Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Vesveseden Kurtulmanýn Pratik Ön Çareleri

 

 

Vesvese, imanýn kuvvetindendir. Önce hemen þunu belirtelim ki, vesvese çok korkulacak bir þey deðildir, çünkü iman var ki, vesvese geliyor. Sahabe-i Kiram'dan Efendimiz'e gelip, “Ya Rasûlallah, vesveseye mübtelâyým” diyen birine, Efendimiz'in (sav) cevabý, “Endiþe edilecek bir þey yok; o mahz-ý imandýr, imanýn kuvvetindendir” þeklinde olurdu. Þeytan, sizde de iman cevheri, ibâdet hazinesi, namaz ve dine hizmet cevheri olduðunu bildiði içindir ki, korsanlýk yapmakta ve size karþý taarruza geçmektedir. Korsanlýk, belki denizlerde yapýlan þekliyle tarihte gömülmüþtür ama, þeytana bakan yönüyle Âdem (as) ile baþlamýþ olup, kýyamete kadar da devam edecektir. Nasýl deniz korsanlarý, hazine taþýyan zengin gemilerine tecavüz eder ve define bulunan adalara saldýrýrlar, öyle de þeytan dahi, mü'minin iman cevheri taþýyan kalbine hücum eder. Zaten o, tamtakýr, kupkuru ve bomboþ kalblerle uðraþmaz; böylelerine vesvese oklarý göndermez. Hýrsýzlar bile zengin evleri kollarlar; Doðu'nun ve Batý'nýn kâfir ve zâlimleri de öyle deðil mi?.. Vesveseye düþen mü'min, “Þeytan bütün cephelerde maðlûp oldu; bu yüzden, þimdi de iman ve Ýslâm'a ait vesveselerle, þüphelerle beni meþgûl etmek, hazineme el atmak istiyor; ama, benden bir þey koparamayacak. Bu, onun son çýrpýnýþlarýdýr; bir gün gelecek, benden bir þey koparamayacaðýný anlayýnca çekip gidecektir.. kapýma haydut kýlýklý birinin gelip, birkaç gün el açtýktan sonra çekip gitmesi gibi. Hoþ, gitmese de kapýlar ona sürmeli ve beni koruyan kale de çok saðlam; bana Allah’ýn izniyle hiç bir þey yapamaz” diye düþünmelidir.

 

Vesvese, kalbin malý deðildir: Kalb rahatsýz olduðuna göre, vesvese kalbe mal edilemez; çünkü eðer o, kalbin malý olsaydý, kalb ondan rahatsýz ve tedirgin olmayacaktý ve böyle bir kalble þeytan da uðraþmayacaktý... Kalbin rahatsýz ve tedirgin olmasý þundandýr: Kalb, vesveseye razý deðil, sahip de deðil; vesvese ile arasýnda manâ ve mahiyet bakýmýndan bir münasebet olmadýðý içindir ki, kalb vesveseden rahatsýz olmaktadýr. Kiþinin gösterdiði reaksiyondan, ateþinin yükselmesi, kaþlarýnýn çatýlmasý, baþýnýn aðrýmasý, iþtiha ve aðýz tadýnýn kaçmasýndan anlýyoruz bunu; týpký vücuda giren yabancý mikroplara ve bu mikroplarýn fizyolojik yapýda açtýðý rahnelere, meydana getirdiði arýzalara karþý vücudun muharipler üretmesi, antikorlarý devreye sokmasý ve bu ciddi muharebenin meydana gelmesi neticesinde hararetin yükselmesi gibi. Ýþte, þeytanýn da kalbimize gönderdiði bizim malýmýz olmayan yabancý hayâl, düþünce ve vesveselere karþý mânevî yapýmýz, iman potansiyelimiz, âdeta antikor üreterek, bu þer ve þerareler ordusuna karþý kavga vermekte, bunun neticesinde de ateþimiz yükselip, kalbimiz sýkýlmaktadýr. Eðer, vücudumuz herhangi bir mukavemette bulunmuyor ve boða yýlaný görmüþ bir keçi gibi hemen teslim oluyorsa, o zaman, AÝDS virüsüne karþý antikorlarýn teslim-i silah ettikleri gibi, bizde de iþ bitmiþ demektir. Gelen vesvese karþýsýnda kalbimiz, imanýmýz mukavemet etmezse, o zaman vesvese de olmaz, hararet de yükselmez! Bu, “Gel, ne istersen yap!” demektir ki, þeytanýn da istediði budur.

 

Vesveseye maruz kalb, içine kötülerin çer-çöp attýðý pýnara benzer: Meseleyi bir de þöyle düþünebiliriz: Berrak, saf ve tertemiz bir su kaynaðý var; bileþikleri, tadý ve takdim ettiði þifasýyla zemzem suyu gibi bir su kaynaðý. Herkes tarafýndan mâlum ve meþhur hale gelmiþ, dünyâca da kabûl edilmiþ mübarek bir kaynak. Þimdi, hain biri geliyor, sinsice kaynaða yaklaþýp, su üzerine boya, toz, çer-çöp döküp kaçýyor. Siz bunu görünce, “Eyvah” diyorsunuz; “Pýnarým kurudu, mahvoldu, pislendi ve ölüp gitti!” Oysa, hakikat böyle deðildir. Akan su, üzerinde atýlan o çer çöpü götürecek ve safiyetini muhafaza edecektir. Sizin kalbiniz, imanýnýz berrak, pýrýl pýrýl bir pýnar ise, o zaman bulandýrmak için üzerine atýlan tozun, topraðýn ona hiç bir zararý olmayacaktýr. O toz, toprak akýp gidecek ve sizin menba'ýnýz her zaman temiz kalacaktýr. Demek oluyor ki, o bulanýklýk pýnarýn kendinden deðil... Evet, iþte vesveseye maruz kalb de böyledir...

 

Vesvese, iradî olmayýp, fiiliyata da dökülmüyorsa insaný mes'ul etmez: Bildiðiniz gibi, mükellef ve mes'ul olmada irâde ve þuur þarttýr. Hayvanatýn yanýsýra mecnunlara, aklý, þuuru yerinde olmayanlara teklif yoktur. Bu itibarla, vesvese için irâde devrede deðilse ve plân, programý yapýp, “gel” diye kalb ve düþünce kapýlarýmýzý bizzat kendimiz aralamýyorsak, mes'ul sayýlmayýz. Elverir ki, onu fiiliyata dökmeyelim, iþlemeyelim. Ýrâde, umumiyetle böyle kendi kendine gelen vesveseyi karþýsýnda bulur ve ona mukavemet edemez, çünkü o davetsiz gelir. Ayrýca insan, tedayi-i efkâr ile irâdesi dahilinde olmadan gördüðü, duyduðu ve okuduðu þeylerle de bir takým hatýralara, hayâllere ve düþüncelere maruz kalabilir. Aslýnda, çok defa bunlardan kurtulmak mümkün de deðildir; çünkü insanýn bu hali, yaratýlýþýn muktezasýdýr.

 

Vesvese, insanýn ilerlemesine mani olmayan örümcek aðý gibidir: Vesvese, kendine has tutarsýzlýðýyla bilindiði zaman zararlý olmaz. Kur'ân, “Muhakkak, þeytanýn hilesi zayýftýr” diye ferman etmektedir (Nisa/76). Evet var ama, yok gibidir þeytanýn hilesi. Meselâ, iki duvar arasýndan geçmek istiyorsunuz; bakýyorsunuz ki, bir örümcek, aðlarýný gerip yolunuzu kapatmýþ; döner misiniz, devam mý edersiniz? Örümcek aðý sizin ilerlemenize mâni olabilir mi gerçekten? Þüphesiz hayýr; onu bir engel olarak görmez ve hiçbir þey yokmuþ gibi yolunuza devam edersiniz. Efendimiz, þeytanýn dalâleti, küfrü, küfraný, günahý ve kötülükleri yaptýrmadýðýný ve elinden tutup da kimseye günah iþletemeyeceðini beyan buyurur. Þeytanýn yaptýðý, ancak fenalýklarý süsleyip-püslemek, allayýp-pullamak, cazip ve çekici göstermektir. Ýyiyi de kötüyü de yaratan, dalâlete de hidayete de sevkeden Allah'týr (cc). Rengârenk köpüklerle süslenip imar edilmiþ bir saray gibidir þeytanýn vesveseleri; fakat altýnda derin çukurlar bulunur, kilometrelere ulaþan derin çukurlar... Gelip geçiciliði bilindiði zaman vesvesenin zararý olmaz. Vesvese, üflemekle uçup giden tüy kadar zayýftýr. Bir ara toplanýp sonra daðýlýveren bulutlara benzer o; ardýndan ne yaðmur gelir, ne de yel!.. O, uçak yolcularýnýn bir anlýðýna içine düþtüðü hava boþluðu gibidir; ne feryat etmeye deðer, ne de dövünüp yakýnmaya!..

