Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Hz. Adem ve Hz. Havva'nýn yeryüzüne indiriliþi nasýl olmuþtur, üzerlerini nasýl örttüler tesettür o zaman var mýydý?

 

 

 

Deðerli Kardeþimiz;

 

Allah insanlýða medeniyeti Peygamberler vasýtasý ile bildirmiþtir. Bu noktada insanlýk tarihinde umumi bir vahþilik yaþanmamýþtýr. Peygamberlerin bulunduðu yerlerde medeniyet – kendi zamanlarýna göre – vardý. Peygamberlerin bulunmadýðý yerlerde ise, insanlarýn vahþi ve kaba olduðunu biliyoruz. Tarih kitaplarý da hep insanlýðýn vahþet tarafýný göstermeye çalýþmýþtýr. Bunda bazý sebepler vardýr:

 

Bunlarýn baþýnda, bazý dinsiz guruplarýn, insanlarý Ýslam dininden ve Allah’a imandan uzaklaþtýrmaya çalýþmalarý gelmektedir. Nasýl ki, bilimsel alanda insanlarý evrim safsatasý ile aldatýp “ mü’minlerin inandýðý Allah – haþa – yoktur. Her þey kendi kendine olmuþtur. Ýlim ve bilim de böyle söylemektedir” diye yaygara kopardýklarý gibi, bu fikrin uzantýsý olan “ evrimleþen insan önce yarý maymun, sonra insan oldu. Fakat ilk insanýnda tamamýyla bedevi ve okuma, yazma, konuþma bilmeyen cahil bir þekildeydi” fikri her tarafa yayýldý. Böylece bu kirli ideolojiye Tarih bilimini de alet etmiþ oldular. Oysa her peygamber, bir medeniyet getirmiþ ve ilk insan da Hz. Adem’dir ve peygamberdir. Dolayýsýyla Hz. Adem (a.s) ile baþlayan insanlýk, kendi zaman ve zeminine göre medeni idi, vahþi deðildi. Þimdiki zamanda bile, okuma yazma bilmeyen ve vahþi olarak yaþayan insanlar olduðu gibi, o zamanda daha fazla bedeviyet ve vahþet hakimdi. Ama bu durum baþta söylediðimiz gibi umumi deðildi.

 

Ayrýca Allah Kuraný Kerimde Hz. Adem’e her þeyin ismini, anlamýný ve niçin yaratýldýðýný öðrettiðini, imtihanda Hz. Adem’in meleklere üstün geldiðini bildiriyor. Bu nedenle ilk insanýn bugünkü anlamda bir konuþmayý bildiði ve seslerle anlaþtýklarý net bir þekilde ortaya çýkmaktadýr.

 

Ýnsanlarýn ilk devri, vahþet deðil, belki ilk medeniyetti. Bu ilk medeniyet dersini de insanlara hak peygamberler vermiþti. Ýnsanlara ilk din dersini verenler (yani tek Allah inancýný öðretenler), nasýl ilahi peygamberler olduysa, ilk medeniyet dersini de insanlara, bu peygamberler vermiþlerdi.

 

Þu kadar var ki, ilahi peygamberlerden bu ilk medeniyet dersini almýþ bulunan insanlar, sonra bu medeniyetten uzaklaþa uzaklaþa ilk dersi unutarak vahþi olmuþlar, daha sonra tekrar medeniyete girmiþlerdir. Þu halde insanlar, vahþet devri, medeniyet devri olmak üzere iki medeniyet safhasý deðil, belki ilk medeniyet, vahþet, ikinci medeniyet olarak üç devir geçirmiþler; vahþilik, insanlar için ilk devir deðil, iki medeniyet arasýnda geçici bir basamak sayýlmýþtý.

 

Hz. Adem ve Hz. Havva'nýn örtünmeleri konusunda Kuran-ý Kerim’de þöyle bahsedilmektedir:

 

- Fakat o Þeytan onlara, gözlerinden gizlenmiþ olan edep yerlerini açýða çýkarmak için vesvese verdi. Onlara þöyle telkinde bulundu: "Rabbinizin size bu aðacýn meyvesini yasaklamasýnýn tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata nail olanlardan olmanýzý önlemektir" diyerek, kendisinin onlarýn iyiliðini istediðine dair yemin üstüne yemin etti.

