Webmaster Geschrieben 31. Juli 2007 Teilen Geschrieben 31. Juli 2007 Cevabýmýz Deðerli Kardeþimiz; Ýlmin zekatý, öðrendiðimiz ilmi önce kendi hayatýmýzda yaþayýp daha sonra bu ilmi inanlara anlatmakla olur. Bildiðimiz iyi ve doðru þeyleri, bilmeyenlere, en güzel tarzda öðretmek gerekir. Çünkü ilmin zekatý, bilmeyenlere ilmi öðretmekle ödenir. Emr-i maruf ve nehy-i münker yapan, tavsiye ettiði iyi þeyleri kendi yapmalý, kötü olarak bildirdiði þeyleri kendisi iþlememelidir! Ýþlerse sözü tesirli olmaz. Kur’an-ý kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ýnsanlara iyiliði emreder de, kendinizi unutur musunuz!) [bekara 44> Övünmek ve baþkalarýna karþý üstünlük taslamak için ilim öðrenmek ise mekruhtur. Ýslâm kadar ilme önem veren baþka bir din yoktur. Kur'an-ý Kerim'de sadece ilim kelimesi yüzbeþ defa zikredilir. Bu kökten gelen diðer kelimelerle birlikte bu sayý sekiz yüzellidokuzu bulur. Ayrýca "akýl, fikir, zikr" gibi kelimeler Kur'an-ý Kerim'de çok zikredilir. Ýslâm'a göre ilim ve hikmet müminin kaybolmuþ malýdýr; mümin, yerine ve söyleyene bakmaksýzýn onu nerede bulursa alýr. Her fenalýðýn, hatta küfür ve þirkin de baþý bilgisizlik ve cehalettir. Küfrün ne demek olduðunu bilen bir kimse kafir olmaz. þirkin ne demek olduðunu bilen, baþkalarýný Allah'a ortak koþmaz, Allah'tan baþkasýna ibadet etmez. Bunun içindir ki Kur'an-ý Kerim'de "Sakýn ha cahillerden olma" (el-En'âm, 5/35) buyurulmuþtur. Kur'an-ý Kerîm'in açýkça ifade ettiðine göre "Kullarý içerisinde Allah'tan ancak âlimler korkar" (el-Fâtýr, 35/28). Kur'an-ý Kerîm'de ilmin her çeþidi övülmüþ, bilenlerle bilmeyenlerin bir olamayacaðý açýkça belirtilmiþtir: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? " (ez-Zümer, 39/9). Ýslâm ilmin, âlimin ve ilim yolcusunun deðerini yükseltmiþtir. Kur'an-ý Kerîm'de "Allah, içinizden iman edenlerle kendilerine ilim verilenlerin deðerini yükseltir" (el-Mücadele, 58/15) buyurulur. Peygamber efendimiz (s.a.s) de hadîs-i þeriflerinde þöyle buyurmuþtur: "Ýlim tahsil etmek maksadýyla bir yola giden kimseye Allah Teâlâ Cennet yollarýndan açar. Melekler, ilim ve tahsil edene karþý memnuniyetleri ve tevâzûleri sebebiyle kanatlarýný yere sererler. Göklerde ve yerde olan her þey, hatta su içindeki balýklar, âlim için Allah'tan rahmet diler. Âlimin, bilmeden ibadet eden kimseye üstünlüðü, on dördündeki ayýn, görünen diðer yýldýzlara üstünlüðü gibidir. Âlimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne altýn ne de gümüþ býrakmýþlardýr, onlar miras olarak sadece ilmi býrakmýþlardýr. Kim ilmi almýþsa büyük ve deðerli bir þey almýþ demektir" (Ebû Davud, Ýlm, 1)."Kim ilim tahsil etmek için (evinden veya yurdundan) çýkarsa geri dönünceye kadar Allah yolundadýr" (Tirmizî, Ýlm, 2). "Alimler yeryüzünün kandilleri, peygamberlerin halifeleridir. Onlar benim ve diðer peygamberlerin vârisleridir" (Keþfü'l Hafâ, H. No: 751). Ýslâm'da ilim, Allah'ýn rýzasýný kazanmak ve amel etmek için öðrenilir. Peygamber efendimiz (s.a.s), dualarýnda; "Allah'ým, bana öðrettiklerinle beni faydalandýr; bana fayda saðlayacak ilim öðret, ilmimi artýr" (Tirmizî, Daavât, 128); "Faydasýz ilimden Allah'a sýðýnýrým" (Tirmizî, Daavât, 68) buyurururdu. Görülüyor ki, dünya ve ahiret saadetinin anahtarý ilimdir. Ýlim amellerin en faziletlisidir. Yukarýdaki emir ve sözlerin ýþýðýnda Ýslâmiyet'le ilim birbirinden ayrýlmaz iki þeydir demek mümkündür. Dünya, ahiretin tarlasý ve Allah'a giden yolun baþlangýcýdýr. Dünya düzenini ayakta tutmak için bildirilen bir takým desturlar vardýr. Ýþte bu dünyada insanlarýn ekonomik, sosyal, dinî ve dünyevî bütün durumlarýný düzenleyici ve insanlarý birleþtirici kuvvet sadece ilim yoluyla kazanýlýr. Ýlim, nefisleri helâk edici ahlaksýzlýklardan temizler; insanlarý aydýnlatarak güzel ahlâka kavuþturur ve ahiret yolunun aydýnlanmasýný öðretir. Ýlim, Allahü