Webmaster Geschrieben 17. September 2006 Teilen Geschrieben 17. September 2006 6-el-EN'ÂM En'âm sûresi, 165 (yüzaltmisbes) âyettir. 91, 92, 93 ve 151, 152, 153. âyetler Medine'de, digerleri Mekke'de inmistir. Sûrenin bazi âyetlerinde Araplarin, kurban edilen hayvanlarla ilgili birtakim gelenekleri kinandigi için sûreye En'âm sûresi denmistir. En'âm; koyun, keçi, deve, sigir ve manda cinslerini bir arada ifade eden bir kelimedir. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla 1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanliklari ve aydinligi var eden Allah'a mahsustur. (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla putlari) Rab'leri ile denk tutuyorlar. 2. Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanini takdir eden ancak O'dur. Bir de O'nun katinda muayyen bir ecel (kiyamet günü) vardir. Siz hâla süphe ediyorsunuz. 3. O, göklerde ve yerde tek Allah'tir. Gizlinizi, açiginizi bilir. (Hayir ve serden) ne kazanacaginizi da bilir. 4. Rablerinin âyetlerinden onlara (kâfirlere) bir âyet gelmeyedursun, o âyetlerden ille de yüz çevirirler. 5. Gerçekten onlar, kendilerine Hak geldiginde onu yalanlamislardi. Fakat yakinda onlara alay ettikleri seyin haberleri gelecektir. 6. Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermedigimiz bütün imkânlari kendilerine verdigimiz, gökten üzerlerine bol bol yagmurlar indirip evlerinin altindan irmaklar akittigimiz nice nesilleri helâk ettik. Biz onlari, günahlari sebebiyle helâk ettik ve onlarin ardindan baska nesiller yarattik. 7. Eger sana kâgit üzerine yazilmis bir kitap indirseydik de onlar elleriyle onu tutmus olsalardi, yine de inkâr ediciler: Bu, apaçik büyüden baska bir sey degildir, derlerdi. 8. Muhammed'e (görebilecegimiz) bir melek indirilseydi ya! dediler. Eger biz öyle bir melek indirseydik elbette is bitirilmis olur, artik kendilerine göz bile açtirilmazdi. 9. Eger peygamberi bir melek kilsaydik muhakkak ki onu insan sûretine sokar onlari yine düsmekte olduklari kuskuya düsürürdük. 10. Senden önceki peygamberlerle de alay edilmis, bu yüzden onlarla alay edenleri alay ettikleri sey (azap) kusativermisti. 11. De ki: Yeryüzünde dolasin, sonra (peygamberleri) yalanlayanlarin sonunun nasil olduguna bakin! 12. (Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. "Allah'indir" de. O, merhamet etmeyi kendi zatina farz kildi. Sizi, varliginda süphe olmayan kiyamet gününde elbette toplayacaktir. Kendilerini ziyana sokanlar var ya iste onlar inanmazlar. 13. Gecede ve gündüzde barinan her sey O'nundur. O her seyi isitendir, bilendir. 14. De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden, yedirdigi halde yedirilmeyen Allah'tan baskasini mi dost edinecegim! De ki: Bana müslüman olanlarin ilki olmam emredildi ve sakin müsriklerden olma! (denildi). 15. De ki: Ben, Rabbim'e isyan edersem gerçekten büyük bir günün (kiyametin) azabindan korkarim. 16. O gün kim azaptan kurtarilirsa, gerçekten Allah onu esirgemistir. Iste apaçik kurtulus budur. 17. Eger Allah seni bir zarara ugratirsa, onu kendisinden baska giderecek yoktur. Ve eger sana bir hayir verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Süphesiz O herseye kadirdir. 18. O, kullarinin üstünde her türlü tasarrufa sahiptir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herseyden haberdardir. 19. De ki: Hangi sey sahadetçe en büyüktür? De ki: (Hak peygamber olduguma dair) benimle sizin aranizda Allah sahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulastigi herkesi uyarmam için vahyolundu. Yoksa siz, Allah ile beraber baska tanrilar olduguna sahitlik mi ediyorsunuz? De ki: "Ben buna sahitlik etmem." "O ancak bir tek Allah'tir, ben sizin ortak kostugunuz seylerden kesinlikle uzagim" de. 20. Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah'i) kendi ogullarini tanidiklari gibi tanirlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, iste onlar inanmazlar. 21. Yalan sözlerle Allah'a iftira edenden veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Süphe yok ki, zalimler kurtulusa ermezler! 22. Unutma o günü ki- onlari hep birden toplayacagiz; sonra da, Allah'a ortak kosanlara: Nerede bos yere davasini güttügünüz ortaklariniz? diyecegiz. 