EMRE Geschrieben 21. Dezember 2008 Teilen Geschrieben 21. Dezember 2008 ONYEDÝNCÝ MEKTUB (Yirmibeþinci Lem'anýn zeyli) ÇOCUK TÂZÝYENAMESÝ بِسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ سُسَبِحُ بِحَمْدِهِ Aziz Âhiret Kardeþim Hâfýz Hâlid Efendi ! بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحْيمِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ * الَّذِينَ اِذآ اَصَابَتْهُمْ مَصِيتَةٌ قَالُوا اِنَّا لِلَّهِ وَاِنَّآ اِلَيْهِ رَاجِعُونَ Kardeþim çocuðun vefatý beni müteessir etti. Fakat الْحُكْمُ لَّلهِ kazaya rýza, kadere teslim Ýslâmiyetin bir þiarýdýr. Cenab-ý Hak sizlere sabr-ý cemil versin. Merhumu da, size zahîre-i âhiret ve þefaatcý yapsýn. Size ve sizin gibi müttakî mü'minlere büyük bir müjde ve hakikî bir teselli gösterecek " Beþ Nokta" yý beyan ederiz. Birinci Nokta : Kur'an-ý Hakimde ِوِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ sýrrý ve meali þudur ki: Mü'minlerin kablelbüluð vefat eden evladlarý Cennette ebedi, sevimli, Cennete layýk bir sürette daimi çocuk kalacaklarýný... ve Cennete giden peder ve validelerinin kucaklarýnda ebedi medar-ý sürurlarý olacaklarýný... ve çocuk sevmek ve evlad okþamak gibi en latif bir zevki, ebeveynine te'mine medar olacaklarýný ... ve herbir lezzetli þey'in Cennette bu Sh:»(S.N: 37) lunduðunu..." Cennet tenasül yeri olmadýðýndan, evlad muhabbeti ve okþamasý olmadýðý'ný diyenlerin hükümleri hakikat olmadýðýný... hem dünyada on senelik kýsa bir zamanda teellümatla karýþýk evlad sevmesine ve okþamasýna bedel safi, elemsiz milyonlar sene ebedi evlad sevmesini ve okþamasýný kazanmak, ehl-i imanýn en büyük bir medar-ý saadeti olduðunu þu âyet-i kerime ِوِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ cümlesiyle iþaret ediyor ve müjde veriyor. Ýkinci Nokta : Bir zaman, bir zat, bir zindanda bulunuyor. Sevimli bir çocuðu yanýna gönderilmiþ. O biçare mahbus, hem kendi elemini çekiyor, hem veledinin istirahatýný te'min edemediði için, onun zahmetiyle müteellim oluyordu. Sonra merhametkar hâkim ona bir adam gönderir, der ki: " Þu çocuk çendan senin evladýndýr, fakat benim raiyetim ve milletimdir. Onu ben alacaðým, güzel bir sarayda beslettireceðim. " O adam aðlar, sýzlar: " Benim medar-ý tesellim olan evladýmý vermiyeceðim " der. Ona arkadaþlarý der ki : " Senin teessüratýn manasýzdýr. Eðer sen çocuða acýyorsan, çocuk þu mülevves, ufunetli, sýkýntýlý zindana bedel; ferahlý, saadetli bir saraya gidecek. Eðer sen nefsin için müteessir oluyorsan menfaatini arýyorsan; çocuk burada kalsa, muvakkaten þüpheli bir menfaatinle beraber, çocuðun meþakkatlerinden çok sýkýntý ve elem çekmek var. Eðer oraya gitse, sana bin menfaati var. Çünki padiþahýn merhametini celbe sebeb olur, sana þefaatçý hükmüne geçer. Padiþah, onu seninle görüþtürmek arzu edecek. Elbette görüþmek için onu zindana göndermiyecek, belki seni zindandan çýkarýp o saraya celbedecek, çocukla görüþtürecek. Þu þartla ki, padiþaha emniyetin ve itaatin varsa..." Ýþte þu temsil gibi, aziz kardeþim, senin gibi mü'minlerin evladý vefat ettikleri vakit þöyle düþünmeli: Þu veled masumdur, onun Hâliký dahi Rahîm ve Kerîmdir. Benim nakýs terbiye ve þefkatime bedel, gayet kâmil olan inayet ve rahmetine aldý. Dünyanýn elemli, musibetli, meþakkatli zindanýndan çýkarýp Cennet-ül Firdevsine gönderdi. O çocuða ne mutlu ! Þu dünyada kalsaydý, kim bilir ne þekle girerdi. Onun için ben ona acýmýyorum, bahtiyar