Adem Geschrieben 11. Januar 2005 Teilen Geschrieben 11. Januar 2005 Darwin'in Evrim Teorisi Yakýnda Tarih Olacak Mustafa AKYOL Charles Darwin'in 1859'da yayýmlanan Türlerin Menþei adlý kitabýyla gündeme gelen tabiî seleksiyona dayalý evrim teorisi, o zamandan bu yana tartýþýlýyor. Teori, dünya üzerindeki hayatýn rastlantýlarla doðup geliþtiðini ve bütün canlýlarýn ortak bir atadan türediðini ileri sürüyor. Ayný teoriye göre, insanlarýn en yakýn akrabasý da maymunlardýr. Teoriyi savunan nispeten insaflý bilim adamlarý, bunun bir teori olduðunu itiraf etseler de, bu teori, kitlelere takdim edilirken ilmî bir hakikat gibi gösterilmektedir. Halbuki bunun aksini gösteren ve sayýlarý her geçen gün artan pek çok ilmî delil vardýr. Son olarak, insanlarla maymunlar arasýnda büyük bir genetik benzerlik bulunduðu iddiasý çürütüldü. Ünlü bilim dergisi Nature'un son sayýsýnda yayýmlanan "Þempanze Kromozomu Þaþkýnlýða Sebep Oldu" baþlýklý makalede, insan ve þempanze genlerinin bugüne dek sanýlandan çok daha farklý olduðu açýklandý.1 Bu konuyu, ABD'nin biyo-kimya alanýndaki ünlü isimlerinden biri olan Prof. Michael J. Behe'ye sorduk. Evrim teorisini eleþtiren kitap ve makaleleriyle tanýnan Prof. Behe, kendisiyle görüþmemizde hayatýn gerçekte nasýl var olduðu sorusuna ýþýk tutan önemli açýklamalarda bulundu: - Sayýn Prof. Behe, Nature dergisinde bu yýl yayýmlanan ve insanlarla þempanze genlerinin gerçekte çok farklý olduðunu gösteren son ilmî bulgu hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Bu araþtýrmayý Tokyo Üniversitesi'nden bir araþtýrmacý grubu, insan ve þempanzelerin 22 ve 21. kromozomlarýnýn genetik alfabesindeki bütün harfleri karþýlaþtýrarak yaptý. Bulduklarý sonuç ise, son derece önemli; çünkü iki canlý türü arasýnda daha önceden kabul edilenden çok daha büyük bir fark olduðu gösterildi. Bu sonuç, en azýndan insanýn menþei açýsýndan, Darwin'in teorisini büyük bir açmaza sokuyor. Aslýnda genel olarak biyoloji hakkýnda ne kadar þey öðrenirsek, Darwinizm'in problemleri de o kadar artýyor. Darwinizm, canlýlar hakkýnda ne kadar az bilgiye sahip olursak, o kadar ikna edici olabilen bir teoridir. Çünkü canlýlarý ne kadar az tanýrsak, onu o kadar basit zannederiz ve Darwinizm de bu basit sandýðýmýz sistemleri küçük tesadüfî deðiþimlerle açýklar. Ama son 30 yýlda, hayatýn daha önceden hayal bile edemeyeceðimiz kadar karmaþýk olduðunu öðrendik. Meselâ; en evrimci taksonomide en basit canlý olarak görülen bakterilerde, hareket etmelerini saðlayan minik ama çok kompleks ve mükemmel biyo-kimyevî motorlar var. Bu detaylý mekanizmalarýn nasýl oluþtuðu sorusuna verilebilecek tek cevap, tabiatüstü bir yaratmadýr. -Peki canlýlarýn farklý organlarýnýn, genlerinin veya proteinlerinin birbirine benzer olmasý ne anlama geliyor? Bunlar, bütün canlýlarýn ortak bir atadan geldiðini savunan Darwinizm için bir delil sayýlabilir mi? Hayýr. Farklý canlýlardaki benzerlikler, öncelikle biyolojinin temel sorusunu cevaplamýyor. Bu soru, farklý canlýlarýn kendilerine has ve son derece kompleks olan organ ve sistemlerin nasýl ortaya çýktýðýdýr. Darwinizm'in buna verebildiði bir cevap yok. Öte yandan birbirine en uzak olarak kabul edilen organizmalar arasýnda bile þaþýrtýcý benzerlikler