Levent Geschrieben 20. März 2008 Teilen Geschrieben 20. März 2008 Dinimizde sakalýn hükmü nedir? Sakal nasýl olmalý?. Uzun mu? yoksa Kýsa?. Peygemberimizden bize buna ait bilgi var mýdýr? Cevabýmýz Deðerli Kardeþimiz; Peygamber Efendimizin (a.s.m.) getirdiði esas, kaide ve prensipler hayatýn bütün safhalarýný içine alýr. Ýbadetten muamelâta, ahlâktan insanýn þahsî yaþayýþýna ve cemiyetin bütün unsurlarýna kadar... Peygamberimizin yaþayýþý en güzel bir örnek ve mü'minler için en açýk bir misaldir. Bu hususu Rabbimiz Kur'ân-ý Kerimde þöyle belirtir : «Gerçekten Allah'ý, âhiret gününü arzulayanlar ve Allah'ý çok zikredenler için, size Allah'ýn Resulünde (takip edeceðiniz) pek güzel bir örnek vardýr.» 1 Peygamberimizin birtakým sünnetleri vardýr ki, bunlar, onun fýtrî muameleleri þeklindedir. Giyinip kuþanmasý, yeyip içmesi, vücudunun bakýmý ve temizliði bu kabildendir. Bunlarýn birçoðu muaþeret kaideleri sýnýfýna girmektedir. Mü'minler ise, bu sünnetlere uymakla hareketlerini nurlandýrmýþ olurlar. Ýþte bu fýtrî sünnetlerden bir kýsmýný Hz. Âiþe validemiz Resul-i Ekrem Efendimizden þöyle rivayet etmektedir : «On þey fýtrattandýr (yaratýlýþtan olmasý gereken âdetlerdendir) : býyýðý kýsaltmak, sakalý býrakmak, misvak kullanmak, buruna su çekmek, týrnaklarý kesmek, parmak aralarýný yýkamak, koltuk altýný temizlemek, etek týraþý olmak, istinca ve istibra.» 2 Her insanýn belli zamanlarda yapmasý gereken bu fýtrî sünnetler hem bir temizlik vasýtasýdýr, hem de Peygamber âdetidir. Ýnsan bu vazifeleri yerine getirmekle hem bedenî vazifelerini yapmýþ, hem de sünnete uymakla manevî mükâfata kavuþmuþ olur. Bahsi geçen sünnetler içinde sakal býrakmak ve býyýklarý kýsaltmak dýþ görünüþ itibarýyla ayrý bir hususiyet taþýmaktadýr. Sevgili Peygamberimiz «Sakalý býrakýn ve býyýklarýnýzý kýsaltýn» derken «Müþriklere muhalefet edin» 3 buyurmakla da hikmet cihetini belirtmektedirler. Çünkü müþrikler sakallarýný kesip býyýklarýný alabildiðine uzatýrlardý. Ýslâm âlimleri sakalý býrakma ölçüsü olarak bir tutamdan fazlasýnýn kesilmesini ifade ederler. Hz. Ömer, sakalýný uzatmýþ birini görerek bir tutamdan fazlasýný kesmesini söylemiþtir. Ebû Hüreyre gibi büyük bir Sahabî de (r.a.) sakalýný tutar, bir tutamdan fazlasýný keserdi. Abdullah bin Ömer'in de ayný þekilde hareket ettiði rivayet edilmektedir. Fýkýh kitaplarýmýzda ifade edildiði gibi, sakalýn kâmil mânâdaki þekli «arýz» denilen yüzün iki tarafý ile çenede býrakýlmasýdýr. Þayet sadece çenede sakal býrakýlsa sünnet yerine gelmiþ olmaz. Sakal býrakmakta ve diðer sünnetleri iþlemekte mü'minin esas niyeti Peygamberimize uymak ve onu taklit etmektir. Bir Müslümanm gayesi, mümkün olduðu ölçüde