Adem Geschrieben 19. Dezember 2008 Teilen Geschrieben 19. Dezember 2008 Günümüzde Velayet Hedef Olmalý mý? Velâyet mevzuu deðiþik yanlarý ile "Kalbin Zümrüt Tepeleri"nde defalarca ele alýndý. Bu soruya cevap sadedinde arz edilebilecek þeylerin hepsini hatýrlayýp teker teker ve belli bir insicam içinde anlatmam zor. Onun için daðýnýk da olsa aklýma geldiði þekliyle arza çalýþayým. Günümüzde Allah dostlarýnýn yetiþmesi için zemin ve þartlarýn müsait veya nâmüsaitliði öncelikli olarak ele alýnmalýdýr. Ben büyük insan yetiþme ve yetiþtirme mevzuunda þartlarýn nâmüsait olduðu kanaatýndayým. Bununla beraber ümitsiz olmamak lazým. Çünkü beþer tarihinde hakikaten çok karanlýk dönemler yaþanmýþtýr; yaþanmýþtýr ama o en karanlýk dönemlerde bile tevhit ruhu tamamen sönmemiþtir. Daralmýþtýr, büzüþmüþtür, matlaþmýþtýr, ama bütün bütün silinmemiþtir. Fetret dönemlerinde Zeyd b. Amr, Varaka b. Nevfel gibi tevhidi haykýran insanlarýn varlýðý bunun ispatýdýr. Hatta hak ve hakikatý aramak için kalkýp Rabaza'dan gelen Ebû Zer veya Devs'in arslaný Ebu Hüreyre'yi de buna örnek gösterebiliriz. Bu açýdan belki hak dostlarýnýn Allah'la münasebeti mahiyet ve þekil deðiþtirmiþtir, sayýlarý azalmýþtýr ama bütünüyle yok olmamýþtýr. Zaten yeryüzündekilerin Allah ile münasebeti olmasa arz yerinde durmaz. Üstad Hazretleri buna "Kur'an çýksa gitse arz delirecek, baþýný bir seyyareye çarpacak, belki kýyameti koparacak." sözleri ile iþaret ediyor. O halde hususî manâsýyla deðil de umumî anlamda yeryüzünde her zaman Allah'ýn dostlarý olmuþtur. Umumî anlamda velâyet dediðimiz þey bütün mü'minleri kapsamaktadýr ki ayetin beyanýyla bütün mü'minler Allah'ýn dostudur: “Elâ inne evliyâallahi lâ havfun aleyhim velâhum yahzenûn... – Allah'ýn velî kullarý için korku ve tasalanma söz konusu deðildir. Velîler o kimselerdir ki O'na iman edip, emirlerine aykýrý hareketlerden sakýnýrlar” (Yunus, 10/62-63) Hususî ve ýstýlâhî manâda veliye gelince -ki bu kendi uzaklýðýný aþarak bize þah damarýndan daha yakýn olan Cenab-ý Hakk'ýn yakýnlýðýna ulaþmýþ kiþidir- bu tip insanlar her zaman bulunmayabilir. Bu manâda veli olabilmenin bazý þartlarý vardýr. Bu þartlarýn baþýnda hiç þüphesiz "ümmehât" denilen Ýslam'ýn vazgeçilmez emirlerini yerine getirmek, menhiyâttan (yasak olan þeylerden) içtinab etmek gelir. Bunu "Allah'ýn hudutlarýna saygýlý olmak" þeklinde de ifade edebiliriz. Bu hudutlara saygýyý bazýlarý seyr-i sülûk-i ruhâni ile, bazýlarý çile, bazýlarý evrâd u ezkârda ve ibadette derinleþmekle süslemiþ, böylece cismaniyete ait uzaklýðý aþarak Üstad'ýn yaklaþýmýyla "kalp ve ruhun derece-i hayatýna yükselmiþlerdir". Bu insanlar sürekli farklý þeyler duymuþ, farklý þeyler hissetmiþ, farklý bir mertebede yaþamýþ ama bunlarýn hiçbirini bir fevkalâdelik saymamýþlar. Onlar bu farklýlýklara Cenâb-ý Hakk'ýn kendi yolunda olanlara birer lütfu da olabilir, imtihaný da olabilir nazarýyla bakmýþlar ve sürekli temkin soluklamýþlardýr. Allah'a ulaþma cehd ve gayretlerinde hiçbir beklenti içine girmemiþ, ibadet u taatlarýndaki derinleþmeleri havada uçmaya, suda yüzmeye bina etmemiþlerdir. "...Fâ'budillâhe muhlisan lehü'd-dîn – Dini yalnýz O'na has kýlarak Allah'a kulluk et." (Zümer, 39/2) fehvasýnca halisane, dini de, diyaneti de yalnýz O'na tahsis ederek Mâbud-u Mutlak, Maksûd-u bi'l-istihkak olan Allah'a ubudiyetle ömürlerini geçirmiþlerdir. Aslýnda sedece velilerin deðil bizim