancýlaþamamýþ biri olarak hâlâ iyi kötü, yanlýþ doðru bir þekilde kendi periferimde bulunan kiþilerin eleþtirilerine, kaygýlarýna ve "hakaretlerine" hassasiyet gösteririm. O nedenle, o da olur be aðabeyim, büyüðümsün deyip boyun bükemeyeceðim. Her yazýlaný çizileni týnmamak ayrý þey, çocukluk yýllarýmda okuma ihtiyacýmýn bir bölümünü karþýlamýþ birinin, etrafta "beyefendi" imajý uyandýrmýþ birinin galiz ifadelerini yok saymak ayrý þey. Bu kiþi Yavuz Bahadýroðlu ise onu ciddiye almak zorundayým. Çünkü bunu hak ediyor. Bahadýroðlu'nun kadýnlýktan olduðu gibi cibilliyet, týynet, edep gibi daha bir dizi nitelikten de zevkle ihraç ettiði þahsýmýn büyük günahý aylar önce Hüseyin Gülerce'nin sarf ettiði "Ýslam'ýn þartý beþtir, ama bu þartlar arasýnda baþörtüsü yer almýyor" sözüne gösterdiðim tepki. "Ýslam'ýn Þartý Beþ mi?" baþlýklý yazým. Bu yazýda Gülen'in 28 Þubat döneminde sarf ettiði füruattýr ifadesinin dönemin koþullarý gereði anlaþýlabilir olduðundan da bahsediyor olmama raðmen Yavuz Bey'in caný beni camiaya saldýran, deðerli bir insana çakmak isteyen bir þuursuz olarak kodlamak istemiþ, aylar sonra. Oysa o yazý "camia" tarafýndan defaatle okundu ve binlerce tebrik mail'i aldým. Arkadaþ çevremin onda yedisi de hâlâ saldýrdýðým iddia edilen o camiadan oluþmakta. Hatta uzun bir dönem Zaman Gazetesi'nde yazarlýk ve idari görev yapmýþ olan, þimdi Bugün Gazetesi'nde yazan Nuh Gönültaþ da itirazýmý haklý bulan bir yazý kaleme almýþtý, ama bildiðim kadarýyla o camiaya saldýrmakla suçlanmadý. Normal þartlarda, "baþörtüsü maðdurlarýnýn haklarýný çatýr çatýr savunan" Vakit gibi bir gazetenin yazarýndan bu türden "haklý" bir çýkýþa destek vermesi bile beklenir. Ama demek ki yazar kiþileri savunmakla övündükleri "ekmek teknelerinin" dokusundan bihaber olabiliyorlar. Ya da daha kötüsü "gereksiz sahne alma çabasý" içine girebiliyorlar. Biz buna "camiaya/cemaate liyakatini ispatlama çabasý" diyelim. Bahadýroðlu "Bu bir hýçkýrýktýr", "Bu bir hicranýn çaðlamasýdýr" gibi sahiden en son çocukluðumda gördüðüm arabesk ifadeler eþliðinde "yetkililere" þöyle sesleniyor: "Sizden ayrýldýktan sonra tüküren...(yeniden) 'Bulunduðu camianýn özelliklerini anlatmakta yetersiz kalan' biri üzerinden (Hüseyin Gülerce'yi kastediyor) tüm camiayý vurmaya kalkýþan insanlarý neden yýllar boyu baþ tacý ettiðinizi sorabilir miyim?" Yýllarýn kalemi olmak böyle bir þey iþte. Hem kaynaðýný basbayaðý Kuran'dan alan bir emir, "Ýslam'ýn beþ þartý" içinde deðil diye hükümden düþmez gibi son derece makul ve haklý bir kelama laf edemediðiniz için, onun internet sitelerine düþen çarpýtýlmýþ versiyonunu kullanacaksýnýz, hem de bu arada Hüseyin Gülerce'ye abartýlý salvolar yaparak birilerine göz kýrpacaksýnýz. Ve her nasýlsa benim, Hüseyin Gülerce'nin cümlesini yýllardýr bildiðimiz, inandýðýmýz "emir" ile tartma çabam, bu cümleyi ele almam, týynetimin, karakterimin, samimiyetimin sorgulanmasýna neden olacak, ama sizin Gülerce'ye yaptýðýnýz genellemeci, itham edici tutumunuz mertlik, yüreklilik olacak?! Yýllarýn kalemi ama vicdaný yok. Üstelik o kadar da yaðma yok. Baþörtüsü konusundaki görüþleri fecaat olabilir ama söyler misiniz neden Gülerce "bulunduðu camianýn özelliklerini anlatmakta yetersiz biri" oluyormuþ? *** Yazarýn, Kuran'ýn emrini hatýrlatmýþ olmamý "tükürmek" fiili ile karþýlamasý da son derece çarpýcý olmuþ. Ýþin içinde bir kadýn olunca ilkelerin deðil, güçlü olanýn, kalabalýk olanýn yanýnda saf tutmak gerekiyor tabii. Ayrýca camiaya saldýrmak da neyin nesi? Camiayý hâlâ tek boyutlu, tek tip bir blok olarak tasavvur etmek kadar yanlýþ bir sosyal okuma olamaz. Nitekim benim yaptýðým ,camianýn bir kýsmý adýna camianýn diðer kýsmýna soru sormaktý. Ve elbette bunu yapacaðým, çünkü yazmak, doðru bildiðin þey adýna bazen kendi periferini de sorgulayabilmek demektir. Ekmek teknesinin etrafýnda saf tutup o tekneyi kollamayý erdem addeden Bahadýroðlu'na erdem sandýðý þeyin en hafifiyle "Körler saðýrlar, birbirini aðýrlar" anlamýna geleceðini hatýrlatmak isterim. Hele hele bir de kalkýp tesettür ayetinin karþýsýna dikiyorsanýz o tekneyi, geçmiþ olsun. Nur topu gibi bir putunuz oldu. O noktada da artýk mertlik dersleri vermek deðil, oturup imanýnýzý gözden geçirmeniz lüzum eder. Düþünüyorum da, ya bir de söz konusu olan Kuran'ýn bir emri olmasaydý, acaba o zaman ne olurdu? Nihal B. KARACA - HABERTÜRK, 23.07.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.