23. Sonra onlarin mazeretleri, "Rabbimiz Allah hakki için biz ortak kosanlar olmadik!" demekten baska bir sey olmadi. 24. Gör ki, kendi aleyhlerine nasil yalan söylediler ve (tanri diye) uydurduklari seyler kendilerinden nasil kaybolup gitti! 25. Onlardan seni (okudugun Kur'an'i) dinleyenler de vardir. Fakat onu anlamalarina engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarina da agirlik verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kâfirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarindan baska bir sey degildir" diyerek seninle tartisirlar. 26. Onlar, hem insanlari Peygamber'e yaklasmaktan vazgeçirmeye çalisirlar, hem de kendileri ondan uzaklasirlar. Oysa onlar farkinda olmadan ancak kendilerini helak ederler. 27. Onlarin atesin karsisinda durdurulup "Ah, keske dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen !.. 28. Hayir! Daha önce gizlemekte olduklari seyler (günahlar) kendilerine göründü. Eger (dünyaya) geri gönderilseler yine kendilerine yasak edilen seylere döneceklerdir. Zira onlar gerçekten yalancidirlar. 29. Onlar, hayat ancak bu dünyadaki hayatimizdan ibarettir; biz, bir daha da diriltilecek degiliz, demislerdi. 30. Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onlari bir görsen! Allah: Bu (yeniden dirilme olayi), hak degil miymis? diyecek. Onlar da "Rabbimize andolsun ki evet!" diyecekler. Allah da, Öyle ise inkâr ettiginizden dolayi azabi tadin! diyecek. 3l. Allah'in huzuruna çikmayi yalanlayanlar gerçekten ziyana ugramistir. Nihayet onlara Kiyamet vakti ansizin gelip çatinca, onlar, günahlarini sirtlarina yüklenerek diyecekler ki: "Dünyada iyi amelleri terketmemizden dolayi vah bize!" Dikkat edin, yüklendikleri sey ne kötüdür! 32. Dünya hayati bir oyun ve eglenceden baska bir sey degildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayirlidir. Hâla akil erdiremiyor musunuz? 33. Onlarin söylediklerinin hakikaten seni üzmekte oldugunu biliyoruz. Aslinda onlar seni yalanlamiyorlar, fakat o zalimler açikça Allah'in âyetlerini inkâr ediyorlar. 34. Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmisti. Onlar, yalanlanmalarina ve eziyet edilmelerine ragmen sabrettiler, sonunda yardimimiz onlara yetisti. Allah'in kelimelerini (kanunlarini) degistirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazisi sana da geldi. 35. Eger onlarin yüz çevirmesi sana agir geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebilecegin bir tünel ya da göge çikabilecegin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onlari hidayet üzerinde toplayip birlestirirdi, o halde sakin cahillerden olma! 36. Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder. Ölülere gelince, Allah onlari diriltecek, sonra da O'na döndürülecekler. 37. O'na Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! dediler. De ki: Süphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir. Fakat onlarin çogu bilmezler. 38. Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadiyla uçan kuslardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardir. Biz o kitapta hiçbir seyi eksik birakmadik. Nihayet (hepsi) toplanip Rablerinin huzuruna getirilecekler. 39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanliklar içinde kalmis sagir ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu sasirtir, diledigi kimseyi de dogru yola iletir. 40. De ki: Ne dersiniz; size Allah'in azabi gelse veya o kiyamet gelip çativerse size, Allah'tan baskasina mi yalvarirsiniz? Dogru sözlü iseniz (söyleyin bakalim)! 41. Bilâkis yalniz Allah'a yalvarirsiniz. O da (kaldirilmasi için) kendisine yalvardiginiz belâyi dilerse kaldirir; ve siz ortak kostugunuz seyleri unutursunuz. 42. Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Ardindan boyun egsinler diye onlari darlik ve hastaliklara ugrattik. 43. Hiç olmazsa, onlara bu sekilde azabimiz geldigi zaman boyun egselerdi! Fakat kalpleri iyice katilasti ve seytan da onlara yaptiklarini câzip gösterdi. 44. Kendilerine yapilan uyarilari unuttuklarinda, (indirmis oldugumuz sikinti ve musibetleri kaldirip) üzerlerine her seyin kapilarini açtik. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden simardiklari zaman onlari ansizin yakaladik, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler. 45. Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. (Allah'in verdigi nimete sükredecekleri yerde nankörlük ettiler, böylece kendilerine zulmettiler. Yüce Allah da yeryüzünü onlarin zulüm ve küfürlerinden temizlemek için onlari helâk etti.) 46. De ki: Ne dersiniz; eger Allah kulaklarinizi sagir, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunlari size Allah'tan baska hangi tanri geri verebilir! Bak, delilleri nasil açikliyoruz. Onlar hâla yüz çeviriyorlar! 47. De ki: Söyler misiniz; size Allah'in azabi ansizin veya açikça gelirse, zalim toplumdan baskasi mi helâk olur? 48. Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyaricilar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar üzüntü de çekmeyecekler. 49. Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yoldan çikmalarindan dolayi onlar azap çekeceklerdir. 50. De ki: Ben size, Allah'in hazineleri benim yanimdadir, demiyorum. Ben gaybi da bilmem. Size, ben bir melegim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarim. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düsünmez misiniz? 51. Rablerinin huzurunda toplanacaklarindan korkanlari onunla (Kur'an ile) uyar. Onlar için Rablerinden baska ne bir dost, ne de bir araci vardir; belki sakinirlar. 52. Rablerinin rizasini isteyerek sabah aksam O'na yalvaranlari kovma! Onlarin hesabindan sana bir sorumluluk; senin hesabindan da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onlari kovup ta zalimlerden olasin! 53. "Aramizdan Allah'in kendilerine lütuf ve ihsanda bulundugu kimseler de bunlar mi!" demeleri için onlarin bir kismini digerleri ile iste böyle imtihan ettik. Allah sükredenleri daha iyi bilmez mi? 54. Ayetlerimize inananlar sana geldiginde onlara de ki: Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdi. Gerçek su ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardindan tevbe edip de kendini islah ederse, bilsin ki Allah çok bagislayan, çok esirgeyendir. 55. Böylece suçlularin yolu belli olsun diye âyetleri iyice açikliyoruz. 56. De ki: Allah'in disinda taptiginiz seylere tapmak bana yasak edildi. De ki: Ben sizin arzulariniza uymam, aksi halde sapitirim da hidayete erenlerden olmam. 57. De ki: Süphesiz ben Rabbimden gelen apaçik bir delile dayaniyorum. Siz ise onu yalanladiniz. Çabucak gelmesini istediginiz (azap) benim yanimda degildir. Hüküm ancak Allah'indir. O hakki anlatir ve O, dogru hüküm verenlerin en hayirlisidir. 58. De ki : Acele istediginiz sey benim elimde olsaydi, elbette benimle sizin aranizda is bitirilmisti. Allah zalimleri daha iyi bilir. 59. Gaybin anahtarlari Allah'in yanindadir; onlari O'ndan baskasi bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi disinda bir yaprak bile düsmez. O yerin karanliklari içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yas ve kuru ne varsa hepsi apaçik bir kitaptadir. 60. Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne islediginizi bilen; sonra belirlenmis ecel tamamlansin diye gündüzün sizi dirilten (uyandiran) O'dur. Sonra dönüsünüz yine O'nadir. Sonunda O, yaptiklarinizi size haber verecektir. 61. O, kullarinin üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canini alirlar. Onlar vazifede kusur etmezler. 62. Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalniz O'nundur ve O hesap görenlerin en çabugudur. 63. De ki: Karanin ve denizin karanliklarindan (tehlikelerinden) sizi kim kurtarir ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "Eger bizi bundan kurtarirsan andolsun sükredenlerden olacagiz" diye dua edersiniz. 64. De ki: Ondan ve bütün sikintilardan sizi Allah kurtarir. Sonra siz yine O'na ortak kosarsiniz. 65. De ki: "Allah'in size üstünüzden (gökten) veya ayaklarinizin altindan (yerden) bir azap göndermege ya da birbirinize düsürüp kiminize kiminizin hincini tattirmaya gücü yeter." Bak, anlasinlar diye âyetlerimizi nasil açikliyoruz! 66. Kur'an hak oldugu halde kavmin onu yalanladi. De ki: Ben size vekil (kefil) degilim. 67. Her haberin gerçeklesecegi bir zaman vardir. Yakinda siz de gerçegi bileceksiniz. 68. Ayetlerimiz hakkinda ileri geri konusmaya dalanlari gördügünde, onlar baska bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. Eger seytan sana unutturursa, hatirladiktan sonra artik o zalimler toplulugu ile oturma. 69. Takvâ sahiplerine, inanmayanlarin hesabindan herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar diye hatirlatmak gerekir. 70. Dinlerini bir oyuncak ve bir eglence edinen ve dünya hayatinin aldattigi kimseleri (bir tarafa) birak! Kazandiklari sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmamasi için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan baska ne dost vardir, ne de sefaatçi. O, bütün varini fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandiklari (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmis kimselerdir. Inkâr ettiklerinden dolayi onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardir. 71. De ki: Allah'i birakip da bize fayda veya zarar veremeyecek olan seylere mi tapalim? Allah bizi dogru yola ilettikten sonra seytanlarin saptirip saskin olarak çöle düsürmek istedikleri, arkadaslarinin ise: "Bize gel! " diye dogru yola çagirdiklari saskin kimse gibi gerisin geri (inkârciliga) mi döndürülecegiz? De ki: Allah'in hidayeti dogru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamiz emredilmistir. 72. "Namazi dosdogru kilin ve Allah'tan korkun" (diye de emredildik). O, huzuruna varip toplanacaginiz Allah'tir. 73. O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandir. "Ol!" dedigi gün hersey oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sûr'a üflendigi gün de hükümranlik O'nundur. Gizliyi ve açigi bilendir ve O, hikmet sahibidir, her seyden haberdardir. 74. Ibrahim, babasi Âzer'e: Birtakim putlari tanrilar mi ediniyorsun? Dogrusu ben seni de kavmini de apaçik bir sapiklik içinde görüyorum, demisti. 75. Böylece biz, kesin iman edenlerden olmasi için Ibrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk. 76. Gecenin karanligi onu kaplayinca bir yildiz gördü, Rabbim budur, dedi. Yildiz batinca, batanlari sevmem, dedi. 77. Ay'i dogarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batinca, Rabbim bana dogru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi. 78. Günesi dogarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi. O da batinca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak kostugunuz seylerden uzagim. 79. Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müsriklerden degilim. 80. Kavmi onunla tartismaya giristi. Onlara dedi ki: Beni dogru yola iletmisken, Allah hakkinda benimle tartisiyor musunuz? Ben sizin O'na ortak kostugunuz seylerden korkmam. Ancak, Rabbim'in bir sey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi herseyi kusatmistir. Hâla ibret almiyor musunuz? 81. Siz, Allah'in size haklarinda hiçbir hüküm indirmedigi seyleri O'na ortak kosmaktan korkmazken, ben sizin ortak kostugunuz seylerden nasil korkarim! Simdi biliyorsaniz (söyleyin), iki guruptan hangisi güvende olmaya daha lâyiktir?" 82. Inanip da imanlarina herhangi bir haksizlik bulastirmayanlar var ya, iste güven onlarindir ve onlar dogru yolu bulanlardir. 83. Iste bu, kavmine karsi Ibrahim'e verdigimiz delillerimizdir. Biz diledigimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Süphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkiyle bilendir. 84. Biz O'na Ishak ve (Ishak'in oglu) Yakub'u da armagan ettik; hepsini de dogru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u dogru yola iletmistik; Biz iyi davrananlari iste böyle mükâfatlandiririz. 85. Zekeriyya, Yahya, Isa ve Ilyas'i da (dogru yola iletmistik). Hepsi de iyilerden idi. 86. Ismail, Elyesa', Yunus ve Lût'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kildik. 87. Onlarin babalarindan, çocuklarindan ve kardeslerinden bazilarina da (üstün meziyetler verdik). Onlari seçkin kildik ve dogru yola ilettik. 88. Iste bu, Allah'in hidayetidir, kullarindan diledigini ona iletir. Eger onlar da Allah'a ortak kossalardi yapmakta olduklari amelleri elbette bosa giderdi. 89. Iste onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdigimiz kimselerdir. Eger onlar (kâfirler) bunlari inkâr ederse süphesiz yerlerine bunlari inkâr etmeyecek bir toplum getiririz. 