Webmaster Geschrieben 24. Mai 2006 Teilen Geschrieben 24. Mai 2006 Risale-i Nur için dev kampanya 24 Mayýs 2006 Söz Basým Yayýn, þimdiye dek hazýrlanmýþ en kapsamlý, terimli, lügatli, kaynaklý, indeksli Risale-i Nur Külliyatý için indirimli ve taksitli büyük bir kampanya baþlattý. Kampanya neleri kapsýyor ? Ünlü yazarlar kampanya için neler söylediler? Asýl metni 6.000 sayfa olan Risale-i Nur seti þimdiye kadar hazýrlanmýþ en geniþ ansiklopedik bilgiler ve kavramlar sözlüðüyle birlikte tam 11.386 sayfa olarak satýþa sunuldu. Ayrýca bu sette sayfa altlarýnda bilinmeyen kelimelerin anlamlarýný pratik olarak öðrenerek, Bediüzzaman Said Nursî'nin bu muhteþem eserini rahatlýkla okumak ve anlamak mümkün. Bu sette Bediüzzaman'ýn yazmýþ olduðu 11 temel esere yer verilerek okurlarýn tüm Risale-i Nur'a en ekonomik þekilde sahip olmasý amaçlandý. Dileyenlere seti 3 ayrý grupta alma imkâný da tanýndý. Ayrýca kampanyaya dahil olmayan Asâ-yý Mûsâ, Ýman Küfür Muvazeneleri, Sike-i Tasdîk-ý Gaybî adlý eserler de kampanya þartlarýnda temin edilebiliyor. Tüm seti alanlara 12,5 YTL deðerindeki yeni hazýrlanmýþ Risale-i Nur Seti'nin interaktif CD'si ve 7 YTL deðerindeki Bediüzzaman Belgesel VCD'si hediye olarak veriliyor. Verilen sipariþler adrese kargo ile ücretsiz olarak teslim ediliyor. 50 kiþilik dev bir kadronun dört yýlda tamamladýðý bu çalýþmada, Risale-i Nur’un ana metni orijinal haliyle muhafaza edildi ve Sözler Yayýnevi tarafýndan en son basýlan külliyatýn metinleri esas alýndý. Yýllardan beri gençler tarafýndan anlama zorluðu þikayeti yapýlan bu eserleri kolayca okuyup anlayabilmek için her sayfanýn altýna o sayfadaki bilinmeyen kelimeleri açýklayan pratik sözlük kondu. Yine sayfa altlarýna ayet ve hadis mealleri ve kaynaklarý ile Arapça ve Farsça ibarelerin tercümeleri eklendi. Kitabýn arkasýna ise, ansiklopedik bilgiler, Terimler ve Kavramlar Sözlüðü, Ýndeksler (Konu, Esmâ-i Ýlâhiye, þahýs, mekân, âyet, hadis), bütün risalelerin en alt baþlýklarýna kadar özet bilgilerini veren içindekiler bölümü, risalelerin telif tarihleri ve yerleri ilâve edildi. 1. Terimler ve Kavramlar Sözlüðü Bu sözlükte, Risale-i Nur’da bilinmesi gerekli temel terimler ve kavramlar yine Risale-i Nur’un genel mantýk örgüsü içinde açýklanýyor. Ayrýca ayný kökten türeyen diðer kelimelerin mânâlarý da terimlerin altýna eklenerek kelimeler arasýndaki akrabalýk baðlarýna dikkat çekiliyor. Meselâ h-k-m kökünün temel kavramý olan “Hikmet” kelimesinin 10 ayrý mânâsý veriliyor. Ayrýca ayný köke baðlý bulunan Esmâ-i Hüsnâ’dan Hakîm, Hâkim, Hakem isimleri ayrýntýlý olarak açýklanýyor. En son olarak da bu kökten türeyen diðer kavramlara yer veriliyor ve böylece kelimeler arasýndaki akrabalýk baðlarýna dikkat çekilmiþ oluyor. 2. Pratik sayfa altý sözlüðü Her sayfanýn altýnda bilinmeyen kelimelerin kýsa açýklamasý yapýlýyor. Birden fazla mânâsý olan kelimelerin ise, sadece geçtiði cümle içindeki mânâsý veriliyor, diðer mânâlar alýnmýyor. Þayet kelime “Rububiyet” veya “temsil” gibi terim (ýstýlah) ise kitabýn arkasýndaki Kavramlar Sözlüðü’ne gönderme yapýlýyor. Meselâ “temsil” kelimesinin mânâsý “kýyaslamalý benzetme, analoji (bk. m-s-l)” þeklinde sunuluyor. Bu bir mantýk terimi (ýstýlahý) olduðu için buradaki kýsa mânâ yeterli olmadýðýndan kitabýn arkasýndaki kavramlar sözlüðüne (bk. m-s-l) þeklinde gönderme yapýlarak, orada geniþ þekilde temsilin ne olduðu izah ediliyor. 3. Ansiklopedik Bilgiler Risale-i Nur’un metni içinde geçen þahýs, yer, olay, savaþ, kitap gibi bilgi verilmesi gereken konular kitaplarýn arkasýndaki, Ansiklopedik Bilgiler bölümünde açýklanýyor. 4. Ýndeksler Konu, Esmâ-i Ýlâhiye, þahýs, mekân, âyet-i kerime ve hadis-i þerif indeksleri kitaplarýn arkasýnda sunuluyor. 5. Âyet ve hadis mealleri ve kaynaklarý Metinde geçen âyetlerin meâli, âyet ve sûre numaralarý sayfanýn alt kýsmýnda veriliyor. Hadis-i þeriflerin kaynaklarý ve meâlleri ayný þekilde sayfanýn alt kýsmýnda veriliyor. 6. Arapça ibarelerin tercümeleri Müellifin kendisine ait olan Arapça ibarelerin meâlleri sayfa altýnda veriliyor. Bu konuda eðer Müellif tarafýndan eserlerin diðer yerlerinde yapýlmýþ tercümesi varsa, bu tercüme aynen alýnýyor. Sonradan yapýlan tercümelerde ise Risale-i Nur’un üslûbu esas alýnýyor. 7. Ýçindekiler Risalelerde konularýn nerelerde iþlendiðini bilmeyenler için açýklamalý bir “Ýçindekiler” bölümü konulmuþ. Her bir risalenin en alt baþlýklarýna kadar hangi konudan bahsediliyorsa, özet olarak bilgi veriliyor. 8. Dipnot ve haþiyeler Sonradan eklenen dipnotlar numaralandýrýldýðý için, Müellif veya talebeleri tarafýndan eklenen HAÞÝYE’lerden kolaylýkla ayýrt edilebiliyor. 9. Telif tarihleri ve yerleri Her bir kitabýn sonunda tespit edildiði kadarýyla risalelerin telif tarihleri ve yerleri belirtiliyor. Bütün bu özellikler Söz Basým Yayýn tarafýndan hazýrlanan Risale-i Nur Külliyatý’nda bulunuyor. Bu dev projeyi yöneten Kenan Demirtaþ’a göre bu çalýþma hýzla artan bir ihtiyacý karþýlama gayesiyle hazýrlandý. Hedef kitle olarak da ortaokul ve lise seviyesinden, akademisyenlere kadar bütün kesimler belirlendi. Üstad Bediüzzaman’ýn yakýn talebeleri destek verdi “Risale-i Nur üzerinde çalýþma yapýlmasýna yönelik gelen talepleri bu seviyede geniþ çaplý deðil de, sýradan bir çalýþma þeklinde de yapýlabilirdi, ancak bu yola gidilmedi.” diyen Kenan Demirtaþ, “Bu çalýþma geniþ çaplý bir istiþarenin ürünüdür” vurgusunu özellikle yaptý. Hemen ardýndan hazýrlýðý 4 yýlda tamamlanan bu projeye 50 kiþinin katkýda bulunduðunu; bunlar arasýnda üniversite öðrencilerinden akademisyenlere, Üstad Bediüzzaman’ýn bizzat hizmetinde bulunmuþ bazý aðabeylerden Risaleleri yeni tanýmýþ gençlere kadar çok sayýda gönüllü katký saðladýðýný söyledi. Bir risalenin bu proje kapsamýnda hazýrlanýncaya kadar geçirdiði aþamalar ise, bu çalýþmanýn ciddiyetini gösteren ipuçlarýyla dolu. Kenan Demirtaþ bu konuda þunlarý söyledi: “Özellikle Risale-i Nur’u yeni tanýyan ve gönüllü olarak bu çalýþmaya katkýda bulunanlar tarafýndan bir Risalede geçen bilinmeyen kelimelerin altý çizildi. Daha sonra bu kelimelerin anlamlarý pek çok lügate bakýlarak yazýldý. Örneðin Osmanlýnýn son döneminde Þemseddin Sami tarafýndan hazýrlanan Kâmus-u Türkî’ye, Develioðlu’nun Lügatine, Türk Dil Kurumunun lügatine, et- Tahânevî’nin Kitabu Keþþâfi Ýstilâhâti'l-Funûn’a, el-Firuzabadî’nin el-Kamusu'l-Muhît’ine, Ýbni Manzûr’un Lisanü’l-Arab’ýna kadar belki onlarca lügate bakýldý. Bununla da yetinilmedi, bizzat Risale-i Nur taranarak Üstad Hazretlerinin o kelimeyi hangi anlamda kullandýðý araþtýrýldý.” Asýl metne sadýk kalýndý Külliyat projesini yöneten Kenan Demirtaþ, çok yoðun ve titiz çalýþmalar sonucu ortaya çýkan bu çalýþma kapsamýnda, üzerinde en çok hassasiyet gösterdikleri noktalarý þöyle sýraladý: “Orijinal metin üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunulmadý. Hattâ orijinal metinde en küçük bir hatânýn olmamasý için defalarca gözden geçirildi. Bunun için de özellikle Sözler Yayýnevi tarafýndan yayýnlanan en son nüshalar dikkate alýndý.” Bu eserlerde geçen kelimelerin hangi anlamlarda kullanýldýðýnýn net olarak ortaya konulmasý, Demirtaþ’a göre ayný zamanda Risale-i Nur’un orijinalitesini korumayý da saðlýyor. “Örneðin Rab gibi, Rubûbiyyet gibi bir kelimenin birkaç kelimeyle anlamýnýn verilmesi mümkün deðildir. Örneðin hâkim, hakem gibi kendi konuþma dilimizde de geçen kelimeleri aynen almak bazen mahzurlu olabiliyor. Çünkü hakem denildiðiniz zaman hemen akla futbol maçýný yöneten kiþi akla geliyor. Bu ve benzeri kelimeler açýklanýrken, Üstad Bediüzzaman o kelimeleri Risalelerde hangi anlamda kullandýysa öyle açýklanmasý gerekir. Bunlar bazý yerlerde terim olarak da kullanýlmýþ. Terim mânâlarý mutlaka verilmesi gerekir. Eðer sayfa altýnda yeteri kadar verilemiyorsa, kitabýn sonunda ayrýntýlý olarak açýklanmasý gerekir. Kýsaca bu kelimelerin ýstýlah mânâlarýnýn verilmesi veya Üstad o kelimeye hangi anlamý yüklemiþse o mânânýn verilmesi gerekir. Meselâ Vâhidiyet, Ehadiyet gibi veya mânâ-yý harfî, mânâ-yý ismî gibi. Bunlar þimdiye kadar hiçbir âlimin bu mânâda kullanýlmamýþ, ilk olarak Üstad tarafýndan kullanýlmýþtýr. Eðer bir kelimeye Üstadýn kastetmediði bir mânâ yüklenirse, Risalelerin mânâ açýsýndan asliyeti yaralanmýþ olur. Ýþte bu yön Risale-i Nur’un orijinal metninin korunmasýnýn yaný sýra, mânâ itibariyle de asliyetinin korunmasýna hizmet eden bir yöntemdir.” Kelime anlamlarý sayfa altýnda Günümüz þartlarýnda Risale-i Nurlar ile ilk tanýþanlarýn yaþadýklarý en büyük sýkýntý, bu eserlerde kullanýlan kelimelerin anlamlarýný bilmemek, dolayýsýyla okuduklarýný anlamamaktan kaynaklanýyor. Bu durumda olanlardan bazýlarý, bir daha açmamak üzere o risalenin kapaðýný kapatýyor. Anlama gayretinde olanlardan bir kýsmý bilen ve anlayan birilerine soruyor. Bazýlarý da büyük bir azim ve gayretle her bir kelimenin anlamýný lügatlere baþvurarak öðrenmeye çalýþýyorlar. Böyle bir gayreti gösterenlerin çoðunluðu da lügatten bulduklarý anlamlarý, daha sonra tekrar aramamak için kalemle sayfa kenarlarýna veya kelime altlarýna yazma ihtiyacýný duyuyorlar. Aranan her kelimenin anlamý lügatlerde bulunamadýðýna da dikkat çeken Kenan Demirtaþ þöyle devam etti: “Bulunsa bile, bir kelimenin birden fazla anlamý olduðu durumlarda okuyucu metinde hangi mânânýn kastedildiðini anlamada güçlük çekebiliyor. Örneðin ‘hikmet’ kelimesinin on kadar mânâsý var. Ayrýca bazý kelimelerin ýstýlah mânâlarý ne genel lügatlerde, ne de doðrudan Risaleler dikkate alýnarak hazýrlanan lügatlerde doðru dürüst konulmamýþ. Bu durumda bir kelimenin anlamýný araþtýran okuyucu çoðu zaman sadece lügat anlamýný buluyor. Ama o kelimenin ýstýlah mânâsý çok farklý olabiliyor. Halbuki bir kelimenin ýstýlah mânâsý fýkýh ilmine göre farklý, kelâm ilmine göre farklý, hadis ilmine göre farklý olabiliyor. Veya bütün bunlarýn dýþýnda Üstadýn bir kelimeye çok farklý bir mânâ yüklemiþ olmasý da söz konusu oluyor.” Kenan Demirtaþ’a göre, bazý kelimelerin bütün yönleriyle açýklandýðý Kavramlar Sözlüðü bu eserlerin asliyetinin ve orijinalliðinin bozulmamasý ve korunmasýna yönelik de önemli bir misyon üstlenmiþ durumda. “Eðer biz böyle bir bölümü koymasaydýk ve sadece kelime anlamlarýyla yetinseydik, o kelimeleri kýsýrlaþtýrmýþ olurduk. Biz bu çalýþmayla bu kelimelerin kavram mânâlarýný çok daha geniþ olduðunu göstermiþ olduk. Böylelikle Risale-i Nur’un daha kolay anlaþýlabilmesi için sadeleþtirmek gerektiðini söyleyenlere verilecek en etkili