Gast Geschrieben 5. Oktober 2008 Teilen Geschrieben 5. Oktober 2008 ÖYLE SÖZLER VARDIR ki, belli bir zamanda, belli þartlar ve kayýtlar altýnda söylenmiþtir. Böyle bir söz, mutlaklaþtýrýldýðýnda, yani her zaman ve zemin için ayný ölçüde geçerli kýlýndýðýnda, o söz ‘yanlýþ anlaþýlmýþ’ olur. Bediüzzaman Said Nursî’nin birçok sözü için de bu durum geçerlidir. Onun belli bir zaman ve zeminde, belli þartlar dahilinde söylediði bazý sözler, içerdiði bu ‘zaman ve zemin’ boyutu gözardý edildiði için, Risale-i Nur adýna yanlýþ anlama ve uygulamalar zuhur edebilmiþ; dahasý, bu yanlýþlar, etki-tepki iliþkisi içerisinde, baþka yanlýþlara sebebiyet verebilmiþtir. Týpký, onun tasavvuf ve tarikatlar hakkýnda söylediði; Risale-i Nur dairesi içindeki herkesin bildiði, Risale-i Nur’a muhatap kiþilerle bir þekilde karþýlaþmýþ her ehl-i tarikin de duyduðu þu söz gibi: “Bu zaman tarikat zamaný deðil,imaný kurtarmak zamanýdýr.” Risale-i Nur dairesi içindeki bir mü’mine, “Risale-i Nur tarikatlar ve tasavvuf hakkýnda ne diyor?” diye sorulduðunda, aklýna geldiði gibi, diline de gelecek olan söz, budur. Ýhtimal ki, diyalog, ikinci bir söz de aktarýlmadan, bu sözün ‘bizim anladýðýmýz biçimiyle’ açýklanmasý ile devam edecek; “Tasavvufun devri geçti kardeþim; býrak bu iþleri” demeye gelen bu açýklama karþýlýðýnda ise, muhatabýmýzýn tasavvufa temayülü ölçüsünde bir kalb kýrýklýðý, Risale-i Nur’a karþý bir soðukluk þeklinde tecellî edecektir. Oysa, “Risale-i Nur ve tasavvuf” deyince, yalnýzca bu sözün aktarýlmasý ve yalnýzca bu söz üzerine bir açýklama çerçevesi kurulmasý, en baþta, Risale-i Nur’a zýt bir keyfiyettir. Zira, söz tarikattan açýldýðýnda, Risale-i Nur’un söylediði daha çok söz vardýr; ve bu sözlerin bir kýsmý açýkça, bir kýsmý dolaylý biçimde, “Bu zaman tarikat zamaný deðil, imaný kurtarmak zamanýdýr” sözünün belli þartlar dahilinde söylendiðini göstermektedir. En baþta, Risale-i Nur’un ana gövdesini teþkil eden eserler arasýnda Sözler’in hemen ardýndan gelen Mektubat’ýn “Yirmidokuzuncu Mektub”unun “Dokuzuncu Kýsým”ý olarak “Telvihat-ý Tis’a,” Bediüzzaman Said Nursî’nin tasavvufa bakýþý konusunda en açýklayýcý risaledir. Ki bu risale, “Tasavvuf, tarikat, velâyet, seyr ü sülûk nâmlarý altýnda þirin, nuranî, neþ’eli, ruhanî bir hakikat-ý kudsiye vardýr” ifadesiyle baþlamakta; “Velâyet bir hüccet-i risalettir; tarikat, bir bürhan-ý þeriattýr (...) Ýslâmiyetin bir sýrr-ý kemâli ve medar-ý envârý ve insaniyetin Ýslâmiyet sýrrýyla bir maden-i terakkiyatý ve bir menba-i tefeyyüzâtýdýr” gibi ifadelerle devam etmekte; ‘ehl-i tarikatýn dalâletin hücumu zamanýnda imanlarýný muhafaza etmesi’nden övgüyle söz ederek sürüp gitmektedir. Kýsacasý, “Telvihat-ý Tis’a”nýn ana örgüsüne bakýldýðýnda, ‘sünnet-i seniyye dairesinde tarikat’ýn Bediüzzaman’ýn dünyasýnda kesin bir övgüye mazhar olduðu; onun tarikat ve tasavvufa yönelik ‘eleþtiri’lerinin ise ‘sünnet-i seniyye’ mizanlarýna uygun düþmediði halde tarikat perdesi altýnda açýlan bazý yollara ve tarz-ý telâkkilere yöneldiði açýkça görülmektedir. Nitekim, Bediüzzaman’ýn ilk talebeleri de bunu böyle anlamýþlardýr. Barla Lâhikasý’nda yer alan, bu