Webmaster Geschrieben 22. Mai 2007 Teilen Geschrieben 22. Mai 2007 Necaþi’nin ülkesinde son Osmanlý konsolosu http://www.aksiyon.com.tr/resim/650/18.jpg Osmanlý’nýn Habeþistan’daki son konsolosu Hacý Tevfik, I. Dünya Savaþý’nda eþini ve çocuklarýný býrakarak Ýstanbul’a dönmek zorunda kalýr. Çocuklarýný bir daha göremeyen Tevfik Bey’in torunlarý þimdi Addis Ababa’da. Kadir Dikbaþ k.dikbas@aksiyon.com.tr Aksiyon: Sayý: 650 ADDÝS ABABA - Ýlk hicret yurdunun adil hükümdarý Necaþi’nin ülkesi Etiyopya’da, baþkent Addis Ababa’da bir okuldayýz. Burasý, 2003 yýlý eylül ayýnda eðitime baþlayan ülkenin ilk ve tek Türk okulu. Öðrencilerden biri dikkatimizi çekiyor. Adý Nesra ve henüz 10 yaþýnda. Simasý Habeþleri andýrýyor ama aslýnda o bir Osmanlý; Etiyopya’daki son Osmanlý konsolosunun torunu. Daha doðru bir ifadeyle torununun kýzý. Nesra, þu an ailesinin Türkçe bilen tek ferdi. Türk okulu sayesinde atalarýný tanýma, dillerini öðrenme imkaný bulmuþ. Babasýyla tanýþýp sohbet edince, acýklý bir hikâye ile karþýlaþýyoruz. Ýstanbul’un iþgali, ülkede yaþanan iç karýþýklýklar sebebiyle Türkiye’ye dönmek zorunda kalan bir Osmanlý diplomatý ve babalarýný bir daha göremeyecek olan dört küçük çocukla gözü yaþlý bir anne. Türk-Habeþ iliþkileri çok eskilere uzanýyor. Habeþistan coðrafyasýnýn Kýzýl Deniz kýyýlarý uzun süre Osmanlý sýnýrlarý içinde kalmýþ. Osmanlý’nýn son dönemlerindeki iliþkilerse Afrika’yý istila eden sömürgecilere karþý ortak mücadeleye dayanýyor. Sultan II. Abdülhamid, Habeþ Kralý II. Menelik’in Ýtalyanlar’a karþý mücadelesine destek veriyor. 20. yüzyýlýn baþlarýndaki yakýn askerî iþbirliði, Sadýk Müeyyed Paþa baþkanlýðýnda bir askerî heyetin Addis Ababa’ya gidiþiyle baþlayýp, Habeþ ordu komutaný Maþaþa’nýn Ýstanbul’u ziyaretiyle derinleþiyor. Bu ittifak, Afrika’daki topraklarýný Avrupalýlarýn iþgalinden korumak isteyen Osmanlý kadar, Ýtalyan sömürgeciliðine direnen Habeþistan için de tarihî önem taþýyor. O dönemde askerî iþbirliðinin yanýnda ticari ve diplomatik iliþkiler de artýyor. 1910 yýlýnda Harar kentinde baþkonsolosluk açýlýyor. Bir süre Osmanlý sýnýrlarý içinde kalan fakat 1885’te elden çýkan bu kent köklü bir geçmiþe sahip olduðu gibi ticaret merkezidir de. Bugün bile çok sayýda Hararlý, dedelerinin Osmanlý askeri ya da tüccarý olduðunu söylüyor. Osmanlý Devleti’nin 1. Dünya Savaþý’ný kaybetmesiyle iliþkiler bir süre kopsa da yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bu ülkede elçilik açmakta gecikmez. 