Gast Geschrieben 30. Mai 2009 Teilen Geschrieben 30. Mai 2009 Hekimoðlu ÝSMAÝL - ZAMAN Allah'ý tanýmayan insanýn baþýndaki belalardan biri, evhamdýr. Evhamlar insaný periþan eder. "Hastalanýrsam, trafik kazasý geçirirsem, haným býrakýr giderse, iþten kovulursam, çocuðuma bir þey olursa, fakir olursam, gelecekte ne halde olacaðým?.." gibi ihtimaller, Allah'ý tanýmayanlarýn baþýna bela olur. Allah'ý tanýyan imanlý kimse ise, evhamlarýn bütününü siler atar, "Allah ne nasip etmiþse o olur. Allah'ýn vereceðini önleyemem, bana düþen vazife, her þartta Ýslam'a uymak, baþýma gelene razý olmaktýr." der, huzur içinde yaþar. Ýnsanýn aklý, hayata bütünüyle yön vermeye yetmez. Yani hayata istikamet veremeyiz, o imkânsýz! Sakat bir insan düþse, hemen elinden tutar kaldýrýrýz. Ýþte onun sakatlýðý, "beni kaldýrýn" ricasýný kabul ettirir. Dertli insan da düþmüþtür. Ellerini açýp Allah'a dua eder. Duanýn manasý, kendi güçsüzlüðünü ve aczini anlayarak, kudreti sonsuz olan Allah'a halini arz etmektir. Kimin duasýnýn kabul olacaðýný Allah bilir. Bizler þartlarýna uygun olarak dua etmek zorundayýz. O þartlardan biri de dua edenin maðdur olmasýdýr. Nasýl ki adil bir devlet baþkaný, maðdur olan vatandaþýna yardým eder, kâinatýn hâkimi olan Allah da, maðdur kullarýna yardým eder. Bir hastalýðýnýz için doktora gittiðinizi düþünün. Vücudunuzdaki rahatsýzlýklarý doktora anlattýktan sonra beklersiniz; doktor size ne tedavi uygularsa ona tabi olursunuz. Çünkü bilirsiniz ki o iþin uzmaný o doktordur ve hastalýðýnýzýn geçmesi için size en uygun tedaviyi uygulayacaktýr. En az doktora olan teslimiyet ve itaat kadar Allah'a teslim olmalýdýr. Çünkü Allah, bizi bizden iyi bilir. Ýnsana düþen vazife, halini Allah'a arz etmek ve hükme razý olmaktýr. Birisi her gece kalkýp Allah'a yakarýp, O'na dua ediyormuþ. Bir gün þeytan ona demiþ ki: "Ey Allah'ý çok anan kiþi. Bütün gece 'Allah' deyip çaðýrmana karþýlýk seni buyur eden var mý? Sana bir tek cevap bile gelmiyor, daha ne zamana kadar dua edeceksin?" Adamýn gönlü kýrýlmýþ, baþýný yastýða koyup uyumuþ. Rüyasýnda ona þöyle denmiþ: "Kendine gel, uyan! Niye duayý zikri býraktýn? Neden usandýn?" Adam da demiþ ki: "Buyur" diye bir cevap gelmiyor ki. Kapýdan kovulmaktan korkuyorum." Rüyadaki þahýs ona demiþ ki: "Senin Allah demen, O'nun 'buyur' demesi sayesindedir. Senin yalvarýþýn, Allah'ýn senin ruhuna haber uçurmasýndandýr. Senin çabalarýn, çareler araman, Allah'ýn seni kendine yaklaþtýrmasý, ayaklarýndaki baðlarý çözmesindendir. Senin her 'Ya Rabbi' demenin altýnda, Allah'ýn 'buyur' demesi vardýr. Gafilin, cahilin caný, duadan uzaktýr çünkü 'Ya Rabbi' demeye izin yok ona. Aðzýnda da kilit var, dilinde de. Zarara uðradýðý zaman, aðlayýp sýzlamasýn diye Allah ona dert, aðrý, sýzý, gam, keder vermedi. Bununla anla ki Allah'a dua etmeni, O'na seslenmeni saðlayan dert, dünya saltanatýndan daha iyidir. (Mesnevi'den) Askeriyede öðrenciydik. Eðitim ve talim çok aðýrdý. Bir aðabeyimiz karþýmýza dikildi ve "Arkadaþlar, sizin eðitiminizi aynen biz de yaptýk. Çamura yattýk, yorulduk, terledik, üþüdük fakat bakýn onlarýn hepsi geçti gitti. Þimdi emekli olduk. Ne kadar rahat ve iyi bir hayat yaþýyoruz. Siz bugünkü halinize bakýp üzülmeyin. Rütbenizi taktýðýnýz zaman, 'iyi ki o sýkýntýlarý çekmiþim' dersiniz." demiþti. Zahmetteki rahmeti göremeyen, çok þeyi göremez. Bakýnýz bir aðaç dalýyla, yapraðýyla, kökleriyle meyve vermek için seferber oluyor. Bazý aðaçlar öyle çok meyve verir ki dallarý kýrýlýr. Kýrýlan dallarýn dibinden yeniden filiz çýkar. Meyve vermek için büyür, adeta koþar. Meyve vermenin saadeti hiçbir þeye benzemez. O saadete ulaþmanýn yolu, terlemek, yorulmaktýr. Her zahmetin içinde bir rahmet, her zorluðun içinde bir kolaylýk vardýr. Hiçbir sýkýntý ebedî deðildir. Hayat daima deveran içindedir. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.