Webmaster Geschrieben 19. November 2005 Teilen Geschrieben 19. November 2005 Bayram Aðabeyi anarken �Bir gün, Emirdað�da yüksek bir tepenin üzerinde bulunan Emir Dede türbesinde Bediüzzaman�ý gördüm. Çok sevindim ve heyecanla onun yanýna koþtum. Önce bir kahve ikram ettim, ardýndan burcu burcu kokan ellerini öptüm ve aþkla, þevkle hizmet etmeye baþladým.� Bayram Yüksel, ilk defa böyle bir rüyada gördü Bediüzzaman Said Nursî�yi. Daha önce adýný çok duyduðu ve kalbî bir muhabbet hissettiði hâlde kendisini hiç görmediði için tereddüt etti ama elini öperken ruhuna iþleyen mübarek bir râyiha tereddütlerini izale etmeye yetti. Nitekim, yýllarca tesiri üzerinden gitmeyen o hoþ koku sayesinde tanýdý Bediüzzaman�ý. Ve hizmetine girip ona talebe oldu. Hem de Afyon zindanlarýnda... *** Henüz on altý yaþýndaydý hapishaneye girdiðinde. Kendisinin dahlinin olmadýðý baþka bir hadiseden dolayý hüküm giymesine raðmen hapishanede ilk gardiyan dayaðýný, rüyasýnda ruhunu saran ve uyandýktan sonra da tesiri devam eden o kokunun kaynaðýna gitmek isteyince yedi. �Sen de mi onun peþinden gidiyorsun?� diyerek þiddetli bir tokat vurdu sîmasýnýn rabbiyesiri silinmiþ ve yüzünde meymenet kalmamýþ iri yarý gardiyan. Fakat o yediði tokadýn acýsýndan ziyade yüzüne vurulmasýna içerledi. �Evet onun peþinden gidiyorum� diye geçirdi içinden. �Ýnþallah her zaman da gideceðim� diyerek tamamladý düþüncelerini. Yüreðini saran tekrar yakalanma korkusuna raðmen ilk fýrsatta beþinci koðuþun yolunu tuttu. O gün de peþine takýlmýþlardý nöbetçi gardiyanlar. Lâkin tam o sýrada baþka bir koðuþta hadise çýkýnca hemen müdahale etmek için oraya doðru koþtuklarýndan, Bayram rahatça koðuþa girdi. �Korkma. Seni buraya Allah gönderdi. Sen çok bahtiyarsýn, þükret.� Bediüzzaman�ýn Bayram�a hitaben söylediði ilk ifadelerdi bunlar. O da minnet ve þükür hisleriyle elini öperken derin derin nefes alarak rüyasýnda ruhunu saran o hoþ rayihayý hayatýnýn hususî bir hazzý hâline getirmeye çalýþtý. Bu birkaç nefeslik vuslat faslýnýn ardýndan koðuþu temizleyip yemeði yaparak hem onun yanýnda biraz daha fazla kalma fýrsatý buldu, hem de hizmetlerine mukabil verdiði hediyeyi alarak çifte mutluluk yaþadý. Onun �korkma� hitabýna mazhar olmasýnýn da tesiriyle o günden sonra sýk sýk beþinci koðuþa gelmeye baþlayan Bayram, hapishanedeki Nur Talebeleri ile tanýþtýktan sonra iyice rahatladý. Ceylan�dan Kur�ân, Zübeyir�den Nur dersleri alarak hapishâneyi kendisi için bir mektep hâline getirdi. Onlarý okudukça Bediüzzaman�a sevgisi ve Risâle-i Nur�a ilgisi arttý. Çok geçmeden samîmî bir intisaba inkýlab eden bu sevgi ve ilgi hapishaneden çýktýktan sonra daha da arttý. Haftada bir Emirdað pazarýna indikçe Üstadýný da ziyaret edip hizmetlerini görmekle kalmadý, kendi hususî iþlerini de ona danýþarak yapmaya baþladý. Askere de ondan izin alarak giden Bayram, kur�asý Kore�ye çýkýnca herkes gitmemesini telkin ettiði hâlde onlara aldýrmadý. Emirdað�a gelip Bediüzzaman�a danýþtý. Ondan, �Ýnkâr-ý ulûhiyete karþý Kore�ye gitmek lâzýmdýr. Ben bir Nur Talebesini Kore�ye göndermek istiyordum. Onun için de ya Ceylan�ý, ya seni düþünüyordum� cevabýný alýnca çok sevindi. Bediüzzaman�ýn, kendi Cevþenini ona vermesi ve �Hiç korkma. Korktuðun zaman beni hatýrla. Bu Risâleleri de benim dostum olan Japon baþkomutanýna ver� diyerek bazý önemli vazifeler tevdi etmesi, bu zarurî gidiþi bir hizmet seferi hâline getirdi. Kore savaþý sýrasýnda büyük kahramanlýklar gösteren ve mükâfât olarak birliðiyle birlikte Tokyo�ya gönderilen Bayram yanýnda taþýdýðý Risâleleri Japon baþkomutanýna götürdü. Kumandanýn vefat ettiðini