1926 yýlýnda baþkent Addis Ababa’ya büyükelçilik açýlýr. Türk elçiliði, ilk açýlan birkaç elçilikten biridir. Ayrýca Türkiye, Ýtalyanlar 1935’te Etiyopya’ya yeniden saldýrdýklarýnda da, sert tepki gösterip bu ülkeye ambargo uygulayanlar arasýnda yer alýr. Bundan dolayý Etiyopya halký ve resmî yetkililerinin gözünde Türkiye farklý bir yere sahiptir. YEMEN’DEN ADDÝS ABABA’YA Osmanlý’nýn Harar’a atadýðý ilk baþkonsolos Mazhar Bey’dir. Ancak Mazhar Bey, yakalandýðý hastalýk sonucu 1920’de vefat eder. Kimilerine göre Harar’da kimilerine göre de Cibuti’de vefat ettiði anlatýlan baþkonsolosun kabrinin bulunmasý için Türk Büyükelçiliði de çalýþma baþlatmýþ ancak henüz net bir bilgiye ulaþýlamamýþ. Mazhar Bey’in vefatýndan sonra göreve Hacý Tevfik vekalet eder. Tevfik Bey, küçük Nesra’nýn büyük dedesidir ve 1913 yýlýnda konsolosluk imamý olarak atanmýþtýr. Hacý Tevfik’in torunu, Nesra’nýn da babasý olan Mazhar Halit, “Dedem Yemen’de görevli iken buraya tayin edilmiþ. Mazhar bey vefat edince vazifeyi dedem üstlenmiþ.” diyor. Elindeki Osmanlý Hariciyesi tarafýndan yazýlmýþ görev yazýsý, Rumi 1331 (miladi olarak 1913) tarihli. Tevfik Bey’in sýradan bir insan, görevinin de sadece imamlýk olmadýðý bu yazýnýn ilk cümlesinden anlaþýlýyor: “Addis Ababa’da tacir Muhammed Efendi’nin (El Sakkaf) tanýdýðý Hacý Tevfik Efendi’ye Harbiye Nezareti celilesince baðzý vazife-i mahsusa tevdi olunmak içün, kendisine sýfat-ý resmiye izafesi lazým gelmiþ ve muma ileyh esasen ulum-u diniyyede sahib-i vukuf zevattan bulunmuþ olduðundan Þehbenderhaneye imam sýfatýyla tayin olunmuþtur.” Torun Mazhar Halit’in anlattýðýna göre, dedesi Osmanlý - Habeþistan iliþkilerinin en ileri noktaya taþýnmasý için çalýþýr. Dönemin devlet erkanýyla, kabilelerin ileri gelenleriyle iyi iliþkiler kurar. Sadece Addis Ababa’da ya da Harar’da deðil ülkenin diðer bölgelerindeki insanlarla da temas kurar. II. Menelik’in büyük oðlu olan Etiyopya Kralý Leg-Eyasu da (1915-1918) Tevfik Bey’in yakýn dostudur. Etiyopya tarih kitaplarýnda da adýndan bahsedilmektedir. Mazhar Halit, dedesinin sevilen, herkesle iyi diyaloglar kuran, donanýmlý bir insan olduðunu söylüyor. Anlattýðýna göre, Etiyopya’nýn tanýnmýþ Ýslam âlimlerinden olan ve Addis Ababa’da ilk camiyi (Benin Camii) yaptýran Þeyh Ýsa Hamza, bir gün kitapçýda kendisiyle karþýlaþýr. Tanýþýp sohbet eder. Þeyh bu kýsa sohbette kendisinden etkilenir. Ertesi gün Hacý Tevfik’in evinin kapýsýna dokuz atlý dayanýr. Ortalarýnda da Þeyh Ýsa vardýr. Maksadý Tevfik Bey’i Addis Ababa’dan 180 km uzaklýkta olan memleketine davet etmektir. Hacý Tevfik, daveti kabul eder ve uzunca bir süre orada kalýr. Etiyopyalý olan eþi Nuriye Juber Gare, Welene (Ajamo) kabilesinin ileri gelenlerinden birinin kýzýdýr. Tevfik - Nuriye çiftinin Taha, Halit, Fethudin ve Zeynep isimlerinde dört çocuðu olur. Görüþtüðümüz Mazhar Halit, ikinci çocuk olan Halit’in oðludur. Söylediðine göre bugün 58 kiþilik bir aile olmuþlar. SAVAÞ VE ÝÇ KARIÞIKLIKLA GELEN AYRILIK Mazhar Halit, büyük annesi Nuriye Haným’ý anlatýrken, “Elimizde bir resmi bile yok ama bildiðimiz kadarýyla dedemiz onu çok severmiþ.” diyor. Soylu bir aileden geldiðini ve zeki