aylinyavuzx Geschrieben 5. Juni 2005 Teilen Geschrieben 5. Juni 2005 En eski rüsvet olayi Bir Sümer Hikâyesi ya da tarihteki “Ilk rüsvet” olayý Daha önce aktardýðým bir Sümer hikayesini bugün önemine binaen bir kez daha aktaracaðým. M.Ö. 2000 yýlýnda ismi verilmeyen bir öðretmenin yazdýðý bu hikâyede bir öðretmenin bir gün içinde yaptýðý iþ ve davranýþlar anlatýlýyor. Yakýn Doðu’daki kazýlardan elde edilen tabletlerde geçen hikâyede okul çocuðu, bugünkü çocuklar gibi, okula geç kalýp öðretmeninden dayak yiyeceðinden korkuyor. Uyandýðýnda annesine acele öðle yemeðini hazýrlamasý için zorluyor. Okulda her uygunsuz hareketinden dolayý öðretmeni ve yardýmcýsýndan dayak yiyor. “Dayak veya kamçýlamak” kelimesinin çevirisinden çok eminiz. Çünkü Sümerce de “kamçýlamak” manasýna gelen kelime “sopa” ve “et” iþaretlerinin birleþtirilmesi ile gösterilmiþ. Öðretmene gelince: Onun da aylýðý bugünkü öðretmenler gibi olmalýydý. Hiç olmazsa çocuklarýn ailelerinden, maaþýndan ayrý, bir þeyler elde edebildikleri zaman çok mutlu oluyorlardý. “Tablet evinde.” Profesör olanlardan biri tarafýndan yazýldýðýna kuþku olmayan bu kompozisyon, öðrenciye sorulan bir soru ile baþlýyor: “Okul çocuðu günün erken saatinde nereye gittin?” Çocuk karþýlýk veriyor, “okula gittim” yazar soruyor “okulda en yaptýn?” Bunu çocuðun, hemen hemen metnin yarýsýndan fazlasýný kapsayan, yanýtý takip ediyor. Bir kýsmý þöyle baþlýyor: “Tabletimi ezberledim, öðle yemeðimi yedim, “yeni” tabletimi hazýrladým, onu yazdým, onu bitirdim, sonra benim sözlü sorumu verdiler, öðleden sonra bana yazýlý ödevimi verdiler. Okuldan çýktýðým zaman eve gittim, eve girdim, babamý orada otururken buldum. Babama benim yazýlý ödevimi söyledim, sonra benim tabletimi ezberden ona okudum. Babam memnun oldu. Sabahleyin erken saatte uyandýðým zaman anneme döndüm ve ona “benim öðle yemeðimi ver, okula gitmek istiyorum” dedim. Annem bana 2 tane yuvarlak (çörek) verdi, yola koyuldum. Annem 2 çörek verdi, okula gittim. Okulda yoklamayý yapan bana “neden geç kaldýn” dedi. Korku ve çarpan bir kalp ile öðretmenin önüne geldim ve saygý ile eðildim.” Fakat saygý ile diz çöksün veya çökmesin, bu öðrenci fena bir gün geçirmiþe benziyor. Okulun çeþitli görevlisinden “ayaða kalk, kapýya git” gibi azarlayýcý sözlerle dayak yiyor. En fenasý da kendi öðretmeni ona: “Senin elin (kopyan) hiç iyi deðil” diyor ve dayak atýyor. Bu dayak olayý artýk delikanlýya çok fazla gelmiþ gibi görünüyor ve öðreci olan çocuk babasýna, kendisini döven ve “sýnav kaðýdýný” beðenmeyen öðretmenini eve davet ederek onu yumuþatmasý için bazý hediyeler vermesini öneriyor. Ýþte bu, insanlýk tarihinde ilk rüþvet olayýdýr. Kompozisyon devam ediyor: Baba çocuðun sözüne deðer vererek öðretmeni eve getirtiyor. Evde evin en iyi yerine oturtuyor, öðrenci de öðretmeninin yanýna gelerek ona hizmet ediyor.Okulda tablet yazma sanatýnda bütün öðrendiklerini öðretmenin önünde babasýna gösteriyor. Sonra baba öðretmene þarap ve yemek ikram ediyor, ona yeni elbiseler giydiriyor, bir hediye veriyor ve parmaðýna yüzük takýyor. Bu sýcak bonkörlüðe öðretmen þu sözlerle karþýlýk veriyor: “Ey delikanlý, benim sözlerimi tuttuðun, onlara karþý gelmediðin için yazý sanatýnýn en yüksek noktasýna eriþesin, senin buluþlarýn tam olsun, erkek kardeþlerinin.... arasýnda önder olasýn, arkadaþlarýnýn baþý olasýn, öðrenciliðin en üst düzeyine yükselesin. Sen okul uðraþlarýný tam olarak yapabildin ve öðrenmiþ bir adam oldun.” Öðretmenin “rüþvetin etkisiyle” bu coþkun ve iyimser sözleriyle “okul günleri” hikâyesi sona eriyor. (*) Dört bin yýllýk bir hikâye. Tabii yaþanmýþ bir hikâye. Halen Istanbul eski Sark Müzesi’nde bulunan yedi parçada bu hikâye yer almakta. (*) S.N. Kramer, Tarih Sümer’de Baþlar, (Çev. M.Ý. Çýð), Ankara 1995, S. 7-8 (Internetten) Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.