Adem Geschrieben 18. September 2008 Teilen Geschrieben 18. September 2008 Makbul Tefsirin Þartlarý Prof. Dr. Suat YILDIRIM Hangi bilim dalýnda olursa olsun, ilmi bir metni tahlil ve tefsir etmek, o alanda ihtisasý gerektirir. Ýhtisas ise, uzun bir öðrenim neticesinde elde edilir. Rabbülalemin tarafýndan insanlýða akaid, ibadet, ahlaki prensipler, ameli hükümler ve daha bir çok talimatlar bildirmek üzere gönderilen Kur'an-ý Kerim'den hükümler çýkarmak da, elbette büyük bir ilmi birikim ister. Bazýlarý, sýð bir anlayýþla bu gerçeðin karþýsýna çýkýp derler ki: "Allah, Kur'an'ýn 'mübin' olduðunu bildiriyor. Mübin: açýk, aþikar, aydýnlýk, manasý vazýh demektir. Öyle ise, Allah'ýn böyle nitelendirdiði Kitabýný, anlaþýlmasý zor göstermenin savunulur tarafý olamaz". Oysa Kur'an'ýn mübin olmasý: Allah tarafýndan gönderildiðinin apaçýk olmasý, bir çok hakikatleri açýklamasý, hakký batýldan, doðruyu eðriden ayýrmasý, mü'minlerin muhtaç olduklarý hükümleri bildirmesi, demektir. Yoksa, ondaki her þeyin, biteviye ayan beyan ve hiç öðrenim görmemiþ bir insanla bir üniversite profesörünün ayný þekilde anlayabileceði bir kitap olmasý demek deðildir. Bu iddia sahiplerinin, vücudlarýnda bir operasyona muhtaç olmalarý halinde, bir týp kitabýný okuyan herhangi bir kiþiye kendilerini ameliyat etme iznini vereceklerini hiç kimse düþünemez. Oysa bir doktor nezdinde o kitabýn manasý açýktýr. Aynen bunun gibi, insanlar Kur'an'ýn mealini okuyarak, kapasiteleri nisbetinde ondan istifade etmeye çalýþýrlar. Fakat onun sayýsýz inceliklerini anlayabilmek, ondan isabetli hükümler çýkarabilmek, aþaðýda yazacaðýmýz bazý ilimleri bilmeyi gerektirir. Kuran'ý hakkýyla anlama ve ondan hüküm istinbatý için gereken ilimler 1- Lügat ilmi. Kur'an Arap dilinde nazil olduðundan, onun manalarýný açýklayacak kiþinin bu dili iyi bilmesi gerekir. Kelimeler, bazen ilk hatýra gelen anlamda deðil de, daha tali anlamlarýndan birinde kullanýlmýþ olabilirler. Müfessir lisana iyi vakýf olunca, kelimelerin hangi manalarda kullanýldýðýný daha isabetli olarak anlayabilir. 2- Nahiv ve Sarf (Gramer, Dil bilgisi); 3- Bedi', Beyan, Meani bilimlerini kapsayan Belagat Ýlmi. Bir kimsenin, binlerce edebi sanat ve edebi üslup ihtiva eden metni, hiçbir yanlýþ anlayýþa yer vermeyecek þekilde anlayabilmesi için, hakiki ve mecazi manalar, teþbih, temsil, istiare, kinaye, te'kid, takdim, te'hir, hazf, icaz, itnab, kasr, iltifat, müþakele ilh. gibi terimlerle tarif edilen üslup özelliklerine vakýf olmasý gerekir. Ýnsan, Arap dilinde yazýlmýþ üstün üsluplarla meþgul olup onlarýn inceliklerine vukuf peyda ederse, kendisinde sözü anlama ve idrak melekesi geliþir. Allah Teala'nýn maksatlarýný kemal veçhile ihata edemezsek de, yine de beþer takati nisbetinde onu anlamanýn baþlýca vasýtasý, Arap diline ve belagat üsluplarýna vakýf olmaktýr. Bu