Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Islamcilar önce Nurculara dudak büktüler

 

 

Onyıllarını Risale-i Nur hizmetine adamış dostlarla bir sohbetteydim geçenlerde. Konu, Türkiye’deki İslamcı düşünceye geldi. Dostlardan biri, “90’lı yıllardan beri çok şey değişti” dedi ve hatırlattı: “O zamanlar biz Avrupa Birliği’ne girmeyi savunuyorduk; bazı İslamcılarsa bize ‘siz dinden çıkmışsınız, tevbe edip nikah tazeleyin’ diyordu.”

 

Durum böyle idi, çünkü söz konusu “İslamcılar”, Müslümanların her alanda nevi şahsına münhasır “sistemler” kurmaları gerektiğine inanıyordu. İslam’ın bir siyasi sistemi, ekonomik sistemi, ortak pazarı, dinarı, “NATO”su, ve hatta “bilimi” olmalıydı. En büyük “İslami dava” da, “ilahî” olduğu varsayılan bu sistemlerin “beşerî” olanların yerine geçirilmesiydi.

 

Bu düşünce, 2000’lerde geriledi ve AK Parti’nin “muhafazakâr” vizyonuna alan açtı. Ancak tümüyle ortadan kalkmadı. Başbakan’ın laiklik müdafaasına yönelik bazı itirazlarda da sanki kendini yeniden gösteriyor.

 

Benimse bu İslamcı ideolojiye iki temel eleştirim var; kısaca belirteyim.

 

Sistem mi, ahlâk mı?

 

Birincisi, bu ideolojinin temelinde yatan “ilahî sistem”, “beşerî sistem” ayrımına dair. Bu ayrım bence hayalidir; çünkü İslamcıların “ilahî sistem” dedikleri şeyler de aslında “beşerî”dir. Çünkü, Kur’an’da ve Sünnet’te ne bir devlet yapısı ne de bir ekonomik sistem tarifi vardır; sadece bu alanlara bakan ilkeler vaz’edilir. İslamcıların yaptığı ise, bu ilkelerden türettikleri (ama aslında üstüne pek çok subjektif yorum kattıkları) kurguları “ilahî” sanıp kutsamaktır.

 

Aynı sebeple, İslamcılık, İslamî ilkelerinin bazen gayrımüslimler eliyle de hayata geçebildiğini görmez. Mesela İmam Şatibi’nin saydığı “şeriatın beş maksadı”nın (dinin, canın, malın, aklın ve neslin korunması) bugün Batılı demokratik ülkelerde pekâlâ sağlandığını es geçer.

 

İslamcılık’taki ikinci ve daha da büyük problem, sistem tutkusunun Müslüman zihni siyasi bir ütopyacılığa hapsetmesi, iman, ahlak ve kültür gibi kritik meseleleri atlamasıdır.

 

Mesela, son 20-30 yılda “İslam ekonomisi”nin nasıl olacağına dair binlerce sayfa teori üretilmiştir. Ama “serbest ekonomi içinde Müslüman bireyin para kazanma ve kullanma ahlâkı” üzerine çok az kafa yorulmuştur. (MÜSİAD’ın bu konudaki olumlu yayınlarını teslim edeyim.)

 

Aynı şekilde “İslam devleti”nin nasıl olacağına dair tonlarca kitap ve makale vardır. Ama “demokratik bir düzende İslamî ilkelere uygun siyaset nasıl yapılabilir” sorusu üzerine eğilen yok gibidir.

 

‘İddiasız’ kalmak

 

Kısacası İslamcılık, “hak düzen”i kurunca her sorunu çözeceğini sandığından, “sivil” alanla, örneğin bireylerin imanı ve toplumun kültürüyle fazla ilgilenmez. Hilal Kaplan’ın yerinde tespitiyle, sekülerleşmeden (dinden uzaklaşmadan) şikayet eder, ama onun “toplumsal dinamikler üzerinden giderek nasıl bertaraf edilebileceği üzerine” kafa yormaz. Zaten bu dinamiklere kafa yoran, mesela “bilimsel materyalizm”e karşı duran Nurcu geleneğe “çiçekle, böcekle” uğraştığı için hep dudak bükmüştür.

 

Bu eleştirileri getirdiğimizde ise, İslamcılardan “ne yani, İslam’ın tüm iddialarından vazgeçip küresel sisteme entegre mi olalım” tepkisi gelir. “Sistem kurmak”tan başka bir “iddia” gelmemektir ki akıllarına...

 

Aynı sebeple, İslamcı ideolojiden vazgeçenler sahiden de “iddiasız” kalabilmekte, eskinin “mücahitleri” bugünün “müteahhitleri”ne dönüşünce “battı balık yan gider” havasına girebilmektedir.

 

Oysa, 21. yüzyılın en büyük İslamî meselesi, açık, demokratik ve küresel bir dünyada nasıl iyi Müslümanlar olunacağı ve İslam adına hangi değerlerin nasıl savunulacağıdır. Buna eğilmenin vakti de çoktan gelmiş ve hatta geçmektedir.

