Webmaster Geschrieben 29. Januar 2007 Teilen Geschrieben 29. Januar 2007 Felsefe nedir, insan felsefe ile gerçeðe ulaþabilir mi ? Yunanca "hikmet sevgisi" anlamýndaki bu kelime, insanlýðýn düþünce tarihi için kullanýlmaktadýr. Felsefenin baþlýca üç bölümü vardýr: 1. Ontoloji (varlýk) 2. Epistemoloji (bilgi) 3. Deðerler Felsefesi. (Etik (ahlak) ve Estetik) Varlýk felsefesi, "Varlýk var mýdýr? Varlýðýn sebebi var mýdýr? Eþyanýn hakikati nedir?” gibi sorular üzerinde durur. Bilgi felsefesi, "Bilgi nedir? Eþya hakkýnda kesin bilgiye ulaþýlabilir mi? Bilginin kaynaklarý nelerdir? Bilginin deðeri nedir?" gibi sorularý ele alýr. Ahlak felsefesi, ahlakýn menþeini, kurallarýný araþtýrýr. Estetik ise, sanatla ilgili meseleler üzerinde yorumlar yapar. Dikkat edilirse, felsefenin araþtýrdýðý konularla, dinin ele aldýðý meselelerin çoðu aynýdýr. Yani, bu konular, ayný zamanda dinin de konularýdýr. Ancak, din bunlarý vahiy merkezli olarak cevaplandýrýrken, felsefe akýl merkezli olarak bunlara cevap arar. Ýslam dini, menþeinde vahye dayanmakla beraber, akla çok büyük önem verir. Fakat aklý her þey olarak da görmez. Zira, akla dayanan felsefecilerin birbirinden farklý neticelere varmalarý da gösteriyor ki, akýl kainatýn bütün sýrlarýný çözmek için yeterli deðildir. Görme olayýnda gören bir gözle beraber bir ýþýða da ihtiyaç olduðu gibi, gerçekleri görmek için de akýl gözüyle beraber vahiy güneþine ihtiyaç vardýr. "Akýl mý, yoksa vahiy mi?" þeklindeki bir soru karþýsýnda bir Müslüman "vahyin rehberliðinde akýl" formülünü nazara verir. Yani, ne akýldan vazgeçer, ne de vahiyden. Aklýna sahip çýkar, fakat özellikle metafizik konularda mücerret akýlla yola çýkmaz, vahyin ýþýðýnda aklýný kullanýr. Metafizik konularda sadece akýlla yol alanlar, gecenin karanlýðýnda önünü aydýnlatmaya çalýþan ýþýk böceðine benzer. Vahyin ýþýðýnda gidenler ise, gündüz aydýnlýðýnda uçan arýlar gibidir. Aklýn talebeleri olan felsefeciler tarih boyunca eksik olmamýþtýr. Günümüzde de, felsefi konularýn cazibesi pek çok insaný kendine çekmiþ, antik çaðdan günümüze uzanan binlerce yýllýk zaman dilimi içerisinde onlarý bir ýþýk aramaya sevk etmiþtir. Felsefecilerin bir kýsmýnda gerçekten bazý hikmetli sözler, gerçeðe uzanan buluþlar olduðunu kabulle beraber, bu düþünen beyinlerin vahiy güneþine kapalý kalmamalarý gerekir.. Yoksa, ömürleri ruhsuz, sönük, soðuk, hayatsýz meseleleriyle geçip gidecektir. Þu noktaya önemle vurgulamak gerekir: Felsefe üzerine yapýlan konuþmalarda genellikle “felsefe”nin, yukarýda saydýðýmýz üç koldan birinci ve üçüncü manalarý nazara alýnýr. Ýkinci manada, yani tabiatla ilgili aklî ilimler þeklinde de kullanýlmasý daha az görülür.. Bu inci konuda akla büyük iþ düþer. Kainat kitabýna Ýlahi ilim ve hikmetle yerleþtirilen ince manalarý araþtýran bütün fenni ilimler felsefenin bu bölümüne girer. Biz yukarýdaki açýklamalarýmýzda daha çok birinci ve üçüncü anlayýþlara hitap etmiþ olduk. Gerçeðe Doðru C:3, Zafer Yayýnlarý Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.