EMRE Geschrieben 21. Dezember 2008 Teilen Geschrieben 21. Dezember 2008 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ Ehl-i Ýman Âhiret Hemþirelerin Olan Kadýnlar Taifesi Ýle Bir Muhaveredir. Bazý vilâyetlerde tâife-i nisâdan samimi ve hararetli bir surette Nurlara karþý alâkalarýnýgördüðüm ve haddimden pek ziyade, onlarýn Nurlara ait derslerime itimadlarýnýbildiðim sýrada, mübaret Isparta'ya ve mânevî Medresetüzzehrâ'ya üçüncü defa geldiðim zaman iþittim ki: O mübaret Âhiret hemþîrelerim olan tâife-i nisâ benden birders bekliyorlarmýþ. Güya vaaz suretinde câmilerde onlara bir dersim olacak. Halbuki, ben dört-beþ vecihle hastayým. Sh:(Ha-4) Ve hem periþan, hattâ konuþmaða ve düþünmeðe iktidarsýz bulunduðum halde, bu gece þiddetli bir ihtar ile kalbime geldi ki: Madem onbeþ sene evvel gençlerin istemeleriyle "Gençlik Rehberi"ni onlar için yazdýn ve pek çok istifade edildi. Halbuki, hanýmlar tâifesi, gençlerden daha ziyade bu zamanda öyle bir rehbere muhtaçtýrlar. en de bu ihtara karþý, gayet periþan ve zaaf ve aczimle beraber "Üç nükte" ile gayet muhtasar bazýlüzumlu maddeleri, o mübarek hemþerîrelerime ve mânevi genç evlâtlarýma beyan ediyorum. BÝRÝNCÝ NÜKTE: Risale-i Nur'un en mühim bir esasýþefkat olmasýndan, nisâ taifesi þefkat kahramanlarýbulunmalarýcihetiyle daha ziyade Risale-i Nur'la fýtraten alâkadardýrlar. Ve -Lillâhilhamd- bu fýtrî alâkadarlýk çok yerlerde hissediliyor. Bu þefkatteki fedakârlýk, hakikî bir ihlâsýve mukabelesiz bir fedakârlýk mânasýnýifade ettiðinden þimdi bu zamanda pekçok ehemmiyeti var. Evet, bir vâlide, veledini tehlikeden kurtarmak için, hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakiki bir ihlâs ile- vazife-i fýtriyesi itibariyle- kendini evlâdýna kurban Sh:(Ha-5) etmesi gösteriyor ki: Hanýmlarda gayet yüksek bir kahramanlýk var. Bu kahramanlýðýn inkiþafýile; hem hayat-ýdünyeviyesini, hem hayat-ýebediyesini onunla kurtarabilir. Fakat bazýfena cereyanlarla o kuvvetli ve kýymettarseciye inkiþaf etmez. Veyahut sû-i Ýstimâl edilir. Yüzer nümûnelerinden bir küçük nümûnesi þudur: O þefkatli valide çocuðunun hayat-ýdünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlýðýnazara alýr, onu öyle terbiye eder. "Oðlum paþa olsun". diye bütün malýnýverir; Hâfýz Mektebinden alýr, Avrupa'ya gönderir. Fakat o çocuðun hayat-ýebediyesi tehlikeye girdiðini düþünmüyor ve dünya hapsinden kurtanmaða çalýþýyor, cehennem hapsine düþmesini nazara almýyor. Fýtrî þefkatin tam zýddýolarak o mâsum çocuðunu, âhirette þefaatçi olmak lâzým gelirken dâvacýediyor. O çocuk, nicin benim imanýmýtakviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin? diye þekva edecek. Dünyada da terbiye-i Ýslâmiyeyi tam almadýðýiçin: vâlidesinin hârika þefkatinin hakkýna karþýlâyýkýyle mukabele edemez, belki de çok kusur eder. Eðer hakiki þefkat sû-i istimâl edilmiyerek, biçare veledini haps-i ebedi olan cehen Sh:(Ha-6) nemden ve îdam-ýebedî olan dalâlet içinde ölmekten kurtarmaða o þefkat sýrrýile çalýþsa; o veledin bütün ettiði hasenatýnýn bir misli vâlidesinin defter-i a'mâline geçeceðinden, vâlidesinin vefatýndan sonra her vakit hasenatlarýile ruhuna nurlar yetiþtirdiði gibi, âhirette de deðil dâvacýolmak, bütün ruh u cânýile þefaatçýolup, ebedî hayatta ona mübarek bir evlât olur. Evet, insanýn en birinci üstadýve te'sirli muallimi onun vâlidesidir. Bu münasebetle ben kendi þahsýmdan kat'î ve daima hissettiðim bu mânayýbeyan ediyorum. Ben bu seksen sene ömrümde seksen bin zatlardan ders aldýðým halde kasem ediyorum ki: En esaslýve sarsýlmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum vâlidemden aldýðým telkinat ve mânevi derslerdir ki; o dersler fýtratýmda, âdetâ maddi vücudumda çekirdekler hükmünde yerleþmiþ. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiðini, aynen görüyorum. Demek bir yaþýndaki fýtratýma ve ruhuma, merhum vâlideminders ve telkinatýnýþimdi bu seksen yaþýmdaki gördüðüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müþahede ediyorum. Sh:(Ha-7) Ezcümle: Meslek ve meþrebimin dört esasýndan en mühimmi olan "þefkat etmek" ve Risale-i Nur'un da en büyük hakikati olan "acýmak" ve "merhamet" etmeði, o vâlidemin þefkatli fiil ve hâlinden ve o mânevi derslerinden aldýðýmýyakînen görüyorum. Evet, bu hakiki ihlâs ile hakikî bir fedakârlýk taþýyan vâlidelik þefkati sû-i istimal edilip, mâsum çocuðunun elmas hazinesi hükmünde olan Âhiretini düþünmiyerek, muvakkat, fâni þiþeler hükmünde olan dünyaya, o çocuðun mâsum yüzünü çevirmek ve bu þekilde ona þefkat göstermek, o þefkati sû-i istimâl etmektir. Evet, kadýnlarýn þefkat cihetiyle bu kahramanlýklarýnýhiçbir ücret ve hiçbir mukabele istemiyerek, hiçbir faide-i þahsiye, hiçbir gösteriþ mânasýolmýyarak ruhunu feda ettiklerine, o þefkatin küçücük bir nümûnesini taþýyan bir tavuðun yavrusunu kurtarmak için arslana saldýrmasýve ruhunu feda etmesi isbat ediyor. Þimdi terbiye-i Ýslâmiyeden ve a'mâl-i uhreviyeden en kýymetli ve en lüzumlu esas, ihlâstýr. Bu çeþit þefkatteki kahramanlýkta o hakiki ihlâs bulunuyor. Eðer bu iki nokta o mübarek taifede inkiþafa baþlasa, daire-Ýslâmiyede pek büyük Sh:(Ha-8) bir saadete medar olur. Halbuki erkeklerin kahramanlýklarýmukabelesiz olamýyor; belki yüz cihette mukabele istiyorlar. Hiç olmazsa þan ve þeref istiyorlar. Fakat maatteessüf biçare mübarek taife-i nisâiye, zâlim erkeklerinin þerlerinden ve tahakkümlerinden kurtulmak için baþka bir tarzda, zâifiyetten ve acizden gelen baþka bir nevide riyakârlýða giriyorlar. ÝKÝNCÝ NÜKTE: Bu sene inzivada iken ve hayat-ýiçtimaiyeden çekildiðim halde, bazýNurcu kardeþlerimin ve hemþirelerimin hatýrlarýiçin dünyaya baktým. Benimle görüþen ekseri dostlardan, kendi âilevi hayatlarýndan þekvalar iþittim.dedim dedim.Sebebini aradým, bildim ki: Nasýl Ýslamiyetin hayat-ýiçtimaiyesine ve dolayýsiyle Din-i Ýslâma zarar vermek için gençleri yoldan çýkarmak ve gençlik hevesatiyle sefahete sevketmek için bir-iki komite çalýþýyormuþ. Aynen öyle de: Biçare nisâ taifesinin gafil kýsmýnýdahi yanlýþ yollara sevketmek için, bir-iki komiteninte'sirli birsurette perde altýnda çalýþtýðýnýhissettim ve Bildim ki: Sh:(Ha-9) Bu Millet-i Ýslâma bir dehþetli darbe, o cihetten geliyor. Ben de siz hemþîrelerime ve gençleriniz olan mânevi evlâtlarýma kat'iyyen beyan ediyorum ki: Kadýnlarýn saadet-i uhreviyesi gibi, saadet-i dünyeviyeleri de; ve fýtratlarýndaki ulvî seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanýn çare-i yegânesi, daire-i Ýslâmiyedeki terbiye-i diniyeden baþka yoktur! Rusyada o biçare taifenin ne hale girdiðini iþitiyorsunuz. Risale-i Nur'un