 

Vesvese, üzerinde durulmadýðý ve dert haline getirilmediði takdirde hiçbir zarar vermez: Düþüncenize bulaþýp da onu kirletmeyeceðini bildiðiniz zaman vesvese zararlý olmaz. Vesvese, hayâl aynasýnda sönüp gidecek derecede zayýf ve gelip geçici bir iz; leke ve pislik bulaþtýrmayacak bir görüntü ve çok hafif yansýmalardan ibarettir. Akla ve hayâle gelen þeyler, hayýr kaynaklý ise akýl ve düþünceyi bir derece nurlandýrýr; fakat þer kaynaklý bir vesvese ise, o zaman da akla, düþünceye ve kalbe tesir etmez, kir býrakmaz ve zarar da vermez. Elinizde tuttuðunuz aynaya karþýdaki yýlanýn görüntüsü aksetse, aynadaki o yýlanýn elinize zararý olur mu? Ya da, aynaya akseden bir pislik elinizi kirletir mi? Veya, elinizdeki aynaya akseden alevli ateþ, elinizi yakar mý? Aynen bunun gibi, nasýl karnýnýzdaki pisliklerin namaza ve elmasýn etrafýndaki kömür tozlarýnýn elmasa zararý yoksa, ayný þekilde, þeytanýn da dýþta ya da içte aslî ve zatî bir varlýðý ve hüviyeti olsa bile, attýðý oklarýn, gönderdiði görüntülerin aslî hüviyeti ve hiç bir zararý yoktur. Üzerinde durmadýðýnýz, merakla üzerine varmadýðýnýz, sahip çýkýp kabullenmediðiniz, küçük görerek þiþmesine meydan vermediðiniz ve bir dert haline getirmediðiniz zaman, vesvesenin hiç bir zararý olmaz. Ona hep tepeden bakacak ve “Allah'ýn (cc) izniyle bunun altýndan vurup, üstünden çýkarým” diyeceksiniz.

 

Vesvese, zararlý tevehhüm edildiði zaman zarar verir: Þimdiye kadar anlattýklarýmýzýn hilafýna hareket edildiði takdirde vesvesenin zararý olabilir. Evet vesvese, zararsýz olduðu bilinmeyip, zararlý tevehhüm edildiði zaman zararlýdýr. Üzerinde durulup kurcalandýðý ve merakla karýþtýrýldýðý zaman zararlýdýr o; büyük gördükçe, mühimsedikçe büyür ve bir balon gibi þiþerek bizi yutacak hale gelir. Bir arý kovaný içinde yüzlerce arý bulunur ama, siz önemsemeden kovanýn önünden geçer gidersiniz.. vesvese karþýsýnda da yapmamýz gereken þey, bundan farklý olmamalýdýr. Þeytan, zayýf ve geçici bir görüntü karesini hayalimize atar; biz de cazip bulur ve onu iþlettirirsek, o bir karelik manzara, hayâl sinemamýzda saatleri içine alan bir film þeridi haline gelir de, farkýna bile varamayýz. Hususiyle yalnýz kalýnca, bilhassa gençlerde ve hele bu sûretler, nefsâniliðe bakan, bedeni tesir altýna alan suretler olursa... Evet, insan onu alýr ve hayâlinde maceralý bir film haline getirir. Halbuki þeytana ait olan, o ilk sahnedir. Öyleyse, o ilk oltaya sahip çýkmamak, takýlmamak ve onu iþlettirmemek gerekir ki, þeytan da bizi iþletmesin ve iþlete iþlete hayâllerimizi gerçeðe dönüþtürmesin; dönüþtürmesin ki, biz de neticede o bir karelik görüntünün kurbaný olmayalým.

