Webmaster Geschrieben 25. August 2008 Teilen Geschrieben 25. August 2008 Ramazan Ayýnýn Baþý ve Sonunun Tesbiti Soru: 1- Rü'yet-i hilâl ne demektir, bunun dinî hayatýmýzdaki yeri nedir? Cevap: Rü'yet-i hilâl, yeni ayýn görülmesi demektir. Hz. Peygamber (sav.) bir hadîs-i þeriflerinde "Biz ümmî bir ümmetiz; yazma ve hesaplama bilmeyiz, ay þu kadar ve þu kadardýr; yani ya yirmi dokuz, yahut da otuz gün çeker" (Buhârî, Savm, 13) bir baþka hadîsinde de "ayý gördüðünüz için oruca baþlayýn, ayý gördüðünüz için bayram ediniz; eðer -bir engel yüzünden- ay görülmezse Þaban ayýný otuza tamamlayýn (bundan sonraki gün oruca baþlayýn) buyurmuþtur. (Buhârî, Savm. 11) Rü'yet, görmek demektir. Peygamberimiz (sav) oruca baþlayýp bitirmeyi ayýn görülmesine baðladýklarý için "rü'yet-i hilâl" oruç ibadetinin baþlangýç ve bitiþini gösteren iþaret ve zaman ölçüsü olmuþtur. Görmek (rü'yet) hakiki ve hükmî diye ikiye ayrýlýr. Batý ufkunda bir engel (bulut, sis vb. ) bulunmadýðý için gözle veya alet ile görmek "hakikî olarak görmektir". Ufukta bulut vb. bir engel bulunduðu için önceki ayý otuza tamamlayarak oruca baþlamak; yani hilâlin görülebilir olmasýný görme yerine koymak ise "hükmî olarak görmektir." Rasulullah (sav), ümmetinin ilk çaðýný (bu çaðda okuma-yazma ve hesaplama bilgisinin yaygýn olmadýðýný) gözönüne alarak herkesin, her þart içinde anlayýp uygulayabileceði basit ölçüler vermiþtir. "Biz okuma ve hesap yapma bilmeyen ümmî bir ümmetiz" sözü o günkü durumu ifade etmektedir. Bu söz "devamlý olarak müslümanlarýn yazma ve hesaplama bilmez bir toplum olacaðý" þeklinde yorumlanamaz; çünkü vakýa bunun aksini göstermektedir. Buna göre ümmet içinde okuyup yazma ve hesap bilgisi geliþir ve yaygýnlaþýrsa "doðrudan görme" yerine, "ayýn görülebileceði yer ve zamanlarý ilim ve hesap ile tesbit ederek önceden ilân etme" görme yerine geçer mi? Sorusu ortaya çýkmaktadýr. Bu soruya birçok âlim gibi bizim de vereceðimiz cevap müsbettir; aslýnda hükmî rü'yet hadîs ile sabittir; bu da mahiyeti itibariyle hükmî rü'yettir; çünkü ilim ve hesap ile tesbit edilen husus, hilâlin ne zaman, nerede- bir engel olmaz ise- görülebileceðinden ibarettir. Soru: 2- Türkiye'de yetkili olarak kabul edilen mercilerin, Ramazan'ýn baþlangýcý hakkýnda, önceden hazýrlanmýþ takvimlere dayalý tesbitleri kabul edilebilir mi? Niçin? Cevap: Türkiye'de yetkili olarak kabul edilen merciler Kandilli Rasathanesi ile Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý'dýr. Bir kanunla, kamerî aybaþlarýnýn tesbiti görevi rasathaneye verilmiþtir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý da burada tesbit edilen aybaþlarýný ilân etmektedir. Bu hususu tesbit ettikten sonra sualinize vereceðim cevap "evet, kabul edilebilir" þeklinde olacaktýr. Çünkü: a) Rasathanenin kurucusu Fatin Hoca ayný zamanda bir Ýslâm âlimidir. Bu zat, kamerî aybaþlarýný tesbit ederken astronomiyi þer'i ölçülere tâbî kýlan prensipler vazetmiþ, bu prensipler geliþtirilerek bugüne kadar rasathanece uygulanmýþtýr. Astronomiye göre ay ile güneþin ayný zamanda batmaya baþladýklarý zamana içtima (kavuþum) zamaný denilmekte ve kamerî ay, bir kavuþumdan diðerine kadar sürüp tamamlanmaktadýr. Dine göre kavuþum zamanýný ve onu takip eden günü, aybaþý olarak kabul etmek mümkün deðildir. Çünkü kavuþum günü ayýn görülmesi imkânsýzdýr. Kavuþumu takip eden günün akþamýnda da her zaman ay görülmez. Dine göre aybaþý, ayýn gözle görülmesinin mümkün hale geldiði akþamý takip eden gündür. Ýþte Fatin Hoca, kamerî aybaþlarýný kavuþuma göre deðil, ayýn görülebilir hale gelmesine göre ayarlamýþ, hesaplarýný buna göre yapmýþtýr; yani Hoca'nýn koyduðu prensip, hükmî rü'yete uygun bulunmaktadýr ve bu durumda, bir engel bulunmadýðý takdirde hakikî rü'yet de gerçekleþebilmektedir. b) Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý 1974 yýlýnda, rasathane, Ý.