Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Mümünlere Karþý zillet, Kafirlere Karþý Ýzzet

 

Soru: Bir ayeti kerime de müminlerin vasfý olarak zikredilen “Müminlere karþý zillet, kafirlere karþý izzet” içinde bulunmayý izah eder misiniz?

 

Cevap: Genel bir deðerlendirme yaparak baþlayalým isterseniz; öncelikle bir hususun bilinmesi gerekir; Kur’an-ý Kerim ve Sünnet-i Sahiha bu türlü ifadeleriyle aslýnda ideal mü’minin vasýflarýný söylüyor ve bizler için hedef gösteriyor, tabir caizse “Böyle olmalýsýnýz” diyor. Ardýndan bu noktaya ulaþmak için imandan amel-i salihe, ahlak-ý hasene ile mütehallýk olmaktan nefis ile mücadeleye kadar deðiþik yollar ve yöntemler gösteriyor.

 

Kur’an ve sünnetin genel anlamda gösterdigi bu prensipler tarih içinde deðiþik Ýslami ekollerde deðiþik formlar kazanmýþ. Mesela tarikatlarda bu mesele bir mürþidin vesayetinde olmalý denilmiþ, mürþid her safhada müridine yol göstermiþ. Sahabe mesleðini meslek edinen topluluklarda ise bu daha deðiþik formüllerle hayata konulmuþ. Burada insanýn tefekkürü, Allah karþýsýndaki durumu, Allah’ýn insan üzerindeki þefkati misali baþkalarýna ayný þekilde muamele etmesi, acizliðini ciddi olarak mülahazaya almasý, ihtiyaçlarýnýn sonsuzluðu ile fakirliðini müþahade etmesi gibi hususlar ön plana çýkmýþ. Bütün bunlarla aslýnda insanlarýn arzu ettikleri ortak bir nokta vardýr; izafi ve hakiki anlamda kamil insan olma.

 

Evet, her bir insan için izafi veya hakiki insan-ý kamil olma muhtemel ve mukadderdir. Ama günümüz insanýna bu pencereden bakýldýðýnda acýnýlacak bir haldedir. Ne tasavvuf terbiyesi, ne de sahabe mesleðinin ölçüleri günümüz insanýnýn gündemine bile girmemiþtir. Ne tefekkür, ne acziyet ve zaafiyet, ne mürþidin vesayetinde bulunma.. bunlar bizim hayatýmýzda yok bugün. Bütün bunlarýn olmamasý, olmayacak anlamýna gelmemeli. Ýnsan ümidini yitirmemeli, inkisara düþmemeli ve her zaman kamil insan mertebesine ulaþma azim ve gayreti içinde bulunmalýdýr.

 

Yalnýz unutulmamalý ki, bu seviyeye sabahtan akþama ulaþýlamaz. Uzun ince bir yoldur bu. Saðlam bir niyetten sonra seçilen yolda sürekli temrinat ister. Bir seviyeye ulaþtýktan sonra da ayný çizgide fasýla vermeden devam ister. “Þu noktaya ulaþtým, benim iþim bitti” diyemez insan, dememeli. Zira bu yolda bugün yapýlan þey, yarýn yapýlacak þeyin baþlangýcýdýr. Öncekiler sonrakilerin derinlik kazanmasýnýn hem nedeni hem de sonucudur.

 

Þöyle düþünmeli insan; "Elhamdülillah ben þu mevzuda nefsini tezkiye etmemek suretiyle bir tezkiye duygusuna ulaþtým. Demek ki devamlý öyle yapmam lazým. Nefsimi sýfýrlamak suretiyle sýfýrýn kýymetsizliðini anladým. Sýfýrýn kýymetsizliði ise beni sonsuzun kýymetini kavrama ufkuna ulaþtýrdý. Öyleyse ben bu hali, bu bakýþ açýsýný muhafaza etmeliyim."

 

Evet, insan kendini sýfýrlamadan sonsuza açýlamaz. Allah’ýn üzerindeki mevhibelerinden herhangi birisini nefsine isnad ettiði zaman çok yüksek bir kulenin baþýndan çok derin bir kuyuya düþer. Bu düþünce yapýsýna sahip bir insanýn terakki etmesi de mümkün deðildir. Defalarca ifade ettiðimiz gibi insan baþýný kaldýrýp Ýsrafil’in azametli heykelini bile görse kendisini bir kuyunun dibinde sukut etmiþ olarak görmüyorsa baþaþaðý düþüyor demektir. Bu açýndan sürekli bir operasyon, sürekli bir muameleye- ki ehlullah kulun Allah ile münasebetine muamele demiþler- ihtiyaç var.

Mumin’in aziz ve zelil görünmesi gereken yerler vardýr. Ayet bu hususu genel olarak mü’min ve kafir olarak belirtmiþ. Mü’minlere karþý zillet ve tevazu, kafirlere karþý izzet ve azamet. Buna göre mü’min cephede, düþmanlarýna karþý aziz görünür. Aziz görünmek mecburiyetindedir. Bu tür bir atmosferde aksi bir tutum ve davranýþ dýþ çevrelerde yenilmiþ hissini uyarýr. Bu da mü’minin Allaha olan nisbetine dokunur. Bir diðer ifadeyle “Allah’ýn kulu ve kölesiyim” diyen birinin düþmanlara karþý göstereceði zillet Efendimiz aleyhissalatu vesselama raci olur. Halbuki mü’minin O’na olan intisabý onun baþýný her daim dik tutmasýný gerektirir. Dolayýsýyla diyalog adýna girilen süreçte de müslümanlar tavýrlarýný izzet-i Ýslamiye’den taviz vermeyecek þekilde ayarlama zorundadýrlar.