biliyorum. Kaldý kendi nefsime ait menfaati için, kendime dahi acýmýyorum... elîm müteessir olmuyorum. Çünki; dünyada kalsaydý, on senelik muvakkat elemle karýþýk bir evlad muhabbeti te'min edecekti. Eðer salih olsaydý, dünya iþinde muktedir olsaydý, belki bana yardým edecekti. Fakat vefatiyle, ebedi cennet'te on milyon sene bana evlâd muhabbetine medâr ve saâdet-i ebediyeye vesile bir þefaatçý hükmüne geçer. Elbette ve elbette, meþkûk, muaccel bir menfaatý kaybeden, muhakkak ve müeccel bin menfaati kazanan; elîm teessürat göstermez; me'yusane feryad etmez. Üçüncü nokta : Vefat eden çocuk, bir Hâlik-ý Rahîmin mahluku, memlûkü, abdi ve bütün hey'etiyle onun masnu'u ve ona ait olarak ebeveyninin Sh:»(S.N: 38) bir arkadaþý idi ki; muvakkaten ebeveyninin nezaretine verilmiþ. Peder ve valideyi ona hizmetkâr etmiþ. Ebeveyninin o hizmetlerine mukabil, muaccel bir ücret olarak lezzetli bir þefkat vermiþ. Þimdi binden dokuzyüz doksandokuz hisse sahibi olan o Hâlik-ý Rahîm, mukteza-yý rahmet ve hikmet olarak o çocuðu senin elinden alsa, hizmetine hatime verse; sûrî bir hisse ile, hakiki bin hisse sahibine karþý þekvayý andýracak bir tarzda me'yusane hüzün ve feryad etmek ehl-i imana yakýþmaz, belki ehl-i gaflet ve dalalete yakýþýyor. Dördüncü Nokta: Eðer dünya ebedî olsaydý, insan içinde ebedî kalsaydý ve firak ebedî olsaydý; elîmâne teessürat ve me'yûsane teellümatýn bir manasý olurdu. Fakat madem dünya bir misafirhanedir; vefat eden çocuk nereye gitmiþse, siz de biz de oraya gideceðiz... Ve hem bu vefat ona mahsus deðil, umumi bir caddedir. Hem madem müfarakat dahi ebedî deðil; ileride hem berzahta, hem Cennet'te görüþülecektir. الْحُكْمُ لِلَّهِ demeli... O verdi, O aldý. " Elhamdülillahi ala külli hal" sabr ile þükretmeli. Beþinci Nokta: Rahmet-i Ýlâhiyenin en latif, en güzel, en hoþ, en þirin cilvelerinden olan þefkat, bir iksir-i nurânidir. Aþktan çok keskindir. Çabuk Cenabý-ý Hakka vüsûle vesile olur. Nasýl aþk-ý mecazi ve aþk-ý dünyevi, pek çok müþkilatla aþk-ý hakikiye inkýlab eder, Cenab-ý Hakký bulur. Öyle de; þefkat, -fakat müþkilatsýz- daha kýsa, daha safi bir tarzda kalbi, Cenab-ý Hakka rabteder. Gerek peder ve gerek valide, veledini bütün dünya gibi severler. Veledi elinden alýndýðý vakit, eðer bahtiyar ise, hakiki ehl-i iman ise; dünyadan yüzünü çevirir, Mün'im-i Hakikiyi bulur. der ki: " Dünya madem fanidir; deðmiyor alaka-i kalbe..." Veledi nereye gitmiþse oraya karþý bir alaka peyda eder; büyük manevi bir hal kazanýr. Ehl-i gaflet ve dalâlet, þu beþ hakikattaki saadet ve müjdeden mahrumdurlar. Onlarýn hali ne kadar elim olduðunu þununla kýyas ediniz ki : Bir ihtiyar haným gayet sevdiði sevimli bir tek çocuðu, sekeratta görüp, dünyada tevehhüm-ü ebediyet hükmünce gaflet veya dalâlet neticesinde; mevti, adem ve firak-ý ebedi tasavvur ettiðinden, yumuþak döþeðine bedel kabrin topraðýný düþünüp gaflet veya dalâlet cihetiyle, Erhamürrahimin'in Cennet-i rahmetini, firdevs-i ni'metini düþünmediðinden, ne kadar me'yusane bir hüzün ve elem çektiðini kýyas edebilirsin. Fakat vesile-i saadet-i dareyn olan îman ve Ýslâmiyet, mü'mine der ki : Þu sekeratta olan çocuðun Hâlik-ý Rahîmi, onu bu fani dünyadan çýkarýp Cennetine götürecek. Hem sana þefaatçý, hem ebedi bir evlad yapacak. Müfarakat muvakattýr, merak etme ! اِنَّا لِلَّهِ وَاِنَّآ اِلَيْهِ رَاجِعُونَ de, sabret. Said Nursi الْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge