Webmaster Geschrieben 5. Juli 2009 Teilen Geschrieben 5. Juli 2009 Üstad bir mükemmeliyet abidesi http://www.risalehaber.com/images/news/57484.jpg El-Kulûbu'd-Dâria: Yakaran Gönüller "El-Kulûbu'd-Dâria", tek sýðýnak bildiði Ýlahî dergâhýn kapýsýný gözyaþlarýyla çalan, onun eþiðinde boyun büküp el pençe dîvan duran, tazarru ve niyazda bulunan, içini þerheden, dertlerini bir bir sayýp döken ve yana yakýla "derman" deyip inleyen kalbler demektir; bütün bu manalarý çaðrýþtýrmak üzere kýsaca "Yakaran Gönüller" de denilebilir. Bu kitap, Gümüþhanevî Ahmed Ziyaüddin Efendi'nin "Mecmuatü'l-Ahzâb" adlý üç ciltlik eserinden seçilen evrâd ü ezkârýn (okunmasý âdet edinilen belli âyet, sûre, dua ve zikirlerin) yeniden tasnif edilmesi suretiyle hazýrlanmýþtýr. Son devrin Osmanlý ulemasýndan merhum Ahmed Ziyâüddin Efendi, 1813 yýlýnda Gümüþhane'nin Emirler köyünde doðmuþtur. Sadece zâhirî ilimlerle meþgul olmamýþ ayný zamanda bâtýnî ilimleri de okumuþ ve her iki sahada da icazet almýþtýr. Nakþibendî-Hâlidî þeyhlerinden birisi olan Gümüþhanevî Hazretleri, hayatýný ilim ve irþada adamýþ; 1893 senesinde Ýstanbul'da dâr-ý bekâya irtihal ederken geride onlarca eser býrakmýþtýr. Ýþte, Hazret'in yâdigârlarýndan biri de, "Mecmuatü'l-Ahzâb" adlý yaklaþýk ikibin sayfalýk eser olmuþtur. Gümüþhanevî Hazretleri, eserini talebeleriyle beraber büyük bir itina ile hazýrlamýþ ve bu vesileyle onlarca Hak dostunun yüzlerce evrâd ü ezkârýný bir araya getirmiþtir. Mecmuada her bir hizbin ismini, müellifini, ne zaman ve ne þekilde okunacaðýný da belirtmiþtir. Mesela, Hasan Basrî Hazretleri'nin, cumadan baþlayýp haftanýn her gününde bir bölüm okuduðu Ýstiðfar-ý Üsbûiyyesi'ni kaydetmiþ, hangi güne hangi bölümün düþtüðünü de göstermiþtir. Ayrýca, kitapta, Hazreti Ali (kerremallahu vechehû), Hazreti Üsame (radýyallahu anh), Muhyiddin ibn Arabî, Ebu Hasan Þazilî ve Ýmam Cafer-i Sâdýk gibi maneviyat âleminin sultanlarýnýn da "Üsbûiyye" adýyla andýklarý ve haftanýn her günü belli bir bölümünü okuduklarý hizibleri, virdleri, gece zikirleri, dualarý, istiðfarlarý, istiâzeleri, tesbihleri, tehlilleri, salâvat ve na'tlarý vardýr. "Mecmuatü'l-Ahzâb", Bediüzzaman Hazretleri'nin de elinden hiç düþürmediði bir dua kitabýdýr. Öyle ki, Hazreti Üstad'ýn, yaklaþýk üç mushaf-ý þerif hacmindeki bu kýymetli eseri her onbeþ günde bir hatmetmeyi itiyad haline getirdiðini muhterem talebelerinden birkaç defa dinlemiþtim. Demek ki, Nur Müellifi, her gün en az beþ-altý saatini bu mecmuaya ayýrýyor ve evrâd ü ezkârla meþgul oluyormuþ. O KAYNAÐIN NE OLDUÐUNU ÞÝMDÝ ANLADIM Burada, bir hatýrayý arz edeyim: Büyük âlimlerden ehl-i kalb bir insan, Hazreti Üstad'ýn iman hakikatlerini ele alýþýna, anlatýþýna, tahlillerine ve