bir parçasýnda denilmiþ ki; Aklýbaþýnda olan bir adam; refikasýna muhabbetini ve sevgisini, beþ-on senelik fâni ve zâhiri hüsn-ü cemâline bina etmez. Belki, kadýnlarýn hüsn-ü cemâlinin en güzeli ve daimisi onun þefkatýna ve kadýnlýða mahsus hüsn-ü sîretine sevgisini bina etmeli. Tâ ki, o biçare ihtiyarlandýkça, kocasýnýn muhabbeti ona devam etsin. Çünkü onun refikasý, yalnýz dünya hayatýndaki muvakkat bir yardýmcýrefika deðil, belki hayat-ýebediyesinde ebedi ve sevimli bir refika-i hayat olduðundan, ihtiyarlandýkça daha ziyade hürmet ve merhamet ile birbirine muhabbet etmek lâzým geliyor. Þimdiki terbiye-i medeniye perdesi altýndaki hayvancasýna muvakkat bir refakat Sh:(Ha-10) tan sonra ebedî bir müfarakata mâruz kalan o âile hayatý, esasiyle bozuluyor. Hem Risale-i Nur'un bir cüz'ünde denilmiþ ki: Bahtiyardýr o adam ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için saliha zevcesini taklid eder, o da sâlih olur. Hem bahtiyardýr o kadýn ki: Kocasýnýmütedeyyin görür, ebedi dostunu ve arkadaþýnýkaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur; saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanýr. Bedbahttýr o adam ki; sefahete girmiþ zevcesine ittiba' eder vazgeçirmeðe çalýþmaz. Kendi de iþtirak eder. Bedbahttýr o kadýn ki; zevcinin fýskýna bakar, onu baþka bir surette taklid eder. Veyl o zevc ve zevceye ki; birbirini ateþe atmakta yardým eder. Yâni medeniyet fantaziyelerine birbirini teþvik eder. Ýþte, Risale-i Nur'un bu mealdeki cümlelerinin mânasýbudur ki: Bu zamanda âile hayatýnýn ve dünyevî ve uhrevi saadetinin ve kadýnlarda ulvî seciyelerin inkiþafýnýn sebebi, yalnýz daire-i þeriatteki âdâb-ýÝslâmiyetle olabilir. Þimdi aile hayatýnda en mühim nokta budur ki: Kadýn, kocasýnda fenalýk ve sadakatsýzlýk Sh:(Ha-11) görse, o da kocasýnýn inadýna kadýnýn vazife-i âilevisi olan sadakat ve emniyeti bozsa, aynen askeriîdeki itaatýn bozulmasýgibi, o âile hayatýnýn fabrikasýzir ü zeber olur. Belki o kadýn, elinden geldiði kadar kocasýnýn kusurunu ýslâha çalýþmalýdýr ki, ebedi arkadaþýnýkurtarsýn. Yoksa o da, kendini açýklýk ve saçýklýkla baþkalara göstermeðe sevdirmeðe ve çalýþsa, her cihetle zarar eder. Çünkü, hakiki sadakatýbýrakan, dünyada da cezasýnýgörür. Çünkü; mânahremlerin nazarýndan fýtratýkorkar, sýkýlýr, çekinir. Nâmahrem yirmi erkeðin onsekizinin nazarýndan istiskal eder. Erkek ise, nâmahrem yüz kadýndan ancak birisinden istiskal eder, bakmasýndan sýkýlýr. Kadýn o cihette azap çektiði gibi, sadakatsýzlýk ittihamýaltýna girer; zaafiyetiyle beraber. hukukunu muhafaza edemez. Elhâsýl: Nasýlki kadýnlar kahramanlýkta, ihlâsta þefkat itibariyle erkeklere benzemedikleri gibi, erkekler de o kahramanlýkta onlara yetiþemiyorlar; öyle de, o mâsum hanýmlar dahi sefahette hiçbir vecihle erkeklere yetiþemezler. Onun için fýtratlariyle ve zayýf hilkatleriyle nâmahremlerden þiddetli korkarlar ve çarþaf altýnda saklanmaða ken Sh:(Ha-12) dilerini mecbur bilirler. Çünkü: Erkek, sekiz dakika zevk ve lezzet için sefahete girse, ancak sekiz lira kadar bir þey zarar eder. Fakat kadýn sekiz dakika sefahetteki zevkin cezasýolarak, dünyada dahi sekiz ay aðýr bir yükü karnýndataþýr ve sekiz sene de o hâmisiz çocuðun terbiyesinin meþakkatine girdiði için sefahette erkeklere yetiþemez, yüz derece fazla cezasýnýçeker. Az olmayan bu nevi vukuat da gösteriyor ki: Mübarek tâife-i nisâiye, fýtraten yüksek ahlâka menþe' olduðu gibi, fýsk ve sefahette dünya zevki için kabiliyetleri yok hükmündedir. Demek onlar daire-i terbiye-i Ýslâmiye içinde mes'ud bir aile hayatýnýgeçirmeðe mahsus bir nevi mübarek mahlûkturlar. Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar!. Allah bu hemþîrelerimi de bu serserilerin þerlerinden muhafaza eylesin, âmin. Hemþîrelerim! Mahremce bu sözümü size söylüyorum: Maiþet derdi için serseri, ahlâksýz, frenkmeþreb bir kocanýn tahakkümü altýna girmektense, fýtratýnýzdaki iktisad ve kanaatla, köylü mâsum kadýnlarýn nafakalarýnýkendileri çýkarmak için çalýþmalarýnev'inden kendinizi idareye çalýþýnýz, satmaða ça Sh:(Ha-13) lýþmayýnýz. Þayet size münasip olmayan bir erkek kýsmet olsa, siz kýsmetinize razýolunuz ve kanaat ediniz. Ýnþaallah rýzanýz ve kanaatinizle o da islâh olur. Yoksa þimdiki iþittiðim gibi, mahkemelere boþanmak için müracaat edeceksiniz. Bu da, haysiyet-i Ýslâmiye ve þeref-i milliyemize yakýþmaz!... ÜÇÜNCÜ NÜKTE: Aziz hemþîrelerim, kat'iyyen biliniz ki: Daire-i meþrûanýn haricindeki zevklerde, lezzetlerde; on derece onlardan ziyade elemler ve zahmetler bulunduðunu Risale-i Nur yüzer kuvvetli delillerle, hâdisatlarla isbat etmiþtir. Uzun tafsilâtýRisale-i Nur'da bulabilirsiniz. Ezcümle: Küçük Sözlerden Altýncý, Yedinci, Sekizinci Sözler ve benim bedelime sizlere tam bu hakikatýgösterecek. Onun için daire-i meþruadaki keyfe iktifa ediniz ve kanaat getiriniz. Sizin hanenizdeki mâsum evlâtlarýnýzla mâsumane sohbet, yüzer sinamadan daha ziyade zevklidir. Hem kat'iyyen biliniz ki: Bu hayat-ýdünyeviyede hakiki lezzet, îman dairesindedir ve îmandadýr. Ve a'mâl-i sâlihanýn her birisinde bir mânevi lezzet var. Ve dalâlet ve sefahette, bu dünyada dahi gayet acýve çirkin elem Sh:(Ha-14) ler bulunduðunu Risale-i Nur yüzer kat'i delillerle isbat etmiþtir. Âdeta îmanda bir cennet çekirdeði ve dalâlette ve sefahette bir cennem çekirdeði bulunduðunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hâdiselerle aynelyakîn görmüþüm ve Risale-i Nur'da bu hakikat tekrar ile yazýlmýþ. En þedit muannid ve mu'terizlerin eline girip, hem resmi ehl-i vukuflar ve mahkemeler o hakikatýcerhedememiþler. Þimdi sizin gibi mübarek ve mâsum hemþirelerime ve evlâtlarým hükmünde küçüklerinize, baþta "Tesettür Risalesi" ve "Gençlik Rehberi" ve "Küçük Sözler" benim bedelime sizlere ders versin. Ben iþittim ki: Benim size câmide ders vermekliðimi arzu ediyorsunuz. Fakat benim periþaniyetimle beraber hastalýðým ve çok esbab, bu vaziyete müsaade etmiyor. Ben desizin için yazdýðým bu dersimi okuyan ve kabul eden bütün hemþirelerimi, bütün mânevi kazançlarýma ve dualarýma Nur Þâkirdleri gibi dahil etmeðe karar verdim. Eðer siz benim bedelime Risale-i Nuru kýsmen elde edip okusanýz veya dinleseniz o vakit kaidemiz mucibince: Bütün kardeþleriniz olan Nur Þâirdlerinin mânevî kazançlarýna ve dualarýna da hissedar oluyorsunuz. Sh: (Ha-15) Ben þimdi daha ziyade yazacaktým; fakat çok hasta ve çok zayýf ve çok ihtiyar ve tashihat gibi çok vazifelerim bulunduðundan, þimdilik bu kadarla iktifa ettim. Elbaki Hüvelbaki Duanýza muhtaç kardeþiniz: Said Nursî Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge