Guest Posted August 3, 2009 Share Posted August 3, 2009 Saçý sakalý kýr bir adam, iyi bir berberin önüne gider de, “Yiðidim, saçýmdaki sakalýmdaki aklarý ayýr, yol bir yeni gelin aldým der. Berber, adamýn sakalýný dipten týraþ ederek kýllarý önüne kor da der ki: “ benim bir iþim çýktý sen ayýrýver!”iþte bunun gibi bu sual þu da cevabý, artýk sen ayýrýver!” Din kaygýsý, bunlarla uðraþmaya vakit býrakmaz. Birisi Zeyd’e bir sille vurur. Zeyd de hileye sapýp onu dövmek üzere üstüne saldýrýnca, adam: “ Dur, senden bir þey soracaðým, cevabýný ver, sonra beni döv. Senin kafana vurunca þýrak diye bir sestir çýktý. Þimdi burada dostça senden bir sualim var: Bu þýrak sesi benim elimden mi çýktý, yoksa senin kafandan mý ye ulularýn öðündüðü ulu zat?” dedi. Adamcaðýz dedi ki: “ Acýdan kurtulmadým ki bu düþünceye dalayým. Senin derdin yok, sen düþüne dur.” Dert sahibi böyle düþüncelere saplanamaz, kendine gel! Sahabenin ruhlarýnda Kuran’a karþý fevkalade bir iþtiyak vardý ama aralarýnda hafýz pek azdý. Çünkü bir meyve oldu mu kabuðu adamakýllý incelir, çatlar, dökülür. Ceviz, fýstýk ve badem bile olunca kabuklarý incelir. Ýlmin hakikati de kemale gelince kýþrý azalýr. Zira sevgilisi, aþýký yakar, yandýrýr. Ýstenen, sevilen kiþinin vasfý, isteyen, seven kiþinin vasýflarýnýn zýddýdýr. Vahiy ve nur þimþeði, peygamberi yakar. Kadim olan Allahnýn sýfatlarý tecelli edince hadisinin sýfatlarýný yakar, mahveder. Sahabe arasýnda birisi Kuranýn dörtte birini ezberledi de duyuldu mu, sahabe, bu bizim ululumuzdur derdi. Böyle bir büyük mana ile sureti bir arada cem etmek, hayretlere düþmüþ, mest olmuþ padiþahtan baþka kimseye mümkün deðildir. Böyle bir sarhoþluk aleminde edep kaidelerine riayet etmenin zaten imkaný yoktur, bu imkan bulunsa bile þaþýlacak þeydir doðrusu! Ýstiðna aleminde niyaza riayet etmek, yuvarlak bir þeyle uzun bir þeyi, zýddolduklarý halde bir arada cem etmeye benzer. Sopa, esasen körlerin sevgilisidir. Kör, Kuran sandýðýna benzer ancak. Körlerin sözleri, Mushaf harfleriyle, eski hikayelerle, korkutuþlarla dolu sandýklardýr. Fakat kuranla dolu sandýk, boþ sandýktan iyidir elbet. Yüksüz sandýk fareler ve yýlanlar dolu sandýktan daha iyidir. Hasýlý insan, vuslata erdi mi vasýta olan kadýn, adamýn gözüne soðuk görünmeye baþlar. Güzelim istediðin þeye ulaþtýn mý artýk bilgi sahibi olmayý istemek kötüdür. Göklerin damlarýna çýktýktan sonra da merdiven aramak manasýzdýr. Hayra ulaþan kiþi, dostluk ve baþkasýna bir þey öðretmek maksatlarýndan baþka bir maksatla yine hayýr yolunu arar. O yoldan bahsederse bu iþ, soðuk bir þeydir. Aydýn ayna saf ve cilalý bir halde iken onu cilalamaya kalkýþmak bilgisizliktir. Padiþah tarafýndan kabul edilip huzurunda oturduk dan sonra mektup ve elçi araþtýrmak çirkin bir þeydir. Sevgili aþýklarýndan birisini huzuruna çaðýrdý. Aþýk aþk mektubunu çýkarýp sevgilisinin huzurunda okumaya baþladý. Mektupta beyitler, övüþler, ihtiyaç ve aciz yoksulluk, birçok laflar vardý. Maþuk dedi ki: “ Eðer bu okuma, benim içinse vuslat zamaný ömür zayi etmektir bu! Ben yanýmdayým, sen mektup okuyorsun. Bu aþýklýk alameti deðil ki!” aþýk dedi ki: “ Doðru, sen buradasýn ama ben, istediðim zevki, istediðim gibi bulamýyorum ki, geçen yýl senden aldýðým zevki, þimdi vuslatýna eriþmiþ olduðum halde alamýyorum ben bu kaynaktan