gibi sýradan insanlarýn da izlemesi gereken yol budur. Bize düþen, vazifemizi yapmaktýr, gerisi O'nun bileceði iþ. Eðer Cenab-ý Hak ekstradan lütuflarýný ihsan ederse biz Üstad'ýn yaklaþýmýyla o lütuflarý hamd ü senâ ile karþýlar, bu defa þükürle iki büklüm oluruz. Yalnýz bu hususî manadaki velâyetin ihtiva ettiði bazý fevkalâde hallere mazhar olma bence insanýn hedefinde olmamalýdýr. Zira Allah dostu olmanýn yegane yolu bu deðildir. Üstad'ýn gösterdiði acz u fakr, þevk u þükür yoluyla da insan hak dostu olabilir. Mesela sahabe-i kiramýn hepsi velidir ama hiçbiri velilerin geçtiði yoldan geçmemiþtir. Sahabenin hepsinin veli olduðu meselesi ulema arasýnda genel kabule mazhar olmuþ ve çoklarý tarafýndan dile getirilmiþ bir kanaattir. Çünkü sahabe Nebi huzurunun insibaðýna mazhar, her gün oturduklarý yerden maide-i semaviye (semavi sofra) ile taltif edilip din adýna yeni, orjinal mesajlarla karþýlaþan, böylece gökler ötesini her gün bir kere daha kendine has rengi ve deseniyle duyan insanlardýr. Bu açýdan hiç kimse onlarýn seviyesine ulaþamaz ve mutlak fazilet onlara aittir. Dolayýsýyla veli derken, evliya derken derecesine göre akla ilk önce sahabe-i kiram gelmeli, sonra yine derecesine göre tâbiin-i izam, tebe-i tâbiin gelmelidir ve bu konuda Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem'in "Hayrul-kurûnî karnî ellezî ene fîhi, sümmellezî yelûnehum, sümmellezî yelûnehum – En hayýrlý asýr benim içinde bulunduðum asýrdýr, sonra onu takip eden, sonra da onu takip eden asýrdýr...” beyanýný unutmamak lazým. Günümüzde hususî manâda veli var mýdýr? Yukarýda zeminin bu tür velilerin yetiþmesi için nâmüsait olduðunu söylemekle beraber yoktur demedim. Hakikaten günde bir kere deðil belki bir kaç defa kendi uzaklýðýný aþýp, Allah'ýn yakýnlýðýný burnunun dibinde gibi duyan, Arþ-ý Rahman'ýn gölgesine secde ediyor gibi secde eden, yani secdede bunu duyan, Kürsî-i Ýlahî'ye tutunduðunu hisseder gibi olan, varlýðý "fuâd" gözüyle "sýr ufku"ndan temaþâ eden, kendi vicdanýnýn inkiþafý, ruhunun ayna olmasý vüs'atine göre eþyayý duyan veliler vardýr ve olabilir. Bütün bunlar kulluk yolunda gösterdikleri samimi cehd ve gayrete Allah'ýn ihsan ettiði lütuflardýr. Böyle veliler gelmiþ-geçmiþ büyük ehlullahýn yollarýnda yürümüþ insanlar içinde olduðu gibi, sizin arkadaþlarýnýz içinde de olabilir ve vardýr. Yalnýz bunlarýn belki de bir çoðu kendilerinin veli olduklarýný bilmezler. Hatta farkýnda olmadan kutup bile olabilirler bunlar. Üstad Hazretleri bir yerde buna farklý zaviyeden iþaret ederek: "Evliyâullah Allah'ýn bildirdiði þeyleri bilirler. Allah bildirmezse bilmediklerine delil, Ashab-ý Kiram arasýndaki kavgalardýr." diyor. Demek istiyor ki "Hazreti Ali, Hazreti Talha, Hazreti Zübeyr ve Ümmü'l-mü'minîn Hazreti Aiþe hepsi veli idi. Ama kendi aralarýnda içtihad farklýlýðýndan kaynaklanan kanlý mücadelelere girdiler." Hazreti Aiþe'ye Cemel'de Allah Rasulü'nün "Hav'eb köpeklerinin" havladýðý bir yerde, "Ezvactan birisi bir hata neticesi bu yollara düþecek." hadisi hatýrlatýlýnca içtihadýndan geriye dönüyor. Demek veli bile olsa Allah bildirmeyince bilmiyor. Öyleyse, her devirde fertler içinde veya Ýslam'a hizmeti gaye edinmiþ cemaatler içinde çok büyük veliler olabilir. Allah bildirmezse o kiþiler veliliklerini bilmezler. Meselâ, Alvar Ýmamý'nýn yanýna gidip-gelen bir Medet Efendi vardý. Az da olsa beraber kaldýðýmýz zaman da