ise, sadece Belagat ilminin kurallarýný öðrenmekle elde edilmez. Bildiðimiz üzere Araplar, Nahiv ve Belagat ilimleri ortaya çýkmadan önce de düzgün ve güzel söz söylemede mahir idiler. Bunun tabii olduðunu söylemek makul deðildir. Bu ancak, güzel sözleri öðrenip onlara benzer sözler söyleye söyleye kazanýlmýþ bir meleke idi. Böyle olduðunun gözle görülür delili þudur ki, baþka topluluklara karýþmalarýný müteakip Araplar, bu özelliklerini hicretten 50 yýl kadar sonra kaybetmeye baþlamýþlardýr.1 4- Kýraat Ýlmi. Bazý kelimelerin, bizzat Hz. Peygamber (aleyhisselam) tarafýndan teblið edilen farklý okunuþlarýný gösteren ilim. Çünkü Kur'an'ýn bir çok kelimeleri farklý kýraatlerde okunabilmekte ve bu da manalarda bazý farklýlýklarýn ortaya çýkmasýna sebep olmaktadýr. 5- Akaid ve Kelam Ýlmi. Allah Teala hakkýnda caiz, vacib ve imkansýz olan sýfatlar, nübüvvet, ahiret gibi konulardaki doðru inanç esaslarý, bütün ayet ve hadisleri birlikte deðerlendirdikten sonra bu ilim dalý tarafýndan ortaya konulmuþtur. Müteþabih ayetleri muhkem ayetlerin ýþýðýnda anlamak ve açýklamak için büyük gayretlerin sarf edildiði bu ilme baþvurulmadýðý takdirde, dinin en temel esaslarýnda yanlýþlýk yapýlabilir. 6- Usul-i Fýkh Ýlmi. ayetlerden dini hükümlerin nasýl çýkarýlacaðýna dair kurallarý bildiren bu ilim de, kavramlarýn mücmel (toplu halde, özet), mufassal (detaylý), umum, husus (genel veya sýnýrlandýrýlmýþ anlam), mutlak (herhangi bir sýnýrla sýnýrlandýrýlmamýþ ve dolayýsýyla çok mana ve vecihlere ihtimali bulunan), mukayyed, mensuh, müevvel (tevil edilmiþ) vb. olup olmamasý konusunda yol gösterir. 7- Usul-i Tefsir Ýlmi. ayetlerin hangi ortamlarda indirildiðini bildiren Esbab-ý Nüzul, bazý ayetler arasýnda yanlýþ yere var sanýlan çeliþkileri çözüp gideren Müþkilü'l—Kur'an, Mekki-Medeni, Muhkem-Müteþabih, huruf-i mukatta'a, Nasih-Mensuh, Kur'an kýssalarý, Kur'an meselleri, Kur'an'daki kasemler gibi bir çok konuyu ihtiva ile, Kur'an tefsir metodolojisinin adýdýr. 8- Usul-i Hadis ve Hadis Ýlmi. Hz. Peygamber'den nakledilen ve Kur'an'ý açýklayýcý mahiyette olan hadislerden istifadeyi saðlar. 9-Tarih ve Sosyoloji gibi, beþer toplumlarýnýn maruz kaldýklarý durumlarý konu edinen ilimler. Allah Teala, insanlýða gönderdiði bu son Kitabýnda, daha önceki kitaplarda bildirmediði þeyleri bildirmiþtir. Ezcümle, çeþitli ümmetlerin kýssalarýný nakletmiþ, onlar hakkýnda cereyan eden Ýlahi sünnetlerini (kanunlarýný) beyan etmiþ, toplumlarý yükselten ve alçaltan sebeplerden, onlarýn iman ve inkar, ilim ve cehalet, kuvvet ve zayýflýk gibi hallerinden bahsetmiþtir. Kur'an, bir çok gerçeði pek mücmel ve özlü bir tarzda bildirir. Fakat bu bildirme, her þeyi bilen Allah'ýn mücmel bildirmesidir. Bu bakýmdan, kendisini, verdiði bilgileri tafsilatlý olarak anlamalarý için insanlarý düþünmeye, incelemeye, seyahat etmeye, tecrübeler yapmaya çaðýrýr. Eðer kainat kitabýnýn zahiri ile yetinecek olursak, bu takdirde, bir kitabýn cildine ve rengine bakýp da, ihtiva ettiði ilim ve hikmetlerden haberi olmayan ümmi kimseler durumuna düþeriz. 