arý, duru su içtim, o suyla gözümü de yeniledim, gönlümü de. Þimdi kaynaðý görüyorum ama su yok. Yoksa su yolumu birisi mi kesti” dedi. Maþuk dedi ki: “ Þu halde ben, senin sevgilin deðilim. Ben Bulgar türküyüm, sen katu Türkü istiyorsun. Sen bana deðil, bir hale aþýksýn. Fakat yiðidim, hal elde kalmaz ki senin tamamýyla istediðin ben deðilim. Alemde istediðin þeyin bir kýsýmcaðýzý da ben de var. Sevgilin deðilim, sevgilinin eviyim, halbuki aþk, peþindir, eldedir, sandýkta deðil! Sevgili, tek olan sevgiliye derler. Geliþin de ondandýr, sonuncu gidiþin de ona! Onu buldun mu baþkasýný beklemezsin gayri. Ortada görünüp duran da odur, gizli olan da o! O hallere sahip bir hakimdir, mahkum deðil. Aylar, yýllar, o ay yüzlünün kuludur, kölesidir. Dilerse söyler, hale ferman eder. Dilerse hükmeder, cisimleri can haline getirir. Bekleyip duran, oturup hal arayan, hal bekleyen kiþi, iþin sonuna varmýþ deðildir. Sona varan kiþinin eli, hal kimyasýdýr, elini oynattý mý bakýr, sarhoþ bir hale gelir, altýn olur. Dilerse söyler, hale fermen eder. Dilerse, hükdiken ve neþter, nerkis ve aðustos gülü kesilir. Hale mahkum olansa hal gelince derecesi artan, halsiz kalýnca rütbesi eksilen bir adamdýr. Hulasa sofi “ Ýbn-al vakit” tir, fakat vakitten de kurtulmuþtur, halden de. Haller, onun azmine onun reyine mahkumdur, haller, onun Mesih’in nefesine benzeyen nefesleriyle diridir. Sense hale aþýkýsýn, bana deðil. Sen, bir hale sahip olmak ümidiyle benim etrafýmda dönüp dolaþýyorsun. Bir an eksilen, bir an artýp kemal bulan hal, Halil’in mabudu olamaz, batar gider. Batýp giden, gah böyle, gah þöyle olan güzel deðildir, ben batýp gidenleri sevmem. Bazan hoþ, banan nahoþ olan, bir zaman su, bir zaman ateþ kesilen, Ayýn burcudur ama ay deðil. Put gibi güzeldir, ama güzelliðinden haberi bile yok! Saf sofi, Ýbn-al vakit” tir ama vaktin babasýymýþ gibi vakti adamakýllý avucunun içine almýþtýr. Bu çeþit sofi, tamamýyla ululuk sahibi Allahnýn nuruna gark olmuþtur. Kimsenin oðlu deðildir o vakitlerden de kurtulmuþtur hallerden de! Doðurmayan nura batmýþtýr. Doðmayan, doðmayan zatsa ancak Allahdýr. Diriysen yürü, böyle bir aþk ara. Yoksa birbirine aykýrý vakitlere kulsun. Çirkin güzel nakýþlara bakma da kendi aþkýna, kendi dileðine bak! Hor musun, zayýf mý? Buna bakma da ey kadri yüce kiþi, himmetine, gayretine bak! Ne halde olursan ol boþ durma, ey dudaklarý kurumuþ susuz, daima su araþtýr! O, susuz, o kupkuru dudaðýn yok mu? O dudak, sudan haber verme de. Nihayet kaynaða ulaþacaðýný bildirmede. Dudak kuruluðu, suyu haber verir. Bu eziyet, bu susuzluk, muhakkak suya ulaþacaðýna delalet eder. Bu aramak yok mu, kutlu bir iþtir. Hak yolundaki bu istek, maniler giderir. Bu istek, dileklerinin anahtarýdýr. Bu istek, senin ordundur, bayraklarýnýn yardýmcýsýdýr. Bu istek, horoz gibi “ Sabah geliyor” diye nara atarak müjdeler verir. Aletin yoksa bile iste ara. Allah yolunda alete ihtiyaç yoktur. Oðul, kimi arayýcý görürsen ona dost ol, önünde baþ indir. De isteklilerin civarýnda sen de istekli ol. Galiplerin sayesinde sen de galebe et! Karýnca Süleymanlýk dilerse onun bu dileðini hor görme, himmetine bak! Elinde mala, sanat ve hünere dair ne varsa önce onu istemez miydin, ona bu sayede nail olmadýn mý? Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts