Webmaster Geschrieben 16. Juni 2006 Teilen Geschrieben 16. Juni 2006 “Her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek ister.” cümlesi, Allah için bunun bir ihtiyaç olduðunu göstermez mi? Ayný cinsten olanlar mukayeseye gelebilir ve muvazene edilebilirler. Mesela elma ile elma, armut ile armut mukayese edilebilir. Amma karpuz ile nar, üzüm ile kayýsý muvazene ve mukayeseye gelmez. Ancak her biri kendi þartýnda ve özelliklerinde deðerlendirilebilirler. Bu kaide kainatta her þey için geçerlidir. Bitkiler en basit hayat tabakasýnda iken iki farklý tür birbiriyle mukayese edilmezse, iki farklý cins ve iki farklý mahiyet yani bir bitkiyle hayvan, hayvan ile insan hiç ölçülebilir mi, mukayeseye gelebilir mi? Hatta iki farklý insan muvazene ve mukayese edilemez. Maddeten iki farklý özelliklere haiz olduklarý halde manen hiç muvazeneye gelmez. Ana meseledeki benzerlik çok yüzeysel ve basittir. Bir insanýn hayatýný yazan bir tarihçi, baþka bir insanýn hayatýnda cahil ve eksiktir. Bu böyleyken, kemalatýn en kutsisinde ve yarattýðý hiç bir mahluka benzemeyen, misli olmayan maddeden, zamandan, mekandan münezzeh olan Allahu Zülcelal nasýl bir insanýn hususiyetleriyle muvazene ve mukayese edilsin? Misli ve benzeri olanlar arasýnda tam bir mukayese olmaz ise misli olmayan Allah (cc) kesinlikle mahlukatýn bütün özelliklerinden müstaðnidir. Ve mukayeseye gelmez. Sadece tefekküre bir vasýta olmak cihetiyle bazý temsilat olabilir. Her kemal ve cemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek ister ifadesinde insanlardaki bu arzu ve hususiyetler sadece tefekküre bir bakýþ açýsýdýr. Yoksa mukayese için deðildir. Yani mikroskoplar mikroplarý, teleskoplar yýldýzlarý ve semayý müþahede ettirir. Fakat ne mikroskopta gösterdiklerinden bir özellik, ne de teleskopta yýldýzlarda ve semadan bir hususiyet bulunmaz. Her þey Allah’ý tavsif eder. Fakat onunla muttasýf olmaz. Ýnsan da bir mikroskop ve teleskop gibi Cenab-ý Hakk’ý külli manada bildirir ve tanýttýrýr. Allah’ýn zat, sýfat ve esmasýný gösterir. Onunla kesinlikle muttasýf olamaz. O zattan bir hususiyeti kendinde taþýyamaz. Aynen öyle de, insanýn kendi güzellik ve kemalatýný görmek ve göstermek istemesiyle, Cenab-ý Hak’taki bu hususiyet ayný deðildir. Sadece cam gibi vasýta olmaktan öteye geçmez. Tefekkür için bir rasat vazifesini görür. Baþka türlü yakýþtýrmalar Allah için þirktir. Ayrýca insanlarýn güzelliklerini göstermesi bir ihtiyaçtan gelir, kemale ve ikmale gider. O güzellik var olmaz ve görünmezse o insan eksik ve nakýs olur. Alkýþ ve taltif insaný keyiflendirir, noksaný ikmal eder. Oysa Cenab-ý Hakk’ýn kendi cemal ve kemalini göstermek istemesi ihtiyaçtan deðil, iradeden gelen bir þuunattýr, kemalatý ikmal etmez. Çünkü hakiki kemalat ihtiyaca bina edilmez. Ýhtiyaçtan baþkasýnýn mukayesesinden gelen güzellik ve kemalat ise, hakiki güzellik ve kemal deðildir. O da nisbidir. Çünkü nisbet edilenler gitse onlar da deðerden ve kýymetten düþer. Mesela Allah mabud olduðu için ibadet ederiz. O, insanlar ibadet ettiði için mabud deðildir. Burada mabudiyet nisbetle kaim deðildir. Nisbetle kaim olanlar; mesela insanlarýn batýl mabudlarý bir zamanlar ibadet edildiði için mabud ittihaz edilmiþ, insanlar ibadet etmekten vazgeçince ise mabudiyetten düþmüþler. Hakiki mabudiyet öyle olamaz. Ýnsanlar olmazsa, bir insan, yalnýz baþýna kendi kemalat ve güzelliðini göstermek ister mi? Sanatta, meharette, neyi kime gösterecek Yani mukabele ve nisbet istiyor. Ta ki kemalatý zuhur etsin. Seyredenler olmazsa sanatlar, panayýrlar ve pazarlar olmazsa ticaretler görünmek istemezler. Bu mahlukat için genel bir kaidedir. Fakat Allah ezeli ve ebedidir. Ýnsanlýðýn ömrü alemin sonunda baþlamýþtýr. O halde milyarlarca yýl önce Allah’ýn cemal, kemal ve sanatýný kimler seyrediyordu? Demek insanlardaki cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi arzusu Allah’ýn cemalini ve kemalini ölçmek ve mukayese için deðil insanlarýný kendi kemalatýný artýrmasý ve tezahürü ve imtihan içindir. Ayrýca Ýlahi kemal ve cemalin inceliðini insanlar, melekler ve hiçbir mahluk tamamen anlayamaz, idrak edip kavrayamaz. Ancak Allah, kemal ve cemalini bilir. Bizdeki güzellik gibi Allah’ýn cemal ve kemali bir ihtiyaçtan gelse, ihtiyaç bittiðinde güzellik ve kemalatýn da eksilmesi lazým. Mesela insan açlýktan dolayý yemek ister. Ýhtiyaçtan dolayý gezmek, keyiften dolayý seyir ister. Bu ihtiyaçlar kesilse artýk yemek, seyir ve tenezzüh te biter. Cenab-ý Hak’ta ise bu þuunat ezelidir. Asýrlardan beri yaratma, tezyinat, taltifat ve kemalat devam ediyor. Ve ebediyen devam edecektir. Demek ki Cenab-ý Hak’ýn kendi cemal ve kemalini görmek ve istemesi, ihtiyaçtan deðil ÝRADE-YÝ ÝLAHÝYEDENDÝR. Ýhtiyaç ve iradenin farkýný idrak edemeyenler bu tefekkürü yapamazlar. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.