derguiz Geschrieben 5. September 2006 Teilen Geschrieben 5. September 2006 Bir İman ve Sadakat Kahramanı Büyük doğumların ve iz bırakan hareketlerin temelinde Asr-ı Saadet'in izdüşümü denebilecek bir hayat tarzı vardır. Her dönemde insanlığa yeni ufuklar gösterenler, doya doya sıcak bir çorba yudumlayamayan, sırtlarına geçirecek bir palto bulamayan ve dünya nimetlerinden kâm alma peşine at'iyen takılmayan kimseler olmuşlardır. Fakat onlar öyle beklentisiz ve o denli fedâkarâne yaşamışlardır ki, maddî fakirliklerine rağmen mana âleminin sultanları hâline gelmiş ve bütün mü'min gönülleri kendilerine taht olmuştur. Bediüzzaman Hazretleri'nin ilk talebeleri de o kıvamda insanlardır. Fethullah Gülen Hocaefendi bir sohbetinde Nur'un ilk talebelerindeki tesir gücünü şu ifadelerle anlatıyor: "O günlerde (kendi gençlik günlerinde) Isparta'da ikamet eden Üstad Hazretleri, Doğu'ya bir talebesini göndermişti. O zat, halkın içinde bazı hakikatleri anlatırken, dizlerindeki yamaları göstermemek için, sırtındaki eski pardösünün etekleriyle onları kapamaya çalışıyordu. Anlattığı hakikatler de çok cazip gelmekle beraber, asıl onun kendi hâli, sadeliği, samimiyeti ve bir sahabe hayatı yaşaması bana çok tesir etmişti. Onu görünce, 'Aradığım insanları şimdi buldum' demekten kendimi alamamıştım. Zaten, ondan sonra etrafa saçılan ışıktan tohumlar, o tohumlar üzerine bina edilen büyük kompleksler ve dünyanın yedi bucağında açılan okullar hep bu 'ilkler'in tesiriyle hasıl olan samimiyet zemininde ve onların izinden giden insanların gayretleriyle gün yüzüne çıktı." Risale-i Nur hareketi, ilk bakışta Türkiye'ye has bir hareket gibi görünse de özünde cihanşümul ve âlemi kucaklayan bir programdır. Zaten yaşadığımız çağın gereği olarak her ciddi teşebbüs küresel bir hüviyete sahip olmak zorundadır. Esasen Kur'an'a ve Hazreti Muhammed'e atıf yapan her dava böyle olmakla mükelleftir. "Nur davası nasıl başladı, nasıl gelişti, hangi safha ve çilelerden geçerek bugünlere geldi?" gibi sorular artık cevapsız kalmıyor. Tarih yapan insanların aynı zamanda tarihi de yazılıyor. Her ne kadar Risale-i Nur'un tarihini yazmakta odak noktasını "Bediüzzaman ve Hayatı" teşkil ediyorsa da muhitsiz merkez düşünülemeyeceği için, Üstad'ın yakın ve uzak çevresinin belirlenip gün yüzüne çıkarılması gerekiyor. Aslında bu işi ilk planda Bediüzzaman Hazretleri'nin kendisi yapmış. Risalelere bu zaviyeden bakıldığında Üstad'ın kendisine yardımcı olan ilk ve yakın talebelerini çeşitli vasıf ve özellikleriyle, faziletleriyle ve hatta yedikleri şefkat tokatlarıyla tanıttığı görülür. Mektubat, Lahikalar ve Şualar aynı zamanda Risale-i Nur tarihine dair hatıralarla dolu kitaplardır. Zübeyir Gündüzalp (ağabey) de Risale-i Nur tarihinin en önemli simalarından biridir. 1920 senesinde Konya Ermenek'te dünyaya gelir. Kökleri hem anne hem baba tarafından Kafkasya'ya dayanır. Aile, dedesine izafeten Zivar ismini uygun görmüştür. Bu isim daha sonra Bediüzzaman Hazretleri'yle ilk tanışmasında Üstad tarafından "Zübeyir" olarak değiştirilecek ve öyle kalacaktır. Zübeyir Gündüzalp'in çocukluğu da Ermenek'te geçer. Hareketli, çevik ve cesur bir çocuktur. Bediüzzaman Hazretleri'nin, "Zübeyir, ben seni daha bir çocukken manevi himayeme almıştım." buyurduğu Zübeyir Gündüzalp, daha çocuk yaşlarında sık sık oruç tutar, Ermenek'in yüksek yerlerindeki kayalıklara çıkarak tefekküre dalardı. Genç yaşlarında Ermenek Postanesi Müdürü Şefik Bey'in desteğiyle postanede memur olarak çalışma hayatına atılır. Askerliğini Balıkesir Susurluk'ta tamamlayan Zübeyir Gündüzalp, Konya eşrafından Sabri Halıcı'nın dükkânında ilk defa Risale-i Nur derslerine katılmaya ve Risale okumaya başlar. Üstad'la ilk karşılaşması ise 1946 senesinde Üstad'ı Emirdağ'da ziyaretinde olmuştur. Üstad'ın yanına vardığında Üstad, "Hoş geldin kardaşım!" diye karşılar ve ismini sorar. "Ziver Efendim" cevabını verince, Üstad, "Hoş geldin Zübeyir kardaşım!" der. Gündüzalp, "İsmim Zübeyir değil, Ziver, Efendim." diye düzeltmeye çalışır, ancak Üstad yine "Hoş geldin Zübeyir kardaşım…" diye tekrarlar. Bu olaydan sonra hep Zübeyir ismini kullanır. Afyon hapsinde Bediüzzaman'la birlikte bulunan ve o dönemde yaptığı müdafaalarla adından söz ettiren Zübeyir Gündüzalp, daha sonra Üstad'ın Urfa'ya gitmesi üzerine tayinini Urfa'ya aldırır. 1953 senesinde Üstad'ın isteğiyle daimi olarak yanında kalmaya başlar. Böylece Üstad'ın vefatına kadar fasılasız olarak sürecek beraberlikleri başlamış olur. Üstad'ın vefatından sonra Zübeyir Gündüzalp Nur talebeleri için devamlı bir müracaat mercii olmuştur. 1963 yılında gazete çıkarmaya teşebbüs eden bir kısım Nur talebelerine çok ağır şartnameler eşliğinde onay verir. Hayatı boyunca bedeni rahatsızlıklardan kurtulamayan Zübeyir Gündüzalp, 2 Nisan 1971 günü yaklaşık on senedir ikamet ettiği Kirazlımescid'deki medresede fani hayata veda eder. Kırklar Serisi'nin 14. kitabı Yaptığı çalışma ve araştırmalarıyla ilim ve irfan dünyamıza önemli katkılar sağlayan Ahmet Özer, Nur'un ilk talebelerini konu edindiği Kırklar Serisi isimli çalışmalarının on dördüncüsünü okura sundu. Daha önceleri Hüsrev Altınbaşak, Hulusi Yahyagil, Tahiri Mutlu gibi nurun ilk halkasını teşkil eden büyük insanların hayatını kaleme alan Özer, bu çalışmasında da Bediüzzaman'ın en yakınlarında bulunan, hayatını ve her şeyini Üstad'ına ve Risale-i Nur'a vakfeden bir iman abidesini, Zübeyir Ağabey'i anlatıyor. 427 sayfalık eserin takdimini Fethullah Gülen Hocaefendi yazmış. Eser, on üç bölüm ve bir ekten oluşuyor. Birinci bölümde Zübeyir Gündüzalp'in hayatı anlatılıyor. İkinci bölüm ise Üstad'ın Zübeyir Ağabey ile ilgili söylediklerinden derlenmiş. Üçüncü bölüm, Zübeyir Gündüzalp'in Üstad ile ilgili hatıralarına, dördüncü bölüm Zübeyir Ağabey'in mektuplarına ayrılmış. Daha sonraki iki bölümde Gündüzalp'in konferansları ve müdafaaları yer alıyor. Yedinci ve sekizinci bölümler, Zübeyir Gündüzalp'in Bediüzzaman ve Risale-i Nur üzerine değerlendirmelerine ayrılmış. Diğer bölümler ise Zübeyir Gündüzalp'in Nur talebelerini tarifi, hatıralar ve ardından yazılanlardan oluşuyor. Zübeyir Ağabey'in fotoğrafları ve Bediüzzaman Hazretleri'nden tevarüs ettiği evradın resimleri de kitabın son bölümünde bir 'ek' olarak yer alıyor. Fethullah Gülen: Zübeyir Ağabey, Üstad'ın yaver-i azamıydı "Zübeyr Ağabey'de gördüğüm en dikkat çekici özellik ondaki gayret-i diniye idi. Bildiğiniz üzere, gayret-i diniye, din uğrunda çalışıp-çabalama, dinin şeref ve itibarının korunması mevzuunda hassas davranma manasına geldiği gibi yasaklara karşı duyarlı olma ve fuhşiyâttan, münkerâttan uzak durmayı da ihtiva eder. Zübeyr Ağabey de, evvelen ve bizzat İslam'a ve Kur'an'a, sonra da Bediüzzaman ve Risale-i Nur'a tahsis-i nazar etmiş; kalb ve ruh ufkuna yönelmiş, ahlâk-ı haseneyi hayat hâline getirmişti. Nazarları İslam'a, Kur'an'a, Peygamber Efendimiz'e, Bediüzzaman'a ve Nurlara çevirme hususunda kıskançlık ölçüsünde bir duyarlılık gösterirdi. Yanında başka şeylerin konuşulmasından hoşlanmaz, sürekli mesleğin esaslarından bahisler açardı. Üstad Hazretleri'nden ve Nurlardan bahsederken, kendinden geçiyormuş gibi olurdu. O kadar ciddi ve yürekten bir bağlılığı vardı Üstad'a karşı. Nurlara bağlılığından mı Üstad'ın zatına yürüyordu, yoksa ona sadakatinden dolayı mı Nurlara koşuyordu, bilemeyeceğim. Fakat, Bekir Berk onun hakkında "Üstad'ın 'yâver-i azam'ı" derdi. Zübeyr Ağabey'in güldüğünü hiç görmedim. Abus çehreli değildi, tebessüm ettiğine de şahit oldum; fakat, tam bir ciddiyet ve vakar abidesiydi. O, ihsan ve itkan ufkunun kahramanı; azim, sebat, gayret ve teslimiyet timsali bir dava adamıydı. Hadd-i zatında, ciddiyetsiz ve lâubalî bir kimsenin, dava adamı olması da mümkün değildir. Zübeyr Ağabey, kendisini görenlerde hemen inanmış bir insanı görmüş olma hissi uyarırdı. İddiası yoktu, şakası yoktu, latifesi yoktu ama muhataplarını mutlaka inandırır ve ikna ederdi. Söz ve tavırlarıyla rahatsız edici de değildi. Şahsen, bana söylediği şeylerden hiçbirine karşı içimde hiçbir tepki hissetmedim. Onun Afyon müdafaasını ne zaman okusam gözyaşlarımı tutamam. Her okuyuşumda, samimi, yürekten ve söylediği her kelimeyi mürekkep yerine kanıyla yazmaya hazır hâliyle Zübeyr Ağabey gelir gözlerimin önüne." Zaman Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.