Webmaster Geschrieben 26. Juni 2008 Teilen Geschrieben 26. Juni 2008 Gülen'in dönmesini en çok kim istemez? 26/06/2008 Emre AKÖZ - SABAH Yargýtay Daire Baþkanlarý yayýnladýklarý bildiriyle, Anayasa Mahkemesi'ne, yetkilerini aþarak, Meclis tarafýndan deðiþtirilen 10'uncu ve 42'nci maddeleri "yok saymasý" için göz kýrpmýþtý. Bildiri baþtan sona, sanki baþka ( demokratik, sosyal hukuk devleti ) özellikleri yokmuþçasýna, devletin laik niteliðinden söz ediyor, Baþsavcýnýn kapatma iddianamesine destek veriyordu. Böylesine köþeli bir kurumun, 1999'dan beri ABD'de yaþayan ve Türkiye'de " laik devlet yapýsýný deðiþtirmek amacýyla yasadýþý örgüt kurmaktan " yargýlanan Fethullah Gülen'in beraat kararýný onamasýna, bazý çevreler hayret etti. Þaþýrmýþlardý: Madem Gülen kendi adýyla anýlan bir Ýslami cemaatin lideriydi; nasýl olur da beraat edebilirdi? Yargýtay'ýn aldýðý kararýn 'hukuksal' yönü beni ilgilendirmiyor. Ancak olaya 'siyasi' açýsýndan bakabiliriz. Bazýlarý, ideolojilerine bakarak, zümreler arasýndaki iliþkilerin deðiþmediðini sanýyor. Mesela þöyle: "Bürokratik elit Kemalist'tir, laikliði þiar edinmiþtir; o halde Ýslami kesimle asla iliþkiye girmez, hele ittifak hiç yapmaz." Ben hükmetme mekanizmalarýnýn böyle iþlediðini sanmýyorum. Þartlara baðlý olarak, her kesim bir diðeriyle, hatta düne kadar düþman ilan ettikleriyle dahi, ittifak yapabilir. Bunun güzel bir örneðine, 12 Eylül 1980 darbe döneminde þahit olduk. 1960'larda askerlerin en çok bozulduðu kesimlerin baþýnda Nurcular geliyordu. Onlarý epey itip kaktýlar. Ama 1980'e yaklaþýrken, solcularý daha büyük bir tehdit olarak görmeye baþladýlar. 12 Eylül cuntasý yönetime geçtikten sonra, 'Türk-Ýslam sentezi' diyebileceðimiz bir politika gütmeye baþladý. Cuntanýn baþý Org. Kenan Evren kent kent dolaþýp meydanlarda konuþmalar yapýyordu. Söylevlerinde Kuran'dan ayetler okuyor, dini vecizeleri art arda diziyor, Allah inancýnýn altýný çiziyordu. O dönemdeki ilginç bir olayý biz daha sonra öðrendik: Erzurum ve çevresindeki Nurcularýn lideri ' Kýrkýncý Hoca' ( Mehmet Kýrkýncý ) Kenan Evren'e bir mektup yazmýþtý. 'Devletine baðlý' Kýrkýncý Hoca, mektubunda gençlerin solculuða kaymamasý için Ýslam'a aðýrlýk verilmesini talep ediyordu. En somut önerisi ise "din derslerinin zorunlu hale getirilmesi" idi. Laik devlette 'zorunlu din dersi' olur mu? Ama oldu! Evren cuntasý dersi zorunlu kýlmakla kalmadý, bunu 1982 Anayasasý'na da soktu. Olay çok çarpýcýydý: Çünkü Necmettin Erbakan'ýn Milli Nizam Partisi ve ardýndan kurduðu Milli Selamet Partisi dahi böyle bir talepte bulunmamýþtý! Demek istediðim þu: Bürokratik elitin tek derdi, ayrýcalýklý konumunu sürdürmek ve makro siyasete hükmetmektir. Bunu gerçekleþtirmek için herkesle ( geçici ) ittifaklar yapabilir. Mesela Gülen cemaatinin dünyanýn dört bir yanýnda Türk okullarý açmasý, misyonerlerle rekabete girmesi bürokratik eliti rahatsýz etmez. Hatta (icabýnda) çaktýrmadan destekleyebilir. Ancak bir þartla: " Ben senin genel çerçeveni çizeceðim, sen ise benim kadrolarýmýn içine sýzmaya çalýþmayacaksýn. " Laikçi medya, ' öcüleþtirme' alýþkanlýðýyla, " Acaba Hocaefendi, Türkiye'ye ' Humeyni gibi ' döner mi " diye soruyor. Gülen'i 'Ýran tipi' bir rejimle özdeþleþtirenler, ne onu tanýyor, ne de cemaati. Bence onun dönmesinden en çok kim rahatsýzlýk duyar biliyor musunuz Recep Tayyip Erdoðan! Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.