öðrenince Risâleleri onun yaptýrdýðý caminin imamýna teslim ederek o vazifeyi de ifa etti. Türkiye�ye dönünce bir süre köyünde kaldý. Birkaç sefer kendisine gelmesi için haber gönderen Bediüzzaman�ýn, bir kýr gezisi sýrasýnda köylerinin yanýna gelerek onu çaðýrtýp �Evlâdým ben seni bekliyorum� demesi üzerine �Baþüstüne Üstadým� diyerek hizmetine girdi. O günden sonra Bediüzzaman�ýn yanýndan hiç ayrýlmadý ve sadakatle hizmet etti. Her gün Sidre tepesindeki çeþmeden soðuk su getirdi, yemeðini piþirdi ve Zübeyir, Tahirî, Ceylan gibi Nur talebeleri ile birlikte derslere iþtirak etti, yeni dershane açýlmasý çalýþmalarýna katýldý. Zaman zaman Bediüzzaman�ýn arabasýný kullanan ve onunla birlikte kýrlara çýkýp gezilere katýlan Bayram, Isparta�dan baþlayýp Urfa�da biten veda yolculuðu sýrasýnda da yanýndan hiç ayrýlmadý. Bediüzzaman ahirete irtihal ettiði anda baþucunda yine o vardý. *** �Sen benim kabrimde nöbet tutacaksýn.� Bayram�dý bu vasiyet muhtevalý sözlerin muhatabý. O bunu bir tavzif saydýðýndan Bediüzzaman�ýn vefatýný müteakip Zübeyir�le birlikte bir süre Urfa�da kaldýktan sonra Isparta�ya gitti. Oradaki hizmet kadrosuna biraz yardým edip tekrar Urfa�ya dönmeyi düþünüyordu. Fakat o günlerde ihtilâl oldu. Ardýndan, ihtilâlciler tarafýndan Bediüzzaman�ýn mezarý kýrýlýp nâþý Isparta civarýnda bilinmeyen bir yere nakledildiði için bu düþüncelerini gerçekleþtiremedi. Aslýnda hadiselerin batýnî cihetini nazara aldýðý için olanlardan pek de müteessir deðildi. Çünkü Bediüzzaman sýk sýk �Hz. Ali�nin kabri nasýl gizli ise benim kabrim de gizli olsun� dediði için yaþananlar bir bakýma onun vasiyetinin tecellisi idi. Bediüzzaman mezkûr vasiyetinde �Benim kabrimi gizli bir yerde bir-iki talebemden baþka kimse bilmemek lâzým geliyor� ifadelerini de kullandýðýndan kendini o bir-iki talebeden biri sayýyor ve Isparta�da kalýp Üstadýnýn mezarýný bulmak istiyordu. Ýhtilâlciler onu Isparta�dan zorla çýkardýklarý için ilk zamanlar köyüne gidip bir süre bað, bahçe iþleriyle meþgul olmayý denedi ise de Nur hizmetinden baþka bir þey yapamayacaðýný anlayýnca vazgeçti. Memleketin deðiþik yerlerine yaptýðý seyahatler sýrasýnda Nurlarýn hýzla inkiþaf etmesinin de tesiriyle pek çok yerde hizmet potansiyeli olmasýna raðmen yeterli elemanlarýnýn bulunmadýðýný görünce Ankara�ya geldi ve �vakýf� sýfatý taþýyan hizmet elemaný yetiþtirmeye baþladý. Diðer Nur Talebelerinin de yardýmýyla bu sahada kýsa zamanda pek çok müdebbir yetiþtirerek ihtiyaç duyulan yerlere göndermesine raðmen, onu da önemli bir hizmet telâkki ettiði için Bediüzzaman�ýn kabrini aramaktan vazgeçmedi. Siyasî ve içtimaî þartlar biraz normalleþince ilk iþi Isparta�ya yerleþmek oldu. Orada bir yandan kurduðu vakýf adýna açtýðý hizmet merkezlerinde yeni müdebbirler yetiþtirirken, diðer yandan mezarý aramaya devam etti. Bir nevi fiilî duâ hükmüne geçen bu ýsrarlý arayýþ netice vermekte gecikmedi ve bir Nur Talebesinin vefat eden sabi çocuðunun defni sýrasýnda bulunan galvanizli çinko tabutun kendisine haber verilmesi üzerine hemen oraya geldi. Bunun Bediüzzaman�ýn nâþýnýn nakline nezaret eden kardeþi Abdülmecid Efendinin tarif ettiði tabut olabileceðini zannederek yanýndaki birkaç talebesi ile birlikte hemen o gece onu baþka bir yere nakletti. Artýk sýra, Bediüzzaman Said Nursî�nin yaþadýðý evleri ve Risâle-i Nurlarý yazdýðý yerleri tamir ve tanzim etmeye gelmiþti. Bu hizmetlerin de kendisine tekabül ettiðine inandýðý için hemen harekete geçti. Ýlk olarak Bediüzzaman�ýn Barla�da, Isparta�da kaldýðý evlerin mülkiyetini satýn aldý. Ýnþaat sahasýnda uzman olan kiþilere danýþýp