var. Meselâ, insanla bakteriler arasýnda... Soru þu: Bu benzerlikler, Darwin'in teorisine uygun bir tablo oluþturuyor mu? Aslýnda oluþturmuyor; çünkü evrim teorisine göre birbirine çok yakýn akraba olmasý gereken canlýlar, kimi zaman genetik olarak daha farklý çýkýyor. Veya birbiriyle tamamen ilgisiz olmasý gereken canlýlarda çok benzer organ veya genler var. Meselâ insan gözü ile ahtapot gözü neredeyse birbirinin aynýsý. Ama bu elbette ahtapotlarla akraba olduðumuz anlamýna gelmiyor. Bu iki göz yapýsýnýn 'ortak ata'dan deðil, 'tek bir Yaratýcý'nýn ilminden' kaynaklanan bir dizayn olduðunu kabul etmek, daha mantýklý. -Bu dizayn kavramý, sizin de savunucularý arasýnda bulunduðunuz 'akýllý dizayn' (intelligent design) teorisinden geliyor sanýrým. Sizce bu teori, canlýlar arasýndaki benzerlikleri daha mý iyi açýklýyor? Evet, bu benzerlikleri dizaynla da açýklayabilirsiniz. Biliyoruz ki pek çok dizayncý veya mucit, farklý sistemlerde pek çok benzer parça kullanýr. Meselâ somunlar, vidalar veya kablolar, pek çok farklý cihazda yer alýr. Çünkü bunlar, söz konusu mekanik sistemleri yaparken kullanýlabilecek en ideal parçalardýr. Elbette her ikisi de kablo bulunduran iki makineden biri, diðerinden evrimleþerek ortaya çýkmamýþtýr. Ayrý ayrý tasarlanmýþlardýr. Biyolojideki benzerlikleri açýklamak için ortak dizayn kavramýný kullanmak da son derece tutarlýdýr. -Söz konusu dizayn teorisi Darwinizm'i savunanlar tarafýndan kimi zaman þiddetli bir biçimde eleþtiriliyor ve tartýþma dýþý býrakýlmak isteniyor. Darwinizm'i biyolojinin reddedilemez bir parçasý gibi göstermeye yönelik bir eðilim var. Bunun sebebi sizce nedir? Bu sebep ilmî deðil, felsefî ve ideolojik bir mahiyete sahiptir. Bazý bilim adamlarý, kâinatý ve hayatý, sadece tabiî faktörlere dayanarak açýklamak gerektiðe inanýyorlar. Bu inancýn temelinde ise, kâinatýn ve hayatýn zaten sadece fizikî güçlerin ürünü olduðu ön kabulü yatýyor. Peki ama böyle deðilse? Bir gözlük gördüðümüzde bile, bunun sadece fizikî güçlerin ürünü olmadýðýna, akýllý ve sanatkâr bir gözlükçü tarafýndan yapýldýðýna hükmedebiliyoruz. Hayat ise, bundan binlerce kere daha kompleks. Dolayýsýyla hayatýn da yaratýlmýþ olmasý gerektiði neticesine varýyoruz. Burada önemli olan, ilmî delilleri mümkün olduðunca önyargý olmaksýzýn deðerlendirebilmek. Darwinistler, bilimin, madde ötesi bir gücü kabul edemeyeceði iddiasýndalar. Oysa 19. yüzyýlýn ortalarýna kadar bilim adamlarýnýn büyük bir çoðunluðu bir yaratýcý gücü, yani Allah'ý kabul ediyordu. Bilimin materyalist olmasý gerektiði iddiasý, Darwin sonrasýnda yaygýnlaþmýþ bir görüþtür; ancak bu iddia ilmî delillerle giderek daha fazla çeliþmektedir. Bilim, hayatýn materyalist bir açýklamasýný yapmak için deðil, doðru açýklamasýný yapmak için çalýþmalý. Bazý insanlarýn felsefî kabulleri rahatsýz edilse de, verilerin peþinden gidilmeli. -’Darwin'in Kara Kutusu’ adlý kitabýnýz, National Review dergisi tarafýndan 20. yüzyýlýn en önemli 100 kitabýndan biri olarak gösterildi. Bu kitabý bu kadar önemli kýlan husus sizce neydi? Bunun sebebi kitapta yer alan yeni ve orijinal bilgiler deðil aslýnda. Sadece okuyucuya, hayatýn moleküler seviyesinde çok hassas ve kompleks sistemler bulunduðunu ve bunun da þuurlu bir plânlama ve organizasyona delil oluþturduðunu gösterdim. Çoðu insan hayata sathî bir nazarla baktýðýnda, bitkileri, hayvanlarý, kuþlarý veya balýklarý müþahede ettiðinde, bunlarda bir plân ve program olduðunu hissedebiliyor. Ama okullarda öðretilen Darwin'in evrim teorisi, tabiattaki bu nizâm ve sistemin, bir Sanatkâr olmadan açýklanabileceðini söylüyor. Kitabýmýn sanýrým en büyük tesiri; Darwinist açýklamanýn çok sathî ve yanýltýcý olduðunu göstermek oldu. - Sizce Darwinizm'in karþýlaþtýðý en büyük mesele nedir? Darwinizm'in en büyük problemi, yeni biyolojik yapýlarýn, yeni canlýlarýn nasýl ortaya çýktýðýný açýklamaktýr. Darwinizm, zaten var olan biyolojik yapýlarýn küçük deðiþmelere nasýl uðrayabileceði konusuna ýþýk tutabilir. Meselâ Galapagos adalarýndaki ispinozlarýn gagalarýnda küçük farklar doðmasýna dair bir açýklama sunabilir. Ama kuþlar ilk baþta nasýl ortaya çýktý? Kuþ tüyü veya kanadý gibi kompleks organlar nasýl oluþtu? Beyin, göz, akan kandaki pýhtýlaþma gibi çok fazla parçanýn uyum içinde iþlemesiyle çalýþan hassas organ ve sistemler nasýl var oldu? Darwinizm'in bunlarý açýklamasý imkânsýz; çünkü bunlarýn her biri, ancak eksiksiz olduklarýnda vazife görebilen son derece karmaþýk yapýlar. Bunlarýn menþeini açýklamanýn en tutarlý yolu, þuurlu ve sonsuz kudret sahibi, tabiatüstü bir Yaratýcý'nýn müdahalesini kabul etmektir. - Darwinizm’in geleceðine dair bir beklentiniz var mý? Darwinizm yaþayacak mý? Ýnanýyorum ki, Darwinizm sahneden çekilme yolunda. Hayatýn açýklamasýnýn bu teoriyle mümkün olmadýðý görülecek ve teori terk edilecek. Bu sonuca giden süreç baþlamýþ durumda zaten. Bunun sebebi de benim tarafýmdan veya baþka bilim adamlarý tarafýndan yapýlanlar deðil. Hayat hakkýnda ne kadar çok þey öðrenirsek, onun ne kadar kompleks olduðunu o kadar iyi anlýyoruz. Bilim adamlarý, bu kadar kompleks yapýlarýn Darwin'in öngördüðü gibi gâyesiz, tesadüfî mekanizmalarýn ürünü olamayacaðýný görmeye baþlýyorlar. - Bilindiði gibi Darwinizm'i savunanlar genellikle kendilerinin ilmî bir zeminde düþündüklerini, kendilerine karþý çýkanlarýn ise sadece dinî inançlara dayandýklarýný söylerler. Sizin tarif ettiðiniz tablo ise bunun doðru olmadýðýný gösteriyor gibi. Ne dersiniz? Evet, tam da o þekilde. Darwinizm'e karþý geçmiþte pek çok insan sadece dinî kaynaklara dayanan itirazlar öne sürerdi. Teorinin savunucularý ise, bugüne kadar bilimin kendi taraflarýnda olduðunu iddia ettiler. Oysa 20. yüzyýlýn son çeyreðinden itibaren elde edilen þaþýrtýcý ilmî bulgular, tabloyu tersine çeviriyor. Bugün Darwin'e karþý itirazýmýz, bilmediklerimizden deðil, bildiklerimizden kaynaklanýyor. Dogmatik düþünce yolunu seçenler ise artýk Darwinistler. Biz onlara, canlýlýðýn plânlý ve programlý yaratýldýðýný gösteren ilmî deliller sunuyoruz, onlar ise bunlarý, sadece felsefî ve ideolojik dünya görüþleri sebebiyle reddediyorlar. Zaten ilmî devrimlerin öncesinde, eski teorileri bu þekilde ýsrarla savunan baðnazlar olur. Ama sonra bilim, yanlýþ teoriye karþý galip gelir. Darwinizm'in de yakýnda baþýna bu gelecek. Sizinti Kaynak - The International Chimpanzee Chromosome 22 Consortium, Nature, Sayý:429, Sayfa:382-388 (2004). Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.