 

Evet, bizlerin her zaman küfür düþüncesine karþý dimdik olmamýz lazým. Sýrtýmýzda taþýdýðýmýz müslümanlýðýmýzdan utanmamamýz lazým. Ne tarz-ý telebbüsümüzden ne selef-i salihinin yürüdüðü caddede yürümekten utanmamalýyýz.Fakat bana öyle geliyor ki bizler daha ziyade mü’minlere karþý aziz, kafirlere karþý zelil davranýyoruz. Özellikle azýcýk okumasýný-yazmasýný-konuþmasýný bilen insanlar baþkalarýna tepeden bakmaya baþlýyor. Çok büyük þeyler keþfetmiþ gibi alemi hor ve hakir görüyorlar. Kendisini Gazali’ye, Þah-ý Geylani’ye eþit görmeye baþlýyor. Büyük insan görmemiþliðin getirdiði boþluk bu. Ýnanýyorum onlardan bir kaçýný görseydik, Allah’la münasebetlerinde nasýl tavýr takýndýklarýna þahit olsaydýk utancýmýzdan yerin dibine girerdik.

 

Diðer taraftan kafir/kafirler karþýsýnda, onlarýn gücü karþýsýnda zillet yaþýyoruz. Birer minare olmamýz gereken yerde kuyu oluyor, kuyu olmamýz gereken yerde de dimdik minare gibi görünüyoruz. Günümüzde böyle bir terslik var; ümidim o ki bu terslik bazý terbiye yuvalarýnýn eski dönemde bizlere verdiði terbiyeyi elde etmemiz ölçüsünde dengelenecektir.

 

Üstad’ýn Sünûhât’ta verdiði bir ölçü var. Buna göre hayat-ý içtimaiyede herkesin görmek ve görünmek için bir penceresi vardýr. Boyu uzun olanlar pencereden görünmek için tekavvüs ederler, boyu kýsa olanlar da görünmek için tetâvül ederler. Büyük olmanýn Allah indinde gerçek emaresi yüzü yerde olmaktýr. Ýnsanýn þekli dahi olsa en büyük aný secdedeki anýdýr. Dolayýsýyla Allah’a en yakýn olduðu an da o andýr. “Akrabu mâ yekûnü-l abdü min Rabbihî fehüve sâcid” buyuruyor Allah Rasûlü; öyleyse “fe eksirû fihâ edduâ’.” Ama boþsa bir insan, aþaðýlýk duygusuyla, belli komplekslerle hareket ediyorsa, kimin ne dediðini bilmiyor, sadece nasara-yensuru demesini öðrenmiþse o boþluðunu baþkalarýna çalým çakarak kapatmaya çalýþýr.

 

Evet, bu bir ölçüdür: kim açýktan açýða kendinden, yaptýklarýndan bahsediyorsa, öksürükleriyle kendini duyurmak istiyorsa, çeþitli beklentiler içindeyse, alemin kendi baþarýlarý(!) karþýsýndaki alakasýzlýðýndan rahatsýzlýk duyuyorsa o boþ bir insandýr. Hususiyle Allah’la münasebeti açýsýndan kopuðun tekidir.

 

Soru; Herkes tarafýndan sevilme Cenab-ý Hakk tarafýndan sevilmenin de iþareti olabilir mi?

 

Cevap; Ýnanmýþ, muhlis müminler tarafýndan sevilme Allah tarafýndan sevilmenin emaresi sayýlabilir. Bunun bir baþka anlamý “vüdd” vaz’ edilmiþ demektir onun için. “Ýnnellezîne âmenû ve amilussâlihâti seyec’alü lehümürrahmânu vüddâ.” Ama ehl-i küfür, ehl-i dalalet tarafýndan beðenilme ve sevilmenin hiç bir kýymet-i harbiyesi yoktur. Onlar tarafindan sevilme çok defa bizim temelluklarýmýzdan, zilletlerimizden, kendi onur ve izzetimizi ortaya koyamamadan ötürü olmuþtur. Dolayýsýyla onlarýn sevmesi de, alaka duymasý da, ikramda bulunmasý da bizim için bir þey ifade etmez.

 

Onun için muhlis müminlerin sevmesine, Allah’ýn mükerrem ibadýnýn duyduðu alakaya bakmak lazým. Fakat burada da çok dikkatli olmalý. Mesela ben kalksam desem ki; “Þunca insan beni seviyor, takdir ediyor” kendi kendimi aldatmýþ olurum. Halbuki ben þöyle düþünmeliyim; “Bunca halkýn þu sevgisi benim için bir istidraçtýr. Baþkalarýnýn sevmesi, takdir etmesi, kabulü, teveccühü, elde bir gülde bir etmesi Allah’ýn bir mekridir” demeliyim. Bunlara “Senestedricuhum min haysü lâ ya’lemûn” ayetinin tecellileridir nazarýyla bakmalýyým. Çünkü ben beni biliyorum. Kendimi tanýmak için baþkasýnýn tarifine, bakýþ açýsýna ihtiyacým yok.

Fakat ulvi bir gaye uðrunda biraraya gelmiþ gönüllüler topluluðu için ayný þekilde düþünemem. Onlara Allah Rasulü’nün “Benim ümmetim dalalette ittifak etmez” ölçüsü içinde bakarým. Milyonlarca insan belli bir noktada birleþemez, uzlaþamaz, anlaþamaz, ayný hareket disiplinini paylaþamaz ama bunlar paylaþýyorlar öyleyse ilahi bir inayet var derim.

 

F.Gülen Herkul.org tan

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...