cevap bu Kavramlar Sözlüðü’dür. Bu yolla Risaleleri sadeleþtirmenin mümkün olmadýðý, bu kavramlarýn bir kelimeyle karþýlýðýnýn bulunmadýðý açýkça gösterilmiþtir.” Bu muhteþem Külliyatý almak da çok kolay Söz Basým Yayýn tarafýndan hazýrlanan Risale-i Nur Külliyatýný almak çok kolay. Bu sette Bediüzzaman'ýn yazmýþ olduðu 11 temel esere yer verilerek okurlarýn tüm Risale-i Nur'a en ekonomik þekilde sahip olmasý amaçlandý. Dileyenlere seti 3 ayrý grupta alma imkâný da tanýndý. Kampanya kapsamýnda piyasa fiyatý 300 YTL olan Külliyatýn fiyatý 180 YTL olarak belirlendi. Ödeme kolaylýðý açýsýndan da bazý kolaylýklar saðlandý. Dileyenler 3 ayrý gruptan birisini, ikisini veya tamamýný alabiliyor. Örneðin, sadece bir grubu almak isteyen 60 YTL, iki grubu almak isteyenler 120 YTL, üç grubu almak isteyenler ise 180 YTL ödeyerek tercih ettikleri grubu alabiliyorlar. Bunlarla birlikte, diðer risalelerde yer alýp da kampanya kapsamýna alýnmayan Ýman ve Küfür Müvazeneleri, Asâ-yý Mûsâ ve Sikke-i Tasdîk-i Gaybî isimli eserlerin yer aldýðý dördüncü grubu ada alabiliyorlar. Bu tercihle birlikte tüm Külliyata 220 YTL ödeyerek sahip olabiliyor. Külliyat kampanyasýnda saðlanan kolaylýklardan birisi de taksitli ödeme imkâný. Tüm seti alanlar ücreti “1 peþin+8 taksit” ile ödeyebilecekler. Ayný taksit uygulamasý dördüncü grubu alanlar için de geçerli. Tüm seti alanlara 12.5 YTL deðerindeki yeni hazýrlanmýþ Risale-i Nur Seti'nin interaktif CD'si ve 7 YTL deðerindeki Bediüzzaman Belgesel VCD'si hediye olarak veriliyor. Verilen sipariþler adrese kargo ile ücretsiz olarak teslim ediliyor. Bu kampanyadan istifade etmek isterseniz en yakýn kitapevinden bu Külliyat Setine ulaþabilirsiniz. Bunun dýþýnda; 0212 551 32 25 no'lu (09:00 - 18:00 saatleri arasý) veya 0542 235 94 36 no’lu telefonlarý (18:00 - 24:00 saatleri arasý) arayabilirsiniz. www.sozbasimyayin.com internet adresine girip bu Külliyat ve kampanya hakkýnda detaylý bilgi edinebilir; sitede yer alan sipariþ formunu doldurabilirsiniz. Yine internet aracýlýðýyla nesilyayinlari@nesilyayinlari.com adresine mesaj göndererek tercih ettiðiniz seçenekleri iletebilirsiniz. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 24. Mai 2006 Autor Teilen Geschrieben 24. Mai 2006 ALMASI VE ANLAMASI EN KOLAY RÝSALE-Ý NUR SETÝ HAKKINDA KÝM NE DEDÝ? MEHMED KIRKINCI (1 Mart 2004 tarihinde Söz Yayýnlarýný ziyareti sýrasýnda kaydedilmiþtir.) Lisan bir anahtardýr. Kültürün, ilmin, irfanýn anahtarýdýr. Eðer o lisan tahrip edilirse ilim, irfan ve kültür hazinelerini kilitli kalmýþ demektir. Peki bu hazinelerin kapaðýný nasýl tekrar açacaðýz? O zaman bazý hususî çalýþmalar yapmamýz gerekir. Risale-i Nur konusunda da böyle hususî çalýþmalar yapmak gerekir. Asýl meziyet bu eserleri anlamaktýr. Bazý kardaþlar, “40 senedir, 30 senedir okuyorum, tam olarak anlamadým. Ama anlamasam bile ömrümün sonuna kadar okuyacaðým” diyor. Yahu etme, bir sene sonra sora sora bunu anlayacaksýn. Ama sizin yaptýðýnýz bu çalýþma ile yeni yetiþen nesillere daha kolay anlama imkâný sundunuz, Allah’a þükür. Bu gün Nur talebeleri hem kemiyeten, hem keyfiyeten hýzla çoðalýyor. Bunun bir göstergesi sizin gibi çok kardaþlarýmýz anlamayý daha da kolaylaþtýrmak için çalýþýyor. Siz de bu yolda önemli bir kapý açmýþsýnýz. Bu çalýþmayý okuyan Risaleleri anlayamadým diyemez. Ehadiyet ne demektir diyemez, Vahidiyet ne demektir diyemez, küll-cüz ne demektir diyemez. Hepsi sonunda açýklanmýþ. Allah sizin gibi hamiyetperverlerden razý olsun. Þöyle bir aldým baktým, çok fevkalâde bir hizmete girmiþsiniz. Allah razý olsun. Muvaffak olursunuz inþallah. Hakikaten bu çalýþmaya hayran oldum. Bu çalýþmanýzýn en önemli özelliði kavramlar sözlüðünün bulunmasý. Sayfa altlarýndaki kelime mânâlarýnýn verilmesinin yaný sýra, ýstýlahlarýn açýklanmasý çok önemli. Genelde Risaleleri okuyanlar ýstýlahlara dikkat etmeden hemen okuyup geçiyorlar. Ama küll nedir, cüz’ nedir? Cüz’î nedir, küllî nedir? Okuyanlar bu hususu dikkate almadan okuyorlar. Böyle bir eksikliði ve boþluðu sizin yaptýðýnýz bu çalýþma dolduruyor. Ayrýca sayfa altýna koyduðunuz kelime mânâlarý daha önceden hazýrlanan lügatler gibi deðil. Daha da zenginleþtirilmiþ. Bu çalýþmalara ne ihtiyaç vardý? Kur’an âyetleri nazil oldukça Resulüllah (a.s.m.) vahyedilen bu âyetleri Sahabeye bildiriyordu. Onlar da hemen ezberliyorlardý. Ama hiçbir Sahabi Kur’an’ýn tefsirine ihtiyaç duymuyordu. Ama onlardan sonraki nesiller buna ihtiyaç duydular. Eðer sonraki devirlerde tefsire ihtiyaç duyanlara “Sahabe döneminde yapýlmayan bir þeyi niçin yapmaya çalýþýyorsunuz?” denilseydi ve tefsirler yapýlmasaydý Kur’an sonraki nesiller tarafýndan anlaþýlabilir miydi? Üstadýn ifadesiyle “1250 senede 350 bin tefsir” yazýlýr mýydý? Kur’an’ýn bir tefsiri olan Risale-i Nur’un yeni yetiþen nesillerin ihtiyacýný karþýlamak için tefsirler hazýrlanmazsa bu hakikatlere nasýl ulaþabilirler? Size bu yönden itirazlar gelirse aldýrmayýn. Çünkü bu bir ihtiyaçtan doðdu. Kaldý ki Risale-i Nur’un bizzat kendisini deðiþtirme durumu olsa bu cinayet olurdu. Ama sizin bu çalýþmasýnda ana metin korunuyor. (1 Mart 2004 tarihinde Söz Yayýnlarýný Ziyareti sýrasýnda kaydedilmiþtir.) * * * OSMAN DEMÝRCÝ (1 Mart 2004 tarihinde Söz Yayýnlarýný