risale ellerine ilk geçtiðinde edindikleri hissiyat ve fikriyatý ifade eden mektuplarýnda, bu risaleden aldýklarý derse binaen tasavvuf ve de ehl-i tasavvuf hakkýnda edindikleri müsbet kanaat açýkça görülür. Ahmed Hüsrev, Sabri, Hulusi Bey, Âsým, Hacý Mehmed imzalý mektuplar, bunun açýk bir göstergesidir. Dolayýsýyla, en baþta, “Bu zaman tarikat zamaný deðil, imaný kurtarmak zamanýdýr” sözünü söyleyen zâtýn, ayný zamanda tarikatýn hakikatini beyan eden, ‘sünnet-i seniyye dairesinde tarikat’tan övgüyle ve takdirle söz eden, bununla beraber ‘sünnetin mizanýna uymayan’ bir kýsým ehl-i tariki uyaran bu risalenin de müellifi olduðunu hem Risale-i Nur talebeleri, hem ehl-i tarik dikkate alma durumundadýr. “Telvihat-ý Tis’a” dikkate alýndýðýnda, ilgili sözü Bediüzzaman’ýn tarikat ve tasavvufa iyi gözle bakmadýðý þeklinde anlayýp anlatmanýn bir ‘yanlýþ anlama’ ve ‘yanlýþ anlatma’ olduðu açýkça görülecektir. Bu durumda, akla þu soru geliyor elbette: O halde, Bediüzzaman Said Nursî bu sözü niye söyledi? Bunu anlamak için, bu sözün söylendiði zaman ve þartlarý dikkate almak; ve lâhikalar arasýnda bir yolculuk yapmak gerekiyor. Bu sözün söylendiði devir, imanýn temellerine hücum edilen, Allah’ýn varlýðýný inkârýn neredeyse ‘eðitim’in esasý haline getirildiði; okullardan ‘halkevleri’ne her kanaldan küfrî bir anlayýþýn kendini ifþa ve ifade ettiði bir devirdir. Ýmanýn esaslarýna iliþilen böylesi bir zamanda, yani imanlar tehlikeye düþmüþken tarikat yoluyla þahsî terakkiyatýna çalýþmayý, Bediüzzaman bu aslî vazifeyi terk olarak gördüðü için eleþtirmekte; gereðinde ‘þahsî terakkiyatý’ndan feragat ile ‘imanlarý kurtarma’nýn önceliðine dikkat çekmektedir. Buna karþýlýk, ayný Bediüzzaman, 1950’li yýllarda Mesnevî-i Nuriye’nin Türkçe tercümesine dahil ettiði bir cümlede “Tesadüf, þirk ve tabiattan teþekkül eden fesat þebekesinin âlem-i Ýslâmdan nefiy ve ihracýna Risale-i Nurca verilen karar infaz edilmiþtir” demektedir. Bu, imanýn esasýna yönelen hücumlara karþý artýk ellerde Risale gibi bir bürhanýn yazýlmýþ ve kökleþmiþ olduðunu bize bildirir. Böylesi bir keyfiyet dahilinde, Bediüzzaman “Bu zaman tarikat zamaný deðil, imaný kurtarmak zamanýdýr” þeklindeki sözünü yumuþatmýþtýr. Gelin görün ki, 1950’li yýllarda yazdýðý bir mektup bunu açýkça belgelediði halde, Emirdað Lâhikasý’nýn ikinci cildinde yer alan bu mektup, her nasýlsa gözlerden ve dillerden ýrak kalabilmiþtir. Bu ýraklýðýn bedeli ise, “Bu zaman tarikat zamaný deðildir” sözü mutlaklaþtýrýlmasýyla, Risale-i Nur ehli mü’minler ile tasavvuf ehli mü’minler arasýnda bir kalb kýrgýnlýðýdýr. Daha da aðýr bir bedel ise, bu yüzden, nice ehl-i tarik mü’minin Risale-i Nur’a da soðuk durmasý, hatta içlerinden hasmâne bir tavýr alanlarýn da çýkmasýdýr. metin karabasoglu Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Levent Geschrieben 5. Oktober 2008 Teilen Geschrieben 5. Oktober 2008 Allah razi olsun kardes. Cok güzel bir yazi. Kaynaginida yazarmisin? Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 5. Oktober 2008 Teilen Geschrieben 5. Oktober 2008 yazari metin karabasoglu Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.