 

- Böylece onlarý aldatarak mevkilerinden düþürdü. Þöyle ki: O aðacýn meyvesini tadar tadmaz, edep yerlerinin açýk olduðunu fark ettiler. Derhal, bulduklarý cennet yapraklarýyla edep yerlerini örtmeye baþladýlar. Onlarýn Rabbi ise nida edip buyurdu: "Ben sizi o aðaçtan menetmedim mi? Ben Þeytanýn sizin besbelli düþmanýnýz olduðunu söylemedim mi? Niçin Beni dinlemediniz de bu periþan duruma düþtünüz?"

 

- "Ey bizim Rabbimiz, kendimize yazýk ettik. Þayet Sen kusurumuzu örtüp, bize merhamet buyurmazsan, en büyük kayba uðrayanlardan oluruz" diye yalvarýp yakardýlar.

 

- Buyurdu ki: "Birbirinize düþman olarak inin! Size dünyada bir süreye kadar kalma ve yararlanma imkâný veriyorum: Orada yaþayacaksýnýz, orada öleceksiniz ve yine oradan diriltilip mezardan çýkarýlacaksýnýz." (Araf Suresi, 20-25)

 

Örtülmesi gereken yerleri örtmek, namusu korumanýn ilk þartýdýr. Çýplaklýk, övünülecek bir ilerilik deðil, ilkellik ve Cahiliyeye dönüþtür, irticadýr. Cahiliye dönemi araplarý, erkeði kadýný Kâbeyi çýrýl çýplak tavaf ediyorlar, bunu faziletli bir iþ tarzýnda yapýyorlardý. Çýplaklýðý yaymak Þeytanýn teþviki ile olunca, Allah Teala, örtünmenin ve elbisenin insanýn maddî ve manevî süsü olduðunu, þeytana uyup avret yerlerini açmamak gerektiðini hatýrlatýyor. Allahýn hikmeti, diðer birçok canlý mahlukun fýtratýna, haya ve örtünme duygusu koymayýp saðlam, güzel ve tabiî bir elbise vermiþtir. Haya duygusu verdiði insaný, yalnýz onu çýplak yaratmýþtýr. Böylece insan, hem örtünme emrini tutmanýn sevabýna ermekte, hem de dünyadaki halifelik görevini ispatlamaktadýr. Çünkü bütün yeryüzüne yayýlan hayvan ve bitkilerden ve diðer maddelerden elde ettiði giyeceklerle, bütün yaratýklar üzerindeki tasarruf ve yönetme gücünü, halifeliðinin tezahürlerinden birini göstermektedir.

 

Dikkat edilirse ayetlerde Hz. Adem ve Hz. Havvanýn önce edep yerlerinin gizli olduðu sonradan þeytanýn aldatmasýyla edep yerlerinin açýldýðý, fakat derhal kapatttýklarý anlatýlmaktadýr. Demekki, edep yerlerin kapanmasý gerektiðini bilmekteler.

 

Ýþte bu nedenle bir sonraki ayette edep yerleri örtmenin gerekliliði ve Adem babamýzýn edep yerlerini örttüðü þöyle açýklanýr:

 

- Ey Âdem'in evlatlarý! Bakýn size edep yerlerinizi örteceðiniz giysi, süsleneceðiniz elbise indirdik. Fakat unutmayýn ki en güzel elbise, takva elbisesidir. Ýþte bunlar Allah’ýn ayetlerindendir. Olur ki insanlar düþünür de ders alýrlar. (Araf Suresi, 26)

 

Sonuç olarak Adem aleyhisselamýn edep yerlerin örtülmesi gerktiðini bildiðini ve Allah’ýn emriyle edep yerlerini ilk örten kimse olduðunu söyleyebiliriz. Havva annemiz için o þartlarda kendisine namahrem olan kimse olmadýðýndan erkeklerin hepsi kendi çocuðu ve torunlarý olduðundan bu günkü gibi el ve yüz hariç her yerini örttü diyemeyiz. Bu konuda kesin bir bilgi olmamakla birlikte örtünmenin ilk insandan itibaren var olduðu muhakkaktýr.

 

Araf suresi, 19-25 ayetlerin tefsiri:

 

19- (Sonra Allah, Âdem'e hitab etti): "Ey Âdem! Sen ve eþin cennette durun, dilediðiniz yerden yeyin; fakat þu aðaca yaklaþmayýn, yoksa zalimlerden olursunuz."

 

20- Derken onlarýn, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fýsýldadý: "Rabbiniz, baþka bir sebepten dolayý deðil, sýrf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalýcýlardan olursunuz diye sizi þu aðaçtan men etti." dedi.

 

21- Ve onlara: "Elbette ben size öðüt verenlerdenim." diye de yemin etti.

 

22- Böylece onlarý aldatarak aþaðý sarkýttý (önceki mevkilerinden indirdi). Aðacý(n meyvesini) tadýnca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarýný üst üste yamayýp üzerlerini örtmeðe baþladýlar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o aðaçtan men etmedim mi ve þeytan size apaçýk düþmandýr, demedim mi?"

 

23- Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eðer bizi baðýþlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uðrayacaklardan oluruz!"

 

24- (Allah) buyurdu: "Birbirinize düþman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalýp geçinmeniz gerekmektedir."

 

25- "Orada yaþayacaksýnýz, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çýkarýlacaksýnýz!" dedi.

 

Þeytan, Âdem'e ve Havva'ya böyle bir vesvese verdi ve dedi ki: Rabbiniz sizi bu aðaçtan baþka bir sebeple deðil ancak iki melek olacaðýnýzdan veya ebedî kalacaðýnýzdan dolayý men etti. Yani bundan yerseniz, ya yemek içmek ihtiyacýndan melekler gibi müstaðnî olursunuz (ihtiyaç duymazsýnýz), yahut ölüm yüzü görmez, ebedî kalýrsýnýz, diye bir taraftan onlarý Âdem'e secde ile emredilmiþ olan meleklere imrendirmek, bir taraftan da maddî sebebin, ilâhî takdiri deðiþtirebileceði þüphesiyle ne olursa olsun bir sonsuzluk ve devamlýlýk sevdasýna düþürmek istedi. Burada meþhur bir suâl vardýr: Þeytan cennetten kovulup çýkarýlmýþ olduðu halde cennetteki Âdem ve Havva'ya nasýl vesvese verebilmiþtir?. Buna karþý, bir yýlan aracýlýðýyla girdi diye bir kýssa nakli þöhret bulmuþ ise de, bunu büyük tefsirciler uygun görmemiþler ve baþlýca üç þekilde cevap vermiþlerdir:

 

1- Hasan Basrî hazretleri demiþtir ki: Yüce Allah'ýn vermiþ olduðu bir kuvvet ile, yerden göðe veya cennete vesvese ulaþtýrabilmiþtir. Bu mânâya göre "hayye" (yýlan) tabirinin, insan için yýlan gibi zehirli bir hayatî kuvvetten kinâye olmasý söylenebilir.

 

2- Ebû Müslim Ýsfehânî: Bu cennetin, yeryüzü cennetlerinden biri olduðu görüþünde olduðu için, Âdem ve Ýblis ikisi de cennette idi demiþ. Ancak bunun suâle uygun olmadýðý açýktýr.

 

3- Diðer bir takým tefsirciler de demiþlerdir ki: "Âdem ve Havva, bazan cennetin kapýsýna yakýn gelirler, Ýblis de dýþardan gözetir, yaklaþýrdý; vesvese bu þekilde meydana geldi." Âyetlerin delaletine bakarak, Ýblis'in kovulmasý ve çýkarýlmasýnýn, dört yönden vesvese vermesi imkânýný yok eder bir þekilde olmadýðý anlaþýlýyor. Bunun için vesveseye imkân bulup o maksatla öyle yaptý.

 

21- Ve inanýnýz ben sizin öðütçülerinizden, iyiliðinizi isteyenlerdenim, diye yeminleþti. Yani yemin etti de

 

22- ikisini de aldatarak sarkýttý. Âdem ve Havva, hiçbir kimse yalan yere Allah'a yemin etmez sandýlar, aldandýlar.

 

Þu halde ne zaman ki o aðacý tattýlar, kendilerine kötü yerleri beliriverdi. Ýsyanýn uðursuzluðu yüz gösterdi, kapalý ve gizli olan cinsel yerleri açýlýverdi, bunun üzerine utançlarýndan derhal üzerlerine cennet yapraðýndan yamalar yamamaya baþladýlar. Denilmiþ ki bu yaprak incir yapraðý idi. Rabb'leri yüce Allah da kendilerine þöyle seslendi: Ben sizi o aðaçtan men etmedim miydi? Ve mutlaka þeytan size açýk bir düþmandýr, demedim miydi? Ki birincisi yasaða karþý gelmekten dolayý, ikincisi de düþman sözüne aldanmalarýndan dolayý darýlma ve azarlamadýr. Þeytanýn düþman olduðunun hatýrlatýlmasý, bu sûrede açýkça geçmemiþ ise de bu sorunun gereðine ve Tâhâ Sûresi'nde "Bu senin ve eþinin düþmanýdýr." (Tâhâ, 20/117) âyetinin belirttiðine göre, demek bu hatýrlatma da yapýlmýþtý.