Ziyareti sýrasýnda kaydedilmiþtir.) Bizim gönlümüzü aydýnlattýnýz Her þeyden önce Risalelerin iyi anlaþýlmasý gerekir. Þu andaki yaptýðýnýz çalýþmalardan dolayý sizi tebrik ediyorum. Hepinize dua ediyorum. Risale-i Nur’un asliyetini bozacak bir çalýþma elbette kabul edilemez. Ama sizin bu çalýþmanýzda böyle bir durum yok. Okumak ve anlamak isteyenlere çok önemli destek saðlýyor. Ben bu çalýþmayý görünce aklýma bir hadis-i þerif geldi. Peygamber Efendimiz Medine’ye teþriflerinden hemen sonra kerpiçten bir Mescid inþâ ettiler. Gece namazlarýný kýlarlarken hurma yapraklarýný tutuþturuyorlar ve onun ýþýðýnda ibadet ediyorlardý. Peygamber Efendimiz Medine dýþýna ticaret maksadýyla çýkan tüccarlara bazý tenbihlerde bulunuyordu. “Bulduðunuz yenilikleri getirin” buyuruyordu. Temîm-i Dâri isimli bir tüccar Sahabî gittiði yerde bir kandil gördü. Bunun neye yaradýðýný sordu. Ona bu aletin aydýnlatmak için kullanýldýðý söylendi. Bunun üzerine Temîm-i Dâri kandili aldý ve Mescide getirip astý. O sýrada henüz Resulullah (a.s.m.) teþrif bulunmamýþlardý. Sahabeden bazýlarý gayr-i müslimlerin icad ettiði kandilin kullanýlmasýna izin vermeyeceði endiþelerini dile getirdiler. Peygamber Efendimiz teþrif buyurduklarýnda kandili görünce çok sevindi. Bu kandili kimin getirdiðini sorunca Sahabe Temîm-i Dâri’yi iþaret ettiler. Resulullah (a.s.m.) büyük bir coþkuyla “Bizim mescidimizi nurlandýrdýðýn gibi Allah senin kabrini nurlandýrsýn. Eðer bir kýzým daha olsaydý seninle evlendirir, seni kendime damat yapardým” buyurdu. Risale-i Nur üzerinde sizin yaptýðýnýz bu çalýþmalarý görünce “Siz bizim gönlümüzü aydýnlattýðýnýz gibi, Allah sizin ecdadýnýzýn makamýný Cennet eylesin. Daha güzel hizmetlere vesile eylesin” diye dua ediyorum. Ýnsanlar gruplar halinde inançsýzlýða doðru giderken, onlarýn imanýný kurtarabilmek için elimizden ne geliyorsa yapmamýz gerekir. Çünkü bu önemli bir ihtiyaçtýr. Ýnþallah bu çalýþmalar, bu eserler böyle insanlara hitap edip onlarý kazanmaya vesile edecektir. Allah hizmetlerinizi kabul eylesin. Ýhlâsa eriþtirsin. (1 Mart 2004 tarihinde Söz Yayýnlarýný Ziyareti sýrasýnda kaydedilmiþtir.) * * * VEHBÝ VAKKASOÐLU (Yazar, Moral FM Programcýsý) Hizmet yarýþýnda önde giden bir proje Ben Risaleleri ilk tanýdýðým zaman –daha doðrusu gördüðüm zaman- 1958 yýlýnda, babamýn elinde, ince uzun ebatta, bilinen kâðýtlarýn en ucuzuna eski harflerle yazýlmýþ ve teksir edilmiþ karton kapaklý kitaplardý. Þu an bildiðimiz kitaplardan çok farklýydý. Yazýsý ayrý, kaðýdý ayrý, baskýsý ayrý, kitapçýda satýlmaz, sanki kitabýn dýþýnda çok özel bir þeydi. Bir süre sonra matbaalarda basýldý. O zamanlarda da bizim sadece gördüðümüz, elimize alamadýðýmýz bir þeydi. Meselâ Tarihçe-i Hayat’ý hatýrlýyorum, Sözler’i, Mektubat’ý hatýrlýyorum. Bunlar 1960’lý yýllarýn baþýnda basýldýðý zaman benim gibi olanlar için sadece görebildiðimiz bir eserdi. Ayrýca o zamanýn þartlarýna göre çok pahalýydý. Ayrýca adlî zorluðu vardý. Bu yüzden parasý olan da çoðu zaman ulaþamýyordu. Gizli-kaçak elinde olanlar da “Lâyýk olana vermek, kýymetini bilecek olana vermek, daha çok yayacak olana vermek” gibi de bazý açýklamalar yapýyorlardý. Kýsaca okumak isteyen herkesin kolayca ulaþabileceði bir kitap deðildi. Bir süre daha geçtikten sonra kitaplar bollaþtý. Bizim talebe burslarýmýzla alabileceðimiz bir hale geldi. Özellikle yüksek okula baþladýðým 1964 yýlýnda ilk aldýðým kitabý hatýrlýyorum. Ýlk göz aðrým ve baþlayýp bitirdiðim ilk kitap Lem’alar oldu. Bu kitap ödünç aldýðým veya birisi tarafýndan hediye edilen bir kitap deðildi. Kendi imkânlarýmla aldýðý ve “benim” diyebildiðim ilk kitap idi. Ben o zaman 18 yaþýndaydým ve benim için inanýlmaz bir þeydi. Dolayýsýyla Risale-i Nur’un benim dünyamdaki yeri çok farklýdýr. Diðer hiçbir kitap benim dünyamda ayný yeri almamýþtýr. Risaleler üzerinde yapýlan çalýþmalar Zaman içinde eðitim almýþ kültürlü insanlar bu eserleri okumaya, araþtýrmacýlar bu eserler üzerinde çalýþmaya baþladýlar. Bu yönde atýlan her adým, küçük dahi olsa büyük ilgiyle ve sevinçle karþýlandý. Çünkü bu kitaplarýn sürekli takibata uðradýðý, okuyanlarýn sýk sýk rahatsýz edildiði, açýktan sergileyemedikleri bir dönem yaþanmýþtý. Bir kere Risaleleri kitapçý vitrinlerinde görmek ayrý bir sevinç kaynaðý oldu. Ardýndan kitap fuarlarýnda yerini aldý. Bütün bunlarýn ardýndan da Risale-i Nur’dan ilham alan eserler basýldý. Risale-i Nur’un daha geniþ kitleler tarafýndan tanýnmasý ve okunmasý için doðrudan veya dolaylý olarak çeþitli çalýþmalar yapýldý. Hizmet yarýþýnda önde giden bir çalýþma Bir hizmet yarýþý bilinciyle bu yöndeki yapýlan çalýþmalardan birisi olan ve Söz Basým Yayýn tarafýndan hazýrlanan Külliyat çalýþmasý þimdiye kadar hazýrlananlarýn bir adým önde olduðunu söyleyebilirim. Ýnceleyebildiðim kadarýyla kavramlarýn, terimlerin sadece bir tek anlamýyla deðil, o kavramýn kökünü alýp bütün açýlýmlarýyla mânâlarýn aktarýlmasý Risalelerin daha geniþ çapta anlaþýlmasýna yönelik büyük kolaylýklar getiriyor. Diðer yandan kelimelerin o sayfadaki anlamlarý veriliyor, ansiklopedik bilgiler var, âyet ve hadislerin kaynaklarý ve mealleri aktarýlýyor. Bu eserlerin orijinalliði bozulmadan bundan daha iyi bir yöntem yoktur kanaatindeyim. Tabii