Webmaster Geschrieben 9. Juli 2009 Teilen Geschrieben 9. Juli 2009 Eðer bir baþý açýða gönül verse idim Geçen günkü yazýmda “Ýslami kesimde türbansýz kýzlarla evlenme modasý baþ gösterdi... Bu durumda türbanlý kýzlarla kim evlenecek?” tarzýnda hayli elektrikli bir sorunun aktarýcýsý olmuþtum... Bu konuda Radikal’in Genel Yayýn Yönetmeni Ýsmet Berkan’dan “Aþk her derde devadýr” diye özetlenebilecek romantik bir yanýt geldi... Ýsmet Berkan diyor ki: “Aþk gibi, evlilik gibi konular öyle genellenemeyecek, hele hele siyasetin ve bir siyasetmiþ gibi uygulanmak istenen inancýn alanýna hapsedilemeyecek konulardýr. Âþýk olmuþ, birbirleriyle bir hayatý paylaþmaya karar vermiþ bireyler var ortada.” Ýsmet Berkan bu yorumu yaptýktan sonra da bana þöyle bir soru tevcih ediyor: “Zaman zaman eski Ýslamcýlýk günlerini ve o günlerdeki ruh halini çok eðlenceli bir dille aktaran Ahmet Hakan, o eski keskin günlerinde baþý örtülü olmayan bir kýza âþýk olsaydý ne yapardý acaba?” Çok güzel bir soru... Dilerim vereceðim yanýt, Ýsmet Berkan’ýn çocuksu romantizmini ve aþýrý iyimserliðini bir parça etkiler de acý gerçeklere yaklaþmasýna yardýmcý olur. * * * Hakikaten de o “eski keskin günlerim”de baþý örtülü olmayan bir kýza âþýk olsaydým ne yapardým acaba? O “eski keskin günler”... Yani düðün davetiyelerinde “Hayat iman ve cihattan ibarettir” cümlesinin yazýldýðý... Düðünlerde kadýnlarýn erkekleri, erkeklerin kadýnlarý görmelerinin mümkün olmadýðý... Baþý örtülü bir kýzla evlenmenin Allah’ýn emri addedildiði... Ailelerin “mücahitler” ve “mücahideler” yetiþtirmek için kurulduðu... Tesettürün norm olarak benimsendiði... Tesettürsüze “ayrý dünyanýn insaný” muamelesinin çekildiði... Þevki Yýlmaz’ýn fýrtýna gibi estiði... Abdullah Gül’ün tek derdinin türban olduðu... Tayyip Erdoðan’ýn eþi Emine Erdoðan’ýn baþý örtülü genç kýzlarla mücahit genç erkekleri evlendirmek için aracýlýk yaptýðý... O “eski keskin günler”de... Eðer ben, kazara “tesettürsüz bir kýz”a âþýk olsa idim... Þu olurdu: Yanardým, biterdim, kül olurdum... * * * En baþta riyakârlýk yapmak zorunda kalýrdým... Aþkýmý kalbime gömmezdim ama “Beni bu kýzla görmesinler” derdine düþer, sevgilimle uzak semtlerde buluþmaya gayret ederdim. Korkardým yadýrganmaktan... Ailemin olasý itirazlarýndan ürkerdim... Mücahit abilerin “Bu bizim Ahmet de iyice uçtu birader” tarzý bakýþlarýndan çekinirdim... Dava arkadaþlarýmýn laf sokmalarýna öfkelenirdim... Cemaat içi kariyerimin bitmekte olduðunu fark ederdim... “Zavallý baþý açýk kýz”la durumu mütalaa ederdim... Önce ciddi bir teblið yapar, “Ahzap Suresi”nden söz ederdim... Baktým olmuyor... Bu sefer “Benim için baþýný örtersin deðil mi?” falan diye miyavlardým... En sonunda “Senin bu halinle bizim mahallede kabul edilmen çok zor” der miydim, bilmiyorum... Sonuç olarak... Ýsmet Berkan’ýn sandýðý gibi, ”Aþk devreye girdiðinde herkese susmak düþer” þeklindeki o þahane ilke, bizim mukaddes gettomuzda iþlemezdi. * * * Yani demem o ki... Bunlar öyle “Aþktýr gelen, kokusundan bildim” tarzý laflarla geçiþtirilecek iþler deðildir... Derindir, çetrefildir, þaþýrtýcýdýr... Hatta o kadar derindir ki... Mesela... Eðer Ýsmet Berkan bekâr bir erkek olsa idi... Ve bugünkü sosyal ortamý içinde tutup türbanlý bir kýza âþýk olsa idi... Þimdi sazýný almýþ “Bir laik türbanlýya gönül verse/gör baþýna neler gelir” türküsünü çýðýrýyor olurdu... Þu kadarýný söyleyeyim: Benim eski keskin günlerimde “Bir mücahidin türbansýz bir kýza gönül vermesi”nin doðuracaðý sorunlar, bugünün Türkiyesi’nde “laik bir gencin türbanlýya gönül vermesi”nin doðuracaðý sorunlardan bin kat fazla idi... * * * Tamam... Tamam... Ahmet Mücahit Arýnç’larýn, Ömer Topbaþ’larýn, aþklarýný kalplerine gömmek zorunda kalmamalarýndan sevinçler devþirelim... “Ne güzel yahu?” diyelim... Mahalleler arasý geçiþkenliði alkýþlarla karþýlayalým... Onlarýn bireyselleþmelerine þapka çýkaralým... Ama önemli ayrýntýlarý da unutmayalým: Mesela... Bu bireyselleþen çocuklarýn politikacý babalarýnýn, daha düne kadar fedakârlýk yapmaya teþvik ettikleri türbanlý kýzlarýn kimlerle evleneceði meselesine de þöyle kýyýsýndan, köþesinden dalalým... Oðuz Atay’ýn dediði gibi: “Ekmek suyla undan ibarettir/Maruzatým bundan ibarettir.” Ahmet Hakan, Hürriyet, 09.07.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 9. Juli 2009 Teilen Geschrieben 9. Juli 2009 Zaman zaman eski Ýslamcýlýk günlerini ve o günlerdeki ruh halini çok eðlenceli bir dille aktaran Ahmet Hakan, o eski keskin günlerinde baþý örtülü olmayan bir kýza âþýk olsaydý ne yapardý acaba?” kendine sordugu soruya bakarmisiniz. “Benim için baþýný örtersin deðil mi?” falan diye miyavlardým... miyavlamaktan baska birsey yapamazdin, orasi kesin! Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 9. Juli 2009 Autor Teilen Geschrieben 9. Juli 2009 kendine sordugu soruya bakarmisiniz. kendisi sormuyor, o soruyu Ismet Berkan soruyor Ahmet Hakana. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 9. Juli 2009 Teilen Geschrieben 9. Juli 2009 Biliyorum, ama sonucta o soruyu tekrarliyor;) yani kendinede sormus oluyorHakikaten de o “eski keskin günlerim”de baþý örtülü olmayan bir kýza âþýk olsaydým ne yapardým acaba? Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.