bir insan olduðunu anlatýyor. Kendisinden dinlediði ilginç bir hatýrasýný bize de aktarýyor. Olayýn yaþandýðý yer, baþkonsolosluðun Addis Ababa’daki ofisidir: “Bir akþam konsolosluk binasýnda diplomat eþlerinin ve resmî zevatýn eþlerinin katýldýðý bir yemek veriliyor. Yemek Avrupai usulde tabii ki. Fakat Etiyopyalý kadýnlar o dönemde çatal ve kaþýðýn nasýl kullanýldýðýný pek bilmiyor. Bir anda þaþýrýrlar. Durumu fark eden Nuriye Haným, hemen garsonu çaðýrýp çatal ve kaþýklarý toplamasýný, beyefendiye de ‘bizim kültürümüzde yemek elle yenilir’ diye söylemesini ister. Bu çýkýþ kadýnlarýn çok hoþuna gider ve yemek çatal kaþýklar toplandýktan sonra devam eder.” Hacý Tevfik, Etiyopya’da ikinci evliliðini yapmýþtýr. Ýstanbul’da da eþi ve dört çocuðu vardýr. Osmanlý ile iyi iliþkileri olan Kral Eyasu’nun tahttan indiriliþi ve baþ gösteren iç karýþýklýklarýn da etkisiyle sýkýntýlý günler geçirmiþ. Osmanlý’nýn 1. Dünya Savaþý’ný kaybetmesi, arkasýndan Ýstanbul’un iþgali gelmiþ. Savaþ sýrasýnda dönmeye çalýþmýþ fakat yol güvenliði ve vasýta olmadýðý için dönememiþ. Savaþtan sonra yola çýkmýþ. Ama eþini ve çocuklarýný geride býrakarak. Mazhar Halit, “Fazla bilgiye sahip deðiliz ama 1921 ya da 1922’de Türkiye’ye dönmüþ. Yanýnda götürdüðü konsolosluða ait dokümanlarý bakanlýða teslim ettikten sonra Ýstanbul’daki eþini ve çocuklarýný alýp Mýsýr’a, Kahire-Giza bölgesine yerleþmiþ. Bildiðimiz kadarýyla da 1940’larýn baþýnda orada vefat etmiþ.” diyor. Yakýn dostu Þeyh Ýsa Hamza, “Hacý Tevfik’in çocuklarý benim çocuklarýmdýr.” diyerek arkada kalan çocuklarýna kol kanat gerer. Onlarý yalnýz býrakmayan bir baþka isim de, II. Menelik’in sarayýnda el sanatlarý hocalýðý yapan Musa Bekir adýndaki bir Türk’tür. Tevfik Bey, ülkeden ayrýldýktan sonra bir yolunu bulup Musa Bekir vasýtasýyla eþine ve çocuklarýna elbise, yiyecek ve para gönderir. Bu yardýmlar, en küçük çocuðu 15 yaþýna gelinceye kadar sürmüþ. Mýsýr’da yeni bir hayata baþlayan Hacý Tevfik, Etiyopya’daki ailesini Mýsýr’a getirebilmek için uðraþmýþ ama baþaramamýþ. En son Mekke’den okul arkadaþý olan Mýsýr Kralý Faruk’un yardýmýný istemiþ. Mýsýr Dýþiþleri Bakanlýðý devreye girerek Addis Ababa’daki aileye ulaþýr. Ancak Ýtalyan iþgali dönemidir ve yine iç karýþýklýk, güvenlik endiþesi vardýr. Þeyh Ýsa Hamza, bu þartlarda yola çýkmalarýnýn doðru olmayacaðýný söyler. Ve bu giriþim sonuçsuz kalýr. Daha sonra da Hacý Tevfik, vefat eder. Ailesini Kahire’de bir araya getirme hayali gerçekleþmez. Neticede ikiye bölünmüþ aile, hiçbir zaman bir araya gelemez. Ta en büyük torun Enver Halit (1944-1995), 15 yýl kadar önce Kahire’ye gidip El Ezher’de öðretim üyeliði yapan amcasý Muhammed Tevfik’i buluncaya kadar. Ýki parçaya bölünmüþ ailenin ilk ve tek temasý bu buluþmadýr. Türkiye ile temas ise son zamanlara kadar hiç olmamýþ. Bildikleri