derguiz Geschrieben 15. Juni 2006 Teilen Geschrieben 15. Juni 2006 Ahirette iki elim yakanda olacak! Bu sözü halk arasýnda sýk sýk duyarýz. Söz eðer muhatabý tarafýndan idrak edilebilmiþse çok aðýrdýr ve üç günlük dünya için tevessül ettiði haksýzlýktan el çektirecek kadar dehþet vericidir! Ama dediðimiz gibi bu eðer o muhatap “ahirete inanýyorsa”, “kul hakkýndan yýlandan korkar gibi korkuyorsa” geçerlidir. Ýnsan, boþuna yaratýlmamýþtýr. (Müminûn Suresi, 23/115). Baþýboþ býrakýlmamýþtýr. (Kýyâme, 75/36). Her nefis de ölümü tadacak, inanan ve iyi amellerde bulunan kiþiler mükâfatlandýrýlacak, kâfirler ve zalimler de cezalandýrýlacaktýr. Allah’u Teâlâ, içinde yaþadýðýmýz bu dünyayý ve üzerindeki bütün varlýklarý geçici bir zaman için yaratmýþtýr. Ve hayat gerçekten de üç günlüktür: Doðduðumuz gün, öldüðümüz gün ve arada “bir gün imiþçesine” geçen zaman dilimi. Bir gün dünya ve dünyadaki bütün insanlar, canlý ve cansýz varlýklar yok olacaktýr. Daðlar, taþlar, yerler, gökler parçalanacak (el-Karia, 101/4-5), Allah’tan baþka tüm âlem son bulacaktýr. (Rahman, 55/27). Bütün varlýklarýn, tekrar dirilmelerindeki hikmet, hesaba çekilmektir. Çünkü insanoðlu ve cinler sahipsiz ve baþýboþ býrakýlmýþ deðillerdir. Zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah’ý var Ýnsanlar bu dünyada farklý farklý haller üzerindedirler. Kimi zalim, kimi mazlum, kimi iyi, kimi kötü, kimi saðlýklý, kimi hasta, kimi zengin, kimi fakir, kimi hâkim, kimi de mahkum durumundadýr. Þayet ölüp de tekrar dirilmeyecek olsaydýk, iyilik yapanlar mükâfat, kötülük yapanlar da ceza görmemiþ olsaydý, bu Allah’ýn adâletine aykýrý olurdu. Bundan dolayý Allah tekrar dirilmeyi ve cezayý yaratmýþtýr. (Ýnkâr edenler, kat’iyyen diriltilmeyeceklerini sandýlar. De ki: “Hayýr, Rabbim hakký için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptýklarýnýz size haber verilecektir. Bu, Allah’a göre kolaydýr.”) (Teðabun, 64/7, Nahl, 16/30-40). Hakkým yeniyor, kimsesizim, sahibim yok! Böyle düþünenleri çok görüyoruz. Hayattan bezmiþ, “batsýn bu dünya” diyen, herþeyden ümidini yitirmiþ insanlarýn sayýsý giderek artýyor. Bunun sebebi, böylesine ortada kalmýþ insanlara imkaný olanlarýn elini uzatmamasý, maðdurlarýn da Ýlahi takdirin kapýsýný layýkýyla çalmasýný bilmemeleridir. Her iþinde doðru-yanlýþ yemin edenler, sürekli etrafý ve kendisi hakkýnda beddua ve lanet okuyanlar, dikkat etsinler baþlarýndan bela eksik olmamaktadýr. Belayý kendimiz isteyip, sonra þikayetçi olmak hiç de zekice deðildir. “Ýnsanýn çektiði dilinin belasýdýr” derler. Ümitsizlik, karamsarlýk, depresif haller her ne olursa olsun Müslüman’a yakýþmaz. Hele, Allah’ýn rahmetinden ümit kesmeye iten düþünce yapýlarý tamamýyla insan ve cin þeytanlarýnýn topluma yaydýklarý menfi havadan kaynaklanmaktadýr. Bütün bu olumsuz havayý daðýtabilecek tek ilaç “mü’min kardeþliði”nin toplumda yaþanmasýdýr. Herkes kendi imkanýyla bir baþkasýna faydalý olmalýdýr. Bir öðretmen, avukat, eczacý, doktor, mühendis, zenaatkâr ve hoca efendi sürekli çevresiyle, kapý komþusuyla irtibatlý olacak, onlarýn dertlerine derman olmaya çalýþacaktýr. Yol yordam gösterecek, saðlýk, eðitim, hukuk vb. alanlarýnda ufuk açarak kimseyi kendi köþesine unutulmaya terk etmeyecektir. Yine, bir mahallede bir fakir çocuk kýþ günü delik ayakkabýsýyla okula gidiyor da, 2 bina yanýndaki zengin komþunun oðlunun daha sapa saðlam ayakkabýsý çöpe gidiyorsa bu gazab-ý ilahîyi çekecek bir davranýþtýr. Herkes herkesle ilgilenmek durumundadýr. Çünkü, “Mü’min mü’minin kardeþidir”. Bu dayanýþma ortamýný ortadan kaldýran ahirete imana olan eksikliktir. Bu halde cemiyeti korumak mümkün deðildir. Çünkü bir yakýnýný çok da büyük olmayan bir masraf yüzünden kaybetmiþ bir insana, “Çalma, öldürme, baþkasýnýn parasýna göz dikme!” dememiz anlamsýz gelecektir. O, “Benim yakýným ölürken siz eðlenmeye devam ediyordunuz, benim yakýnýmý kurtaracak miktar sizin bir günlük eðlence masrafýnýzdý!” diyecek ve herþeye olan inancýný yitirebilecektir. Bu hale gelmiþ bir insan toplum için artýk zehir hükmündedir. Ýnsanlýðýndan da çýkmýþ, hatta zorla çýkarýlmýþtýr. Ahiret inancýnýn kalkmasý anarþi ve bozguna yol açar Ahiret inancý, insanlýða huzurlu bir dünya hayatý saðlama yolunda büyük bir güç kazandýran muhteþem bir inanç sistemidir. Cenâb-ý Hakk þöyle buyurur: “Her kim inanarak ahireti ister ve onun için gerektiði þekilde çalýþýrsa, onun emeði mükâfatla karþýlanýr.” (Ýsrâ, 17/19). Ýnsan hayatý ile dünyanýn varlýðý, ancak sonunda bütün yapýlanlarýn sorgulanacaðý bir ahiret hayatýnýn olmasýyla bir anlam kazanýr. Aksi takdirde hayatýn ve dünyanýn hiçbir anlamý olmadan insanýn hayatýna tam bir boþvermiþlik, adaletsizlik, zulüm ve haksýzlýklar hakim olacaktýr. Bu da insanlarýn büyük bir bunalýma ve ümitsizliðe sürüklenmesine yol açar. Bu dünyada zahiren “adaletsizlikmiþ” gibi görünen haller, zenginlik/fakirlik, hastalýk/saðlýk, güçlülük/zayýflýk gibi parametreler hep imtihan içindir. Kendinde güç, saðlýk, gençlik ve zenginlik bulunan insanlar bilirler ki, bu nimetlerde fakirlerin, hastalarýn, çaresiz ve güçsüzlerin de hakký vardýr. Bu enerji ve imkanlar onlar için de sarfedilmelidir. Ahiret inancý bu yüzden saðlýklýyý hastayla, fakiri zenginle, güçsüzü güçlüyle kardeþ eder ve bir saf üzerinde Rablerinin huzurunda eþitleyiverir. Ancak bu imanla toplum huzur bulabilir. Ahirete iman büyük bir ümit kaynaðý olduðu gibi sonuçta adil, dürüst ve saðlam bir toplumun da mayasýný oluþturmaktadýr. Ahiret inancý olmayan toplumlarda, güçlü, zengin, saðlýklý olanlar altta kalanlarý ezme haklarýnýn olduðunu sanar ve bunu acýmadan uygular. Onlar hayata bir “kavga” olarak bakarken, iman ehli ise hayatý bir “yardýmlaþma ve dayanýþma” olarak görürler. “Kim zerre miktarý iyilik yaparsa onu görecek ve kim zerre miktarý kötülük yaparsa karþýlýðýný görecektir.” (Zilzâl Suresi, 99/7-8). Mü’min ahiretten ve hesaptan korkmaz Ahirete iman, Kur’an’ýn vaadettiði, mutlaka gerçekleþecek olan korkunç hadisenin, dehþetinden bütün peygamberlerin ve ümmetlerin korktuðu kýyametin kesin olduðunu kabul etmektir. Bu dünya hayatý tamamýyla son bulup, baþka bir hayat baþlayacaktýr. Bu âleme iman, Ýslâm inancýný meydana getiren altý esastan birisidir. Mümin, imaný ve Kur’an ahlâký ile ahlâklanmasýnýn neticesini ahirette göreceðine, Allah’ýn lûtfuna nâil olacaðýna yakînen inandýðý için ölüm ve âhiret hayatý onu tedirgin etmez. Günahý iþlese de günahý sevmez, onu savunmaya kalkmaz, tövbe ve piþmanlýk duygusu her daim yüreðindedir. Rabbinden korkmakla birlikte, O’nun engin rahmetini bilerek yine O’nun þefkatine sýðýnýr. Bunu yaparken de þeytanýn tuzaðýna düþüp, “Nasýl olsa tövbe ederim” diyerek umursamazcasýna tekrar tekrar günahlara dalmaz. Rabbine karþý boynu bükük, “Cürmüm ile geldim sana!” mahviyetindedir. Sayý: 183 Bölüm: Kavramlar Mustafa AYDIN Zaman - Ailem Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.