iþin ehli ustalar, iþçiler bularak binalarýn tamiratýna baþladý. Maksadý onun yaþadýðý yerleri, kaldýðý odalarý ve kullandýðý eþyalarý aslî þekilleriyle korumaktý. Fakat zaman içinde eskiyip yýpranan evlerin ve ahþap eþyalarýn aynen korunmasý mümkün olmadýðýndan ancak aslýný tedai ettirecek hâle getirebildi. Barla�daki evi münhasýran ziyaret edilip ibadet edilen ve ders okunan hususî bir mekân yapmak, Isparta�dakinin de alt katýný dershâne, üst katýný müze þeklinde tanzim etmek istiyordu. Bu maksatla elinde Bediüzzaman�a ait hususî eþyanýn bulunduðunu tahmin ettiði Nur Talebeleri ile irtibata geçerek maksadýný anlattý ve ellerindeki eþyalarý bu müzeye baðýþlamalarýný talep etti. Muhataplarýnýn çoðu bu fikre sýcak bakmamasýna raðmen o yine de kararýndan vazgeçmedi. Bediüzzaman�ýn kaldýðý odayý ziyaretgâh, yanýndaki büyükçe salonu da onun cübbe, tesbih, takke, hýrka, seccade, çaydanlýk, tabak, çanak, tas, termos gibi hususî eþyalarýnýn ve Risâle-i Nurlarýn yazýlmasýnda kullanýlan malzemelerin, yazýlan ilk nüshalarýnýn ve bizzat müellifi tarafýndan tashih edilen örneklerinin teþhir salonu hâline getirdi. Ardýndan Barla�daki çýnar aðacýnýn üzerinde bulunan zikir menzilini saðlamlaþtýrdý, Risâlelerin bazý parçalarýnýn telif edildiði Cennet Bahçesi�ni, Çam Daðý�ndaki katran ve çam aðaçlarýnýn çevresini temizletip tanzim ettirdi. Tabiî bütün bunlarý, Nur Talebeleri ile istiþare edip cemaatten yardým alarak yaptý. Bu sayede Bediüzzaman�a ait evler, yerler ve eþyalar harap olmaktan kurtulup Nur hareketinin þahs-ý mânevîsinin malý hâline geldi. *** Aslýnda Bediüzzaman�ý hatýrlatan vesileler sadece onlardan ibadet deðildi. Memleketin pek çok yerinde onun kaldýðý bilinen mahaller, yerler ve evler vardý. Pek çok Nur Talebesinin elinde ona ait hediyelerin, eþyalarýn, eserlerin ve hatýralarýn bulunduðu da biliniyordu. Ne var ki, hepsi itina ile korunsa da hususî kiþilere münhasýrdý. Evleri tamir, yerleri tanzim ettirip eþyalarýn bakýmýný yaptýrarak sergilemek büyük bir himmeti, gayreti, feragati ve fedakârlýðý gerektiriyordu. Buna ilk olarak Bayram Yüksel teþebbüs etti ve mevziî de olsa baþardý. Kendisine tekabül ettiðini düþündüðü bu hizmetleri de yapmanýn gönül rahatlýðý içinde bizzat kendisinin açtýðý ve yetiþtirdiði müdebbirlerin hizmet verdiði dershâneleri gezerek onlara þevk ve gayret vermeye çalýþtý. Bu arada yurt içindeki ve dýþýndaki pek çok hizmet mahallinden ýsrarlý dâvetler gelmeye baþladý. Risâle-i Nur�la ilgili küçük büyük her hizmete destek vermeyi þiar edindiðinden o dâvetleri de geri çevirmedi ve zaman zaman yurtdýþý seyahatlere çýktý. Fakat gittiði yer ne kadar güzel, seyahat ne kadar zevkli, hizmet ne kadar þevkli de olsa o dýþarýda fazla kalmaz, Üstadýnýn türbedarlýðýný aksatmamak için ilk fýrsatta Isparta�ya dönmeye çalýþýrdý. Yine öyle bir vuslat heyecanýyla Ali Uçar ve Mehmed Çiçek�le birlikte Almanya�dan dönüþü sýrasýnda Bulgaristan�dan geçerken 19 Kasým 1997 tarihinde yeni bir sefere çýktý. Nöbete artýk hiç ara vermeyeceði bir seferdi bu. Berzah seferi... 20.11.2005 Yeni Asya ISLAM YASAR Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
derguiz Geschrieben 8. Dezember 2005 Teilen Geschrieben 8. Dezember 2005 Rahmetli Bayram abi anarken herzaman sefkatinle karsiladi herkesi hemen risalei nurun hakikatini ve üstad hz. beraber yasadigi hatirasini anlatir ve genceleri cok severdi öyle severdiki gencelere söylerdi: bir dakika bile olsa risale okuyun yada acip kapatin. Risalei nurun bu zamanda cok önemli oldugunu vurgulardi allah senden ebeden razi olsun Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.