daha deðiþik açýlardan yorumlarý, izahlarý, þerhleri yapýlabilir. Deðiþik bilimler açýsýndan yeni açýlýmlar yapýlabilir. En çok ihtiyaç duyulan þey: Ýman Risale-i Nur insanlarýn en çok ihtiyaç duyduðu iman konusuna eðiliyor. Dolayýsýyla Müslüman olsun olmasýn her insanýn ihtiyacý var bu konuya. Ancak kitaplar Türkçe yayýnlandýðýna göre, Türkçe bilen her insanýn Risale-i Nur’u bilmediðini biliyoruz. Bu eserlerin muhtevasýna da herkesin ihtiyacý var. O zaman yaygýnlaþmasý lazým. Yaygýnlaþmasý için anlaþýlmasýný kolaylaþtýrmak lazým. Okunmasýný kolaylaþtýrmak lazým. Ama Risale-i Nur’u çok daha üst seviyede ders kitabý gibi benimsemiþ, bu kitabýn talebesi olmuþ insanlar böyle bir çalýþmaya ihtiyaç duymamýþ olabilirler. Onlara da saygý duymalýyýz. Onlar için zaten problem yok. Onlar doðrudan Risaleleri okuyabilirler. Birikimleri itibariyle bu tür açýklamalara ihtiyaç duymayabilirler. Ancak bu gruptaki insanlar da daha kolay anlaþýlmasý için hazýrlanan bu kitaplarý okuyan veya bu yönde ihtiyaç belirten insanlara saygý duymalýlar. Neden? Ýman herkesin ihtiyacý. Ama herkesin iman konusunda gereði kadar zaman ayýrma durumu olmuyor. Veya bu eserleri bilen birisinin aðzýndan dinlemeye yer ve zamanlarý uygun olmuyor. Dolayýsýyla bu eserleri alýp okuyan daha çok anlamalý, daha çok künhüne vakýf olmalýdýr. Söz Basým Yayýn tarafýndan hazýrlanan Risaleler de bu amaca hizmet ediyor. Ama birileri ihtiyaç hissetmiyorsa, yapýlan bu çalýþmaya “Niye böyle yaptýnýz?” diye sormamalý. Bu neye benziyor? Örneðin ihtisas sahibi bir doktorun kendi uzmanlýk alanýyla ilgili hazýrlanmýþ bir kitabý okumasý kolay ve anlaþýlýr olabilir. Ama bu konuda bilgilenmek isteyen ve ihtisas sahibi olmayan böyle bir kitabý anlamazlar. Risalelerle ilgili durum da buna benziyor. Kolaylaþtýrmamýz lâzým Kýsaca bizim bu eserleri okuyup anlama konusunda elden gelen kolaylýklarý saðlamaya, uzak duranlara da yetiþtirmeye çalýþmamýz lâzým. Neticede dünya ve ahiret mutluluðunu saðlamak için gerekli en önemli þart imandýr. Risale-i Nur’un da gayesi budur. Böyle bir gayeye ulaþmak için de mümkün olduðunca kolaylaþtýrmamýz gerekir. Teknik olarak, fikir olarak, muhteva olarak, mânâ olarak, gönül olarak ne koymamýz gerekiyorsa onu koymamýz lazým. Bu yönde yapýlan her türlü çalýþmayý da büyük bir þevkle, memnuniyetle, dua ile karþýlýyorum. Yalnýz bu çalýþmalar yapýlýrken bulunmasý gerekli olan en önemli þart Üstadýn sözü, yani orijinal metin mutlaka yer almalý. Bozulmamalý ve asla müdahale edilmemeli. Asýl hedef Risale-i Nur’a hizmet etme olmalý. Bu eserlerin üzerinde durduðu imana hizmeti bir kenara býrakýp, adetâ Üstadýn sýrtýna binip de bir yerlere gitme gayesi güdülmemeli. Böyle bir þeye kimsenin hakký yok. Bunun yerine Risale-i Nur’u ve Üstadý sýrtlayýp bir hedefe götürmek olacak bizim amacýmýz. Çünkü bu eserler muhtaç olan herkese ulaþtýrýlmalý. Ama bazen de iþ kolaycýlýða gidiyor. Ticari gayretlerle, ya da acelecilikle iþin içine girmek çok yanlýþ olur. Nasuhiciler diye bir þey yok Hakikaten imanla ihlâsý bu derece birleþtirmiþ bir kaynak, bir eser en azýndan ben tanýmadým, bilmedim. Sadece bilgi deðil, bilginin heyecanýný da veriyor, bilgiyi yaþanýlýr hale getiriyor. Rahmetli Ömer Nasuhi Bilmen hocamýzla ilgili bir hatýram var. Biz onun son talebeleri olduk. 80 yaþýnda iken biz gençlere hocalýk yapacak güzel bir insandý. Ona þöyle demiþtik: “Hocam siz de Bediüzzaman’ýn söylediklerini yazýyorsunuz. Ama sizi okuyanlarda bir heyecan, bir aksiyon meydana gelmiyor. Ýnsanlar bir araya gelip sizin eserleriniz çerçevesinde hizmet edelim demiyorlar. Örneðin “Nasuhiciler” diye bir hareket oluþmuyor. Ama Risale-i Nur’u (bu günkü gibi ciltler halinde deðil, küçük risaleler þeklinde) okuyorlar, beraber hizmet ediyorlar. Bir aþk ve heyecan oluþuyor.” O dönemde genç olduðumuz için, cahilce bu tür sorularý rahatça sorabiliyorduk. Fatih-Kabataþ troleybüsünde bu soruyu yönelttiðimizde, hocamýz (Allah rahmet eylesin) mütevazi bir þekilde þöyle demiþti: “Evlâdým. Biz müellifiz. Araþtýrdýklarýmýzý bir araya getirip bir eser kaleme alýrýz. Ama Bediüzzaman öyle deðil. O müellif olarak ortaya çýkmadý. O tayin edildi. Onun kulaðýna fýsýldandý.” Bu durumda bize muhtaçlara iman hakikatlerini ulaþtýrma vazifesi düþüyor. Hele günümüzde muhtaç olmayan çok kiþi kalmadý. Elimizde su kaynaðý olduðu halde susuzluktan kývrananlara karþý duyarsýz kalmak, kendi içtiði suyun kaynaðýný göstermemek gibi diyeceðim ama, içinde bulunduðumuz zemin bundan daha feci. Çünkü imandan mahrum kalanlar ebedî hayatlarýný kaybediyorlar. Bizim sorumluluðumuz, daha doðrusu böyle bir kaynaktan haberdar olanlarýn sorumluluðu, dünyanýn en büyük sorumluluðudur diyorum. * * * Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 24. Mai 2006 Autor Teilen Geschrieben 24. Mai 2006 HALÝD ERTUÐRUL (Eðitimci – yazar) “Anlayamýyorum” diyen kalmayacak Allah’ýn açýkça inkâr edildiði, dinî duygularýný açýða vuran öðrencilerin asla mezun olamadýðý bir okulda okuyordum. Anadolu’nun saf ve temiz hanelerinde büyümüþ bu gençler, hýzla komünizmin ve inançsýzlýðýn kucaðýna itiliyordu. Bu tahribat öyle bir safhaya ulaþmýþtý ki, sanki her öðrenci manen “yok mu bizi bu inkarcýlýk belasýndan kurtaran” diye bir imdat, bir