Teâlâ'nýn kemâl sýfatýdýr. Peygamberlerin ve meleklerin þerefi ilimden gelmektedir. Allah'ýn huzuruna ilimle gidilir. Ýlim tek baþýna faziletin de kendisidir. Âlim ise, bilmeyen kalabalýða gerçek ve doðru yolu gösterici olmasý bakýmýndan "Rabbinden sana indirilen gerçekleri insanlara bildir" (el-Maide, 5/67) ilâhi emrine muhatap olan peygamberin izindedir. Ýlmi Gizlemek: Âlimler sahip olduklarý ilimleri baþkalarýna aktarmak zorunda mýdýrlar? Baþka bir deyimle, ilmi gizlemek, kýnanan ve suç sayýlarý bir iþ midir? Kur'an-ý Kerîm'de bu konuda Yahudi ve Hristiyanlarla ilgili olmak ve hükmü müslümanlarý da kapsamak üzere bazý ayetler nazil olmuþtur. Ýmam Suyûtî "ed-Dürrü'l-Mensûr" isimli eserinde, Ýbn Abbas'tan rivayet ettiðine göre, Muâz b. Cebel ve bazý sahabiler Yahudi bilginlerinden bir gruba Tevrat'taki bazý hükümleri sordular. Yahudiler bu bilgileri gizlediler ve haber vermekten kaçýndýlar. Bunun üzerine þu ayet nazil oldu: "Ýndirdiðimiz açýk delilleri ve hidayeti biz kitapta insanlara açýkça belirttikten sonra- gizleyenler var ya; iþte onlara hem Allah lânet eder, hem de bütün lânet edebilenler lânet eder. Ancak tövbe edip, durumlarýný düzeltenler ve gerçeði açýklayanlar baþkadýr. Onlarý baðýþlarým; çünkü ben tövbeyi çok kabul edenim, çok esirgeyenim" (el-Bakara, 2/159-160). Yahudilerin gizlediði bilgiler arasýnda recim cezasý bulunduðu gibi, Hz. Peygamber (s.a.s)'in geleceðini bildiren haberler de bulunmaktadýr Nitekim bir ayette þöyle buyurulur; "Onlar, yanlarýndaki Tevrat ve Ýncil'de (vasýflarýný) yazýlý bulduklarý o elçiye, o ümmi Peygambere uyarlar" (el-A'râf, 7/157). Ancak Ýslâmî hükümleri gizlemekten vazgeçip de tövbe eden, Hz. Peygamber'e iman ederek gidiþini düzelten ve Allah'ýn Peygamberlerine vahyettiði þeyleri insanlara açýklayanlar müstesnadýr. Bunlar Ýslâmî hükümleri gizlemekten vazgeçtikleri takdirde Allah onlarýn tövbesini kabul eder. Onlarý rahmet ve maðfiretine kavuþturur. Ayet-i Kerime'nin hükmü yalnýz Ehl-i kitaba deðil; Allah'ýn ayetlerini gizleyen ve þer'î hükümleri açýklamayan herkese þâmildir. Çünkü ayetin ifade tarzý usul âlimlerinin de dediði gibi özel sebebe baðlý olmaksýzýn genel anlam ifade eder. Ebû Hayyân þöyle demiþtir: "Açýkça anlaþýlýyor ki, özel nüzul sebebi olsa bile ayetin umum manasý, ehl-i kitap olsun, baþkalarý olsun ilmi gizleyen herkes hakkýndadýr. Ayet, Allah'ýn dininden olup da yayýlmasýna ve duyurulmasýna ihtiyaç duyulan herhangi bir ilmi gizleyen herkesi içine alýr. Aþaðýdaki hadis bu ayeti tefsir eder. Hadiste þöyle buyurulur: "Kendisine bir ilim sorulup da bunu gizleyen kimseye kýyamet gününde ateþten bir gem vurulacaktýr" (Ýbn Mâce, Hâkim). Sahabiler de bu ayeti ayný þekilde anlamýþtýr. Ebû Hureyre'nin, þöyle dediði rivayet edilmiþtir: "Eðer Allah'ýn kitabýndaki bir ayet olmasaydý, size hiç bir hadis rivayet etmezdim" Ebû Hureyre bundan ilmi gizleyenlerle ilgili olan ayeti okumuþtur (Ebû Hayyân, el-Bahru'l Muhit, I, 454). Diðer yandan bazý âlimler ilmi gizlemeye yol açacaðý endiþesiyle, yukarýdaki ayete dayanarak, Kur'an okuma karþýlýðýnda para almanýn caiz olmadýðýný söylemiþlerdir. Onlara göre ayet, hükümleri açýða vurmayý, yaymayý ve gizlemeyi emrediyor. Bir kimse. edasý kendisine gerekli olan bir amel için ücret almaz. Namaz kýldýðý için ücrete hak kazanamamasý gibi. Çünkü namaz, Allah'a yaklaþmak için yapýlan bir ibadettir. Bu yüzden namazý öðretmek karþýlýðýnda alýnacak ücret caiz olmaz. Ancak, sonraki (Müteahhirûn) âlimleri, ücret veya maaþ alýnmadýðý takdirde dini görev ve çalýþmalarýn ihmal edileceðini, dini tebliðin yaygýnlaþamayacaðýný, ilmin giderek yok olacaðýný düþündüler ve dinî ilimlerin eðitim öðretim ve tebliðinde görev yapanlarýn, bu hizmetleri karþýlýðýnda ücret alabileceklerine dair fetva verdiler. Selam ve dua ile... Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.