 

Hassas ve asabî ruhlar, þeytanýn vesvesesine önem verip vehme kapýlmamalýdýrlar: Vesvese, hassas ve asabî ruhlarda daha da zararlý bir hastalýk ve meleke haline gelir. Böyle birisi, vesvese geldiðinde, zararlý olacaðý endiþesiyle telaþa ve vehme kapýlýr; sonra da bunu kalben, fikren ve im'an-ý nazarla büyütüp, kendine mal eder. Derken onu huy haline getirir ve onunla bütünleþir. Bu ise, þeytan karþýsýnda ye'se düþüp, tam zarara uðramanýn ifâdesidir. Bu hale ma’ruz kalmýþ biri, ümitsiz bir þekilde “Artýk ben mahvoldum” deyip, maðlûbiyeti kabûl eder ve böylece önce merkezi þeytanýn salvolarýna açýk hale getirir, sonra da onu terk eder. Bir kumandan düþünün; ilerde sað tarafta bir kaç madenî parlama görerek, düþman o taraftan saldýrýya geçecek vehmine kapýlýr ve ordusunun sað kanadýný boþaltýp o tarafa sürer; sol tarafýndaki daðlarda da aðaç yapraklarýnýn kýpýrdanmalarýndan, düþmanýn saklandýðý ve hücum edeceði düþüncesine kapýlarak, ordusunun sol kanadýný da oraya sevk eder. Neticede merkez, hasmýn taarruz ve imha etmesine açýk ve hazýr hale gelmiþ olur. Esasen bu, taktik bilememenin ve düþmaný tanýmamanýn ifâdesidir. Görüyorsunuz ki, þeytanýn yaptýðýnýn vesvese adýna bir kibrit çöpü kadar önemi yokken, insan onu azmanlaþtýrýyor, azgýnlaþtýrýyor ve kendi baþýna salýyor. Evet, dikkat edelim, onu hayalimizde ve düþüncemizde büyütmeyelim...

 

Vesvesenin manyetik alanýndan ibâdet ile uzaklaþmalý ve psikolojik te’sirinden çýkýlmalýdýr..!

 

Vesveseye karþý sizi vesvesenin manyetik alanýndan kurtaracak davranýþlarda bulunun. Hadiste de ifâde edildiði gibi, böyle bir þey arýz olduðunda, söz gelimi gadaplandýðýnýzda, ayakta iseniz oturun, oturuyorsanýz uzanýn veya kalkýp abdest alarak iki rekat namaz kýlýn ve iç dünyânýzda deðiþiklik yapýn; ayrýca o sisi daðýtacak daha baþka meþrû bir kýsým davranýþlarda bulunun!.. Ýrâdenizi devreye sokarak, psikolojinize te’sir edebilecek, elinizde olmadan içine düþtüðünüz hava boþluðundan sizi çýkaracak veya tutulduðunuz elektrik akýmýndan sizi çekip alacak küçük de olsa bir vesile arayýn.! Efendimiz (sav), bir sefer dönüþü -bir defaya mahsus olmak üzere- yorgunluktan uyanamayýp sabah namazý kazaya kalýnca, “Burayý derhal terkedin; þeytan burada hâkimiyet ve saltanat kurmuþ” buyurmuþlardý. Evet, her zaman þeytanýn manyetik alanýna karþý dikkatli olunmalý ve bilmeyerek içine girilmiþse, çarçabuk oradan uzaklaþýlmalýdýr. Gaflet ve dikkatsizlik, þeytan ve þeytanî þeylere birer hüsn-ü istikbalse, evrad u ezkâr, Allah’ý ilan ve O’nunla irtibatlanma, bütün þer kuvvetlere karþý bir müdafaa, hattâ bir taarruzdur. Meselâ, Efendimiz (sav) bir yerde, þeytanýn ezan sesinden nasýl kaçtýðýný anlatýr. Demek ki, onun ezana ve ezanýn ihtiva ettiði manâlara tahammülü yok. Öyle ise, þeytan vesveselerle taarruza geçtikce, biz de Allah ve Rasûlü’yle irtibatýmýzý kuvvetlendirmeli ve hep lâhûtî hâtýralara dalmalýyýz. Efendimiz (sav)'in Mi’rac yolculuðunu hatýrlamanýn vesveseyi, hususiyle namazda akla gelenleri, hattâ esnemeyi býçak gibi kestiði ve keseceði söylenebilir. Keza bir yerde sol tarafýnýza atacaðýnýz üç tükürük, bir de bakarsýnýz onun geldiði sisli perdeyi yýrtýverir. Þeytanýn harama teþvik adýna gelen vesveselerine karþý bazan yumruðu sýkýp meydan okuma, bazan da hafife alma manâsýna tebessüm edip geçme, onun manyetik alanýna karþý gerilimde bulunma ifadesidir.

