Gast Geschrieben 17. November 2009 Teilen Geschrieben 17. November 2009 Bayram günlerinde erken kalkmak, yýkanmak, diþleri temizleyerek misvaklamak, güzel kokular sürünmek, elbiselerin en temiz ve güzelini giyinmek, Hak Teâlâ'nýn nimetlerine þükür için sevinçli görünmek, rastladýðý din kardeþlerine karþý güler yüzlü olmak, mümkün mertebe çok sadaka vermek, Bayram gecelerini ibâdetle ihyâ etmek bayram âdâbýndandýr. Ramazan bayramýnda namazdan evvel hurma gibi tatlý bir þey yiyerek camiye gitmek; Kurban bayramýnda ise namazdan evvel hiçbir þey yememek müstehapdýr. Hattâ Kurban kesecek kimsenin kestiði kurbanýn etiyle yemeðe baþlamasý daha güzeldir. Bununla beraber namazdan evvel bir þeyler yenilecek olursa bunda bir beis yoktur. Bayram günlerinde Müslümanlarýn birbirlerini tebrik etmeleri, birbirleriyle müsafahada bulunarak hayýr ve maðfiret dualarý yapmalarý yine bayram edebleri arasýndadýr. Ayrýca bayram hürmetine dargýnlar barýþmalý, birbirlerinde haklarý olanlar o haklarý birbirlerine helâl etmeli, dost ve akraba ziyaretleri yapýlmalý, ailenin küçükleri ailenin büyüklerinin ziyaretine giderek ellerini öpüp hayýr dualarýný almalý, gönüllerini hoþ etmelidir. Okuma Parçasý: Peygamberimiz Ýle Yetim Abdullah Abdullah küçük yaþta iken, bir savaþta babasýný kaybetmiþti. Annesi yeniden evlenince üvey baba, Abdullah'ý istememiþti. Ve Abdullah sokaklarda sâhipsiz kalmýþtý. Dertliydi. Yardýmsever halkýn verdikleriyle karnýný doyurabiliyordu. Arkadaþlarý gülüp oynarken, o, bir köþede oturur, baþýný elleri arasýna alýr, düþüncelere dalardý. Bir bayram günü, Abdullah yine böyle bir kenara oturmuþ, baþýný ellerinin arasýna almýþtý. Cývýldaþan çocuklara bakýp aðlýyordu. Üstü baþý lime lime idi. Gömleði belki kýrk yerden yamanmýþtý. Üstelik sabahtan beri yiyecek bir þey de bulamamýþtý. O sýrada Peygamberimiz geçiyordu. Oynaþan çocuklarý seyretmek için biraz durdu. Gülümsedi. Birkaç çocuðu okþadý. Sonra Abdullah'ý gördü. Kenarda durup aðlamasý dikkatini çekmiþti. Yanýna gitti. Ve niçin arkadaþlarýyla oynamadýðýný, niçin aðladýðýný sordu. Abdullah üzüntüsünden Peygamberimizi tanýyamamýþtý. - Amca, dedi, babam bir savaþta þehid düþtü, anam evlendi. Üvey babam beni istemedi. Yapayalnýz kaldým. Ne yiyecek bir dilim ekmeðim, ne giyecek yeni bir gömleðim var. Bu yüzden arkadaþlarýma katýlamýyorum. Peygamber Efendimizin mübarek gözleri doldu. - Peki yâ Abdullah, dedi, sen Hasan ile Hüseyin'e kardeþ olmak ister misin? Hasan ile Hüseyin, Peygamberimizin torunlarýydý. Abdullah istekle atýldý: - Çok isterim. - Fâtýma'ya evlât, Peygamber'e torun olmak ister misin? Abdullah hemen cevap verdi: - Çok isterim. - Öyleyse yürü bize gidelim, bundan sonra benim torunumsun... Abdullah ancak o zaman Peygamberimizin karþýsýnda bulunduðunu anladý ve ellerine sarýlýp öptü. Birlikte eve gittiler. Abdullah'ýn karný aylardan beri ilk defa güzelce doydu. Ýlk defa yeni elbiseler giydi. Ve Peygamberimizden izin alýp tekrar çocuklarýn arasýna döndü. Ama bu sefer kenardan seyretmiyordu. Oyuna katýlmýþ, onlar gibi hoplayýp zýplamaya baþlamýþtý. Çocuklar bu deðiþikliði merak edip Abdullah'a sordular: - Ey Abdullah, bir saat önce aðlýyordun, üstün baþýn dökülüyordu, þimdi bakýyoruz yeni elbiseler giydin, aramýza katýlýp oynuyorsun. Sebebi nedir? Abdullah memnun memnun gülümsedi... Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.