Ü Fen Fakültesi ve Harita Genel Müdürlüðü yetkilileri ile seri toplantýlar düzenlemiþ, bu toplantýlarda, Ýslâm dünyasýnda dinî günlerin baþý ve sonu konusunda meydana gelen ihtilafý ve farký ortadan kaldýracak tedbirleri tesbit etmiþtir. Bu cümleden olarak, Fatin Hoca'nýn, ayýn ilk görüleceði, en Batý'daki yer olarak tesbit ettiði Fas'taki bir tepe terkedilmiþ, bunun yerine dünyanýn neresinde olursa olsun Ramazan hilâlinin ilk görülebileceði yer esasý getirilmiþtir. Bundan önce hiçbir yerde hilâlin görülmesi mümkün olmayacaðýna göre hiçbir yerde Ramazan ve bayram daha önce baþlamayacaktýr. Sonra baþlamamasýný önlemek üzere de fukahâ çoðunluðunun kabul ettikleri "ihtilaf-ý metâli'a itibar etmeme" hükmü benimsenmiþtir. Bundan maksat, Ýslâm dünyasýnýn bir yerinde hilâl görülünce, baþka yerde -Doðu'dan Batý'ya farklý bölgelerde- hilâl görülsün, görülmesin Ramazan ve bayramýn baþlamasýnýn gerekli bulunduðu hükmüdür. 1978 Yýlýnda Ýstanbul'da toplanan Ýslâm Milletleri-arasý Rü'yet-i Hilâl Konferansý da bu hüküm ve kararý benimsemiþtir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý takvimini bu esaslara göre yapmakta, dinî gün ve bayramlarý buna göre ilân etmektedir. Bu usul ilme ve dine uygun bulunduðu için muteberdir ve kabul edilebilir niteliktedir. Soru: 3- Bu konuda, þu ana kadar niçin bir görüþ birliðine varýlamamýþtýr? Cevap: Bunun sebebi, 1978 yýlýnda Ýstanbul'da yapýlan "Kamerî Aybaþlarýný Tesbit Konferansý" kararlarýna, altýnda imzasý bulunan birkaç ülkenin uymamasýdýr. 27-30/11/1978 tarihinde, ondokuz ülke ve üç kuruluþtan kýrkbir delegenin iþtiraki ile yapýlan bu konferansta, astronomi ve din bilginleri ayrý ve beraber toplantýlar, tartýþma ve müzakereler yapmýþlar, sonunda ittifakla þu maddeleri de ihtiva eden kararlar almýþlardýr: a) Ýster çýplak gözle, ister modern ilmin rasat metodlarýyle olsun, aslolan ayýn görülmesidir. (rü'yet-i hilâldir). b) Astronomlarýn hesapla tesbit ettikleri kamerî aybaþlarýna dinen itibar edilebilmesi için onlarýn, bu tesbitlerini, hilâlin, güneþ battýktan sonra -görüþü engelleyen manilerin bulunmamasý halinde- gözle görülebilecek þekilde, ufukta fiilen mevcut olmasý esasýna dayandýrmalarý gerekir ki, bu da "hükmi rü'yet" denilen görmedir.. c) Hilâlin rü'yet edilebilmesi için belli bir yer þart deðildir. Yeryüzünün herhangi bir bölgesinde hilâlin görülmesi mümkün olursa, buna dayanýlarak ayýn baþladýðýna hükmetmek doðru olur. Ýslâm dünyasýnda dinî birlik ve beraberliði saðlayabilmek için rü'yetin ilâný Mekke-i Mükerreme'de kurulacak rasathane tarafýndan yapýlmalýdýr. Müteakýp maddede müþterek takvim hazýrlanmasý kararlaþtýrýlmýþtýr, bunun için de Türkiye, Tunus, Cezayir, Suudi Arabistan, Irak, Katar, Kuveyt ve Mýsýr'dan seçilen üyelerin teþkil ettiði takvim komisyonunun peryodik olarak toplanýp çalýþmasý karara baðlanmýþtýr. Hem ilme, hem de dine uygun bulunan bu karara, baþta Suudi Arabistan olmak üzere birkaç ülke ýsrarla uymamaktadýr. Uzun çalýþmalardan sonra elde edilen birlik, bazý ülkeler tarafýndan -makul bir gerekçe göstermeden- fiilen ihlâl edilmektedir. Bunlara sorulduðu zaman "biz rü'yete göre hareket ediyoruz" cevabýný vermektedirler. "Yukarýda sözü edilen karar da rü'yeti esas almýþtýr, bundan önce herhangi bir yerde ayýn görülmesi mümkün deðildir" denildiði zaman, "biz onu bunu bilmeyiz, bizde bir müslüman ayý gördüm diye mahkemeye baþvurursa hakim bunu kabul etmek ve aybaþýnýn geldiðine hükmetmek durumundadýr, biz de hakimin kararýna uyarýz" cevabýný vermektedir. Öyle anlaþýlýyor ki, yönetime dokunmadýðý için böyle bir uygulama ve karara uyarak "þeriati uygulamýþ görünmek" bu ülkelerin iþine gelmektedir. Soru: 4- Baþka bir ülkede görülmesi, Türkiye'de yaþayan müslümanlarý ne kadar ilgilendirmektedir? Cevap: Alýnan karara uyulsa idi yeryüzünde ayýn ilk görülebileceði yer tek olduðu için bütün Ýslâm dünyasý ayný gün oruca baþlayacak, ayný gün bayram yapacak idi. Bu karara uymayanlar tefrikaya sebep olmaktadýrlar. Türkiye'de yaþayan müslümanlar Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý'nýn ilânýna uymalý ve hiç deðilse karara uyan ülkeler ile birlikte Türkiye'de birlik saðlanmalýdýr. Ramazaný ve bayramý daha önce ilân eden ülkelere uyulmamalýdýr. Çünkü: a) Ýslâm, ilmin kesin olarak olmaz dediðine olur, imkânsýz dediðine mümkün demez. Tesbit edilen prensiplere göre konferans kararlarýna uygun aybaþý ilânýndan önce ayýn görülmesi ilmen imkânsýzdýr. Fiilen de görülmüþ deðildir. Birlikte yapýlan gözlemler bu sonucu doðrulamaktadýr. b) Hanefîlere göre hava açýk olunca ayý, bir iki kiþi deðil, insana kanaat verecek bir topluluðun görmesi gerekir. Halbuki Hanbelî ve Þafiî mezheblerinde bir iki kiþinin gördüm demesi yeterli olmaktadýr. Türkiye'de yaþayan müslümanlarýn çoðu Hanefîdir, açýk havada bir iki kiþinin ayý gördüm demesine raðmen diðer insanlarýn görmemiþ olmasý, Hanefîlere göre "rü'yetin sabit olmadýðýný"gösterir. c) Kendi ülke ve bölgesinde ay görülmediði için oruca baþlamayan veya bayram yapmayan müslüman günah iþlemiþ olmaz; çünkü birçok müctehid bölgeler arasýnda gün farkýnýn bulunabileceði ve her bölgenin kendi rü'yetini esas almasý gerektiðini savunmuþlardýr. Farklý günde oruç ve bayram bu ictihada uygun düþer ve buna uyan müslümana "sen günah iþledin" denemez. Fakat müslümanlar arasýna tefrika sokan, onlarý din ve ibadet konusunda þüpheye düþüren, baþkalarý oruç tutarken oruç bozup bayram yapan, camilerde bayram namazý kýlmaya kalkýþan.. kimselere "sen fitne çýkarýyor, günah iþliyorsun" denilebilir. Hedef Ýslâm dünyasýnda birliði saðlamak olmalý, bu hedefe ulaþýncaya kadar da her ülke kendi içinde birliðe riayet etmelidir. Birlik bu kadar önemli olmasa idi Ýslâm buna o kadar önem vermez, birliði saðlamak için bölge farkýna itibar etmeden bir günde oruca girilmesi ve bayram yapýlmasý hükmünü getirmezdi. d) Namaz vakitleri de Kitab ve Sünnet'te güneþin hareketine, ýþýk ve gölge durumlarýna baðlanmýþtýr. Fecir, zeval, gölgenin -eþyaya nisbetle- bir veya iki misli olmasý, güneþin batmasý, þafak namaz vakitlerini gösteren alâmetlerdir. Bu gün hemen bütün müslümanlar namazlarýný, bu alâmetleri gözleyip tesbit ederek deðil, takvime bakarak, ezaný dinleyerek kýlmaktadýrlar. Müezzinler de ezanlarýný takvime bakarak okumaktadýrlar. Güneþin hareketini ve buna göre ýþýk ve gölge durumunu hesap ederek takvim yapmak ile ayýn hareketini hesap ederek aybaþý takvimi yapmak arasýnda ilmî ve þer'i bakýmdan bir fark yoktur. Oruçlarýmýzý açarken de yine takvimlere bakmakta, güneþin batýþýný buradan öðrenmekteyiz. Þu halde çifte standardý terk edip, mûteber takvimlere ve ilânlara uymak en çýkar ve tutarlý yol olmaktadýr. Hayrettin Karaman Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.