Webmaster Geschrieben 4. Januar 2008 Teilen Geschrieben 4. Januar 2008 Ülker, Godiva, Migros: kapitalizmin dini GALÝBA ÝKÝ ay kadar önceydi. Koç grubunun en uygun fiyata satmaya hazýrlandýðý Migros için, Ülker grubunun bir beyanatýný okudum bir haber kanalýnýn altyazý çubuðunda. Ülker grubu, bir milyar dolarýn epey üzerinde bir fiyatla satýlmasý planlanan Migros’u alacak olan konsorsiyuma, yüzde 10 civarýnda bir payla katýlmayý düþündüðünü açýklamýþtý. Bu haber, bana iki farklý þeyi düþündürdü. Çýkardýðým birinci ders, tamamen ‘ekonomi’yle sýnýrlýydý. Son on yýllar içinde dünyanýn ekonomik düzlemde ‘sanayi’ çaðýndan yeni bir çaða doðru evriliyor olduðunu öne sürenleri haklý çýkaran bir tarafý vardý bu haberin. ‘Üretim’in artýk tek baþýna çok fazla bir anlamý olmadýðýný; üreten ile nihai alýcý arasýndaki zincirin, üretimden de önemli hale geldiðini bir kez daha belgeleyen bir haberdi bu. Türkiye’nin, ve sanýrým Orta Doðu ve Balkanlarýn en büyük gýda firmalarýndan biri, bisküvi ve çikolata alanýnda ise herhalde bir numaralý ismi dahi, ‘pazarlama’ya dayalý bir yayýlma-geniþleme-büyüme stratejisi izliyordu. Alýþveriþ, Batýdan baþlayarak bütün dünyada, bu arada Türkiye’de büyük sermayeler gerektiren zincir maðazalar yoluyla gerçekleþir hale geldiðine göre, pazarda yerini koruyup bir de büyümenin yolu, ‘üretim’ alanýnda büyük olmanýn yanýsýra nihai üreticiye ulaþmanýn en güçlü yolu olan zincir maðazalarda daha da etkin hale gelmekten geçiyordu. Migros’u alacak konsorsiyumda yer almayý düþünüyoruz duyurusu, bu gerçeðin teyidiydi. Ýkincisi derste ise, birincinin aksine ‘ekonomik gerçekler’ güme gidiyordu. Migros, raflarýnda alkollü içecek; özellikle de bira, raký ve þarap bulundurmayý bir vazgeçilmezi olarak gören zincir maðazalarýn en önde geleniydi; ve bu yüzden, bizim gibilerin bazý þeylerin orada daha ucuz olduðu durumlarda dahi tercih etmekten kaçýndýðý bir büyük markaydý. Migros ve alkollü içecek iliþkisini dikkate alarak düþündüðümde ise, Ülker grubunun Migros’a yüzde 10 hisseyle dahil olma düþüncesi, bir kova helal sütü veya suyu bir damla þarap damlatarak tastamam haram hale getirmek gibi saçma ve anlamsýz bir davranýþ olarak gözüküyordu. Þu ana kadar kazandýklarý deðil yedi, yediyüz cedlerine zaten fazlasýyla yetebilir durumdaki insanlar, þu an kazandýklarýný biraz daha arttýrmak pahasýna, ‘alkollü içecek’ ýsrarýný deðiþtir(e)meyecekleri bir zincir maðazaya ortak olup milyar dolarlýk servetlerine raký ve þarap damlatýp bir bakýma murdar etmiþ olacaklardý. Ticarî açýdan akýllýca görünen, dinî açýdan ne kadar da saçma; dünyevî açýdan gerekli görünen, uhrevî açýdan ne derece sakýncalýydý? Bu haberin zihnimde uyandýrdýðý düþünce ve sorgulamalar bitmemiþti ki, bayram öncesi milletçe yeni bir ‘Ülker haberi’yle karþýlaþtýk. Dinî hassasiyet taþýmasý beklenen haber sitelerinden ayný durumdaki gazetelere, her tarafta neredeyse ümmete ‘bayram müjdesi’ gibi sunulan bir haber: Ülker grubu, dünyanýn en güçlü ve kaliteli çikolata firmasý Godiva’yý almýþtý! Bu haber ise, Amerikan diyarýnda birþey alýp yemeden önce, ufacýk ‘içindekiler’ kýsmýný dikkatlice okuma mecburiyetimizi düþündürdü bana. Çikolata dediðimiz þeyde bile, þarap, þampanya vs. kullanýlabildiðini, bu vesileyle öðrenmiþtik. Yanlýþ anlaþýlmasýn; ‘içindekiler’ bilgisinde domuz, alkol vs. içermediði anlaþýlan gýdalara dahi ‘söylemiyorlar ama katýyorlardýr’ diye bakanlardan biri deðilim; ama bu haberi aktardýðýmda eþim, bir keresinde bir misafirimizin getirdiði bu markayý taþýyan çikolatayý çok da güzel gözüktüðü halde ‘içindekiler’e bakýp üretiminde alkollü içki kullanýldýðýný anlayarak çöpe attýðýmýzý hatýrladý. Gelin görün ki, bu haberi ‘bayram müjdesi’ olarak sunan mevkutelerimizde—reklamý veren düdüðü çalar gibi bir kural olduðundan mýdýr bilmiyorum—bunca yýldýr ‘dinde hassas’lýk intibaýnýn verdiði itimadla büyümüþ firmanýn bu markayý alýþýnýn ‘dinî hassasiyet’ açýsýndan sorgulandýðýný izlediðim kadarýyla ben göremedim. Bilakis, bu mevkutelerden birinde bir ekonomi yazarýnýn ‘mass market, premium, super premium’ gibi kelimeleri Türkçe karþýlýðýný verme gibi bir çaba sergilemeden kullandýðý bir yazý okudum; ve meseleye hep ‘ekonomi’ açýsýndan bakýlýp müthiþ övgüler düzüldüðünü gördüm. Gariptir, tersinden okununca ‘namaz’ý hatýrlattýðýný hep duyduðumuz mevkutenin yazarýnýn hiç deðinmediði ‘þampanyalý, likörlü çikolata’ gerçeðini Radikal’de Nuray Mert’in ehl-i dinin son dönemde küresel kapitalizmle ‘kanka olma’ sürecini bu vesileyle bir kez daha haklý surette eleþtirdiði yazýsýnda okudum. ‘Maslahat’ sihirli kelime haline gelince, mü’min insanlar karar alýp verirken, birþey alýp satarken, birþeyi yorumlayýp deðerlendirirken, ‘ekonomik gerçekler’e kilitlenip ‘ilâhî gerçekler’e pekâlâ yabancýlaþabiliyor. Türkiye þartlarýnda ‘ekonomik-politik’ gerçekleri gözönüne alarak sularýn tersine aktýðý bir zeminde 28 Þubat’taki gibi bir durumu bir daha yaþamamak üzere, Ýslâm adlý ‘tehlikenin farkýnda’ tek gazete Cumhuriyet’i reklamlarýyla bolca besleyen Ülker grubunun, içinde þarap damlasý, likör lekesi taþýyan ‘ekonomik’ tercihleri, sizi bilmem ama, bana çok öðretici geliyor. Ülker grubu, en göze çarpan örnek; baþka nice örnek de belgeliyor ki, dünyalýk itibarýyla yükünü almýþ olmak, sizi dünyadan azade kýlmýyor, bilakis hýrsýnýzý arttýrýyor. Niceler gördüm ki, fakir hallerinde zengin olan kalbleri, zengin hallerinde kalb fakirliðine, hasisliðe, daha da çok mal-mülk tamahýna inkýlab ediveriyor. Bediüzzaman’ýn Haþir Risalesi’ndeki o nefis duasýnda o nefis cümle, ne kadar da anlamlý. “Burada tattýrdýðýn leziz nimetleri orada yedir” diyordu Bediüzzaman. Burada ‘tatmak’tan öte ‘doyma’yý hayal edince, hem ‘orasý’ unutuluyor, hem de ‘dünyayý da yutsanýz’ tok olunmuyor. Allah gözümüzü kanaatle, gönlümüzü emirlerine teslimiyetle doldursun... Metin Karabaþoðlu 29/12/2007 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.