90. Iste o peygamberler Allah'in hidayet ettigi kimselerdir. Sen de onlarin yoluna uy. De ki: Ben buna (peygamberlik görevime) karsilik sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur'an) âlemler için ancak bir ögüttür. 91. (Yahudiler) Allah'i geregi gibi tanimadilar. Çünkü "Allah hiçbir besere bir sey indirmedi" dediler. De ki: Öyle ise Musa'nin insanlara bir nûr ve hidayet olarak getirdigi Kitab'i kim indirdi? Siz onu kâgitlara yazip (istediginizi) açikliyor, çogunu da gizliyorsunuz. Sizin de atalarinizin da bilemedigi seyler (Kur'an'da) size ögretilmistir. (Resûlüm) sen "Allah" de, sonra onlan birak, daldiklari bataklikta oynayadursunlar! 92. Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdigimiz ve kendinden öncekileri dogrulayici mübarek bir kitaptir. Âhirete inananlar buna da inanirlar ve onlar namazlarini hakkiyla kilmaya devam ederler. 93. Allah'a karsi yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir sey vahyedilmemisken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de Allah'in indirdigi âyetlerin benzerini indirecegim" diyenden daha zalim kim vardir! O zalimler, ölümün (bogucu) dalgalari içinde, melekler de pençelerini uzatmis, onlara: "Haydi canlarinizi kurtarin! Allah'a karsi gerçek olmayani söylemenizden ve O'nun âyetlerine karsi kibirlilik taslamis olmanizdan ötürü, bugün alçaklik azabi ile cezalandirilacaksiniz!" derken onlarin halini bir görsen! 94. Andolsun ki, sizi ilk defa yarattigimiz gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdigimiz seyleri arkanizda birakacaksiniz. Yaratilisinizda ortaklarimiz sandiginiz sefaatçilarinizi da yaninizda göremeyecegiz. Andolsun, araniz açilmis ve (tanri) sandiginiz seyler sizden kaybolup gitmistir. 95. Süphesiz Allah, tohumu ve çekirdegi çatlatandir, ölüden diriyi çikaran, diriden de ölüyü çikarandir. Iste Allah budur. O halde (haktan) nasil dönersiniz! 96. O, sabahi aydinlatandir. O, geceyi dinlenme zamani, günes ve ayi (vakitlerin tayini için) birer hesap ölçüsü kilmistir. Iste bu, azîz olan (ve her seyi) pek iyi bilen Allah'in takdiridir. 97. O, kara ve denizin karanliklarinda kendileri ile yol bulasiniz diye sizin için yildizlari yaratandir. Gerçekten biz, bilen bir toplum için âyetleri genis genis açikladik. 98. O, sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yaratandir. (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacaginiz yer vardir. Anlayan bir toplum için âyetleri ayrintili bir sekilde açikladik. 99. O, gökten su indirendir. Iste biz her çesit bitkiyi onunla bitirdik. O bitkiden de kendisinde üstüste binmis taneler bitirecegimiz bir yesillik; hurmanin tomurcugundan sarkan salkimlar; üzüm baglari; bir kismi birbirine benzeyen, bir kismi da benzemeyen zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik. Meyve verirken ve olgunlastigi zaman her birinin meyvesine bakin! Kuskusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardir. 100. Cinleri Allah'a ortak kostular. Oysa ki onlari da Allah yaratmisti. Bilgisizce O'na ogullar ve kizlar yakistirdilar. Hâsâ! O, onlarin ileri sürdügü vasiflardan uzak ve yücedir. Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 17. September 2006 Autor Teilen Geschrieben 17. September 2006 101. O, göklerin ve yerin essiz yaraticisidir. O'nun esi olmadigi halde nasil çocugu olabilir! Her seyi O yaratmistir ve her seyi hakkiyla bilen O'dur. 102. Iste Rabbiniz Allah O'dur. O'ndan baska tanri yoktur. O, her seyin yaraticisidir. Öyle ise O'na kulluk edin, O her seye vekildir (güvenilip dayanilacak tek varlik O'dur). 103. Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, esyayi pek iyi bilen, her seyden haberdar olandir. 104. (Dogrusu) size Rabbiniz tarafindan basiretler (idrak kabiliyeti) verilmistir. Artik kim hakki görürse faydasi kendisine, kim de kör olursa zarari kendinedir. Ben üzerinize bekçi degilim. 105. Böylece biz âyetleri genis genis açikliyoruz ki, "Sen ders almissin" desinler de biz de anlayan toplum için Kur'an'i iyice açiklayalim. 106. Rabbinden sana vahyolunana uy. O'ndan baska tanri yoktur. Müsriklerden yüz çevir. 107. Allah dileseydi, onlar ortak kosmazlardi. Biz seni onlarin üzerine bir bekçi kilmadik. Sen onlarin vekili de degilsin. 