Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Bir türlü anlamiyorlar Said Nursiyi

 

Muhteþem Süleyman'ýn muhteþem þâiri Bâki, bir gazelinde,

 

Nâm ü niþâne kalmadý fasl-ý bahârdan

 

Düþtü çemende berg-i diraht i'tibârdan

 

Der. Yani, Bahar mevsiminden ne bir isim ne de bir iz kaldý; kýrlarda, bahçelerde aðaç yapraklarý itibardan düþtüler, deðerlerini kaybettiler, der.

 

Bu gazel bana biraz da Osmanlýyý hatýrlatýr. Devlet-i âliye'nin bir mevsim gibi bitiþini çaðrýþtýrýr. O koca çýnarýn devrilip parçalanýp; dal dal, yaprak yaprak, küçük devletçikler hâlinde dört bir yana savrulup gidiþini, hem de itibarlarýný kaybederek gidiþini çaðrýþtýrýr.

 

Ýâde-i i'tibarýný ne zaman kazanýr, bilinmez. Merhum Menderes'in mezarýnýn Ýstanbul'a nakli bir iâde-i i'tibar mýydý? O, güzel insan, Ezan-ý Muhammedî'nin itibârýný iâde ettiði için mi buna nâil olmuþtu, bilemem. Ezandan baþka deðerlerimizin de itibarýný korusaydý, koruma iktidarýný gösterseydi, belki iktidarýný da hayatýný da kaybetmezdi.

 

Merhum Menderes'in itibarý tam teslim edilmedi. Ondan sonra Türkiye'de birçok þey deðiþti. Bazý eþhasýn ve eserlerin (guya) itibarlarý iade edildi. Bazý kanunlarýmýz deðiþti. Millet, birazcýk olsun nefes alýr gibi oldu. Necip Fazýl merhumun kaleme aldýðý “Son Devrin Din Mazlumlarý”nda anlattýklarýnýn ve daha anlatýlamayan nicelerinin kýsaca bu milletin târihî deðerlerinin itibarý hiç bahis konusu olmadý.

 

Devletin ve ordunun itibarý, hukukun ve cumhuriyetin, demokrasinin, vatanýn, hatta birtakým þahýslarýn itibarý tartýþýlýp savunulurken, bütün bunlara itibarýný kazandýran millet ruhunun, medeniyetimizin, tarihî kültürümüzün itibarý nasýl konuþulmaz, nasýl tartýþýlmaz?

 

Necip Fazýl, ömür boyu bunun avukatlýðýný yaptý. Bediüzzaman, bu yola hayatýný vakfetti.

 

Eþref Edip Bey, 1952'de Bediüzzaman Hazretleri'nin Gençlik Rehberi mahkemesi için Ýstanbul'a geliþinde, kendileriyle bir mülakat yapar. Üstad'a birtakým sorular sorar ve aldýðý cevaplarý þöyle nakleder:

 

"Bana ýztýrap veren," dedi. "Yalnýz Ýslâmýn mâruz kaldýðý tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydý. Þimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Þimdi, mukavemet güçleþti. Korkarým ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düþmaný sezmez. Can damarýný koparan, kanýný içen en büyük hasmýný dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleþirse, iman kalesi tehlikededir. Ýþte benim ýztýrabým, yegâne ýztýrabým budur. Yoksa þahsýmýn mâruz kaldýðý zahmet ve meþakkatleri düþünmeye bile vaktim yoktur. Keþke bunun bin misli meþakkate mâruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!"

 

"Yüz binlerce imanlý talebeleriniz size âtî için ümit ve tesellî vermiyor mu?"

 

"Evet, büsbütün ümitsiz deðilim. Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsýlan garp cemiyeti içinde doðan bir hastalýk, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne daðýlýyor. Bu müthiþ sârî illete karþý Ýslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karþý koyacak? Garbýn çürümüþ, kokmuþ, tefessüh etmiþ, bâtýl formülleriyle mi? Yoksa Ýslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarýyla mý? Büyük kafalarý gaflet içinde görüyorum. Ýman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnýz iman üzerine mesaimi teksif etmiþ bulunuyorum. (Yani sadece onun itibarýný korumaya, kurtarmaya çalýþýyor. M.D.)

 

"Risale-i Nur'u anlamýyorlar. Yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklýðý içinde saplanmýþ bir medrese hocasý zannediyorlar. Ben, bütün müspet ilimlerle, asr-ý hazýr fen ve felsefesiyle meþgul oldum. Bu hususta en derin meseleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bazý eserler telif eyledim. Fakat ben öyle mantýk oyunlarý bilmiyorum. Felsefe düzenbazlýklarýna da kulak vermem. Ben, cemiyetin iç hayatýný, mânevî varlýðýný, vicdan ve imanýný terennüm ediyorum. Yalnýz Kur'ân'ýn tesis ettiði tevhid ve iman esasý üzerinde iþliyorum ki, Ýslâm cemiyetinin ana direði budur. Bu sarsýldýðý gün, cemiyet yoktur.” (Asýl itibarýmýz bundadýr.M.D.)

 

Bediüzzaman, bütün bunlarý derken, milletimize, devletimize, vatanýmýza, ordumuza, cumhuriyet ve demokrasimize itibar kazandýran öz'e, esasa dokunuyor. O öz, o esas olmadan, diðerlerinin kýymet-i harbiyesi, pek itibarý olmaz, olamaz.