yardým bekliyorlardý. Her dersi tam bir inkarcýlýk içinde geçen felsefe öðretmenimize, o gün bir öðrenciden beklenmedik bir tepki olmuþtu. “Hocam” demiþti. “Siz Allah’ý, dini ve tüm inanç deðerlerini inkar ediyorsunuz. Her dersinizde ahirete ve kadere inanmýyorum, yok böyle bir þey diyorsunuz. Ama benim elime Risale-i Nur isimli bir kitap geçti. Orada bu türlü konularla ilgili mükemmel izahlar ve isbatlar var. Ýsterseniz getireyim de sýnýfta okuyalým.” Ýþte fýrtýna o gün kopmuþtu. Yýllardýr istedikleri gibi inkarcýlýk ve komünizm atýný oynatan o inançsýzlar grubu, sanki müthiþ bir duvara çarpmýþlardý. “Bende Kur’an’ýn sönmez ve söndürülemez bir hakikat olduðunu isbat edeceðim” diyen Bediüzzaman Said Nursi’nin kitaplarý ekmek peynir gibi kapýþýlarak, yüzlerce gencin imanýný kurtarmýþtý. Allah’ýma binlerce þükür ki, biz de onlardan birisiydik. Risale-i Nur kitaplarý ahir zaman fitnesi içinde yeri asla doldurulmaz bir iman hizmeti ifa etmektedir. Böylesine cihan – þümul bir kitaba karþý zaman zaman, bazý farklý yaklaþýmlar da olmaktadýr. Risale-i Nur kitaplarýndan istifade etmeyi kolaylaþtýrmak için, son zamanlarda bazý çalýþmalar yapýlmaktadýr. Bunlarýn içinde en çok dikkatimi çeken Söz Basým ve Yayým tarafýndan hazýrlanan risalelerdir. Ben yeni basýlan Sözler kitabýný inceledim. Risale-i Nur eserlerini bu þekilde okursak “anlayamýyorum” diye bir þikayetin kalmayacaðýna inanýyorum. Çünkü güzel bir hizmet sunulmuþ. Hem orijinalliðine dokunulmamuþ, hem de ihtiyaç duyulan kelimeler sayfa altýnda verilmiþ. Ayrýca indeks ve kavram sözlüðü de ilave edilmiþ. Emeði geçenleri tebrik ederim. * * * YAVUZ BAHADIROÐLU (Yazar, Moral FM Programcýsý) Bu çalýþma Nemrut ateþinden iman kapma gayretidir Risale-i Nur’u günümüze kadar getiren insanlar, daha dün diyebileceðimiz zamana kadar elleri birbirine kelepçelenmiþ bir þekilde adliyede Cuma namazý kýlmak zorunda kalmýþlardýr. Bu insanlar bu konularda eðitim alma fýrsatý ve imkaný bulamamýþ insanlardýr. O dönemlerde eðitim almýþ insanlarýn baþka kýblelere yöneldiði bir dönemde kýbleyi muhafaza etmenin büyük bir olduðu gerçeðini hatýrlarsak, bu ilk Nur talebelerinin yaptýðý iþlerin son derece mühim, son derece takdire þayan, tebrike þayan, tebcile þayan, hürmete þayan olduðunu düþünüyorum. Bu gün için ise zindandan çýkýlalý 15-20 sene olmuþ, kelepçeler kýrýlmýþ, dünyanýn özgürleþme istikameti çerçevesinde olmasa da, Türkiye özgür adýmlar atmaya baþlamýþtýr. Ýster istemez dünyanýn liberalize oluþundan etkilenmiþtir. Böyle kalamayacaðý, kendi içine kapalý, kendi çadýrýnda hayatýný sürdüremeyeceði inancý içinde dünyaya açýlma ihtiyacýný hissetmiþtir. Ýþte bu istikamette oluþan hürriyet havasýnýn olabildiðince hakim olduðu son 20 senenin akademisyenler tarafýndan bu tür çalýþmalarý yapma yönünde çok baþarýlý olduklarýný söyleyemem. Bu Nur talebesi olup olmama hadisesi deðil, akademisyen olup olmama hadisesidir. Düþünebiliyor musunuz, dünyanýn dört bir yanýnda, pek çok akademisyen bu alanda bilimsel çalýþmalar yaparlarken, kendi topraðýnýn insanlarýnda müthiþ bir biganelik, müthiþ bir ilgisizlik, müthiþ bir görmeme arzusu hakim olmuþtur. Bu da üniversitelerin geri gidiþinin sebepleri arasýnda zikredilmesi gerekli bir olgudur, diye düþünüyorum. Yani korkular akademik çalýþmalarý engeller vaziyete gelmemeliydi. Eðer korku hayata hükmetmeye baþlamýþsa “ört ki ölem” demek gerekiyor. Þimdilerde Söz Basým Yayýn tarafýndan yapýlan çalýþma bir acil koþu gibi geliyor bana. Kaybedilen zamaný telafi etmeye yönelik bir gayret. Bediüzzaman’ýn ifadesiyle “gelecek neslin kýnamalarýnýn” bize yansýmamasýný saðlayacak bir gayret. Çünkü kesinlikle bizi, özellikle de akademisyenleri kýnayacaklardýr. Okuyan-yazan insanlarýn Risale-i Nur olgusundan istifade etmemiþ olmasý Türk düþünce hayatýný, fikir hayatýný da eksik býrakmýþtýr. Geliþemez hale getirmiþtir; çoraklaþtýrmýþtýr. Çünkü yeni üretilemiyor Türkiye’de. Binaenaleyh, Söz Basým Bayýn tarafýndan yapýlmakta olan bu çalýþma Türkiye’de yeninin üretilmesine bir zemin olacaktýr. Yani, tarla çok fazla nadasa kaldý; artýk bir þeylerin ekilmesi gerekiyordu. Bu bir ekiþ hadisesidir. Kýsa zamanda ürünler verecektir. Bana göre bir kitap baþlangýçta dili itibariyle, muhtevasý itibariyle, ýstýlahlarý itibariyle caydýrýcý olmamalý. Ýnsanlar onun esasýna kolayca ulaþabilmeli. Bu olmayýnca, zaten biraz da bizim insanýmýzda tembellik var, hemen ilk söylenen þey “anlamýyoruz ki birader” olmaktadýr. Hele bir akademisyenin böyle bir bahaneye sýðýnmasýný çok dikkat çekici ve üzücü bulmuþumdur. Ama ülkemiz þartlarýnda bu bir realitedir. Sizin þimdi bu yaptýðýnýz çalýþma önemli bir adým. Aslýnda Risale-i Nur üzerine yapýlan her çalýþma dikkate alýnmalý. Hattâ bunlardan bazýlarý yanlýþ yapýlsa da. Çünkü yanlýþ yapýlmaz ise doðru da bulunmaz. Bu konuda cesur olmak gerekir. Sonuçta Bediüzzaman hazretleri de, eserlerinin orijinalleri de ortada. Onlarý birileri bir yerlere götürmüyor. Örneðin Kur’an-ý Kerim’in belki bin türlü tefsiri, bin türlü meâli vardýr. Bütün dünyada, bir çok dilde bu çalýþmalar yapýlmýþtýr. Buna karþýlýk þimdiye kadar Kur’an-ý Kerim kesinlikle bozulmamýþtýr. Bu meal ve tefsirlerde eðer bir yanlýþ bulunmamýþsa, bu hatâyý gören veya hatâ olarak kabul eden kiþi “Bu filan hocanýn veya alimin yorumudur. Ben bunu böyle anlamýyorum, þöyle anlýyorum” demiþtir. Hele dur bakalým! Ýmam-ý Azam’dan Ýmam-ý Gazalî’ye kadar herkesin karþýlaþtýðý bir tavýr var. Yeni bir yorum ve yaklaþým yapanlara birileri “Hele dur bakalým!” demiþlerdir. Ama zaman içinde itiraz edenler bile ayný þeylerin savunucusu olmuþlardýr. Böyle bir tavrý ben de yaþadým. Ýlk romanýmýn yayýnlandýðýnda babamýn da desteðini ve duasýný almak için kitabýmý kendisine göndermiþtim. Babamýn bana gönderdiði mektubundaki cevabý “Evlâdým, böyle masallarla, hikâyelerle hizmet olmaz” demiþti. Bu cevap karþýsýnda adeta kalemimin adetâ tökezlediðini ve kýrýldýðýný hissetmiþtim. Lâl kaldým, çaresiz kaldým, týkandým, aðladým. Bir süre sonra hastalanmýþtý. Nekâhet döneminde hiçbir þey yapamadýðýndan sýkýlmýþ ve bari bir kitap okuyayým demiþ. Ama aðýr kitaplarý da okuyamayýnca en son “Bizim uþak ne yazmýþ kitabýnda, bir bakayým” diyerek okumaya baþlamýþ. O ana kadar da kitabý okumadan reddetmiþti. Çünkü “roman” onun zihninde farklý yaklaþýmlar çaðrýþtýrýyordu. Ama okuduðu zaman bana tekrar bir mektup yazdý. “Ciðer köþem evlâdým” diye baþlayan mektubunda “Bununla da hizmet olur, bununla da doðrular anlatýlabilir” demiþ, çok büyük dualar etmiþti. Bu sefer de tökezleyen kalemim adetâ coþmuþtu. Ýki türlü insan Hizmete dair yapýlan iþler genellikle öyle veya böyle muhalefetle karþýlaþýr. Bunlardan büyük kýsmý koruma güdüsüyle yapýlýr. Ýki türlü insan vardýr: Birincisi, bir þeyler yapan, ikincisi de yapýlana itiraz eden. Siz bir þeyler yapmaya devam ettiðiniz sürece, “bunu yapmayýn” diyenler hep olacaktýr. Çünkü tarih boyunca bir þeyler yapanlar, gelen itirazlara raðmen yollarýna devam etmiþlerdir. Ýþin ilgi çekici yönü, bu muhalifleri günümüzde hiç kimse hatýrlamýyor da, o iþi yapanlar tarihe geçmiþtir. Ýmam-ý Azam’a “deccal” diyecek kadar ileri giden muhalefeti bir düþünün. Binaenaleyh size de bu Risale çalýþmalarýnýzdan dolayý bir þeyler söyleyecekler. Ama bunlara raðmen güzel ve doðru bir çalýþma olduðuna inanýyorum. Ýþin esasýna ve özüne yönelik bir çalýþmadýr. Mahza Risale-i Nur hizmetidir. Bu hizmetin özü ve yüreðidir. Risale-i Nur’un þerhine ve izahýna yönelik bir çalýþmadýr. Günümüz gençliðinin böyle çalýþmalarý ihtiyacý var Günümüz nesilleri baþta televizyon ve internet olmak üzere pek çok kanaldan bir takým bilgileri doðru veya yanlýþ ayýrt etmeden, çok hazýr bir þekilde almaya alýþmýþlar. Dolayýsýyla doðruyu ve gerekli olaný araþtýrma zahmetine pek katlanmýyorlar. Eðer nesillere bu hakikatleri hazýr bir þekilde sunmazsak, korkarým ki bu nesiller bütünüyle kitaptan koparlar. Kitap derken Kur’an’ý da kastediyorum. Çünkü kitaplarý baþý Kur’an-ý Kerim’dir. Bu anlamda kitaptan kopuþu asgariye indirecek bir çok çalýþmaya ihtiyaç vardýr. Söz Basým Yayýn tarafýndan sunulan bu çalýþma önemli bir baþlangýçtýr. Ama bunun mutlaka gene ayný seviyede, daha geniþ bir kadroyla, daha ileri seviyelerde, daha hýzlandýrarak muhtaç olanlara ulaþýlmalýdýr. Çünkü elinden ve yüreðinden tutamayacaðýmýz her çocuk Nemrut ateþinde yanmaya adaydýr. Üstelik günümüz þartlarýnda binlerce Nemrut ateþi yanýyor. Her bir sokakta baþýnda adý meyhane, gece klübü, eðlence yeri, birahane olan binlerce Nemrut ateþi var. Bu ateþlere kaptýrdýðýmýz pek çok genç gördükçe, duydukça yüreðimizi tâ derinden sýzlatýyor. Ama yaptýðýnýz bu kâbil çalýþmalarý ben Nemrut ateþinden iman kapma gayreti olarak niteliyorum. Bu konuda, hazýrlamýþ olduðunuz Risale çalýþmasýnýn sürdürülmesi ve duyurulmasý konusunda bana ne görev düþüyorsa yapmaya hazýrým. ******* MEHMED PAKSU (Yazar, Moral FM Programcýsý) Kavramlar Sözlüðünden çok þey öðrendim Risale-i Nur’un kendine has bir özelliði vardýr. Nasýl ki –tâbir yerindeyse–Kur’an-ý Kerim, Araplarýn kullandýðý bazý kelimelere o zamana kadar bilinmeyen bazý anlamlar yüklemiþtir. Bunun gibi Risale-i Nur da bazý kelimelere Kur’anî bir anlam yüklemiþtir. Örneðin, Üstad Bediüzzaman Nahiv Ýlminde, yani Arap Gramerinde geçen “Mânâ-yý Harfî, Mânâ-yý Ýsmî” gibi mefhuma çok farklý bir mânâ yüklemiþtir. Dolayýsýyla bu ve benzeri kelimelere Üstadýn yüklediði mânâyý bilmeden anlamaya ve anlatmaya çalýþmak imkânsýzdýr. Yine Kelâm ilminde geçen Rububiyet, Vahdaniyet, Vahidiyet, Rezzakiyet, Rahmaniyet gibi isimlerin sýfat haline geliþlerinde de yine farklý mânâlarýn yüklendiðini görüyoruz. Dolayýsýyla Risale-i Nur’un bu yönü anlaþýlýrsa, kavramlarýn mânâlarý anlaþýlýrsa konu anlaþýlýr. Konu anlaþýldýðý takdirde bu eserlerden daha fazla istifade imkâný doðar. Ýstifade edildiði ölçüde bir takým hakikatler hayata geçirilmiþ olur. Bilindiði gibi yakýn bir zamana kadar Risaleler sadece derslerde veya dershanelerde, evlerde okunurdu. Kendisini Nur talebesi olarak hissedenler okur ve aylarca, yýllarca Risale-i Nur’la iç içe bir hayat geçirirdi. Ama günümüzde Risale-i Nur herkese, bütün Müslümanlara, hattâ gayr-i Müslimlere ulaþmýþ durumdadýr. Dolayýsýyla bütün dünyanýn Risalelerdeki kavramlarý bilmesi ve öðrenmesi ihtiyacý doðmuþtur. Bu konuda kendi yaþadýðým bir olayý anlatmak istiyorum. Bu çalýþmanýn en önemli özelliklerinden biri olan Kavramlar Sözlüðü’nü, henüz yayýnlanmadan önce gözden geçirmem için bana getirilmiþti. Bu kontrol sýrasýnda ben þahsen çok þey öðrendim. 