108. Allah'tan baskasina tapanlara (ve putlarina) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi islerini câzip gösterdik. Sonunda dönüsleri Rablerinedir. Artik O ne yaptiklarini kendilerine bildirecektir. 109. Kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarina dair kuvvetli bir sekilde Allah'a andiçtiler. De ki: Mucizeler ancak Allah katindandir. Ama mucize geldiginde de inanmayacaklarinin farkinda misiniz? 110. Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onlarin gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve onlari saskin olarak azginliklari içerisinde birakiriz. 111. Eger biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konussaydi ve her seyi toplayip karsilarina getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak degillerdi; fakat çoklari bunu bilmezler. 112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin seytanlarini düsman kildik. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldizli sözler fisildarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardi. Artik onlari uydurduklari seylerle basbasa birak. 113. Ahirete inanmayanlarin kalpleri ona (yaldizli söze) kansin, ondan hoslansinlar ve isledikleri suçu islemeye devam etsinler diye (böyle yaparlar). 114. (De ki): Allah'dan baska bir hakem mi arayacagim? Halbuki size Kitab'i açik olarak indiren O'dur. Kendilerine kitap verdigimiz kimseler, Kur'an'in gerçekten Rabbin tarafindan indirilmis oldugunu bilirler. Sakin süpheye düsenlerden olma! 115. Rabbinin sözü, dogruluk ve adalet bakimindan tamamlanmistir. O'nun sözlerini degistirecek kimse yoktur. O isitendir, bilendir. 116. Yeryüzünde bulunanlarin çoguna uyacak olursan, seni Allah'in yolundan saptirirlar. Onlar zandan baska bir seye tâbi olmaz, yalandan baska söz de söylemezler. 117. Muhakkak ki senin Rabbin, evet O, kendi yolundan sapani en iyi bilendir. O, dogru yolda gidenleri de iyi bilendir. 118. Allah'in âyetlerine inaniyorsaniz, üzerine O'nun adi anilarak kesilenlerden yeyin. 119. Üzerine Allah'in adi anilip kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldiginiz disinda, haram kildigi seyleri size açiklamistir. Dogrusu bir çoklari bilgisizce kendi kötü arzularina uyarak saptiriyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi asanlari çok iyi bilir. 120. Günahin açigini da gizlisini de birakin! Çünkü günah isleyenler, yaptiklarinin cezasini mutlaka çekeceklerdir. 121. Üzerine Allah'in adi anilmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Kuskusuz bu büyük günahtir. Gerçekten seytanlar dostlarina, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eger onlara uyarsaniz süphesiz siz de Allah'a ortak kosanlar olursunuz. 122. Ölü iken dirilttigimiz ve kendisine insanlar arasinda yürüyebilecegi bir isik verdigimiz kimse, karanliklar içinde kalip ondan hiç çikamayacak durumdaki kimse gibi olur mu! Iste kâfirlere yaptiklari böyle süslü gösterilmistir. 123. Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmalari için, günahkârlarini liderler yaptik. Onlar yalniz kendilerini aldatirlar, ama farkinda olmazlar. 124. Onlara bir âyet geldiginde, Allah'in elçilerine verilenin benzeri bize de verilmedikçe kesinlikle inanmayiz, dediler. Allah, peygamberligini kime verecegini daha iyi bilir. Suç isleyenlere, yapmakta olduklari hilelere karsilik Allah tarafindan asagilik ve çetin bir azap erisecektir. 125. Allah kimi dogru yola iletmek isterse onun kalbini Islâm'a açar; kimi de saptirmak isterse göge çikiyormus gibi kalbini iyice daraltir. Allah inanmayanlarin üstüne iste böyle murdarlik verir. 126. Bu (din), Rabbinin dosdogru yoludur. Biz, ögüt alacak bir kavim için âyetleri ayrintili olarak açikladik. 127. Rableri katinda onlara esenlik yurdu (cennet) vardir.Ve yapmakta olduklari (güzel) isler sebebiyle Allah onlarin dostudur. 128. Allah, onlarin hepsini bir araya topladigi gün, "Ey cinler (seytanlar) toplulugu! Siz insanlarla çok ugrastiniz" der. Onlarin, insanlardan olan dostlari ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandik ve bize verdigin sürenin sonuna ulastik" derler. Allah da buyurur ki: Allah'in diledigi hariç, içinde ebedî kalacaginiz yer atestir. Süphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir. 129. Iste böylece isledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kismini diger bir kisminin pesine takariz. 