onlarý neþretmedeki üslubuna çok hayran kalýyor. Nur Risalelerinin, yazýlmasý çok zor, pek kýymetli eserler olduðunu ve bunlarýn sadece düþünüp taþýnmakla kaleme alýnamayacaðýný söylüyor. Eserlerin çoðaltýlmasýnýn ve neþrinin de ancak çok güçlü bir kaynaða dayanmak suretiyle gerçekleþebileceðini ifade ediyor. Nur Müellifi ve iman hizmeti hakkýndaki takdirlerini her fýrsatta dile getiriyor. Sonra birisi ona, Hazreti Üstad'ýn baþucundan hiç ayýrmadýðý "Mecmuatü'l-Ahzâb"ýný gösterince, o zat diyor ki: "Þimdi o kaynaðýn ne olduðunu anladým; demek ki, Bediüzzaman'ýn Rabb'imizle çok ciddi bir münasebeti var, Cenâb-ý Hak'la irtibatý pek kavî. O, Allah'a teveccühten bir lahza dûr olmadýðý ve kat'iyen gevþeklik göstermediði için Mevlâ-yý Müteâl de onu sürekli te'yid ediyor ve Ýlahî ihsanlara mazhar kýlýyor." Evet, Hazreti Üstad'ý hangi yanýyla ele alýrsanýz alýnýz, bir mükemmeliyet abidesi olarak karþýnýza çýkýyor. "Ben hizmet ediyorum, evrâd u ezkârým eksik olsa da olur!" veya "Ben kendimi zikr ü fikre adadým, i'lâ-yý kelimetullah vazifesinde geri kalsam da mahzuru yok!" ya da "Þu iþi tam yapayým, bunu ihmal etsem de olur!" demiyor. Tam bir denge insaný olarak yaþýyor; her hususta esas kabul ettiði iktisadý, zamaný iyi kullanma mevzuuna da uyguluyor. Asla israfa girmiyor ve hiçbir anýný boþa geçirmiyor; her saatini dolu dolu deðerlendiriyor. Dolayýsýyla, kulluða ait hiçbir vazifeyi ihmal etmiyor; günlük virdlerini ve zikirlerini de hiç aksatmýyor. Kendisi "Mecmuatü'l-Ahzâb"ýn tamamýný okuduðu gibi, ondan bazý kýsýmlarý da alýp, Cevþenü'l-Kebir, Þah-ý Nakþibend'in Evrâd-ý Kudsiye'si, Delâilu'n-Nur, Sekine, Münacât-ý Üveys el-Karnî, Ýsm-i Azam Duasý, Münacât-ý Kur'an, Tahmidiye ve Hulâsatü'l-Hulâsa misillü dualarý bir araya getirerek bir "hizip" yapýyor. Mecmua'nýn tamamýný okuyamayanlardan hiç olmazsa bu hizbi takip etmelerini istiyor. Hazret'i sevip sözlerine itimad edenler dünden bugüne o hizbi hep okudular, hâlâ da okuyorlar; bundan sonra da devamlý okumalýlar. Çünkü evrâd u ezkâr, i'lâ-yý kelimetullah yolunda mücahede eden bir mü'minin en önemli zâd ü zahîresi; Allah Teâlâ ile münasebetinin de emaresidir. Cenâb-ý Hakk'ýn gücüne ve kuvvetine, her þeye kâdir olduðuna ve her þeyi O'nun yaptýðýna inanan bir insan, bu inancýnýn gereði olarak mutlaka Mevlâ-yý Müteâl'e teveccüh eder, ihtiyaçlarýnýn giderilmesini ve arzularýnýn yerine getirilmesini sadece O'ndan ister. Dua eden bir kimse, bütün gönlüyle Allah'a yönelip yalvarýþa geçebildiði takdirde, kendi beden ve cismaniyetinden kaynaklanan uzaklýðý aþmýþ ve kendisine her þeyden daha yakýn olan Rabb-i Rahîm'e kurbet kesbetmiþ olur. Fethullah Gülen, Zaman, 03.07.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.