10- Beþeriyetin Kur'an hidayetiyle doðru yolu bulduðunu ve Kur'an'ýn esas gayesinin de insanlarý hidayet etmek olduðunu bilmek. Bunun için de, Kur'an nazil olmadan önceki cahiliye topluluklarýnýn durumlarýndan haberdar olmak gerekir. Hz. Ömer (r.a.), buna iþaret etmek üzere þöyle demiþtir: "Ýslami dönemde yetiþen insanlar, Cahiliye'deki halleri bilmedikleri takdirde, Ýslam elbisesi düðüm düðüm çözülür." Çaðdaþ medeni toplumda yetiþen bir insan el, yüz ve ayak yýkama, diþ temizliði, týrnak kesme gibi þeyleri çok tabii davranýþlar kabul edebilir. Oysa Kur'an'ýn nazil olduðu zaman ve zeminde, bunlarý bile benimsetmek baþlý baþýna bir inkýlaptý. Kaldý ki, bu gibi adetleri yeni nesillere benimsetmek için ne kadar gayret göstermek gerektiði hepimizce bilinmektedir. Ayrýca, en küçüklerini misal verdiðimiz bu inkýlaplar içinde þirk, kan davasý, ýrk üstünlüðü, kölelere yapýlan haksýzlýklar, çok eþlilik, zina, haram içki, ümmilik, kadýnlarý mirastan mahrum býrakma, kadýný sayýsýz boþama hakký, cariyeleri fuhþa zorlama ve bu yolla para kazanmayý meslek edinme (randevu evi iþletme) gibi yüzlerce kötü adeti kökünden kaldýrarak, yerlerine Ýslam'ýn güzelliklerini yerleþtirme gibi muazzam inkýlaplarý unutmak mümkün deðildir. 11- Tabii bilimlerde kesin (veya kesine yakýn) sayýlan bir takým sonuçlarý ve bu bilimlerin prensiplerini bilmek, onlarýn alanlarýna giren konulara temas eden yüzlerce ayeti yorumlamakta sahip olunmasý gereken formasyonu kazandýrýr. 12- Mevhibe Ýlmi. Bundan maksat, ilmi ile amil olanlara, Allah Teala'nýn ilham edeceði basiret ve kavrama gücüdür. Allah Teala: "Allah'a itaatsizlikten sakýnýn. (Siz bunu yapýnca,) Allah size ilim öðretir. Allah her þeyi bilir."2 buyurur. Hz. Peygamber (s.a.s.), buna iþaret olarak: "Kim bildiði ile amel ederse, Allah onu bilmediði ilimlere de varis kýlar." buyurmuþtur. Süyuti, müfessire lazým gelen ilimlerin sonuna mevhibe ilmini yerleþtirdikten sonra der ki: "Aziz okuyucu! Anlaþýlan sen, mevhibe ilmini þart koþmamýzda tereddüt edip diyorsun ki: "Bu, insanýn elinde olan bir þey deðildir." Ama, meselede senin gördüðün güçlük yoktur. Zira bunu kazanma yolu var olup, o da, o neticeye götüren amel ve zühdü uygulamaktýr (yani davranýþlarýný ilmine göre yapýp, geçici dünya menfaatlerini kalbine koymamaktýr)."3 Bu konuda Zerkeþi de þöyle der: "Biliniz ki, kalbinde bid'at, kibir, hevaya uyma, dünya sevgisi olan, yahut bir günahta ýsrar eden, tahkiki iman sahibi olmayan veya tahkiki zayýf olan, yahut kuvvetli ilme sahip bulunmayan bir müfessire dayanan, veya kendi aklýna ve anlayýþýna itimat eden kimse vahyin manalarýný anlayamaz ve vahyin esrarý ona açýlmaz. Zira bütün bunlar, Kur'an'ý anlamaya perde olan manilerdir. Bu konuda Allah Teala: "Dünya'da haksýz yere büyüklük taslayanlarý, ayetlerimi gereði gibi anlamaktan uzaklaþtýrýrým."4 buyurmuþtur. Kur'an'ý tefsirde müracaat edilmesi gereken kaynaklar Bunlarý belirttikten sonra, Kur'an'ý tefsir ederken müfessirin baþvuracaðý kaynaklara geçebiliriz. 