sünnet-i seniyyeye her yönüyle uymaktýr. Fakat buna muvaffak olmak ancak «ehass-ý havas» denilen bazý mümtaz þahsiyetlere mahsustur. Yalnýzca müçtehid ve velî mertebesine varan zatlar bu sýnýfa girer. Fakat herkes sünnetin tamamýný yapamasa da, taraftar olmak, kabul etmek ve hâlis bir niyetle de yapmaya gayret göstermek mecburiyetindedir. Ancak bu niyet ve kararlýlýk içinde olmakla beraber, daha baþka maslahatlar icabý olarak bazý sünnetleri yapmayanlarý ve yapamayanlarý çok büyük bir günaha girmiþ gibi suçlamaya ve tahkir etmeye, küçük görmeye de hakkýmýz yoktur. Sakal meselesine de bu ölçü içinde bakmak lâzýmdýr. Sakal býrakmak Peygamberimizin hem fiilî ve hem de kavlî bir sünnetidir. Mü'min bu sünneti iþlemekle, âdetini ibadete çevirir ve büyük sevaba kavuþur. Sakal býrakmayanlarýn mes'uliyet altýna girdiklerini söyleyen müçtehidler varsa da, bazý âlimler sakalý kesmenin tenzihen mekruh olduðunu ve hattâ son devir Ýslâm âlimlerinin bazýlarý da mubah olduðunu belirtmiþlerdir. Asrýmýzýn büyük âlimi Bediüzzaman, «Bazý âlimler 'Sakalý týraþ etmek caiz deðildir' demiþler. Muradlarý, 'Sakalý býraktýktan sonra týraþ etmek haramdýr' demektir. Yoksa hiç býrakmayan, bir sünneti terk etmiþ olur» 4 demektedir. Bu durumda, sakalý býraktýktan sonra kesenler, Hanefî, Hanbelî ve Maliki âlimlerince mes'ul duruma düþerlerse de, Þafiî âlimlerince —Gazali, Ýbni Hacer, Remli, Rafiî ve Nevevî—ye göre tenzihi bir mekruh iþlemiþ olmaktadýrlar. Bu meselede Þafiî mezhebine uyan kimseler,bir mes'uliyet altýna girmezler. 5 Bu sünneti iþlemeye taraftar olmak, iþleyenleri tebrik etmek, onlara hürmet etmek Ýslâmî bir davranýþ olduðu gibi, býrakamayanlarý veya bir mazeretinden dolayý terk edenleri de hor görüp küçük düþürücü konuþmak, büyük bir Ýslâmî eksiklikmiþ gibi deðerlendirmek de normal bir hareket deðildir. Hele bu meseleden dolayý Müslümanlar arasýndaki birlik ve kardeþlik baðlarýna zarar vermek, þuurlu Müslümanýn yapacaðý iþlerden deðildir. Sakal býrakan kimselerin, sünnete göre bakýmýný yapmalarý, sünnete hürmetin ifadesi olur. Býyýk meselesinde ise dinî ölçü, kýllarýn üst dudaðý kaplamamasý, býyýðýn herkesin kendi kaþýnýn kýllarý uzunduðunda olmasý ve dudak hizasýný geçmemesidir. "Býyýklarý kýsaltýn" hadisine uyan âlimler býyýklarýný ciltleri görünecek kadar kýsaltmýþlardýr. Kaynaklar: 1. Ahzab suresi, 21. ayet 2. Müslim, Tahare : 56; Neseî, Zinet: 1. 3. Buhari, Libas: 64. 4. Emirdað Lahikasý, s. 48:49. 5. Mezahibü'l-Erbaa,2 :44-45; Ýânetü'l-Tâlibîn, 2 : 340. Mehmed Paksu, Helal Haram, Nesil yayýnlarý, Ýstanbul, 1998, ss. 157-160 Selam ve dua ile... Sorularla Ýslamiyet Editör Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.