 

 

 

Mustafa Akyol, Star, 28.09.2011

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

İki yazarın 'İslamcı-Nurcu' atışması

02 Ekim 2011 / 13:27

Star yazarı Mustafa Akyol'un "İslamcı-Nurcu" karşılaştırması Yeni Şafak yazarı Ömer Lekesiz'i çok kızdırdı

Risale Haber-Haber Merkezi

 

Star yazarı Mustafa Akyol'un "İslamcı-Nurcu" karşılaştırması Yeni Şafak yazarı Ömer Lekesiz'i çok kızdırdı.

 

"İleri demokrat Mustafa Akyol'a da 'laiklik şarabı' içirmişler, İslamcı dövmeye çıkmış" diyen Lekesiz, Akyol için "cehalet" ifadesini de kullandı.

 

Yazısında Nurcu-İslamcı karşılaştırmalarına da cevap veren Lekesiz, "İslamcıların ömürlerini laik zulüm yüzünden hapishanelerde, sürgünlerde geçirmiş Nur talebeleriyle gönül gönüle, diz dize yaşadıklarından habersiz olarak, 'Onyıllarını Risale-i Nur hizmetine adamış' birkaç meçhul dostunu(!) da getirmiş İslamcıları dövme oyununa. Bununla Nur cemaatinin tümünü töhmet altında bıraktığının, 'Müslümanlık İslamcılar'dan ibaret değildir, artık sistemin içine yerleşerek din kadar güçlenen Yeni Nurculuk Müslümanlığın yerini tutmaktadır' demeye çalıştığının ayrımına bile varamamış üstelik" dedi.

 

Mustafa Akyol'un "İslamcılar bilimsel materyalizm'e karşı duran Nurcu geleneğe 'çiçekle, böcekle' uğraştığı için hep dudak bükmüştür" sözlerine de cevap veren Lekesiz, Nurculara neden karşı çıktıklarını ise şöyle anlattı:

 

"İslamcıların, 'Bilimsel materyalizme' karşı duran 'Nurcu geleneğe'(!), 'çiçekle, böcekle' uğraştığı için değil, aynı ciddiyetle 'Bilimsel kapitalizm'le uğraşmayıp, bilakis onun yerli dişlilerinden biri olmaya aşırı şekilde heves göstermesi yüzünden karşı çıktıklarını bilmeyişini mi?"

 

"Sen bu incilerinle kurulacağını zannettin dünya cennetinde iyi Müslüman olarak yaşa. İslamcı hafıza senin gibilerin mezarlarıyla doludur, oraya bir mezar da sen kazma yeter" diyerek yazısını kendisine iade etmeli Akyol'un.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

İslamcı-Nurcu arasındaki nifakı aydınlatalım

05 Ekim 2011 / 11:24

Yeni Şafak yazarı, Mustafa Akyol'dan bu soruların cevabını beklediğini belirtti...

Risale Haber - Haber Merkezi

 

Yeni Şafak yazarı Ömer Lekesiz, Mustafa Akyol ile aralarında başlayan "İslamcı-Nurcu" tartışmasına yeni yazısı ile devam etti. Akyol'un son yazısında kendi köşesinde belirttiği bazı hususlara girmediğini ifade eden Lekesiz, "Önce Müslümanlar arasında nifaka neden olabilecek bu konuları aydınlatmalı" dedi.

 

Lekesiz'in yazısında Mustafa Akyol'a hitaben yazdığı kısım şöyle:

 

"Star yazarı Mustafa Akyol, eleştirime cevap vermiş. Rikkati de içeren cevabi yazısıyla, eleştirime konu olan yazısındaki söylem ve içerik birbirinden çok farklı. İlkindeki küçümseyici, buyurgan dil, yerini kimlik tezkiyesine ve samimi sorulara bırakmış ikincisinde. Söz konusu söylem ve içerik değişmesinde birkaç şok cümlemin olumlu etkisini görmekle birlikte, yine de onlarla Akyol'un üzülmesine neden olduğum için kendisinden özür diliyorum.

 

Akyol ilk yazısını İslamcı ve Nurcu anlayışın farkları üstüne kurduğu halde ilgili iki hususa yeni yazısında hiç değinmemiş:

1- Onyıllarını Risale-i Nur hizmetine adamışların AB'ne girmeyi savunmaları yüzünden dinden çıkmakla itham edilmeleri.

2- Bilimsel Materyalizm'e karşı duran Nurcu geleneğin(!) küçümsenmesi.

 

Bunları benim verdiğim cevaplarla bağlantılı olarak "tenvir etmesi halinde" İslam, laiklik, devlet, sistem, iddiasızlık vb. kendi seçtiği her hususu, belirttiği her istifhamı –yeni yazısındaki olumlu düzeyi mutlaka gözeterek ve varsa kendi yanılgılarımı da kabul ederek– tartışmaya açığım. Ama önce Müslümanlar arasında nifaka neden olabilecek bu konuları aydınlatmalı."

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...