1- Önce bizzat Kur'an-ý Kerimi iyi inceleyip, bir ayeti tefsir eden diðer ayetleri toplamaya çalýþmalýdýr. Zira ayetlerin birbirlerini açýklamalarý meþhur bir keyfiyettir. Böylece müfessir, bir ayeti hatalý olarak veya eksik bir þekilde anlayýp, konuyu Kur'an'ýn bütünlüðünden uzak tutmak tehlikesinden kurtulur. 2- ayetleri açýklayan hadislere baþvurmak. Zira Kur'an'ý esas itibariyle tefsir yetkisini Allah Teala, Peygamberine vermiþtir. Bu husustaki ayetlerden sadece birini zikredelim: "Biz sana zikri indirdik. Ta ki, kendileri için indirilen Kur'an'ý insanlara açýklayasýn ve ta ki onlar da fikirlerini iyice kullansýnlar."5 3- Sahabe'nin tefsiri de, öðrendiklerini bizzat Rasulullah'tan (s.a.s.) öðrenmiþ olmalarý ihtimali, Kur'an'ýn nazil olduðu dönemde onun kelimelerinin manalarýný en iyi bilme durumunda olmalarý, keza vahyin indiði ortamlarý bizzat yaþamalarý, derin kavrama güçleri ve hükümleri uygulama alanýna koymadaki þevk ve baþarýlarý gibi meziyetleri sebebiyle son derecede önemlidir. Özellikle ilk dört halife, Ýbn Mes'ud, Ýbn Abbas, Hz. aiþe, Übey Ýbn Ka'b, Zeyd Ýbn Sabit (radiyallahu teala anhüm) gibi sahabilerin tefsirlerini bilmek gereklidir. 4- Kelam'ýn manasýndan ve Usulü'd-Din'de sabit olan esaslardan ortaya çýkan neticeye göre tefsir etmek. Hz. Peygamber (s.a.s.), Ýbn Abbas hakkýnda: "Ya Rabbi, onu dinde fakih kýl ve ona tefsiri öðret." diye dua ettiðinde, bu kabil tefsiri kasdetmiþtir. Hz. Ali de (r.a.), müslümanýn çaba sarfederek ulaþtýðý þahsi Kur'an anlayýþýný onun esas mirasý, baþlýca sermayesi saymýþtýr. Sahabe'nin tefsirde bazen her birinin farklý farklý açýklamalarý, bu kabilden sayýlýr.6 Müessirin sakýnmasý gereken haller Þu hallerden ise müfessirin sakýnmasý þarttýr: Arap diline, Usulü'd-Din'e ve zikrettiðimiz ilimlere vakýf olmadan Allah'ýn muradýný açýklamaya giriþmek doðru deðildir. Bazý hakiki müteþabihler gibi, Allah'ýn, kesin ilmini Zatýna tahsis ettiði meselelere dalmak, bu hususlarý uzatmak yersizdir. Keza müfessir, kendi hevasýna, peþin fikrine veya Müslümanlarýn cumhuruna aykýrý olan mezhebine göre tefsirden kaçýnmalýdýr. Diðer taraftan, iltizam ettiði Sünni bir mezhep varsa, mezhebinin içtihadýný ve yorumunu, Sünnilik içinde tek doðru yorum olarak iddia etmemelidir. Ve nihayet sonunda, "vallahu a'lem" demesini bilmeli, tefsirinin murad-ý Ýlahi olduðu hususunda kesin bir iddiada bulunmamalýdýr. Matlup tefsir tarzý Bunlarý da belirttikten sonra, müfessirin uygulamasý gerekli olan matlup tefsir tarzýný þöylece hulasa edebiliriz: 1- Tefsir edilen kavram ile tefsir arasýnda mutabakat, yani uygunluk olmalý. Manayý açýklama yönünden eksik taraf kalmadýðý gibi, maksada uygun olmayan gereksiz fazlalýk da bulunmamalý. Hele hele, anlamý baþka yöne kaydýran çabalardan sakýnmalýdýr. 2- Hakiki mana da, mecazi mana da gözetilmelidir. Mecazi mana kasdedilmiþse, hakiki manaya hamletmekten veya bunun aksinden kaçýnmalýdýr. 3- Kelimeleri izah ederken,siyak ve sibakýn ýþýðýnda açýklamaya çalýþmalýdýr. 4- ayetler arasýnda bazen gizli kalan münasebet ve irtibatlarý ortaya koymalýdýr ki, ayetler arasýnda anlam kopukluðu olduðu sanýlmasýn. 5- ayetin indirilmesine vesile teþkil eden sebeb-i nüzul varsa o hadiseyi bildirmeli ki, ayetteki hükmün maksadý daha iyi anlaþýlabilsin. 6- Lügat, Nahiv ve Belagat ilimlerine göre kelime ve terkipler hakkýnda gerekli açýklamayý yaptýktan sonra, Ýslam'ýn temel kaideleri çerçevesinde ayetlerden hükümler çýkarmaya gayret etmelidir. 7- Ýmkan nisbetinde Kur'an'da tekrar olduðu iddiasýndan kaçýnmalýdýr. Zira ilk anda tekrar veya müteradif gibi görünen kelimelerin, iyice dikkat edildiðinde ve araþtýrýldýðýnda, aralarýndaki nüanslarýn fark edileceði anlaþýlacaktýr. 8- Tefsirle doðrudan ilgisi olmayan, dilbilgisi, Fýkýh ve Kelam'a ait tafsilattan, kýssa veya çeþitli bilimsel ayrýntýlardan kaçýnmalýdýr. Zira o meselelerin tafsilatý, zaten o ilimlere mahsus kitaplarda bulunmaktadýr. Bunlara dalmak, muhatabý Kur'an'ýn esas maksatlarýndan uzaklaþtýrabilir. 9- Müfessir, gerektiðinde tercih kýstaslarýna göre hareket etmesini bilmeli, ayet-i kerime birden fazla manaya muhtemel ise, en kuvvetli olan tarafý tercih edebilmelidir. Bu konuda Zerkeþi þöyle der: "Ýki veya daha fazla ihtimal olan hususta, alimlerden baþkasý içtihad edemez. Onlar da þahsi görüþlerine deðil, delillere dayanmak zorundadýrlar. Manalardan biri daha zahir ise, ona göre tefsir edilmelidir. Þayet, hafi (gizli) mananýn kasd edildiðine delil olursa, bu takdirde, hafi manaya göre tefsir edilir." Her iki mana eþit durumda olup, birinde lügavi hakikat, öbüründe þer'i hakikat anlamý aðýr basarsa, bu durumda þer'i manaya öncelik verilir. Fakat lügavi mananýn kasd edildiðine dair bir karine bulunursa, bu takdirde buna göre tefsir edilir. Mesela," ( ) Onlarýn mallarýndan zekat al ki, bununla onlarý temizleyesin ve arýndýrasýn, onlar için dua da et. Çünkü senin onlar lehinde duan, onlar için büyük bir huzur kaynaðýdýr. Allah herþeyi hakkýyla iþitir ve bilir." ayetinde7, salat'ýn þer'i manasý namaz olmakla birlikte, burada lügavi manasý olan "dua"nýn murad edildiðine karine mevcut olduðundan dua manasýna tefsir edilir. Zira bir önceki cümlede zekat verme söz konusu edilmekte olup, mali fedakarlýkta bulunan kimseye, bundan dolayý dua edilir. Ama iki mananýn