Webmaster Geschrieben 22. Mai 2007 Teilen Geschrieben 22. Mai 2007 GIYBET DOSYASI Gýybetin tarifi: Hucurat 11. 12. ve 13. ayetler, 10. ayetteki kardeþliðin nasýl temin edileceðini izah eder. Öyle bir kardeþlik ki, orada “ihvan” yerine “ihve” kelimesi kullanýlýr. Ýhve, öz kardeþler için kullanýlýr. Yani ayette iþaret edilen kardeþlik, öz kardeþ gibi kardeþ olmaktýr. Kardeþliðe vurulan darbelerin mevzu olarak iþlendiði yerlerden biri olan 12. ayette gýybet, kardeþinin ölü haldeyken etini yemek gibi tasvir edilir. Elmalýlý Merhum, bu ayetin tefsirinde þöyle der: “ Gýybet edilen kimse, orada bulunmayýp söylenen sözü bilmemesi ve o anda savunacak durumda olmamasý hasebiyle bir ölü, hem de kardeþ olan bir ölü konumundadýr.” Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “Gýybetin ne olduðunu biliyor musunuz?” “ Allah ve Resulü daha iyi bilirler” dediler. Buyurdular ki: Birinizin, kardeþini hoþlanmayacaðý þeyle anmasýdýr!” Bir adam dedi ki, “Ya benim söylediðim onda varsa, bu da mý gýybettir?” “Eðer söylediðin onda varsa gýybetini yapmýþ oldun. Eðer söylediðin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.” Gýybet odur ki, gýybet edilen adam hazýr olsa idi ve iþitse idi, kerahet edip darýlacaktý. Eðer doðru dese, zaten gýybettir. Eðer yalan dese, hem gýybet, hem iftiradýr. Ýki katlý çirkin bir günahtýr. Gýybetin mahiyeti; Hz. Aiþe Validemiz anlatýyor: “Ey Allah’ýn Resulü, sana Safiyye’deki þu hal yeter” demiþtim. Bundan memnun kalmadý ve þöyle dedi: “Öyle bir kelime sarfettin ki, eðer o denize karýþtýrýlsaydý, onu ifsad eder, bozardý.” Yine Hz. Aiþe Validemiz der ki: “Ben tahkir maksadýyla bir insanýn taklidini yapmýþtým. Bana hemen þunu söyledi: “Ben bir baþkasýný, kusuru sebebiyle, hatta bana karþýlýk olarak þu kadar dünyalýk verilse bile söz ve fiille taklid etmem.” (Ebû Davud, Edeb 40) Yine Hz. Aiþe Validemizin anlattýðýna göre; bir defasýnda kendisi biri hakkýnda söz söyler. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem O’na “tükür” der. Tükürünce aðzýndan bir et parçasý çýkar. “Ribanýn en kötüsü, haksýz yere müslümanýn ýrzýný (manevi þahsiyetini) rencide etmektir (gýybetini yapmaktýr).” (Ebû Davud, Edeb 40) “Gýybet zinadan daha kötüdür.” Nasýl olur Yâ Resulallah? “Adam zina eder, sonra tevbe eder, Allah maðfiret buyurur. Gýybet eden ise gýybet edilen affetmedikçe maðfiret olunmaz” (Beyhaki, Þuabu-l Ýman, 6740-41-42) Bir zat demiþ: “Düþmanýma gýybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü, gýybet, zayýf, zelil ve aþaðýlarýn silahýdýr.” Gýybetin deðiþik kelimelerle ele alýnýþý: Alay etme çerçevesinde gýybeti ele alýrsak, Hucurat Suresi, 11. Ayet, bize bir fikir verir. Der ki; Ey iman edenler, Belki sizden bir topluluk diðer bir toplulukla alay etmesin. o topluluk, onlardan daha hayýrlýdýr. Kadýnlar da birbirleriyle alay etmesinler. Belki, onlar kendilerinden daha hayýrlýdýr. Ayýplama manasýnda ele alýrsak, ayný surede “Birbirinizi ayýplamayýn ve kötü lakaplarla lakaplandýrmayýn. Ýmandan sonra bu þekilde yapýlan fýsk u fücur ne kötü. Kim bu fýskýndan sonra tevbe etmezse, iþte onlar kendilerine zulmedenlerdir.” deniliyor. Yine