Gast Geschrieben 22. Oktober 2008 Teilen Geschrieben 22. Oktober 2008 BUNDAN 1400 KÜSUR sene önceydi. ALLAH’ýn Resulü bir meseleden dolayý üzgündü. Aðýr adýmlarla “hane-i saadetlerine” doðru ilerliyordu. Bu, günümüze göre çok fakir saadet evinin kapýsýný zevceleri Hz Ayþe açtý. Yüzündeki tebessümle Peygamberi içeriye aldý. Selamdan sonra ALLAH’ýn elçisi Hz Ayþe’ye yanýndan ayrýlmamasýný söyledi. Hz. Ayþe yanýna oturdu. “Konuþ ey Ayþe dedi Peygamber! Konuþ da biraz içimiz ferahlasýn!” Ve Ayþe konuþmaya baþladý. ALLAH’ýn rahmetinden, merhametinden, Peygamberin þefkatinden, dünyanýn faniliðinden bahsetti. O konuþtukça Peygamberin üzüntüsü daðýldý, yüzüne bir tebessüm geldi, ferahladý. Rabbine þükretti… Yýl 2006. Peygamber ümmetinden Mehmet Bey’in iþyerinde caný sýkýlmýþtý. Yeni aldýðý Opel marka arabasýyla evinin önüne geldiðinde park yerinin dolu olduðunu gördü. Caný bir daha sýkýldý. Arabayý kaldýrýmýn kenarýna park ederken söyleniyordu. Onuncu kattaki dairesine çýkarken asansör de çok aðýr iþliyordu. Sonra kapýyý çaldý. Sýcak bir tebessümle hanýmý açtý kapýyý. Yemek hazýrlýyordu. O da ne yine çocuklar ayakkabýlarýný evin kapýsýnda býrakmýþlar, dolaba almamýþlardý. “Nerede bu çocuklar?” diye sordu hanýmýna. Daha sonra da içerideki çocuklarýný çaðýrýp bir güzel fýrçaladý. Zaten her zaman böyle yapýp ayakkabýlarýný dýþarýda býrakýyorlardý. Etraf da hýrsýz kaynýyordu ve Mehmet Bey o ayakkabýlara bir sürü para saymýþtý. Mehmet Bey içeriye girince “kurt gibi açým dedi. Sofrayý hemen hazýrla da yiyelim:” “Ben sofrayý hazýrlýyorum, on beþ dakikaya kadar yemek de piþer” dedi hanýmý. Mehmet Bey kýzgýnlýkla baktý hanýmýna: “ Ben bütün gün iþ yerinde bir sürü þeyle uðraþýyorum, kaç tane adamýn derdini çekiyorum, sen bir türlü ben gelmeden þu yemeði yetiþtiremiyorsun” dedi. O lavaboda ellerini yýkayýp üstünü deðiþinceye kadar hanýmý yemeði yetiþtirememesi hakkýnda pek çok mazeret sýraladý. Yemeði biraz da bu fýrçalar yüzünden kös kös yediler. Sadece çocuklar aralarýnda bir iki atýþtý. Bu çeþit çeþit yiyeceklerin bulunduðu sofrada pek iþtahlarý da kalmamýþtý. Alelacele televizyonun baþýna oturdu Peygamber ümmetinden Mehmet Bey. Zira ekonomi yine kötü gidiyordu. Borsadaki küçük yatýrýmý yüzde otuz deðer kaybetmiþti. Döviz çýkýyordu. Nasýl da ekonomideki bahar havasýna aldanýp dövizdeki parasýný borsaya yatýrmýþtý? Ýþyerinde durmadan borsayý öven arkadaþýný hatýrladý kýzgýnlýkla. Neyse ki baþbakan her þeyin kontrol altýnda olduðunu söylüyordu. Mutfakta iþini bitiren hanýmý elinde çay tepsisi ile odaya geldi. Çocuklar ders çalýþmaya gittiler. Hanýmý az önceki olumsuz havayý daðýtmalýydý. Çay içerken biraz havadan sudan bahsetti. Mehmet Bey’in bir kulaðý televizyondaydý, bir kulaðý hanýmýnda. (Nasýl oluyorsa!) Hanýmý birkaç defa “beni dinliyor musun” diye sordu. “tabi tabi dedi Mehmet Bey, istersen son söylediðini tekrar edebilirim” Biraz sonra yemeðin verdiði rehavetle Mehmet Bey iyice uzandý. Televizyonla hanýmý arasýnda gidip gidip gelmekten de iyice býkmýþtý. Onun gevþediðini fark eden hanýmý kafasýndaki bambayý patlattý: - Biliyor musun x þirketi buzdolabýný, çamaþýr ve bulaþýk makinesini ayda yüz liraya veriyormuþ. - Ýyi bizde bunlarýn üçü de var. - Olur mu, bak karþýdaki Selda Hanýmlar üçünü de deðiþtirdiler. Her þeyleri yep yeni oldu. Bizim bulaþýk makinasý öldü ölecek. Buzdolabý da artýk yetmiyor. Çocuklar büyüdü. Çamaþýr makinesý da çok enerji yakýyor. Þöyle A sýnýfý bir þey alalým da elektrikten tasarruf edelim. Bunlarý da veririz bir fakire, sevap iþleriz. Bak zaten…. Mehmet Bey’in kafasý karýncalaþmaya baþlamýþtý. Artýk iki kulaðý ile hanýmýný ve televizyonu takip edemez olmuþtu. Oysa her ikisi de mütemadiyen konuþuyor ve bir þeyler anlatýyordu. Kendi kendine söylendi - Sus be Ayþe ya! Sus da biraz içimiz rahatlasýn. Ne bu böyle her gün dýr dýr dýr…” Tabii ki bu sözü Ayþe Haným duymadý. O hâlâ konuþmasýna devam ediyordu. Bu cümleyi 1400 küsur sene önce hanýmýna “Konuþ ey Ayþe!” diyen Peygamber’i duyan melekler iþitti. Sonra da yüzyýllar önce hanýmýna “Konuþ ey Ayþe içimiz ferahlasýn, diyen bir Peygamberin ümmetinin bugün nasýl olup da, sus ey Ayþe, sus da biraz içimiz açýlsýn” noktasýna geldiklerine þaþýrýp durdu rabbim bizlere asrý saadetteki hanýmlar gibi yaþamayý nasip etsin.... Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.