Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Din ve yaþam coþkusu

 

Son zamanlara birçok farklý yönden konu gündeme geldi. Hürriyet'te Ahmet Arsan 'türbanlý kadýnlarla kim evlenecek?' sorusunu yaygýn tartýþtýrdý. Ayþe Arman türbaný tercih eden kadýnlarýn hayatta yaþamýþ olabileceklerini araþtýrdý. Günün anlam ve önemine uygun biçimde sayýlarý artmýþ olan türbanlý yazarlar hayata dair birçok konuyu ele alýp tartýþýyor.

Zengin dindarlar ile fakir dindarlar arasý temelde sýnýfsal olan farklar ve hayata bakýþlarýndaki çatýþmalar hayli fazla yazýlýr oldu.

Bütün bunlar normal, iyi güzel de hepsinin temelinde nedense açýkça ifade edilmekten kaçýnýlan ayný sorunsal var. Bundan kaçýnýlmasý mahalle baskýsýndan korku veya insanýn kendine bazý þeyleri itiraf etmesinden duyulan ürküntü olabilir. Ama ben soruyu direkt soracaðým: Dine uygun yaþamý seçmiþ özellikle gençler bu tercihlerini, hayatý yaþamaktan duyulmasý gereken mutluluk ile (Joie de vivre) ile nasýl baðdaþtýracaklar?

Çok basit bir soru ama hayati önemde bir soru ayný zamanda. Birçok genç insan özellikle genç kýzlar bu soruya tatmin edici bir cevap bulunamadýðý takdirde mutsuz olmayý sürdürecekler.

Ayþe Arman bu mutsuzluðun detaylarda nasýl yaþanabileceðini (örneðin denize girip suyu tenine hissedememek gibi) yazdý. Bir insana dinin vereceði coþkuyu hayatýn diðer coþkularýyla baðdaþtýracak, bunlarý birbirleriyle uyumlu kýlacak formül bulunmalýdýr. Bu tür sorularý soranýn zaten dinle alakasý olmadýðýný dolayýsýyla meseleyi anlayabilecek durumda olmadýðýný söylemek sorunu geçiþtirmeye de yetmemektedir.

Bilimsel bir formül peþinde deðilim ve 'Kutsal kitap böyle yazýyor. O zaman da mecburen böyle olacak' kuralýnýn da bazen insana yetmeyebileceðini biliyorum.

Genç bir kýz düþünün; arkadaþlarý güzel kýyafetler giyiyor, eðleniyor, erkek arkadaþlar buluyorlar, aþýk oluyorlar. Cinselliði yoðun düþünüyorlar hatta Jouissance düzeyinde (Baþka her türlü düþünceyi kafalarýndan silecek düzeyde cinsel coþku) hissedip düþünebiliyorlar. Þimdi bu insanlardan siz sadece kafasýný baðlamaktan ve tercihinden duyduðu mutlulukla yetinmesini bekleyemezsiniz. Bekleyebiliriz deniliyorsa eðer, mutluluðun nasýl saðlandýðýný da konuþalým hep birlikte ve öðrenelim.

Sadece dindarlara özgü bir sorun deðil bu. Hepimizin ortak sorunu. Ortada bir sorun olmasaydý 'Türbanlý kadýnlarla kim evlenecek?' sorusu da ortaya atýlmazdý veya zengin dindarlarýn yaþam stiline kýskançlýk/öfke karýþýmý duygular beslenmezdi.

Veya yine Ahmet Arsan'ýn daha önce yazdýðý gibi Ýslami kesime özgü diskotek filan açýlýp buraya sadece kadýnlarýn alýnmasý yoluna da gidilmezdi.

Ahmet Arsan ve arkadaþý o diskotekten çýkýnca gülmüþler. Ben ise üzüldüm. Genç bir kýzýn hayatýný biraz da kendisini kapýp koyuvererek yaþamasý ihtiyacýnýn engellendiðini düþünmüþtüm.

 

DÝN VE BEYÝN

Kötü niyetli insanlar bu konunun dine karþý bir söylem olduðunu söyleyeceklerdir. Ama beni tanýyanlar böyle bir þeyi benim yapmayacaðýmý bilir. Ben inancýn hayatýn içinde olmasýný ve hayatla birlikte akmasýnýn gerektiðine inanan bir insaným. Son günlerde gündeme taþýnan sorunlardan dolayý bu konu üzerine yüksek sesle düþünmek ve de konuþmak gerekiyor diye düþünüyorum.