 

23-Bu azarlamaða karþý Âdem ve Havva bakýnýz ne dediler: Ey Rabbiniz, biz nefsimize zulm ettik, kendimize yazýk ettik. Ve eðer sen bize maðfiret ve rahmet etmezsen, hüsrana uðrayanlardan olacaðýmýz þüphesizdir, dediler. Derhal durumu anlayýp hatalarýný itiraf ve tevbe ve istiðfara teþebbüs ederek ilâhî rahmete sýðýndýlar ki, bu yalvarýþ kelimeleri Bakara Sûresi'nde "Âdem Rabbinden birtakým kelimeler aldý (tevbe etti) bunun üzerine (Allah)

 

Onun tevbesini kabul etti." (Bakara, 2/37) âyetinde iþaret olunan kelimelerdir. Ýlâhî suale karþý Ýblis'in sözü geçen cevabýyla, Âdem ve Havva'nýn bu cevaplarýný mukayese etmeli (karþýlaþtýrmalý) de bu kelimelerin derhal Âdem'in kalbine gelmesi ne büyük ilâhî bir lütuf olduðunu ve Âdem'in mizacý ile Ýblis'in içyüzü arasýnda ne büyük bir fark bulunduðunu anlamalý ki, Ýblis'in ateþ ve çamur kýyaslamasýndaki cehaletinin sýrrý bu noktada açýkça görülmektedir. Denilmiþtir ki, Âdem beþ þey ile bahtiyar (mutlu) oldu. Emre karþý gelmeyi itiraf etmek, piþmanlýk duymak, nefsini kötülemek, tevbeye teþebbüs etmek ve rahmetten ümidi kesmemek, Ýblis de beþ þeyle bedbaht (mutsuz) oldu. Günahýný kabul etmedi, piþmanlýk duymadý, kendini kýnamayýp azgýnlýðýný Allah'a baðladý ve rahmetten ümidini kesti. Bununla beraber ilâhî emir ve yasaklara karþý gelmekle iþlenen herhangi bir günah affedilmiþ bile olsa, günahý iþleyeni nezâhet-i mutlaka (mutlak temizlik) mertebesinden indirmeðe sebep olacak demektir.

 

24-Çünkü bu tevbe ve yakarýþ üzerine Allah buyurdu ki: Ýniniz, bazýnýz bazýnýza düþmansýnýz. Ve size yeryüzünde bir vakte kadar bir yerleþme ve yararlanma var.

 

25-Yani Allah dedi ki: Onda, o yeryüzünde yaþayacaksýnýz, ve orda öleceksiniz, ve yine ordan çýkarýlacaksýnýz, öldükten sonra diriltilip toplanacaksýnýz. Ýþte Allah, siz insan cinsini yeryüzünde böyle yerleþtirdi. Þimdi:

 

Meâl-i Þerifi

 

26- Ey Âdemoðullarý, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayýrlý olan, takva elbisesidir. Ýþte bu(nlar), Allah'ýn âyetlerindendir, belki düþünüp öðüt alýrlar.

 

27- Ey Âdemoðullarý. Þeytan, ana babanýzý, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çýkardýðý gibi, sizi de (þaþýrtýp) bir belaya düþürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onlarý göremeyeceðiniz yerden sizi görürler. Biz, þeytanlarý, inanmayanlarýn dostu yaptýk.

 

28- Onlar bir kötülük yaptýklarý zaman: "Babalarýmýzý bu yolda bulduk, bunu bize Allah emretti." derler. De ki: "Allah kötülüðü emretmez. Allah'a karþý bilmediðiniz þeyleri mi söylüyorsunuz?"

 

29- De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na doðrultun ve dini yalnýz kendisine has kýlarak O'na yalvarýn. Ýlkin sizi yarattýðý gibi yine O'na döneceksiniz."

 

30- (O) bir topluluðu doðru yola iletti, bir topluluða da sapýklýk hak oldu. Çünkü onlar, þeytanlarý Allah'tan baþka dostlar tuttular ve kendilerinin de doðru yolda olduklarýný sanýyorlar.

 

26- Ey Âdemoðullarý, muhakkak ki biz üzerinize çirkin yerlerinizi örter, avret yerlerini örter bir elbise, bir de rîþ (yani güzellik ve öðünmek giysisi yahut servet ve refah) indirdik. Yerle, gökle, içle, dýþla, ferdle, toplumla, tabiatla, sanatla ilgili sebepleri yaratýp ihsan ettik.