Hümeze suresinde, Allah, ayýplama manasýna gelen lemz kelimesini kullarak, “ayýplayanlara yazýklar olsun” diyor. Gýybeti, su-i zan dairesinde ele alýrsak, yine ayný surede, “zannýn çoðundan sakýnýn, çünkü zannýn bir kýsmý günahtýr” buyuruluyor ve su-i zandan sakýndýrýlarak, mahzursuz olan, günah sayýlmayan zanna; yani hüsn-ü zanna teþvik ediliyor. Bir Hadislerinde Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurur: “Allah, bir müslümana, bir müslümanýn kanýný, ýrzýný ve ona su-i zanda bulunmasýný haram kýlmýþtýr.” (Müslim, birr 32) Yine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, “Hüsn-ü zan imandandýr.” buyurur. Tecessüsü (iç yüzünü araþtýrma merakýný) gýybete sevkedici bir amil olarak ele alýrsak, Cenabý Hakk, “tecessüste bulunmayýn” diyor. Yani birbirinizin ayýbýný araþtýrmayýn. Bir Hadis’te þöyle buyurulur: “Müslümanlarýn ayýbýný araþtýrmayýn. Zira, her kim müslümanlarýn ayýbýný araþtýrýrsa Allah da onun ayýbýný takib eder, nihayet onu evinin içinde de olsa, rezil rüsvay eder.” Hz. Ömer radýyallahu anh’ýn içki içen birini araþtýrmasý hadisesi.. Gýybet edenin yapacaðý þey nedir? Gýybeti isteyerek dinleyen, gýybet eden gibidir. Gýybet eden veya yapýlan gýybeti isteyerek dinleyen, müslüman kardeþinin ölü etini yemiþ gibi olduðundan ve þerefine, haysiyetine dokunduðundan ötürü önce, “Allahümmeðfir lenê ve limeniðtebnêhu”, (Allahým, bizi ve gýybet ettiðimiz þahsý maðfiret et) demeli, sonra o kardeþinden muhakkak helallik dilemeli. Helâlleþmede Ölçü Helâlleþme bir ahlâk haline getirilmelidir. Ve mutlaka helâllik istenen þahsa durum olduðu gibi anlatýlmalýdýr; Mesela: “Senden þu kadar haksýz yere þunu aldým; seni gýybet ettim...” vs. gibi. Ne var ki, aynen anlatma karþý tarafta derin yaralar açacaksa, o zaman mes’ele þerhedilmeden, mutlak olarak helâllik istenmelidir. Bir zaman arkadaþlardan biri gelerek bana, “Hakkýný helâl et, senin gýybetini yaptým” dedi. Tam neler söylediðini ifade edecekti ki, hemen susturdum ve hakkýmý bütünüyle helâl ettiðimi söyledim. Ýnsanýz ve zayýf taraflarýmýz var. Söylenen söz içimizde bir ukde ve yara olarak kalabilir. Ýnsanýn Cenab-ý Hakk’ýn huzuruna, içinde mü’min kardeþine karþý, herhangi bir ukde varken gitmesi ise büyük bir talihsizliktir. Onun içindir ki, Efendimiz sýk sýk: “Bana arkadaþlarým aleyhinde hiçbir þey söylemeyin. Zira, Rabbimin huzuruna selim bir kalple gitmek isterim” der ve mü’min bir kardeþi aleyhine birþey söylemek isteyenleri böyle ikaz ederdi. (Tirmizi, Menakýb 3893 - Ebu Davud, Edeb 33) O’nda bizim için her hususta üsve-i hasene (en güzel örnek) vardýr. Bu mevzuda da rehberimiz, yine Resûlullah’týr sallallahu aleyhi ve sellem. Ayýplarý Örtme Biri arkadaþýný çekiþtirmeye baþladýmý dönüp gidin, dinlemeyin. Gýybet gýybeti doðurur. Herkes yanlýþ yapsa, herkes gýybet etse sana düþen yapmamaktýr, doðru olandan ayrýlmamaktýr. Sen doðru olaný yapacaksýn, sen kendine bakacaksýn. Ayný çizgi üzerinde, ayný duygularý paylaþýyorlar kalkýp birbirlerini ulu orta tenkit ediyorlar maalesef. Gýybeti kendine ahlak edinen kabenin içinde bile olsa, o kabenin dýþýndadýr. Tenkidle hiçbir yere varýlamaz. Tenkid, zayýf