tek þey, dedelerinin ikinci eþinin ve çocuklarýnýn önceleri Ýstanbul’da yaþadýðý ve Osmanlý memuru olduðu. Ellerindeki belgeler de bunu gösteriyor. Baba hasretiyle büyüyen çocuklar ata topraðý Türkiye’yi hep merak etmiþler. Sadece kitaplardan, gazete ve televizyondan gördükleriyle tanýmýþlar. Onun dýþýnda bir baðlantýlarý olmamýþ. Babalarý gittikten sonra ailede Türkçe bilen baþka kimse olmadýðý için baba dilini öðrenememiþler. Çocuklardan Halit, oðlu Mazhar Halit’in ýsrarýyla Addis Ababa’daki Türk Büyükelçiliði ile temasa geçmiþ. Hacý Tevfik’in hayatta kalan son çocuðu olan Halit, doðum tarihinden (1920) anlaþýldýðýna göre, babasýz kaldýðýnda henüz 1 ya da 2 yaþýndaymýþ. 2005 yýlý temmuz ayýnda, 85 yaþýndayken de vefat etmiþ. Vefatýndan önce onu mutlu eden en önemli olaysa, Türkiye’den birilerinin onu ziyaret etmesi olmuþ. Evine gelen kiþi, bu ülkedeki ilk Türk okulunun müdürü Barbaros Batýr’dýr. Çekilen son fotoðrafý da o ziyaret gününe ait. Ocak 2005. Oðlu Mazhar Halit, “Babam dünya gözüyle baba topraðý Türkiye’yi görmeyi çok istiyordu ama kýsmet olmadý.” diyor. OÐLUNUN SON ARZUSU Vefat etmezden iki yýl önce Türk Büyükelçiliði’ne yazdýðý 22 Mayýs 2003 tarihli dilekçesinde kendisini tanýtýp, çocuklarý ile eski vatanlarý arasýndaki baðlarýn kopmamasýný istemiþ: “1. Dünya Savaþý ve jeopolitik durum sebebiyle babamýz Addis Ababa’dan ayrýlýp Kahire’de ikamet etmek zorunda kaldý. Geride kalan bizlerle irtibatý kesildi. Sadece onun tarihî mirasýyla yaþadýk. Ýliþikte onun ve çocuklarýnýn resmi bulunuyor. Elçiliðimizle 2001 yýlýndan itibaren irtibata geçmeye baþladýk. Çocuklarým, neden bizim temel hakkýmýz olan Türk vatandaþlýðý için müracaat etmiyorsun, diye sürekli bana yükleniyorlar. Ben ölümün eþiðindeyim. Bu baðlamda, çocuklarýmýn ülkelerinin elçiliðiyle iliþki içinde olmalarýný istiyorum. Tevfik Bey, Türk-Etiyopya iliþkilerinde büyük bir yere sahipti. Ne zaman iki ülke iliþkilerinden bahsedilse Tevfik Bey en baþta gelir. Elçilik olarak, babamýzýn ve ailesinin Etiyopya tarihinde mevcut olan yerini inceleyip, kontrol edebilirsiniz. Bu sebeple samimiyetimle bizimle temas kurmanýzý, benim ve çocuklarýmýn vatandaþlýðýný kolaylaþtýrmanýzý istirham ederim.” Vatandaþlýk talebine, Türkçe bilmedikleri gerekçesiyle olumsuz cevap verilmiþ ama Mazhar Halit umudunu kaybetmemiþ. Türkiye ile gönül baðlarýnýn hep devam edeceðini söylüyor. 50 yaþýndaki Mazhar Halit’in, Nesra’dan baþka Aksa adýnda bir de oðlu var. Kýzýnýn bir Türk okulunda okumasýndan son derece mutlu. Kendisi de bu okul için danýþmanlýk hizmeti veriyor. Dedesi Hacý Tevfik ve o dönemdeki Osmanlý-Habeþistan iliþkilerini bir gün kitaplaþtýrmak istiyor. Onun için bilgi ve belge topluyor. Türkiye’deki Osmanlý tarihi araþtýrmacýlarýndan da destek bekliyor. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.