 

Âdem ve Havva cennette saklý ve gizli otururlarken ayýplarý açýlarak yeryüzüne gelmiþ olduklarý gibi, Âdemoðullarýndan her biri de ana karnýnda "döl yataðý" içinde saklý ve gizli olarak rýzýklanýp dururken çýrýlçýplak yeryüzüne indiler. Sonra da ayýplarýný örtecek veya giyinip kuþanýp süslenecek þekilde fakirce veya zengince iki çeþit elbise ile korunmaya ve örtünmeye ve hatta güzelleþme ve süslenmeye imkân buldular.

 

Bu arada, takva elbisesi takva hissi veya takva duygusu ile giyim yani hayâ, utanma duygusu ve Allah korkusu ile giyilen ve Allah'ýn izniyle maddî manevî ayýptan, çirkinlikten, zarar ve tehlikeden koruyacak olan korunma elbisesi yok mu, bu, mutlak hayýrdýr. Sýrf faydadýr. Elbise nimetinden faydalanma ve istifade asýl bununladýr.

 

Zira takva duygusu, korkusu ve imaný, hayâ ve irfaný olanlar zorunlu olarak çýplak bile kalsalar en az Âdem ve Havva'nýn yapraklarla örtündükleri gibi ayýp ve örtülmesi gereken yerlerini örter ve muhafaza ederler. Fakat takva duygusu olmayan günahkârlar ne kadar giyinseler yine kýçlarý, açýlmaktan kurtulamazlar.

 

Çünkü bunlar, elbise nimetinin ayýp ve örtülmesi gerekeni örtmek; sýcak, soðuk ve rahatsýz edici çirkinliklerden, hastalýk sebeplerinden korunmak, düþmandan sakýnmak ve nihayet güzel bakýþý cezbedecek ve kötü bakýþý defedecek, hiç kimsenin ne þehvetinin heyecanýna ve ne nefretinin geliþmesine sebep olmayacak faydalý bir sima, edeb ve vakar rahatlýðý ile güzelleþme gibi gerçek fayda ve güzel maksatlarýný düþünemezler.

 

Þehvet, kibir ve gururla süslü püslü giysiler içinde kibrini ilan etmek isterken, bir taraftan en kötü yerini açar, hatýr ve hayale gelmez zarar ve edepsizliðe düþerler. Bunun için süslü elbise, giysi, þeref ve ihtiþam dahi hadd-i zatýnda ilâhî bir nimet olmakla beraber, birçoklarýnýn gözlerini kamaþtýran görünür çekiciliðine raðmen hayýr ve mutlak fayda deðil, bir gurur metâýdýr. Asýl hayýr, takva giysisidir ki, örtülmesi gerekli yerlerin örtülmesi (setr-i avret), namusu korumanýn ilk þartýný teþkil eder.

 

Bu, yani elbise indirilmesi, Allah'ýn âyetlerindendir. Ýnsanlýða olan lütuf ve yardýmýný, baðýþ ve rahmetini gösteren delillerinden ve alametlerindendir. Umulur ki bunu düþünürler. Bundaki delalet vecihlerini, rabbânî hikmeti düþünür Allah'ýn nimetlerini hatýrlar, tanýr veya uslanýp çirkinliklerden sakýnýrlar. Rivayet ediliyor ki, cahiliyye Araplarýndan bir takýmlarý, bu cümleden olarak Humus'tan olmayan A'rab yani bedevîler Kâbe'yi çýplak olduklarý halde tavaf ederler ve içinde Allah'a isyan ettiðimiz giysilerimizle tavaf etmeyiz, derlerdi. Çoðunlukla erkekler gündüz, kadýnlar gece tavaf ederler, kadýnlarýn gündüz tavaf ettikleri de olurdu. Kadýn bütün göðüslerini ve göðüslerindekileri açar ve hatta büsbütün çýrýlçýplak olur, ancak cinsel organýna þarap üstüne sinek konmuþ gibi hafif, seyrek bir paçavra kor, "tavaf ederken beni kim ayýplar", der ve þu:

 

"Bugün bunun bir kýsmý veya hepsi açýlýr, açýlanýný da helâl etmem." beytini söylerdi. Ýþte bu âyetler bu sebeple nazil olmuþtur.

 

KURAN'I KERÝM TEFSÝRÝ

(ELMALILI MUHAMMED HAMDÝ YAZIR)

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...