130. Ey cin ve insan toplulugu! Içinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle karsilasacaginiza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize sahitlik ederiz." Dünya hayati onlari aldatti ve kâfir olduklarina dair kendi aleyhlerine sahitlik ettiler. 131. Gerçek su ki: Halki habersizken, Rabbin haksizlik ile ülkeleri helâk edici degildir. 132. Herkesin yaptiklari islere göre dereceleri vardir. Rabbin onlarin yaptiklarindan habersiz degildir. 133. Rabbin zengindir, rahmet sahibidir. Dilerse sizi yok eder ve sizi baska bir kavmin zürriyetinden yarattigi gibi sizden sonra yerinize diledigi bir kavmi yaratir. 134. Size vadedilen mutlaka gelecektir; siz bunu önleyemezsiniz. 135. De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapin! Ben de yapacagim! Yurdun (dünyanin) sonunun kimin lehine oldugunu yakinda bileceksiniz. Gerçek su ki, zalimler iflah olmazlar. 136. Allah'in yarattigi ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayirip zanlarinca, bu Allah'a, bu da ortaklarimiza (putlarimiza) dediler. Ortaklari için ayrilan Allah'a ulasmiyor, fakat Allah için ayrilan ortaklarina ulasiyor! Ne kötü hüküm veriyorlar? 137. Bunun gibi ortaklari, müsriklerden çoguna çocuklarini (kizlarini) öldürmeyi hos gösterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler hem de dinlerini karistirip bozsunlar! Allah dileseydi bunu yapamazlardi. Öyle ise onlari uydurduklari ile basbasa birak! l38. Onlar saçma düsüncelerine göre dediler ki: "Bu (tanrilar için ayrilan) hayvanlarla ekinler haramdir. Bunlari bizim diledigimizden baskasi yiyemez. Bunlar da binilmesi yasaklanmis hayvanlardir." Birtakim hayvanlar da vardir ki, (Allah böyle emrediyor diye) O'na iftira ederek üzerlerine Allah'in adini anmazlar. Yapmakta olduklari iftiralari yüzünden Allah onlari cezalandiracaktir. 139. Dediler ki: "Su hayvanlarin karinlarinda olanlar yalniz erkeklerimize aittir, kadinlarimiza ise haram kilinmistir. Sayet (yavru) ölü dogarsa, o zaman (kadin erkek) hepsi onda ortaktir." Allah bu degerlendirmelerinin cezasini verecektir. Süphesiz ki O hikmet sahibidir, hakkiyla bilendir. 140. Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarini öldürenler ve Allah'in kendilerine verdigi rizki, Allah'a iftira ederek (kadinlara) haram kilanlar, muhakkak ki ziyana ugramislardir. Onlar gerçekten sapmislardir ve dogru yolu bulacak da degillerdir. 141. Çardakli ve çardaksiz (üzüm) bahçeleri, ürünleri çesit çesit hurmalari, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narlari yaratan O'dur. Herbiri meyve verdigi zaman meyvesinden yeyin. Devsirilip toplandigi gün de hakkini (zekât ve sadakasini) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. 142. Hayvanlardan yük tasiyani ve tüyünden dösek yapilanlari yaratan O'dur. Allah'in size verdigi riziktan yeyin, seytanin ardina düsmeyin; süphesiz o sizin için apaçik bir düsmandir. 143. (Disi ve erkek olarak) sekiz es yaratti: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunlarin erkeklerini mi, disilerini mi, yoksa bu iki disinin rahimlerinde bulunan yavrulari mi haram etti? Eger dogru iseniz bana ilimle söyleyin. 144. Deveden de iki, sigirdan da iki (yaratti.) De ki: O bunlarin erkeklerini mi, disilerini mi, yoksa bu iki disinin rahimlerinde bulunan yavrulari mi haram kildi? Yoksa Allah'in size böyle vasiyet ettigine sahit mi oldunuz? Bilgisizce insanlari saptirmak için Allah'a karsi yalan uydurandan kim daha zalimdir! Süphesiz Allah o zalimler toplulugunu dogru yola iletmez. 145. De ki: Bana vahyolunanda, les veya akitilmis kan yahut domuz eti -ki pisligin kendisidir- ya da günah islenerek Allah'tan baskasi adina kesilmis bir hayvandan baska, yiyecek kimseye haram kilinmis birsey bulamiyorum. Baskasina zarar vermemek ve siniri asmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalirsa bilsin ki Rabbin bagislayan ve esirgeyendir. 146. Yahudilere bütün tirnakli hayvanlari haram kildik. Sirtlarinda yahut bagirsaklarinda tasidiklari ya da kemige karisan yaglar hariç olmak üzere sigir ve koyunun iç yaglarini da onlara haram kildik. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdigimiz cezâdir. Biz elbette dogru söyleyeniz. 147. Eger seni yalanlarlarsa de ki: Rabbiniz genis bir rahmet sahibidir. Bununla beraber O'nun azabi, suçlular toplulugundan uzaklastirilamaz. 148. Putperestler diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak kosardik ne de atalarimiz. Hiçbir seyi de haram kilmazdik." Onlardan öncekiler de ayni sekilde (peygamberleri) yalanladilar ve sonunda azabimizi tattilar. De ki: Yaninizda bize açiklayacaginiz bir bilgi var mi? Siz zandan baska bir seye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz. 149. De ki: Kesin delil, ancak Allah'indir. Allah dileseydi elbette hepinizi dogru yola iletirdi. 150. De ki: Allah sunu yasak etti, diye sehadet edecek sahitlerinizi getirin! Eger onlar sahitlik ederlerse, sen onlarla beraber sahitlik etme; âyetlerimizi yalanlayanlarin ve ahiret gününe inanmayanlarin arzularina uyma. Onlar, Rablerine es tutuyorlar. 151. De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kildigini okuyayim: O'na hiçbir seyi ortak kosmayin, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarinizi öldürmeyin -sizin de onlarin da rizkini biz veririz-; kötülüklerin açigina da gizlisine de yaklasmayin ve Allah'in yasakladigi cana haksiz yere kiymayin! Iste bunlar Allah'in size emrettikleridir. Umulur ki düsünüp anlarsiniz. 152. Rüsd çagina erisinceye kadar, yetimin malina, sadece en iyi tutumla yaklasin; ölçü ve tartiyi adaletle yapin. Biz herkese ancak gücünün yettigi kadarini yükleriz. Söz söylediginiz zaman, yakinlariniz dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiginiz sözü tutun. Iste Allah size, iyice düsünesiniz diye bunlari emretti. 153. Süphesiz bu, benim dosdogru yolumdur. Buna uyun. (Baska) yollara uymayin. Zira o yollar sizi Allah'in yolundan ayirir. Iste sakinmaniz için Allah size bunlari emretti. 154. Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her seyi açiklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadiyla Musa'ya da Kitab'i (Tevrat'i) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarina iman ederler. 155. Iste bu (Kur'an), bizim indirdigimiz mübarek bir kitaptir. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin. 156. "Kitap, yalniz bizden önceki iki topluluga (hiristiyanlara ve yahudilere) indirildi, biz ise onlarin okumasindan gerçekten habersizdik" demeyesiniz diye; 157. Yahut "Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok dogru yolda olurduk" demeyesiniz diye (Kur'an'i indirdik). Iste size de Rabbinizden açik bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah'in âyetlerini yalanlayip onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabin en kötüsüyle cezalandiracagiz. 158. Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazi alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazi alâmetleri geldigi gün, önceden inanmamis ya da imaninda bir hayir kazanmamis olan kimseye artik imani bir fayda saglamaz. De ki: Bekleyin, süphesiz biz de beklemekteyiz! 159. Dinlerini parça parça edip guruplara ayrilanlar var ya, senin onlarla hiçbir iliskin yoktur. Onlarin isi ancak Allah'a kalmistir. Sonra Allah onlara yaptiklarini bildirecektir. 160. Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiginin on kati vardir. Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiginin dengiyle cezalandirilir. Onlar haksizliga ugratilmazlar. 161. De ki: Süphesiz Rabbim beni dogru yola, dosdogru dine, Allah'i birleyen Ibrahim'in dinine iletti. O, ortak kosanlardan degildi. 162. De ki: Süphesiz benim namazim, kurbanim, hayatim ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. 163. O'nun ortagi yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanlarin ilkiyim. 164. De ki: Allah her seyin Rabbi iken ben ondan baska Rab mi arayacagim? Herkesin kazanacagi yalniz kendisine aittir. Hiçbir suçlu baskasinin suçunu yüklenmez. Sonunda dönüsünüz Rabbinizedir. Ve O, uyusmazliga düstügünüz gerçegi size haber verecektir. 165. Sizi yeryüzünün halifeleri kilan, size verdigi (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kilan O'dur. Süphesiz Rabbin, cezasi çabuk olandir ve gerçekten O, bagislayan merhamet edendir. Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge