Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Papa’nýn yaptýðý konuþmaya ilk tepki Türkiye’den Diyanet Ýþleri Baþkaný Ali Bardakoðlu’ndan geldi. Bardakoðlu, açýk bir dille “Papa’nýn Müslümanlardan özür dilemesi gerektiðini” söyledi.

Bazý yazarlar, rejimi “laik” olan bir ülkenin bu düzeyde “hemen tepki göstermesi”ni yadýrgadýlar. Olaylar zincirini yakýndan takip edenler, söz konusu tepkinin bir “ön alma, inisiyatif kazanma” teþebbüsü olduðunu ve bunda da Türkiye’nin baþarý kazandýðýný tespit etmekte gecikmediler. Çünkü Diyanet Ýþleri Baþkaný’nýn hemen arkasýndan diðer Ýslam ülkeleri, özellikle Arap ülkeleri tepkilerini bir bir dile getirdiler. Hemen hemen bütün ülkelerin öne çýkardýðý husus týpký Bardakoðlu’nun talebine uygun olarak “Papa’nýn özür dilemesi” noktasýnda toplandý.

Ýlgi çekici bir baþka nokta da gözden kaçmadý: Cumhurbaþkaný Sezer, hiç yeri ve zamaný deðilken, bir vesile ile yaptýðý konuþmada “tarikat ve cemaatlere baðlý okul ve dershanelerde dogma ve boþ inançlar öðretildiði”nden dem vurdu. Baþarýlý birkaç bakan arasýnda yer alan Milli Eðitim Bakaný Hüseyin Çelik, “Sayýn Cumhurbaþkaný yürütmenin baþýdýr, elinde bu yönde bir bilgi varsa bize iletsin, bize herhangi bir bilgi ulaþmýþ deðil.” dedi. Bu son derece aklý baþýnda, yerinde bir cevaptý. Bundan iki sene önce yine bir yargý bürokratý “irticanýn kaydettiði büyük tehlike”den söz edince, Adalet Bakaný Cemil Çiçek de hemen çýkýp, “Eðer bu yönde somut bir tehlike varsa hemen bize bildirilsin, gerekeni yaparýz.” demiþ, iddia sahibinden ses çýkmamýþtý. Tabiatýyla Cumhurbaþkaný Sezer’in þimdi de, mesela hangi okul veya dershanede “dogma ve boþ inanç öðretildiði”ni somut dosyalar halinde ilgili mercilere iletmesi beklenir. Özel okullarýn devlet okullarý içindeki paylarý yüzde 2,5’tan fazla deðildir; dünya “sivil eðitim”e doðru yönelirken, bunlarýn “tehlike unsuru” olarak gösterilmesi gerçekçi deðildir.

Burada iki husus var önemli: Biri, “dogma”nýn ne olduðu, hangi dinin inanç sistemine ait olduðu konusudur. Meselenin uzmanlarý bilir ki, “dogma” Hýristiyanlýða aittir, yanýlmaz olduðuna inanýlan Kilise’nin baþý olan ve hem din hem Tanrý adýna konuþma yetkisi bulunan Papa tarafýndan vaz’edilir. Dogma reddedilemez, eleþtirilemez, aksi dogma ile yürürlükten kaldýrýlamaz; akýlcý bir açýklama yapýlmasý mecburiyeti de yoktur. “Nass” Ýslamiyet’e aittir, Kur’an’dan bir ayet veya bir hadise tekabül eder. Ýslamiyet’te hiç kimse Allah ve din adýna konuþamaz, kendi þahsi görüþlerini dile getirir. Ayet ve hadisler, “nass” olmalarý hasebiyle tefsire, tevile, içtihada açýktýrlar; birden fazla yorumlarý mümkündür ve akli izahlarý yapýlabilir, hatta aklý tatmin edici mahiyette olmadýkça açýklamalar makbul deðildir. Dogma ile nass arasýndaki bu yalýn fark bile Papa’nýn konuþmasýnda ima ettiði bütün iddialarýn ne kadar “boþ” olduðunu, asýl Hýristiyanlýða ayna tutmasý gerektiðini göstermeye yetiyor.

Ýkinci husus: Büyük tepkilere yol açan Papa’nýn konuþmasý ile Sezer’in konuþmasý eþzamanlý oldu. Sayýn Sezer, dinî hassasiyetleri ile öne çýkan sözde tarikat ve cemaat okullarýnda “dinî düþüncelerin telkin edildiði, bu din elbette Ýslamiyet’tir, ve telkin edilen Ýslamiyet adýna dogma ve boþ inançlarýn öðretildiði”ni ima etmektedir. Bazý okuyucularýmýz bu iddiayý mantýki sonuçlarýna götürüp, “Papa ile Sezer ayný noktada mý buluþuyor?” diye sordu? Muhtemelen birçok insan Sezer’in konuþmasýndan ona “haksýzlýk” yaparak bu sonucu çýkardý, belki o hiç bunu kastetmemiþtir. Ama insanlarý böyle aþýrý alýngan olmaya iten bir sebep de 75 milyon Müslüman’ýn cumhurbaþkaný olan Sayýn Sezer’in, Papa’nýn, CHP’nin bile sigortalarýný attýran konuþmasýna hiçbir tepkide bulunmamasýdýr. Bu durumda belki Sezer, hem kendi hem Papa’nýn konuþmasýyla ilgili yeni bir açýklama yapma ihtiyacýný hissedebilir, böylelikle herkes ona göre görüþ ve kanaatlerini tashih eder.

Ama mesele, “içeride bir görüþ ayrýlýðý”nýn dýþa yansýmasý ise yani “artýk Türkiye Ýslam ve Ýslam dünyasýnýn meseleleri konusunda eskisi gibi geri planda kalmayacak, inisiyatif alacak” diyenler ile “Hayýr, biz bugüne kadar ne yaptýysak ona devam edelim” diyenler arasýnda bir ihtilaf konusu ise bu bahsi diðerdir.

 

Ali Bulaç tarafýndan yazýlan bu makale, 23 Eylül 2006 Cumartesi günü yayýnlanan Zaman Gazetesindeki köþe yazýsýdýr.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...