bir arada düþünülmesi imkansýz ise, kendi imkanlarýna göre delillere bakarak içtihad eder, kendi nezdinde aðýr basan mananýn, kendisi hakkýnda, Allah'ýn maksadý olduðuna kani olur. Eðer bir baþka müçtehid, ondan bir baþka mana çýkarýrsa, bu da onun hakkýnda Allah'ýn maksadý olur. Zira o da, bu sonuca içtihadý neticesinde ulaþmýþtýr. Eðer manalar nezdinde eþit olursa, istediðini tercih etme veya daha aðýr hükmü yahut daha kolay hükmü alýp almamasý gerektiði þeklinde.. ayný þekilde geçerli görüþler vardýr. Þayet iki mana birbirini nefy etmezse, muhakkiklere göre, her iki manaya göre yorumlamasý gerekir ve bu i'caz ve fesahat bakýmýndan daha matlub olur."8 Böylece, klasik dönem alimlerinin, muteber tefsir için aradýklarý þartlarý göstermeye çalýþtýk. Asýrlarýn tecrübesinden ve imtihanýndan geçmiþ bu makul ölçüler çerçevesinde kalmakla beraber müfessir, yaþadýðý asrýn ihtiyaçlarý ve tesbitleri açýsýndan elbette Kur'an'a yönelebilir ve onun ilham edeceði farklý inceliklere, yeni anlamlara ulaþabilir. Zira yine klasik dönem alimlerinin kabul ettikleri üzere, tefsir ilmi, geliþmesini ve olgunlaþmasýný tamamlamýþ ve yenilip içilmiþ ilimlerden sayýlmaz. Bilakis o, belirip ortaya çýkmakla beraber, henüz olgunlaþmamýþ meyveye benzetilir. *Prof. Dr. Marmara Üniv. Ýlahiyat Fak. Tefsir Anabilim Dalý Öðretim Üyesi Dipnotlar 1 Muhammed Abduh, Tefsiru'l—Menar, Mukaddime. 2 Bakara, 2/282. 3 el-Ýtkan fi ulumi'l-Kur'an, Kahire, 1951, 2/182. 4 A'raf, 7/146. 5 Nahl, 16/44. 6 B. Zerkeþi, el-Burhan fi ulumi'l-Kur'an, Kahire, 1957, 2/161; Süyuti, el-Ýtkan, 2/178-179. 7 Tevbe 9/103. 8 Süyuti, el-Ýtkan, 2/182. (Süyuti, bu kýsmý Zerkeþi, el-Burhan, 2/166-167'den özetleyerek nakl eder) ; M. H. ez-Zehebi, et-Tefsir ve'l-Müfessirun, 1/277-280. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Adem Geschrieben 18. September 2008 Autor Teilen Geschrieben 18. September 2008 arkadaslar yeni ümit dergisinden aldigim bu yaziyi cok önemsiyorum. Zira bu yaziyi okuyup anlayan biri Kurani Kerimi kendi anlayisi ve önyargisina göre tefsir etmemesi gerektigini bilir. Yukaridada ifade edildigi gibi son derece rasyonel bir sekilde Kurani dogru anlayabilmek icin tam 12 tane Ilimde uzman olmak icab eder. Bu ilimler tekrar etmek gerekirse: 1- Lügat ilmi. 2- Nahiv ve Sarf (Gramer, Dil bilgisi); 3- Bedi', Beyan, Meani bilimlerini kapsayan Belagat Ýlmi. 4- Kýraat Ýlmi. 5- Akaid ve Kelam Ýlmi. 6- Usul-i Fýkh Ýlmi. 7- Usul-i Tefsir Ýlmi. 8- Usul-i Hadis ve Hadis Ýlmi. 9-Tarih ve Sosyoloj 10-cahiliye dönemi bilgisi 11-tabiyat ilimleri 12- Mevhibe Ýlmi. Bu ilimlere sahip olmadigi halde Kurandan kendi kafasina göre hüküm cikarip üstelik bu ilimlere sahip insanlarin cikardigi hükümleride begenmeyenlere ancak Allahtan korkmalari gerektigini hatirlatirim. Vesselam Adem Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.