Adem Geschrieben 17. November 2008 Teilen Geschrieben 17. November 2008 Diyaloðun Meyvesi Abdullah Aymaz 3 Mayýs 2005 günü STV’de Türkiye saatiyle 22.30’da baþlayan DÝYALOÐUN MEYVESÝ isimli bir programý yer yer gözyaþlarýyla seyrettik... Amerika’dan ülkemize gezmeye gelen bir grup ilim adamý, din adamý ve diðer mesleklerden insan, hislerini þöyle anlatýyorlardý: Rosemary Mumm: “Geceyarýsý Ekspresi filminden baþka Türkiye’yle ilgili olumlu ya da olumsuz bir düþüncem yoktu.” Robert Robert: “Ýstanbul’un biraz ilkel bir yer olmasýný bekliyordum. Arkadaþlarým ‘Gitme, tehlikeli olur.’ dedi. Hatta biri, ‘Gidersen kelleni uçurabilirler.’ dedi.” Barbara Boyd: “(Türkiye’ye gitme teklifini aldýðým zaman) ‘Dalga mý geçiyorsun?’ dediðimi hatýrlýyorum.” Cathy Eustis: “Gitmeye çok zor karar verdim. Üç hafta düþündükten sonra bir þeyler beni çaðýrdý ve sanki manevi bir el beni oraya çekti. Sonuçta gittik. (Ama) Türkiye’de gittiðimiz her yerde öyle bir nezaket ve cömertlikle karþýlandýk ki, çok etkilendik. Nezaket ve cömertlik, ülkenin her yerinde gördüðüm güzelliðe denkti.” Susan Bryan: “Allah burayý olabildiðince güzel yaratmýþ ve sonra demiþ ki; burayý öyle güzel yarattým ki, herkes kýskanacak. Türk insanýný öyle misafirperver ve cömert yaratayým ki sahip olduklarýný herkesle paylaþsýnlar.” Rick Keller: “Sonra bunun (misafirin bereketinin) Hz. Muhammed’in öðretilerinden kaynaklandýðýný keþfettim. Türk arkadaþlarýmýn dini son derece bir þekilde, düþünmeden (zorlanmadan) yaþadýklarýný, bunu yaþayýþ biçimi haline getirdiklerini görmek, benim için Ýslam’ý daha derinden öðrenmeye doðru önemli bir adým oldu.” Rosemary Mumm: “(Kulaðýma ezan sesi gelince) Ýlk kez o duygulu çaðrýyý duyduðum aný hatýrlýyorum. Ýstanbul’daydýk. Bir minarenin tam dibinde duruyorduk. Sanki, (ezan sesi) her þeye nüfuz ediyordu. Gerçekten içten geliyordu. Beni çok derinden etkiledi. Mistik bir tarafý olduðu kesindi. Çaðrýnýn sadece sesi bile o kadar duygulu idi ki, öylece kalakaldým. Sanýrým, en iyi böyle ifade edebilirim: Olduðum yere çakýldým. Öylesine þok ediciydi ki!.. Çünkü bunlar normalde Amerika’da sokakta duyabileceðiniz sesler deðildi. Yine de öyle birleþtiriciydi ki... Kendi kendime dedim ki: ‘Bu, insanlarýn bir araya gelip ibadet etmeleri için yapýlan bir çaðrý olmalý. Günde beþ defa Allah’a davet, onun hiç akýldan çýkmamasýný saðlýyor. Allah’a sadece haftada bir defa ibadet ederek, þükrederek, onu överek hatýrlamýþ olmayýz. Ezan mümkün olan her an Allah’ýn hatýrda kalmasýný saðlýyor. O çaðrý benim için bu anlama geliyor...” Cathy Eustis: “Hayatýmda ilk camiye gidiþimde, Ýzmir’de, bayanlarýn bulunduðu üst kattan erkeklerin namaz kýlýþýný seyrederken gözlerim doldu. Bu kadar etkileneceðimi tahmin etmemiþtim.” Rabert Robert: “Ben dört yýl Almanya’da yaþadým. Avrupa’nýn her yerini gezdim. Dünyadaki en güzel katedralleri gördüm. Notre Dame’ýn güllü penceresine baktým. Paris’te Saint Þapel’i, Þard Katedrali’ni, Bamber’in kubbesini gördüm. Ama Sultanahmet’inki gibi bir güzelliði, böylesine bir mimariyi hiç görmemiþtim. Dua etmekten baþka ne yapabilirdim...” (Aðlýyordu) Robin Anderson: “Türkiye’deki okullara gittim; bunlar hayal ettiðim okullardý.” Rosemary: “Çok mutlu çocuklar olduklarý belli. Bir çocuðun azmini, mutluluðunu ve neþesini eðitim ile birleþtirebilirsiniz, bu, ideal bir bileþim olur.” Barbara Body: “Bu çocuklarda þimdiden bir þey var. Bunun ötesinde, bunlar bir dizi deðer taþýyorlar. Bir davranýþ ahlaklarý var; hayat dolular, hareketliler ama ayný zamanda çok terbiyeli, düþünceli, cömert ve þakacýlar. Þunu fark ettik ki, öðretmenleri onlara nasýl olunacaðý konusunda örnek oluyorlar. Yani kafalarýna bir þeyler konulurken -matematik, fen, dil gibi- ayný zamanda ruhlarýna da deðerler yerleþtiriliyor. Bu deðerler, üstün insanlar yetiþtiriyor. Gidip dünyanýn her yerinde yaþayacak, dünyanýn her yöresinde üniversitelerde eðitim görecek, profesör, öðretmen, doktor, avukat, iþletmeci olacak insanlar... Bu deðerlerle... Ýþte bu, inanýyorum ki dünyayý deðiþtirecek. Gülen okullarý dünyayý deðiþtirebilir. Keþke Amerika’da da birkaç tane kurabilsek.” Rosemary Mumm: “Gülen okullarýndan bazý örneklerden bizim de olsaydý toplumumuz ne kadar farklý olurdu... Öðrenciler akþamlarý ders çalýþýyor, televizyon seyretmiyor, grup çalýþmalarý yapýyorlar, öðretmenleri de baþlarýnda duruyor. Ýnanamadým...” Robin Anderson: “Tek bildiðim þey, gördüðümüz okullarýn inanýlmaz olduðudur. Muhteþemdiler.” Floyd M: “Kendini Allah’a adamýþ, eðitime adamýþ, öðrencilere adamýþ, ülkeye adamýþ, sadece kendilerini deðil, bütün dünyada, hayatýn daha iyi olmasýný isteyen son derece dindar insanlarda böyle bir baðlýlýðý ben, dediðim gibi ümit verici bir iþaret olarak yorumluyorum. Sadece Türk insaný için deðil, sadece dünyadaki Müslüman toplumlar için deðil, hepimiz için...” Kaynak: Abdullah Aymaz, Zaman, 15.05.2005 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.