insanlarýn, hiçbir þey yapmayanlarýn, hayatta herhangi bir mefküresi bulunmayanlarýn iþidir. Eðer Allah’ýn rýzasýný kazanma ve milletin ilmî-fikrî seviyesini yükseltme gibi bir mefkûreniz yoksa, hep tâbî olarak kalmaya ve baþkasýnýn gündeminde yürümeðe mahkûmsunuz demektir. Bu durumda hep reaksiyoner hareketlere takýlýr kalýr ve hiçbir þey üretemezsiniz. Dolayýsýyla devamlý tepki içinde olur ve bir tepkizede olarak kalýr gidersiniz. Ýstiyorum ki, ehl-i imandan ameli olmayanlara bile içimde en ufak bir kin olmasýn. Onlarýn hep iyi yanlarýný göreyim. Kardeþlerimden birini en büyük bir günahý iþlerken bile görsem, örter, görmemezlikten gelirim. Ýnsan nefsine karþý savcý, baþkasýna karþý ise avukat gibi olmalýdýr. Eðer gýybet bir topluluk ve cemaat hakkýnda yapýlmýþsa, o topluluk ve cemaatin hepsinden teker teker helallik dilenmesi lazým gelir. Aksi taktirde bu þekildeki bir gýybet, insanýn iflasýna sebeb olabilir. Bu da gýybetin dehþet verici boyutunu gösteren bir haldir. Gýybetin cezasý nedir? Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki; “Mirac gecesinde, bakýr týrnaklarý olan bir kavme uðradým. Týrnaklarýyla yüzlerini ve göðüslerini týrmalýyorlardý. “Ey Cebrail, bunlar da kim?” diye sordum. “Bunlar, dedi, insanlarýn etlerini yiyenler ve ýrzlarýný (þereflerini) payimal edenler, ayaklar altýna alanlardýr.” (Ebû Davud,Edeb 40) “Kim bir müslümandan, gýybet ve þerefini payimal etmek suretiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun aynýsýný cehennemden tattýracaktýr…” (Ebû Davud, Edeb 40) “Kim bir mü’mini bir münafýða (gýybetciye) karþý himaye ederse, Allah da onun için, Kýyamet günü, etini cehennem ateþinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de, bir müslümana, kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kýyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediðinin günahýndan paklanýp çýkýncaya kadar hapseder.” (Ebu Davud, Edeb 41) “Kattât (söz taþýyan) (veya ayný manaya gelen nemmâm) cennete giremeyecektir.” (Buhari, Edeb 50 - Müslim, Ýman 169 - Ebu Davud, Edeb 38) Gýybet ile ayný manaya gelen kelimeler: Lemz: Genel kanaate göre, kaþ göz iþareti yaparak ayýplama. Hemz: Genel kanaate göre, gýybet etme, laf taþýma, ispiyonlama. Ýki kelimenin de, ortak manasý þudur: Kusur bulmak, ayýbý açýklamak ve ortaya çýkarmak. Gamz: Bu da hemz ile ayný manada. Gammazlama buradan gelir. Gýybetin caiz olduðu yerler: Þu dört noktada, garazsýz ve sýrf hak ve maslahat için gýybet caiz olabilir: 1- Þikayet olarak bir zalimin gýybetini yaparak mazlumun hakkýný almak. 2- Bir maslahat için meþveret ederek muhtemel zararý önlemek. 3- Garazsýz bir þekilde tarif etmek ve tanýtmak. 4- Açýktan açýða günah iþleyip, bundan sýkýlmayan fasýk ve mütecahir adamý gýybet etmek. “Ne fasýk, ne de mücahir (günahýný açýktan iþleyen) kimse için söylenen gýybet sayýlmaz. Mücahir olan hariç, bütün ümmetim affa mazhar olmuþtur.” ( Buhari, Edeb 60) “Her kim haya perdesini atarsa, artýk onun gýybeti yoktur.” (gýybeti caizdir.) (Beyhaki, Sünen, x, 210) Tenkid Tenkid, meþveretlerde kimseyi nazara vermeden yapýlmalýdýr. Zira, yüze karþý yapýlan tenkid kýrýcý, gýyaben yapýlan ise gýybetin sahasýna girer. Bazý þahýslarýn yetkili insanlar tarafýndan meþveret edilmesi ve bir arýzanýn böylelikle giderilmesi sýrasýnda dikkat edilmesi gereken hususlar: 1- O þahsýn kusuru istiþare edilmeden önce, has dairede bir iki insanla özel görüþülmeli. 2- Gayet hakperest olunmalý. 3- Nefis iþin içine girmemeli. 4- Ýstiþarede önce faziletleri, varsa yaptýðý güzellikleri, hizmetleri anlatýlmalý. 5- Þahsi bir zararýmýz sözkonusu ise mümkün olduðunca feragatta bulunulmalý. Bu bir Sünnet-i Seniyyedir. Gýybete karþý tavrýmýz ne olmalý? “Bana kimse, ashabýmdan biri hakkýnda canýmý sýkacak bir þey söylemesin. Zira ben sizin karþýnýza (veya Ahirette Allah’ýn karþýsýna) içimde hiç bir þey olmadan çýkmak istiyorum.” (Tirmizi, Menakýb 3893 - Ebu Davud, Edeb 33)” Birisi Efendimize gelerek, Hz. Halid hakkýnda birþeyler söylemek ister. Efendimiz tek kelime dahi söyletmeden geriye çevirir. Günahkârý Kýnama Hiç kimseyi büyük-küçük günahlarýndan dolayý kýnamayýn. Bazen, “daha” bile demeden, içimden geçenlerden dolayý itab gördüðüm olmuþtur. Artýk, birine zina isnadýný, küfür isnadýný siz düþünün. Ta’yir(ayýplama) geri tepen bir silahtýr. Ama, maalesef müslümanlar arasýnda bugün çok kullanýlýyor. Ýnsanýn nefsi, kötülük gördüðü þahsýn gýybetini yapmaya daha bir meyyal olduðundan, Üstad Hazretleri, 22. Mektup’ta, bizleri ikaz ederek, kendisinden kötülük görülen þahsa karþý yapýlmasý gerekenleri gayet mantýki bir þekilde izah ve kalbi ikna eder: “Mü’min kardeþinden sana gelen bir fenalýðý bütün bütün ona verip onu mahkum edemezsin. Çünkü, Evvela; kaderin onda bir hissesi var. onu çýkarýp, o kader ve kaza hissesine karþý rýza ile mukabele etmek gerektir. Saniyen; nefis ve þeytanýn hissesini de ayýrýp, o adama adavet deðil, belki nefsine maðlup olduðundan acýmak ve nedamet edeceðini beklemek. Salisen; sen kendi nefsinde görmediðin veya görmek istemediðin kusurunu gör, bir hisse de ona ver. Sonra baki kalan küçük bir hisseye karþý en selametli ve en çabuk hasmýný maðlup edecek afv ve safh ile ve ulüvvücenaplýkla mukabele etsen, zulümden ve zarardan kurtulursun. Gýybetten kurtulmanýn yollarý: 1- Ýnsanýn kendi günahlarýný görmesi. 2- Ýnsanýn günah iþlemeye müsait yaratýlmýþ olduðunu düþünüp kardeþini hoþ görmesi ve ona dua etmesi. Zira mü’min günahýndan dolayý, kardeþine yalnýz acýr ve dua eder. 3- Sýk sýk gýybetin Ahiretteki dehþetli cezasý hatýrlanmalý. 4- Gýybetin bu dünyada kalbi ve toplumu nasýl kemirdiði, ne denli iftiraklara, ihtilaflara, hatta kardeþ düþmanlýðýna sebebiyet verdiði hatýrlanmalý ve ürpermeli. 5- Gýybetin mahiyeti çok iyi bilinmeli. Zira gýybet, faiz ve mahremiyle zina kadar çirkin bir günahtýr. 