Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Bir Ölünün Not Defteri’nden

Ömer Baldýk

 

ÞÝMDÝ ÖLDÜM. Az önce. Bedenimi ameliyat masasýnýn üzerinde görebiliyorum. Doktorlar ölmemem için çok uðraþtýlar, ama ecelimi bir dakika olsun uzatamadýlar. Bu saatten sonra onlara sitem etmemin bir faydasý yok. Ellerinden geleni yaptýlar çünkü. Þimdi yavaþ yavaþ toparlanýyorlar. Kan bulaþýðý eldivenlerini çýkarýp ellerini yýkýyorlar. Üzerlerinde bir yorgunluk ve yýlgýnlýk hali okunuyor. Ölümle son bulan her ameliyattan sonra onlar için normal hayata dönmenin hiç de kolay olmadýðý belli. Ölüm karþýsýnda yaþadýklarý acizlik öyle hemen unutulacaða benzemiyor. Belki onlarýn kazancý da, saðlýk bahþedenin kendileri olmadýðýný bir kez de benim üzerimde tecrübe etmiþ olmalarý.

 

Her neyse, þu anda kendimi o kadar hafif hissediyorum ki, sanki üzerimden tonlarca yük kalkmýþ gibi. Size ilk söylemek istediðim þey bu. Fakat yine de bedenimin etkisini bir þekilde üzerimde hissediyorum. Hani parmaðýnýzdan yüzüðünüzü çýkarýrsýnýz ama çýkarmamýþsýnýz gibi hissedersiniz ya, aynen öyle. Cansýz cesedimi önümde görmesem, hâlâ bedenimleyim sanacaðým.

 

Ne var ki gerçeði kabullenmek durumundayým, ruhum Azrail’in ellerinde zapt u rapt altýnda. Allah’ýn izniyle beni öldüren o. Ruhumu bedenimden ayýrdý ve korumaya aldý. Bu neye benziyor, biliyor musunuz? Hani, düþmek üzere olan uçaktan pilot paraþütle atlar kurtulur, ama uçak yere çakýlýr ya; iþte ona. Yaþayanlar ise hikayenin geri kalanýný cesedim üzerinden takip edecekler büyük bir ihtimalle. Önce cenaze namazýmda, sonra mezarýmda hayat hikayemin sonuna dair ipuçlarý arayacak gözleri. Ve “Ýþte faninin son duraðý!” diyecekler mezarýma iþaret ederek. Oysa o ceset, yere çakýlmýþ uçaðýn enkazý sadece.

 

Þimdi siz “Býrak lafý dolandýrmayý da, daha sonra baþýna neler geldiðini anlat!” diyeceksiniz. Sizi çok iyi anlýyorum. Buralarýn ne kadar emniyetli bir yer olduðunu merak ediyorsunuz. Sizi temin ederim, burada her þey kontrol altýnda. Ýlk þok halini atlattýktan sonra bunu çok daha iyi görebiliyorum. Þimdiye kadar yaþadýklarýmdan çýkaracaðým bir sonuç varsa, o da burasýnýn dünyadan çok daha emniyetli bir yer olduðu. Tüm aþamalar, en ince noktasýna kadar belirli burada. Yani, hiç merak etmeyin, organizasyonda kusur yok. Ölmüþ ve az da olsa ölüm sonrasýný tecrübe etmiþ bir kardeþiniz olarak, esas merak etmeniz gerekenin, þu anda yaþamakta olduðunuz dünya hayatý olduðunu söylemek zorundayým.

 

ÖLÜM, her þeyden önce dünya hakkýnda gözlerimi açtý. Uykudan uyanmýþ gibi oldum. Meðer dünyada iken dünya hayatýnýn asýl, ölüm ve ahiret yurdunun ise metafizik inanç konularý olduðunu zannetmek ne kadar büyük bir yanýlgýymýþ. Buradan böyle safsatalarý insanlarýn kafasýna sokan felsefecileri uyarmayý bir borç biliyorum. Dünya hayatý dediðin, meðer sadece þu an bulunduðum ve varoluþun esas yurdu olan âlemin arasýna açýlmýþ küçük bir parantezmiþ sadece. Týpký Allah Resulü’nün (a.s.m.) haber verdiði gibi, dünyada yaþadýðýmýz ömür, bir aðacýn altýnda gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibiymiþ.

 

BULUNDUÐUM yerden dünya hayatýna bakýyorum da, Rabbimiz dünyanýn bu geçiciliðini vurgulamak, ölümün hepimiz üzerine gelecek bir olay olduðunu bize duyurmak için ne de çok âyet göndermiþ. En baþta, gördüðümüz rüyalar. Rüyalar, meðer bize yaþadýðýmýz hayatýn tek varoluþ biçimi olmadýðýný, varoluþun farklý boyutlarý olabileceðini fýsýldýyormuþ. Bu yönüyle bize ölüm sonrasý hayattan haber veriyormuþ. Meðer kýþ ve bahar mevsimleri birer provaymýþ. Kýþ mevsimi her canlýnýn ölümü tadacaðýnýn, bahar mevsimi ise haþir gibi her canlýnýn yeniden diriltileceðinin provasýymýþ. Her yýl düzenlenen bu provanýn biz unutkan insanlara yetmeyeceðini bildiði için Rabbimiz bir de günlük niþanelere yer vermiþ. Gündüz ve gece, siyah ve beyaz ipten dokunmuþ halý gibi hem varlýðý hem yokluðu, hem hayatý hem ölümü bize hatýrlatan güçlü birer ayetmiþ.

 

Bunlar Rabbimizin gözümüz önüne serdiði ayetler… Bir de kendi bedenimiz üzerinde görünen ayetler, daha doðrusu ölümü hatýrlatan elçiler gönderilmiþ bize. Kýrk yaþýna doðru saça düþen o ilk ak, ölümün öncü elçilerindenmiþ meðer. Gözlerin bozulmasý, hastalýklarýn artmasý, güç ve takatten düþülmesi… hep ölümü hatýrlatan elçilermiþ, son elçi Azrail’den önce gelen. Ama insan yaþarken bu elçilerden almasý gerektiði gibi ders almýyor; bunu þimdi anlayabiliyorum. Ne acý ki gaflet denen o kalýn perde, ölmeden tam olarak kalkmýyor.

 

Ýtiraf etmek gerekirse, öldükten sonra farkýna varabildiðim ve çok þaþýrdýðým baþka bir þey de, “benim” diye sahiplendiðim bedenimin sadece bir kabuktan ibaret olduðunu anlamýþ olmam. Oysa dünyada iken, “ben” deyince ruhumdan önce bedenim aklýma geliyordu. Kendimi ellerim ayaklarýmla, gözlerim ve saçlarýmla bir ve ayný addediyordum. En azýndan, bedenim ile ruhum arasýnda kopmaz bir birlik ve bütünlük var sanýyordum. Hatta çevremde öyleleri vardý ki, kendisini toplumun gözündeki hali sanýyordu; imajý onun her þeyiydi. Þimdi anlýyorum ki, hepsi de nefsin icat ettiði farazi (mevhum) hat ve baðlantýlardan ibaretmiþ. Nefis, dünyada iken önce ruha bedeni perçinliyor, sonra dünya üzerinde nefse mal edebileceði ne varsa onlarý perçinliyormuþ. Oysa öldüðünüz vakit, ben(im) sandýðýnýz her þey buhar olup uçuyor. Gövdenize demir halatlarla baðlý olduðunu düþündüðünüz malýnýz, mülkünüz, çocuklarýnýz, þöhretiniz, imajýnýz… hepsi birer birer ben’inizden kopuyor; hatta bedeniniz bile! Kala kala geriye bir tek ruhunuz kalýyor; yani asýl özünüz, sizi siz yapan þey. O yüzden ben de þimdi Necip Fazýl gibi diyorum: “[Ölünce] bu dönen þeyler eski yerine, benim diye baktýðým þeyler miydi bir zaman?”

 

ASLINDA bu gerçeðe iliþkin çok þey yaþýyor insan dünyada iken. Mesela ben ölmeden önce yaþanýlan son büyük Gölcük depremi böyle deðil miydi? Nasýl da uzun emelleri olan insanlar, birden ayýlmýþtý. Dünyada kalýcý ve güvenli bir hayatý sembolize eden betonarme evler, üç dakika içinde üst üste yýðýlý tabutlara dönüþmüþtü. Dünyanýn geçici bir yurt olduðunu bundan daha net hangi olay anlatabilir ki? Hangi olay, bundan daha ibret verici acý bir ders olabilirdi? Ama o gaflet perdesi yok mu, býrakmýyor insaný ayýldýðý haliyle. Kýsa bir zaman sonra, yine eski tas eski hamam oluveriyor her þey.

 

Þu an ameliyat masasýnda kalan cesedime bakýyorum da, kendim de dahil olmak üzere, insanlarýn çoðunun dünya hakkýnda ne kadar yanýldýklarýný düþünüp derin acýlara boðuluyorum. Meðer güneþ ýþýklarýnýn altýnda çoðumuz, çok zaman, varýmýz yoðumuzla dünya için çalýþmýþýz. O ihtiyar ama makyajla güzel görünen aþufteye gönlümüzde asude köþeler ayýrmýþýz. Oysa þimdi derin bir acýyla anlýyorum ki, dünya denen o aþufte, arkasýný dönüp gidecek bir aldanma metaýndan baþka bir þey deðilmiþ. Biz onu ne kadar kendimize yar etmek istesek, o bizden o kadar kaçacakmýþ, elde kalmayacakmýþ. Asýl acý olan ne biliyor musunuz; bu arada tüm hýzýyla üzerimize doðru gelen ahirete (ölüme) doðru dürüst hazýrlýk yapmamýþ oluþumuz. Hazreti Ali’nin dediði gibi, “Dünya arkasýný dönmüþ gidiyor, ahiret yönelmiþ geliyor iken, arkasýný dönene yönelip, yönelene sýrt çeviren insandan daha þaþkýn kim olabilir?”

 

BELKÝ duymuþsunuzdur, bir de “ölüm acýsý” denen bir kavram var. Bu ölüm acýsýný, þehitler dýþýnda insanlarýn tümü yaþýyor, kaçýþ yok yani. Ýþte bu ölüm acýsýnýn esasýný ne oluþturuyor, biliyor musunuz? Piþmanlýk! Hem de derin bir piþmanlýk! Ýnsan ölüm anýnda ve hemen ertesinde en çok piþmanlýk duygusu yaþýyor. Çünkü kendisine verilen güzel ameller, güzel iþler yapma imkaný, ölümle birlikte son bulmakta. Kul, ne kadar istese de bir daha asla kavuþamayacaðý dünyaya elveda etmiþ oluyor. Bunun ölen insanýn ruhunda ne kadar aðýr bir yük oluþturduðunu tahmin edemezsiniz. Ýnsan ancak ölünce, gaflet perdesi yýrtýlýnca, kendisine verilen ömür sermayesinin, güzel iþler yapma fýrsatýnýn deðerini anlýyor. Ve az ya da çok, her ölen insan derin keþke’ler içinde tarifsiz piþmanlýklar yaþýyor: “Keþke þunu þöyle yapsaydým, keþke bunu böyle yapsaydým, keþke þunu hiç yapmasaydým, keþke ona hiç uymasaydým…”

 

Hangi kul, daha iyi bir ubudiyet yapabileceði halde, yapmamýþ olarak Rabbinin huzuruna çýkmak ister ki? Hiç kimse istemez, ama bu meselede esas ziyana uðrayan zümreyi Kur’an þöyle ilan ediyor: “Ateþin üstünde durdurulduklarýnda onlarý bir görsen; derler ki: “Keþke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydýk ve mü’minlerden olsaydýk.” (6/27) Ýþte, esas keþkeci zümre bunlar olacak.

 

Hasýlý kelam, siz geçici dünya hayatýnýn aldanýþ makamýnda bulunan insanlarý! Ölümden sonrasýný günü gününe merak edeceðinize, þu an dünyada ne yaptýðýnýza bakýn. Ölüm her canlýnýn yaþayacaðý bir olay. Bugün bana, yarýn size. Ýyisi mi siz, sözümü dinleyin de, þu an ne yaptýðýnýza dikkat edin. Edin ki, yarýn keþkeleriniz sizi yiyip bitirmesin.

 

Þunu iyi bilin ki, ne mallarýnýz ne de evlatlarýnýz, öldükten sonra size yarenlik etmiyor. Öldükten sonra insanýn yanýna kalan tek þey, dünyada iþlediði amelleri. Mallar evlatlar, hepsi geri dönüp gidiyor. Melekler, “Ne getirdin?” diye sorarken, onlar daha ilk günden ne býraktýðýmý soruyorlar. O sebeple, Necip Fazýl’ýn þu dizeleri hepinizin kulaðýna küpe olmalý:

 

Hasis sarraf, kendine bir baþka kese diktir!

 

Mezarda geçer akçe neyse, onu biriktir!

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...