derguiz Geschrieben 17. Mai 2006 Teilen Geschrieben 17. Mai 2006 Çocuk ve Risale-i Nur Bazý ‘Latif Nükteler’i içeren Yirmisekizinci Lem’a’da, Lem’alar’a derc edilmesindeki hikmetin ilk etapta pek kavranamadýðý bir mektup vardýr. Þefik adýndaki bir talebesinin Bediüzzaman’a yazmýþ olduðu bu mektup, ilk okuyuþta, samimi duygularla yazýlmýþ sýcak ve safiyane bir mektup olmaktan ibaret gözükür insana. Nitekim, bu mektupla ilgili þahsî tecrübem bu þekilde baþlamýþ, ancak uzun bir zaman sonradýr ki, bu mektup anlam ve derinliðini bana açmýþtýr. Çocuklara Risale-i Nur’u ne þekilde takdim edeceðini bilemeyenler için, bu mektup, manidar ipuçlarý vermektedir. En ziyade dikkate deðer yaný, herhalde budur. Mektubun bilhassa son paragrafýndan öðrendiðimize göre, Þefik adlý Nur talebesi ‘üç yaþýndan sekiz yaþýna kadar’ çocuklarý ile yeðenlerine Risale-i Nur okumuþtur. Ama, meselâ “Bunlar Risale-i Nur’dur. Üstad Bediüzzaman Said Nursî bunlarý yazmýþtýr” gibi bir giriþle deðil! Hele hele, “Gelin bakalým. Þimdi size Risale-i Nur okuyayým” diye hiç deðil. Bilakis, kendisi Risale-i Nur okuyorken çocuklar baþýna toplanýp ne okuduðunu sormuþlar; o da “Elmas, cevher, nur” demiþtir. Bu cevapla meraklarý uyanan çocuklar ‘elmas, cevher, nur’u anlamaya çalýþýrken, Þefik onlarý sevmiþ, çay vermiþ, okumaya devam etmiþ, aradaki sorularýna “Bu, elmas, cevher, nurdur” þeklindeki merak uyandýrýcý cevapla mukabele etmiþ, ‘anlayamadýklarý’ yerleri ‘onlarýn anlayabileceði þekilde’ izah etmiþ ve en sonunda “Nur, bunu okumaktýr. Elmas, bu sözleri yazmaktýr. Cevher de, bu kitaptan aldýðýnýz imandýr” diye bir açýklama getirmiþtir. Mektubun en son paragrafý ise þu þekildedir: “Ýþte Elmas, Cevher, Nur budur, dedim. Tasdik ettiler. Hepsi birden bana bakýyorlardý ve ‘Bunu kim yazmýþ?’ diyorlardý.” Ýmdi, bu latif mektuptan alýnacak bir dizi ders vardýr. Özellikle “Çocuklar(ýmýz)a Risale-i Nur’u nasýl anlatabiliriz?” sorusuyla hemhal olanlar için! Birincisi, Þefik’in (r.h.) kendisinin ev ortamýnda Risale-i Nur okuyor oluþudur. Demek, çocuklarýmýzýn Risale-i Nur okumalarýný istiyorsak, evvela onlarýn bizi Risale-i Nur okurken görmeleri gerekmektedir. Ýkincisi; babalarýnýn (veya dayýlarýnýn) ne okuduðunu merak edip soranlara Þefik’in doðrudan “Risale-i Nur okuyorum. Risale-i Nur ki, asrýn tefsiridir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri yazmýþtýr” türünden bir cevap yerine, çocuklarýn merakýný daha da kamçýlayýcý latif bir cevabý tercih etmesidir: “Elmas, Cevher, Nur okuyorum.” Üçüncüsü, bunun üzerine merak edip baþýna toplanan çocuklarý Þefik’in sevmesi ve kendilerine ikramda bulunmasýdýr. Demek, çocuðumuzun Risale-i Nur’a muhatap olacaðý ortam, sevgi gördüðü ve ikrama muhatap kýlýndýðý bir ortam olmalýdýr. Dördüncüsü, Þefik’in “Onuncu Söz” gibi bir risaleyi okurken, çocuklarýn anlayamadýklarý noktada sorduklarý sorulara ‘onlarýn anlayabileceði þekilde izah’ getirmesidir. Demek, Risale-i Nur’u çocuklara anlatmanýn en uygun yolu, onu ‘çocukça’ anlatmaktýr. Beþincisi, Þefik’in elmas, cevher ve nuru son derece latif bir biçimde izah ettikten sonra, hâlâ daha müellifin ismini vermemiþ olmasý; bu cevabýn, ancak en sonra gelmesidir. Demek, önce Bediüzzaman’ýn þahsýný nazara verip, “Ýþte bu onun kitabý. Hadi okuyun” deme þeklinde örneklerini çokça gördüðüm bir tarz deðildir doðrusu. Aslolan, muhatabý önce Risale’yle tanýþtýrmak, ancak bundan sonrasýnda gelen sorular dahilinde onun müellifini anlatmaktýr. Þefik’in mektubu, sonradan farkýna vardýðým böylesi fýtrî, hakikatlý ve sýmsýcak ölçüler taþýmasý itibarýyla, sanýrým, çocuðuna veya çocuklara Risale-i Nur’u anlatma ve aktarma gayreti taþýyan herkesin dikkatle ele almasý gereken bir mektup hükmündedir Metin Karabaþoðlu www.sorularlarisaleinur.com Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.