Gazi Özdemir'in 'Din ve Beyin' baþlýklý bir kitabý var. Konuyla ciddi bir biçimde uðraþmýþ ve özetle dinin insana sevgi ve huzuru, beynin de sevgi ve huzuru önerdiðini, dolayýsýyla din ile beyin arasýnda tam bir çakýþma olduðunu ve dinin önerilerinin insan beynine yettiði sonucuna varmýþ.

Samimi söylüyorum; keþke mesele bu kadar basit olabilseydi... Keþke beynin bize önerdikleri sadece sevgi ve huzurdan ibaret olsaydý... O zaman dünya birçok mutlu insanla dolu olurdu. Ama durum böyle deðil. Bunu biliyoruz. Beyinlerimiz bize bazen huzursuzluðu da öneriyor. 'Çýlgýnlýk yap' diyor, 'Uçuk yaþa' diyor, 'Seviþ' diyor, 'Kendini kaybet' diyor.

Özellikle genç insanlara bunu daha yoðun söylüyor. Keþke baþlara baðlanan türban beynin o aykýrý konuþmalarýný durdurmak gücüne sahip olsaydý... Son zamanlarda gündeme gelen tartýþmalardan anlýyoruz ki; özellikle türbanlý genç kýzlarýn beyinleri var güçleriyle konuþmalarýný sürdürüyorlar.

Beyin ve dinin iliþkisi özellikle 1997 yýlýnýn sonuna doðru bilim insanlarýnýn yoðun ilgisini çekmeye baþladý. O günleri hatýrlayanlar, beyinde 'Tanrý noktasý'nýn keþfedildiði haberinin çýktýðýný bilirler.

Bazý din karþýtý yorumcular bunun aþýrý dindarlýðýn epilepsi hastalýðýna benzeyen bir sendrom, beynin çalýþmasýnda bir deformasyon olduðunu söylediler.

Ama dindarlar da o 'Tanrý noktasý'nýn insan beynine yaratýcý tarafýndan Tanrý'yý ve dinini algýlamasý için konulduðunu söylediler.

Bu þekilde tartýþýlýnca meselenin bir çözüme ulaþtýrýlamayacaðý belliydi zaten. Nitekim insan beyninin dini düþündüðünde ne tür deðiþimler geçirdiði hala daha araþtýrýlýyor.

Bu bizim meselemiz açýsýndan çok önemli. Çünkü eðer din ve Tanrý düþüncesinin beynin çalýþmasýný tamamen deðiþtirdiði ortaya bilimsel olarak çýkarsa özellikle türbanlý gençlerin bazý hayat mutluluklarýndan mahrum olduklarý endiþesi de ortadan kalkabilir...

Bu konuda bir çalýþma da var. Meditasyon yapan ya da dua eden insanlarýn o sýrada beyinlerinin MR'ýný çekmiþler ve insanýn kendisini düþünmesine, kendisine yoðunlaþmasýna yol açan bölümünün kýrmýzý renkte olmadýðýný görmüþler. Yani dua sýrasýnda veya meditasyonda insanýn beyni sakinleþip sessizleþiyormuþ.

Bu önemli bir çalýþma. Dindar olmaktan ve Tanrý fikrinden duyulan coþkunun hayatta her þeyden daha önemli olabilmesi sürecini de belki açýklýyor olabilir ama beyinlerini sakinleþtirmek ve sessizleþtirmek istemeyen gençler de varlar ve hep olacaklar.

Kimseye türbanýný çýkar denilemeyeceðine göre bu insanlarý dinlerini 'Joie de vivre' ile birlikte uyumlu bir þekilde yaþayabilecekleri yöntemi de bulmalýyýz. Zor ama imkansýz bir iþ olmamasý gerekiyor bunun. Ýnþallah özellikle türbanlý yazarlardan bize yol gösterecek yazýlar gelir. Bu konuda acilen konuþmaya, diyaloða ihtiyacýmýz var.

(Bu yazýyý yazmak için belki bir çýkýþ ýþýðý görürüm diye yüzlerce sayfa yazý okudum. Maalesef Zizek de bu konuya girmiþ bir meseleyi çözümlemek için. Zizek okuma kararý verilmesi insanýn hayatýný uzatmak için bir toplama kampýnýn toplu duþ alýnan bölümünde yýkanma kararý vermesine benziyor. Onu okuduktan sonra meseleyi anlayacaðýnýz varsa bile anlayamamaya baþlýyabiliyorsunuz.

Ben onu okumayý Kant'ýn þematize olmayan acý kavramýndan bahsetmeye baþladýðý an kestim... Konuyu daha okuyacaðým. Sonuçlarý size rapor edeceðim arada bir...)

 

Serdar Turgut, Aksam, 16.07.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...