Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Maddeten hissedilen iyilik ve kötülükler

 

 

Sahabe efendilerimizin en geride olanýnýn bile en büyük veliler gibi olduðu hatta daha da ileri bir mevkide bulunduðu ifade edilerek, onlarýn mutlak bir çoðunlukla insanî olgunluðun en âlâ derecesinde bulunduklarý söyleniyor.

 

Bediüzzaman Hazretleri, bunun izahýnda diyor ki: “Çünkü, o zamanda, o Ýslâmî büyük inkýlapta, hayýr ve hak bütün güzelliðiyle, þer ve bâtýl bütün çirkinliðiyle görülmüþ ve maddeten hissedilmiþ. Þer ve hayýr ortasýnda öyle bir ayrýlýk, yalan ve doðru arasýnda öyle bir mesafe açýlmýþtý ki, küfür ve iman kadar, belki Cehennem ve Cennet kadar aralarý uzaklaþmýþ. Yalan, þer ve bâtýlýn dellâlý ve numûnesi olan Müseylime-i Kezzap ve maskaraca kelimeleri olduðundan, fýtraten ulvî hissiyatýn sahibi, yüce ahlâklara meftun, izzete ve iftihar vesilesi güzelliklere meyyal olan sahabeler, elbette kendi iradeleriyle yalana ve þerre ellerini uzatýp Müseylime’nin düþtüðü aþaðýlýða düþmemiþler. Doðruluk, hayýr ve hakkýn dellâlý ve numûnesi olan Allah’ýn Habibi Muhammed Aleyhisselam’ýn kemâlâtýnýn âlâ-yý illiyyindeki makamýna bakarak, seciyelerinin muktezasý, bütün kuvvet ve himmetleriyle o tarafa koþmuþlardýr.” (27. Söz’ün Zeyli)

 

Rivayet olunur ki, Selman-ý Fârisî, sahabeden iki kimseye hizmet eder, yemeklerini yapardý. Bir gün iþinden uyuya kalmýþtý. Bunun üzerine bir katýk istemek için onu Hz. Peygamber Aleyhisselam’a gönderdiler. Hz. Peygamber Aleyhisselam’ýn yemeðine de Üsâme bakýyordu. “Yanýmda bir þey yok!” dedi. Selman da gidip haber verdi. O iki kiþi aralarýnda Selman hakkýnda, “Biz onu taþkýn bir kuyuya göndersek, suyu çekilir.” demiþlerdi. Sonra bunlar Resulullah’ýn (sas) huzuruna vardýklarýnda, “Ben sizin aðýzlarýnýzda niye et yeþilliði görüyorum.” buyurdu. Onlar, “Et yemedik.” dediler. “Herhalde siz gýybet etmiþsiniz!” buyurdu. Ve “Sizden biriniz, hiç kardeþinin ölü etini yemeyi sever mi?” (Hucurat Sûresi, 12) âyeti nâzil oldu.

 

Bir seferinde de Efendimiz (sas) ashabýyla beraberken birden ortalýðý bir leþ kokusu sarmýþtý. “Þu anda bir topluluk, baþka bir topluluðun gýybetini yapýyor!” buyurdu.

 

Þimdi böyle aðýzlardan göðermiþ gýybet etlerinin düþtüðünü ve ortalýðý gýybet sebebiyle iðrenç bir kokunun sardýðýný bizzat hisseden yani kötülükleri kötülük olarak maddeten de hisseden kimseler bir daha kolay kolay o kötülüðü iþleyebilirler mi?..

 

Bu meseleyi izah ederken Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: “Meselâ, nasýl ki, zaman oluyor. Ýnsanlarýn medeniyet çarþýsýnda ve hayat-ý içtîmaiye dükkanýnda, bazý þeylerin verdiði müthiþ neticeleri ve çirkin eserleri, öldürücü zehir gibi, herkes onu satýn almak deðil, bütün kuvvetiyle ondan nefret edip kaçar. Bazý þeylerin ve mânevî metâlarýn verdikleri güzel neticeler ve kýymetli eserler, faydalý bir ilaç ve bir pýrlanta gibi, herkesin raðbetli bakýþlarýný kendine celbeder; herkes elinden geldiði kadar onlarý satýn almaya çalýþýr. Öyle de, Asr-ý Saadet’te insanlarýn içtimâî hayat çarþýsýnda, yalan, þer ve küfür gibi maddeler ebedî bedbahtlýk gibi neticeleri ve peygamberlik iddia eden yalancý Müseylime gibi süflî maskaralarý doðurduðundan, yüce seciyelere ve ulvîlikleri sevmeye meftun olan sahabelerin, öldürücü zehirden kaçar gibi ondan kaçmalarý ve nefret etmeleri açýktýr. Ebedî saadeti gibi netice veren ve Hz. Muhammed Aleyhisselam gibi nûrânî meyveler gösteren, doðruluða, hakka ve imâna en faydalý bir ilaç, en kýymetli bir elmas gibi, o fýtratlarý sâfî ve seciyeleri yüce olan sahabelerin, bütün kuvvetleriyle, hissiyatlarý ve ince duygular ile müþteri ve arzulu olmasý zaruridir. Halbuki, o zamandan sonra gitgide ve gele gele doðruluk ve yalan ortasýndaki mesafe azala azala, omuz omuza geldi. Bir dükkanda ikisi beraber satýlmaya baþladýðý gibi, içtimâî ahlâk bozuldu. Siyasî propaganda, yalana fazla revaç verdi. Yalanýn müthiþ çirkinliði gizlenip, doðruluðun parlak güzelliði görünmemeye baþladýðý zamanda, kimin haddi var ki, sahabenin adalet, doðruluk, ulviyet ve hakkaniyet hususundaki kuvvetlerine, metânetlerine, takvalarýna yetiþebilsin veya derecelerinden geçsin?” (27. Söz’ün zeyli)

 

Elbette sahabelere ulaþýlamaz; ama onlarý yetiþtiren Kur’an ve Hz. Muhammed Aleyhisselam’ýn, asrýmýza bakan nurlu ve feyizli tefsirleri ile izdüþümü mesabesindeki çýraklarýnýn gösterdiði yolda yürüyenler onlarýn saflarýnýn arkasýnda yer alabilir ve benzer hassasiyetleri gösterebilirler. Þahsen bitirimhanelerden ve batakhanelerden bu tefsirle ve yol göstericilerle kurtulmuþ çok takva sâhibi ve hassas insanlarý gördüm.

 

 

ABDULLAH AYMAZ

Zaman

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...