oldu. Kendisi Erzurumluydu ve Abdülhamid Cennetmekan Hazretleri'nin yâveri idi. Ýttihatçýlar onu yüzbaþýyken alaþaðý etmiþ ve týmarhaneye atmýþlar. Beraber kaldýðýmýz dönemlerde yetmiþ küsür yaþýndaydý, ben ise ondört-onbeþ. Nice kerametlerini gördüm ben onun. Alvar Ýmamý derdi ki: "Bu zat ermiþ. Bir seviyenin insaný ama kendi farkýnda deðil onun." Belki bu, onlar hakkýnda Allah'ýn ayrý bir lütfu ve ihsanýdýr. Çünkü bazý tabiatlar vardýr ki konumlarýný bildiklerinde onu caka mevzuu yapabilirler. "Þu rüyayý gördüm, þunu þöyle müþahede ettim" derler, Allah'ýn lütuflarýný deþifre ederler, ederler ve ihsan edilen o sýrlarý etrafa çerez daðýtýr gibi daðýtýr ve bitirirler. Bazý tabiatlar da vardýr ki metafizik mülâhazalara açýk deðillerdir. Baþka bir ifadeyle maneviyata biraz kapalýdýrlar. Dolayýsýyla bu türlü þeyler inkiþaf etmez onlarda. Efendimiz'in mucizelerine, velilerin kerametlerine inanýrlar ama benzeri kerametler kendi arkadaþlarýndan sadýr olunca "acaba" der, dudak bükerler onlara karþý. Mesela birisi dese ki burada: "Ben þu anda Efendimiz'i gördüm, içeriye teþrif buyurdular." Tabiatý maneviyata kapalý olan kiþi der ki: "Acaba halisünasyon mu görüyor?" Meseleye bir de sahabi mesleði kavramý açýsýndan bakmak lazým. Üstad mesleðimizin sahabe mesleði olduðunu söylüyor. Öyleyse bu meslekte velilik de sahabe veliliði türünden olur. Yani çok harikulâde haller olmayabilir. Nitekim sahabenin harikulâde halleri çok yoktu ama inançlarý çok kavi idi. Cennet'i görüyor gibi, Cehennem'i ürpertiyle temaþâ ediyor gibi davranýyorlardý. Tam ihsan þuuruyla, Allah'ý görüyor gibi kulluk yapýyorlardý. Her davranýþlarýnda Allah'a iman nümayandý. Baþtan aþaðý bütün tavýrlarýnda, davranýþlarýnda, çehrelerinde Allah'a olan inanç ve itimatlarýný okumak mümkündü. Hiç mi kerametleri, hiss-i kable'l-vukûlarý (hadiseleri olmadan önce hissetmek) yoktu. Belki vardý ama izhar etmiyorlardý. Onlar etmediði gibi tabiin ve tebe-i tabiin döneminin büyük insanlarý da, Ýbrahim Edhem'ler, Fuzayl b. Ýyaz'lar, Cüneyd-i Baðdadiler de izhar etmiyordu. Bu açýdan bakýnca günümüzde kendilerini Kur'an'a, Hakk'a, Hak ve Kur'an hizmetine adamýþ ruhlar arasýnda bir çok hak dostlarý vardýr. Sorumluluklarýný hakkýyla yerine getiren, kaçýnacaklarý þeylerden kemal-i hassasiyetle kaçýnan, Üstad'ýn takva tarifi içinde, farzlarý yerine getirip kebâirden içtinab edenler (büyük günahlardan uzak duranlar) arasýnda çok velinin olabileceði kanaatýndayým. Onlar yaptýklarý hizmetler karþýsýnda elâlemin kendilerini uçurmasýna mukabil uçmayan, bir el iþaretiyle ay ve yýldýzlarý yere çekebilecekleri söylense bile kendilerini, ne olduðunu, nerede durmasý gerektiðini bilen gençlerdir bunlar. Allah'a ibadetten ve O'nun dinine hizmetten hiç yýlmayan, altmýþ yýl füze hýzýyla koþtursa da "kat etmemiz gereken daha çok mesafe var" diyenlerdir. Onun için biz günümüzde hüsnüzannýmýzýn yükselttiði insanlarýn deðil de, hakikaten böylelerinin bulunabileceði kanaatýný korumalýyýz. Çünkü böyle samimane bir hareket içinde samimane harekette bulunanlar arasýnda veliler yok düþüncesi, o hareket hakkýnda suizandýr. Hâsýlý; hususî manada velilik asla hedef olmamalýdýr. Allah'ýn takdir buyurduðu istikamette ve sorumluluk þuuru içinde imrar-ý hayat etmeli (hayatýný devam ettirmeli) ve fevkalâde hallere mazhar olma beklentisi içinde bulunmamalýdýr Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.