6- Her þeyden evvel, gýybet meselesi insanýn içinde bir dert olarak bulunmalý. Bulunmalý ki, insaný teyakkuza ve o mevzuda duaya sevketsin. Günümüzde meselenin arzettiði ehemmiyet: Benlik ve Gýybet (H.E) Günümüzde hizmet içinde kibir ve ucb’dan bir ölçüde kurtulma merhalesine geldiðimiz söylenebilir. Ama þu iki hususun önü bir türlü alýnamadý: 1. Enâniyet, 2. Gýybet. Hele gýybet, hele gýybet! Kayma Noktalarýndan Gýybet Kitap ve sünnetin ona karþý onca tahþidatýna, dinî, millî ve içtimaî onca zararlarýna raðmen, günümüzün müslümanlarýnýn bir türlü önemsemediði gýybet, öyle bir ruh hastalýðýdýr ki, þayet þimdilerde önü alýnmazsa, ileride topluma yüzlerce zina ve yüzlerce ribanýn günahýný birden iletebilir. Bir de bu iþ basýn-yayýn yoluyla yapýlýp, milyonlara mal ediliyor, milyonlar ona þahid tutuluyorsa, bu dalâleti irtikap edenlerin dünya-ukba felaketleri bir yana, topyekün milletin ciddi sarsýntlara maruz kalmasý kaçýnýlmaz olacaktýr. Evet, sahib-i þeriat, aleyhinde olan birþeyi söylemeye gýybet demiþ ve onu mahremi ile zina etme kadar büyük günah saymýþtýr. O halde, bizim aklýmýz, fikrimiz ölçü olmadýðýna ve olamayacaðýna göre, bizim için takdir edilen bu ölçüler içinde hayatmýzý idame ettirme mecburiyetindeyiz. Bu konuda önemli bir kayma noktasý ise þu: Bazýlarý sözde gýybetten kaçýnýyor görünerek, arkadaþlar hakkýnda “Daha neleri var neleri. Ama gýybet olur diye korkuyor ve hepsini söylemiyorum.” Bu söz, o kasdettiði þeyleri söylemekten çok daha büyük bir gýybettir. Çünkü müphem bir isnad, sarih bin iftiradan daha büyüktür. Zira muhatabýn aklýna, acaba: Livata mý, zina mý, içki mi, kumar mý... vs. gibi þeylerin hepsi birden gelebilir. Böylece hem ikili münasebetler, hem de içtimaî salah zedelenir. Evet, böyle diyeceðine, o zatýn 100 tane günahýný açýk-açýk söyleseydi, her halde sözleri, akla gelebilecek þeylere sýnýr teþkil etmesi bakýmýndan daha ehven olurdu... Bence prensip kararýna varmalý.. hatta: “Aðzýmdan gýybet adýna bir söz çýkarsa, 3 ay muttasýl oruç tutacaðým” demeli. Ve gýybete giden yollarý baþtan kapamalý. Ben bir kerre böyle birþey demiþ ve neticede 3 ay oruç tutmuþtum. Belki, muaccel ceza diye vasýflandýrabileceðimiz böyle bir amel ile nefis intibaha gelir, sonrasýnda aklýn hakim, nefsin mahkum olmasý saðlanabilir. Kimbilir belki de bunun sonunda gýybet etmemeyi Rabbim fýtratýmýzýn bir parçasý haline getirir... KONUNUN ÖZETÝ: Gýybet, bir müslümanýn, kardeþini hoþlanmayacaðý þeyle anmasýdýr!” Gýybet ölü eti yemek gibi kerih görülen bir günahtýr. Gýybet, Hadis’in ifadesiyle ribanýn en kötüsü ve zinadan daha kötü bir günahtýr. Gýybet etmeme bir iman ve irade iþidir. Gýybeti isteyerek dinleyen, gýybet eden gibidir. Gýybet eden veya yapýlan gýybeti isteyerek dinleyen, mutlaka kardeþinden özür dileyip helallik istemeli, sonra da kendisinin ve gýybetini yaptýðý þahsýn affý için maðfiret dilemeli. Bir topluluðun gýybetini yapan þahýs, bütün o topluluk fertlerinden helallik dilemek zorundadýr. Fasýk ve mütecahirin gýybeti caizdir. Mazlumun hakkýný almak için zalim hakkýnda, tarif için, meþveret maksadýyla gýybet caizdir. Yalnýz sadece hak rýzasý istikametinde, bir maslahata binaen ve garazsýz olmak þartýyla. Gýybetçi (kattât) cennete giremeyecektir. Cehennemdeki cezasý da, bakýr týrnaklarýyla kendi yüzünü, göðsünü týrmalamasýdýr. Resulüllah Efendimiz (A.S.M) de bir hadis-i þeriflerinde: "Ateþ odunu nasýl yer bitirirse, gýybet dahi sâlih amelleri öyle yer bitirir" buyurmakla bizleri bu noktada þiddetle ikaz etmektedir. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.