 

Bir genç arkadaþýmýza þöyle dediðimi hatýrlýyorum: “Þeytan, karþýna çýkýp da bir harama bakmaný istediðinde þöyle düþün: Bakmakla elime ne geçecek? Bakacaksýn, o boþ... Daha ileri götürsen, yine boþ... Kaldý ki, imanýnýn sana vereceði piþmanlýk ve ýzdýrap da var. Sonu böylesine boþ, ýzdýraplý ve karanlýk olacak bir bakýþýn ne manâsý olabilir ki!” Esasen, insan kendini böyle ikna ederken, o haram manzara da çoktan kaybolup gitmiþ olur.

 

Akla gelen her vesvese, her süslü manzara, gelecekte elde edilecek daha mükemmellerini düþünmekle izale olabilir. Kur'ân'ýn pek çok yerinde, dünyâ hayatýnýn bir oyun ve eðlenceden ibâret bulunduðu ve gerçek hayatýn Ahiret hayatý, yaþanacak gerçek yurdun da ahiret yurdu olduðu ifade edilir (A.Ýmran/185; Ankebut/64). Vesvese, sana ýspanak ve tere otunu mu teklif ediyor; ama Allah (cc) diyor ki, orada peþ peþe koparýlmaya hazýr meyveler var. (Hâkka/23) Hem, dünyadaki gibi hazýmsýzlýk, karýn aðrýsý ve defekasyon lüzumu da duymayacaksýn. Buradaki haramlara nazar noktasýndan gelen vesveseye de ayný þekilde mukabele edilebilir. Ama biz, dünyânýn bütün güzelliklerine karþý “Ýsteyene ver Sen aný, bana Seni gerek Seni” diyeceðiz. Yaz aylarýnýn kavurucu sýcaðýný bahane ederek, þeytan sizi hizmetten ve irþad gayesiyle etrafa gidip gelmekten alýkoymak ve baþkalarýna yaptýðý gibi sizi de deniz kýyýlarýna veya gölgesi serin mesire yerlerine çekmek mi istiyor? Ona Cehennem ateþinin çok daha sýcak olduðunu hatýrlatýverin. Öyle zannediyorum ki, kalbinize atmak istediði bu vesvese, kendi gýrtlaðýna týkanýp kalacaktýr. Hem “Allah Rasülü (sav) ve O'nun sâdýk yaraný ve arkadan gelen salihler bizi bekleyip dururken, benim þurada burada avare ve bana yakýþmayan bir vaziyette dolaþmam hiç doðru olur mu?” diyerek, bu mevzûda þeytanýn telkin etmek istediði gaflet ve rehavet vesvesesini izale etmek mümkün olur kanaatindeyim.

 

Abdest ve namazda “eksik mi yaptým?” þeklindeki vesveselere de önem verilmemelidir. “Abdest ve namazda yanlýþ ve kusurum oldu mu acaba?” þeklinde gelen vesveselere de aldýrýþ etmemek gerekir. Böyle bir vesvese ilk defa vuku buluyorsa, o abdest veya namaz tekrar edilebilir. Ama mükerreren oluyorsa, sözgelimi bir abdest uzvunu yýkayýp yýkamadýðýndan devamlý þüpheye düþen birisi, o zaman hiç vesveseye meydan vermeden, o uzvunu yýkadýðýný kabûl ederek namaza durmalýdýr. Ve yine namazý kaç rekat kýldýðý mevzuunda vesveseye mübtelâ olmuþsa, namazýnýn tamam olduðu kanaatýyla hareket etmelidir. Vesvesenin ilka ettiði þeyin üzerine üzerine gidilmelidir. Vesvesenin üzerinde durmak deðil, aksine, tam tersi istikamette yürümek lâzýmdýr. Hiç kâle almadan, önem vermeden, yapýlan yanlýþ bile olsa, “Mezheplerimizden birine uyar” deyip geçmek maslahata binaen daha muvafýk olur kanaatindeyim. Gâye, þeytanýn canýna okuyup vesveseyi def’etmektir.

 

www.hikmet.net den

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...