 

Üstad Hazretleri'nin son paragraftaki sitemleri, Risale-i Nur'u yani kendisini anlamayanlara (özellikle de dost çevreye) karþý kýrgýnlýðýnýn ifadesi olsa gerek. Onu anlamak için kör olmamak, saðýr olmamak gerekir. Kulak týkayarak, göz kapayarak hiç bir þeyi, hiç kimseyi anlayamazsýnýz. Bazý çevreler, böyle yapmakla kalmayýp, Üstad'a karþý baþka gözlerin, baþka kulaklarýn da kör ve saðýr olmalarý için ellerinden gelen her þeyi yaptýlar. Âdeta psikolojik bir harp uyguladýlar.

 

Bediüzzaman'ý hapsedip, örtüp göstermediler. Asýl hüviyetiyle insanlara görünmesine, fýrsat vermediler. Bununla da kalmayýp, onun hakkýnda yalan yanlýþ kitaplar yazdýlar, konferanslar verdiler, haberler yaydýlar.

 

Bütün bunlarý niçin yaptýlar?

 

Korktuklarý için.

 

Gerçek zannettikleri hayat oyunlarýnýn bozulacaðýndan, dünya malý oyuncaklarýnýn ellerinden alýnacaðýndan korktuklarý için. Oyun ve oyuncak düþkünü haylaz çocuklar gibi ondan hep kaçtýlar, onu dinlemek istemediler. Týpký Allah Resulünü dinlemeyen huysuz çocuk ruhlular gibi. Oyuna ve oyuncaklara aldandýlar. Mal, mülk, makam, mevki, þan ve þöhret oyuncaklarýyla sarhoþtular. Bütün bunlar, onlarýn gözlerini kör, kulaklarýný saðýr etmiþti.

 

Kör ve saðýrlarýn dünya algýlarý da kendileri gibi sýð ve dardýr. Fil'i kavradýklarýný sanan körler gibi kavrayýþlarý da parça parçadýr. Kalbleri, kafalarý, gönülleri, dünyalarý parça parça olduðu gibi.

 

Bediüzzaman'ýn hayatýna hiç akýl erdiremediler. O'na, “Ne ile yaþýyorsun? Çalýþmadan nasýl geçiniyorsun? Memleketimizde tembelce oturanlarý ve baþkasýnýn sa'yi ile geçinenleri istemiyoruz!..” dediler. Kendileriyle kýyasladýlar ve hiç anlayamadýlar. Evham dolu suallerine verilen cevaplara da inanmadýlar, inanamadýlar.

 

Hazreti Üstad, onlarý hep uyardý: “Ýnsaný dünyaya çaðýran ve sevk eden esbab çoktur. Baþta nefis ve hevasý ve ihtiyaç ve havassý ve duygularý ve þeytaný ve dünyanýn sûrî tatlýlýðý ve senin gibi kötü arkadaþlarý gibi çok dâîleri var. Halbuki bâkî olan âhirete ve uzun hayat-ý ebediyeye dâvet eden azdýr. Eðer sende zerre miktar bu bîçâre millete karþý hamiyet varsa ve ulüvv-ü himmetten dem vurduðun yalan olmazsa, hayat-ý bâkýyeye yardým eden azlara imdat etmek lâzým gelir. Yoksa o az dâîleri susturup çoklara yardým etsen þeytana arkadaþ olursun.” dedi.

 

Evet Bediüzzaman Hazretlerini anlamadýk. Anlamak da istemedik. Çünkü O, yaþanmaz bir hayat yaþadý. Biz, o hayata tahammül edemezdik. Nefsimizin iþine gelmedi. Can tatlýydý, dünya da azizdi. Dünyanýn izzetini, itibarýný âhirete tercih ettik.

 

Bediüzzaman Hazretlerinin býraktýðý mirasý, Kur'an ve Hadis kaynaklý mirasý devralan, onlarý bütün insanlýðýn malýdýr, bu malý sahiplerine ulaþtýrmak vazifesi bizimdir, diyerek yollara düþen muhabbet fedailerine de ayný muameleler reva görüldü.

 

Ayný tavýrlar, ayný sorular Fethullah Gülen Hocaefendi için de ortaya konmadý mý?

 

Hocaefendi: “Ýslâmý anlamýyorlar. Yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklýðý içinde saplanmýþ bir medrese hocasý zannediyorlar…” dese haksýz mýdýr? Hem de öyle sanmýyorlar mý? “Bir cami hocasý iþte, medrese tahsili görmüþ, Üniversite bitirmemiþ, sýradan bir adam!.. Nerde bizim gibi modern okullarda okumuþ, yüksek makamlara ermiþ devletliler, nerede bu?.. Biz dururken Türkiyeyi kurtarmak, kalkýndýrmak, refaha erdirmek ona mý düþmüþ? Bir de dünyayý kurtarmaya kalkýþýyor!” demiyorlar mý?

 

Diyorlar, diyorlar, hem daha neler neler diyorlar, ama yanlýþ hükmediyor, yanlýþ söylüyorlar. Güzellerin sözlerine, hallerine itibar etmiyorlar.

 

Birgün bütün hakikati anlayacak, gerçek itibarýn ne olduðunu gözleriyle görecek ve piþman olacaklar; amma ba'de harabü'l-Basra…

 

Bâki'nin o meþhur gazeli þöyle bitiyordu:

 

Bâkî çemende hayli periþân imiþ varak

 

Benzer ki bir þikâyeti var rûzgârdan.

(Ey Bâki, yapraklar çemende pek periþan imiþ; öyle görünüyor ki rûzgârdan bir þikâyetleri var.)

 

Mehmet Dogan, Yeni Þafak, 28.06.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...