30 yýldan fazla süredir Risale-i Nur’u okuduðum halde bu çalýþmadan çok istifade ettim. Yýllardýr okuduðum, anlamaya çalýþtýðým halde yeni bir þeyler öðreniyorsam, ilk defa okuyanlarýn önünde çok daha fazla öðrenme ve yararlanma imkâný sunuluyor demektir. Bu önemli özelliðin yaný sýra, bu çalýþmanýn bir önemli özelliði daha var. Risale-i Nur’da geçen þahýs ve mekan isimleri, olaylar ve hadiselerin ansiklopedik bir þekilde sunulduðu bölüm var. Þimdi bu olaylar, þahýs ve mekânlarla ilgili bilgileri kaç kiþi araþtýrýp, bulup öðrendikten sonra o Risaleyi anlamaya çalýþýr. Kaç kiþinin evinde bu kadar ayrýntýlý bilgiye ulaþabilecek kaynaklar var? Örneðin 19. Mektup’ta geçen yüzlerce þahýs, mekân ve olayý kaç kiþi araþtýrýp bulabilir? Kaldý ki bu çalýþma hazýrlanýrken kim bilir ne kadar zorluk çekilmiþtir. Bu bilgiler gereksiz görülemez. Çünkü geçen bir ismi ve olayý bilmeden o konuyu tam olarak anlamak çok zordur. Diðer yandan bazý Risalelerde Arapça ibareler yer alýyor. Ama bunun ayet mi, hadis mi, yoksa bir âlimin sözü mü olduðu tam bilinmiyor. Sayfa altlarýnda verilen anlamlar, kaynaklar veya açýklamalarla bu ifadelerin ayet, hadis veya tanýnmýþ bir þahsýn sözü olduðu rahatlýkla anlaþýlabiliyor. Bu noktada yeteri kadar bilgi sahibi olmayan bir kiþi ayet olmayan Arapça bir ibareyi besmele çekerek okumaya çalýþýyor. Ya da yer verilen ayet ve hadislerin anlamýný bilmeden okuyanlar, o ayetle ayetin geçtiði metin arasýnda bir baðlantý kuramýyor. Diðer yandan böyle bir çalýþmanýn hazýrlanmasýnýn ardýnda ihtiyaç faktörü var. Aslýnda her alanda gerçekleþtirilen bir takým yeniliklerin ardýnda da bu ihtiyaç faktörünü görebiliriz. Günümüz medeniyetinin, teknolojisinin ortaya çýkmasýnda da ayný durumu görebiliriz. Bu çalýþma da imanî hakikatlerin anlaþýlmasý ve kavranmasýnda duyulan bir ihtiyaç önemli rol oynamýþtýr. * * * Prof. Dr. ALAADDÝN BAÞAR En güzel, en muhtevalý ve en faydalý Risale-i Nur Külliyatý, yazýldýðý devrin konuþma diline en yakýn ilmî eserler olmasýna raðmen bu gün anlaþýlmasýnda güçlük çekiliyorsa, bunun ilk ve en önemli sebebi dilin bozulmasý, kelime hazinemizin gittikçe daralmasý olsa gerek. Ýkinci önemli sebep, kelam ilminde yeni bir çýðýr açan bu külliyatýn, o ilme has birtakým ýstýlahlarý kullanmasýnýn gerekli oluþu. Günümüz nesli bu ýstýlahlarýn da garibidir. Meselâ, “vacip” kelimesinin manasýný bilmediði gibi, lügata bakarak bunu “gerekli” diye anlamasý da çok noksan olur. Bu gibi ýstýlahlarýn anlaþýlmasý konusunda gösterilecek gayretlerin çok faydalý olacaðýna inanýyorum. Risale-i Nurun kendi ruhuna uygun olarak anlaþýlmasýna yardýmcý olacak çalýþmalarýn yapýlmasý büyük önem arzeder. Söz Basým Yayýn tarafýndan hazýrlanan bu çalýþmanýn bu güne kadar yapýlanlarýn en güzeli, muhtevalýsý ve en faydalýsý olduðuna inanýyorum. Baþarý dileklerimle. * * * CEMÝL TOKPINAR (Ýlâhiyatçý – yazar) Risale-i Nur’la çocukluk yýllarýmda tanýþtým. Ancak ciddî olarak okumaya lise yýllarýnda baþladým. Ortaokuldayken bu eserleri bizlere okuyan, güzel misallerle anlatan ve bilmediðimiz kelimeleri açýklayan büyüklerime hayran kalýrdým. Ben de onlar gibi anlayabilmek için kitaplarý elime aldýðýmda, baþta dil problemi olmak üzere, büyük güçlüklerle karþýlaþmýþtým. Özellikle Ýþârâtü’l-Ý’caz gibi aðýr kitaplarý okurken, önce okuyup bilemediðim kelimeleri bir deftere yazýyor, onlarýn karþýlýðýný lügatten bulup not alýyor, sonra da tekrar okuyordum. Bu çok zor bir iþti. Çok fazla zamanýmý alýyordu. En çok zorlandýðým ise, bazý ýstýlâhlarýn anlamýný sözlüklerde bulamamaktý. Ama her þeye raðmen bu yorucu çaba neticesinde daha çok anlýyordum ve kelime hazinem her geçen geliþiyordu. Benim 23 yýl önce ferdî olarak, kendi çapýmda yaptýðým bu tür çalýþmalara artýk hiç ihtiyaç kalmadý. Çünkü Söz Basým Yayýn’ýn hazýrladýðý yeni külliyat, herkesin hiç zaman kaybetmeden, üstelik daha mükemmel bir seviyede gerçekleþtirmesini saðlýyor. Artýk kelimelere ve kavramlara kolayca ulaþmak mümkün oluyor. Bilhassa terimlerin geniþ anlamlarýnýn açýklandýðý Kavramlar Sözlüðü ve farklý indekslerin eklenmesi çok önemli bir boþluðu dolduruyor. Bu eserlere hem yeni baþlayanlarýn, hem de uzun yýllardýr okuyanlarýn ihtiyacý var. Çünkü, kelimeler, dipnotlar, indeksler bütün ihtiyaçlara cevap verecek þekilde hazýrlanmýþ. Üstelik sadece ferdî okumalarda deðil, toplu programlarda ve baþkalarýna açýklamak için okurken böyle bir eserden faydalanmanýn verimi ve anlamayý kat kat arttýracaðýna gönülden inanýyorum. Okuyan herkese düþen bir görev de bu güzel çalýþmayý baþkalarýna tanýtmak ve ulaþtýrmak olmalýdýr. Allah hazýrlayanlardan razý olsun. * * * AHMED ÞAHÝN (Ýlahiyatçý-yazar) Özellikle Risale-i Nur’la yeni tanýþanlarýn seviyesine hitap edip, anlaþýlmasýný saðlama gereði vardýr. Kelime olarak, terim olarak, kavram olarak açýklanmasýna gerek vardýr. Risale-i Nur’u anlamayý zorlaþtýrmak için deðil, kolaylaþtýrmak için yeni yöntemlere müracaat edilmesi gerekir. Bu eserleri anlamayý kolaylaþtýrmak için atýlan her adýma “Evet” demek gerekir. Bu yüzden Söz Basým Yayýn tarafýndan gerçekleþtirilen bu projede katkýda bulunan herkesi tebrik ediyorum. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.